Elektronik kelepçeye rağmen boşanma aşamasındaki Döne Çelebi'yi öldüren Gafer Bozdemir hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi

HABER: Esra TOKAT
(ANKARA) - Ankara’da 14 Eylül’de boşanma aşamasındaki eşi Döne Çelebi'yi "elektronik kelepçe'' takılı olmasına rağmen Sıhhiye Metro İstasyonu’nda öldüren Gafer Bozdemir, bugün görülen ilk duruşmada eşinin kendisinin aldattığı iddiasında bulundu. Avukat Çisel Demirkan ise savunmasında "Yine bir kadına leke atılarak cinayete gerekçe gösteriliyor. Bir kadının çocuklarına bakmak için işe girip çalışması ve ekonomik bağımsızlığını eline alması bir anneyi öldürme sebebi mi olmalıdır? Bir kadının makyajı, kıyafeti öldürme bahanesi olabilir mi?" ifadelerini kullandı. İlk duruşmada Savcılık esas hakkındaki mütalaasını açıklayarak sanık Bozdemir hakkında "eşe karşı tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "ruhsatsız silah bulundurma ve taşıma" suçlarından da 3 yıla kadar hapis cezası istedi.
Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Sıhhiye Metro İstasyonu’nda 35 yaşındaki Döne Çelebi, boşanma aşamasında olduğu eşi Gafer Bozdemir tarafından elektronik kelepçe tedbiri olmasına rağmen 14 Eylül'de öldürüldü.
Döne Çelebi'nin koruma kararını ihlal eden Gafer Bozdemir hakkında ''zorlama hapsi'' talep ettiği ve Ankara 12. Aile Mahkemesi’nin de Gafer Bozdemir hakkında öldürülmeden 2 gün önce 3 gün süre ile ''zorlama hapsine'' tabi tutulmasına karar verdiği ortaya çıkmıştı. Gafer Bozdemir hakkında, 'Tasarlayarak eşe karşı kasten öldürme' ve 'Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 3 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara 37'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Sanıktan öldürdüğü eşe ithamlar
Duruşmada taraf avukatları, sanık ve müştekiler hazır bulundu. Duruşmaya Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi de katılma talebinde bulundu. Ancak talep reddedildi.
Sanık Gafer Bozdemir savunmasına 2001 yılında Döne Çelebi ile görücü usulü ile evlendiğini, zaman geçtikçe kendi başına buyruk, istediğini yapan birisi olduğunu farkettiği iddiasında bulunarak başladı ve şunları öne sürdü:
"Evliliğimin ilerleyen zamanlarında eşimin köydeki Mehmet isimli bir erkek ile aldattığını öğrendim. Sonra 2020 yılında eşimde bir çalışma hevesi oluştu. Benim oğlumu ve kızımı okuldan aldı çalışmak için. Ankamall'de bir restaurantta işe girdi. Diğer küçük çocuklarımıza ikisi bakardı. Ben gurbette çalışıyordum, 2-3 ayda bir eve gelirdim. Hamallık bile yaptım çocuklarım için, hayatım boyunca çalıştım. Bir gün eşimi takip ettim çünkü biz erkek milleti eşini kıskanmayan bizden değildir. Bunun sonucunda farklı farklı kişilerle yakaladım. Eşim çalıştıktan sonra makyaj da yapmaya başladı, giyimi de farklılaştı. Birgün düğüne gittik, giderken de makyaj yaptı ben kızdım. 3-4 gün sonra beni aradı tartıştık. İş yerine gittim orada tartıştık. Sonrasında oğlum ile evdeki ziynet eşyalarını alarak gidiyorlar. Ardından boşanma sürecimiz başladı. Bana hakaretler etti. Ben bu süreçte hep barışmak için uğraştım. Bir başka günde eşim ile bir başka adamı sarmaş dolaş gördüm. Olay günü Sıhhiye'de kahve içiyordum, eşimin yanından hızlıca telefona bakarken geçtiğini farkettim ve daha önce de başkasıyla gördüğüm için takip ettim. Sıhhiye metrosunda kendisi ile konuşmak istediğimi söyledim. 'Çocuklarımız var' dedim. Bana polisleri arayacağını söyledi ve kaçtı ben de arkasından koştum korksun diye ateş ettim beze sarılı silahımı çıkartıp. Eşim yere düştü ama ben ayağı takıldığı için düştü sandım. Onu öldürme gibi bir niyetim yoktu.
"Silah bozuktu savunmanın bizim için bir geçerliliği yok"
Sanık Bozdemir'in savunmasının ardından Mahkeme Başkanı sanığa, "Yıllardır eşini birileri gördüğünü söylüyorsun neden boşanma davası açmadın, silahı nereden buldun, eşine şiddet uyguladın mı?" sorularına "Ben eşime güveniyordum, abdestli namazlıydı. Silahı yıllar önce boş bir arazide buldum. Zaten şarjörü bile zor giriyordu. Eşimi dövmezdim. Eşimle olay günü tesadüfen karşılaştım" şeklinde yanıt verdi. Başkan ise bilirkişi raporunda silahın sağlam, çalışabilir ve ateş edilebilir olduğunu belirterek "Silah bozuktu savunmanın bizim için bir geçerliliği yok" dedi.
Savcıdan "Hayali erkeklerden bahsettin, sana indirim alacağın mı söylendi böyle savunma yaparak?" sorusu
Cumhuriyet Başsavcısı ise sanığa, "Kamera kaydında hakaret yok, eşin ısrarla kaçmak istiyor. Hayali erkeklerden bahsettin. Sana bunları söylersen haksız tahrik indirim alacağın mı söylendi de böyle bir savunma yapıyorsun? Ayrıca iki el ateş etmişsin, tek el değil. İkinci mermi takılı kalmış. Aslında garantiye almak mı istedin ikinci kez ateş ederek?" sorularını yöneltti. Sanık ise "Bana kimse böyle birşey demedi. İndirim almak için demiyorum. Ben tek el ateş ettim" yanıtlarını verdi.
Müşterek çocuk H.K.B: "Bu adam bize botlarını 5 lira verme karşılığında boyatıyordu, annem bizim için işe başladı"
Müşterek çocuklardan H.K.B ise ifadesinde "Ben kendimi bildiğimden beri şahsın kendisi hep bana dayak attı, hakaretler etti. Evet kendisi çalışıyordu ama asla bize para vermezdi. Hiçbir zaman yararını görmedik. Ben kendi isteğimle okulu bıraktım çünkü bu adam bize botlarını 5 lira verme karşılığında boyatıyordu. Bu benim çok ağrıma gitmişti ve anneme 'anne sen işe gir kardeşlerime ben bakarım' dedim. Annem de bizim için işe başladı. Çünkü ihtiyacımız vardı. Anneme kaç kez boşanmasını söyledik çünkü korkuyorduk. Ama annem 'yuvamız var dağılmasın' diyordu hep. Ben şahsın şiddetleri yüzünden kaç kez kendime zarar vermek istedim. Hepsinin raporları var. Her bir ifadesi yalan. Tüm hayatımızı mahvetti. Küçük kardeşlerimi dahi dövüyordu. Annem hamileyken karınına tekme atmıştı. Şikayetçiyim. Boşanma davasından sonra da annemi sürekli takip etti, ölümle tehdit etti. 'Seni ben öldüreceğim' diyordu. Son zamanlarda Sıhhiye'de defalarca annemi takip etti. Ayrıca annem makyaj yapmazdı, ben yapardım. O konuda da yalan söylüyor" dedi.
"Bu şahıs ismimi öğrendiğimden beri anneme, bana ve kardeşlerime şiddet uygulamıştır"
Müşterek çocuklardan K.B. ise şu beyanlarda bulundu:
"Benim ismimin K. olduğundan beri anneme, bana ve kardeşlerime şiddet uygulamıştır kendisi. Alkol içip eve gelip şiddet uyguladı hatta bir kez annemi arabanın arkasına bağlayıp sürükledi ve annemin üstündekileri çıkartıp yakmak istedi. İki haftada bir eve gelirdi, seyir halindeyken de içki içerdi ve eve nakliyat gelince şiddet uyguladı. Annemi odaya kilitleyip kablolarla döverdi, hatta eski evimizdeki kablolar hep kırıktır incelenebilir. Ben hep engel olurdum. Biz bakkaldan veresiye alırdık bize para vermezdi. Okulu bırakmam konusunda kesinlikle annem zorlamadı. Ben zaten okumaya hevesli bir çocuk değildim, iş hayatına girmek istiyordum. Ben de okulu bıraktım kurye olarak işe başladım. Sonrasında annemin işe girdiği yerde işe başladım.
"Polisler bizi arayıp 'şahıs 200 metre yakınlarda' dedi. Zaten bir kaç gün sonra da olay oldu, planladığını düşünüyorum"
Annemle sabah işe birlikte gelip birlikte giderdik. Kendisi bir defa annemi Ankamall önünde dövdü ve bırakıp gitti. Annem beni aradı ve onu almaya gittim. O günden sonra da eve gidip eşyalarımızı topladık evden ayrıldık. Ben ev tuttum, teyzem ve dayılarımın desteği ile yaşamaya devam ettik. Boşanma davasının açıldığı zamandan beri annemi arayıp tehdit ediyordu. Cihaz takılıyken zorlama hapsi verildi. İki gün üst üste annemi takip etmiş. Polisler bizi arayıp 'şahıs 200 metre yakınlarda' dedi. Zaten bir kaç gün sonra da olay oldu. Bu yüzden planladığını düşünüyorum. Olay sonrasında eskiden birlikte yaşadığımız eve gitmek zorunda kaldım ve kendisinin bir pasaport çıkarttığını, 18 adet çeyrek altın biriktirdiğini bunları bizden sakladığını, hesaplarında pek çok paranın olduğunu gördüm."
Avukat Demirkan: "Bir kadının çocuklarına bakmak için işe girip çalışması bir anneyi öldürme sebebi mi olmalıdır?"
Çocukların avukatı Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği'nden avukat Çisel Demirkan ise savunmasında, "Sanığın beyanları hukuken ve bir kadın olarak kabul edilebilir değil. Yine bir kadının namusu üzerinden iftiralar atılarak cinayete gerekçe sunuluyor. Yine bir kadına leke atılarak cinayete gerekçe gösteriliyor. Bir kadının çocuklarına bakmak için işe girip çalışması ve ekonomik bağımsızlığını eline alması bir anneyi öldürme sebebi mi olmalıdır? Bir kadının makyajı, kıyafeti öldürme bahanesi olabilir mi? Pasaport çıkartılmış, para ayrılmış. Belli ki teslim olma niyeti yokmuş sanığın. Bu kişilere verilen indirimler diğer sanıklara cesaret veriyor. Bu yüzden en üst sınırdan cezalandırılmasını talep ediyoruz" dedi.
Savcılık mütalaasında "Maktulü öldürmeyi kafasında sabitlediği ve eylemi şansa bırakmamak için iki kez ateş ettiği" değerlendirmesi
Sanık avukatı ise "Müvekkilimin amacı ailenin birliğini sağlamak, yuvasını kurtarmaktır. Eşini öldürme gibi bir niyeti yoktur. Barışmak istemiştir. Boşanma davasındaki ifadelerin celbini istiyoruz. Bu yüzden tevsii tahkikat talebimiz var" şeklinde konuştu. Savcılık tüm ifadelerin ardından esasa ilişkin mütalaasını sundu. Savcı mütalaasında "Sanığın, maktuleyi aralıksız takip ettiği, arkasından iki el ateş ettiği, maktulü öldürmeyi kafasında sabitlediği, savunmalarının gerçeği yansıtmadığı ve ifadelerinin haksız tahrik indirimi olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı, eylemi şansa bırakmamak için iki kez ateş ettiği" değerlendirmesinde bulunarak sanığın "Eşe karşı tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "Ruhsatsız silah bulundurma ve taşıma" suçlarından da 3 yıla kadar hapis cezası talep etti.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Bozdemir, "Diyeceğim yoktur. Pişmanım" dedi. Ardından mahkeme, sanık Bozdemir’in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 23 Mayıs’a erteledi.