SOL Genç ‘öğretmen atamalarını’ protesto etti: Gerçek bir dönüşüm olacaksa, bu dönüşüm okul sıralarından başlayacak

(İZMİR) - SOL Genç İzmir Örgütü, proje okullarında yapılan öğretmen atamalarını protesto etti. Öğrencilerin ortak basın açıklamasında, “Bu düzen, bizden korkuyor. Çünkü bu düzen biliyor ki biz konuşmaya başladıkça düzenin çarkları zorlanıyor. Sorgulayan her genç, bu düzenin uykusunu kaçırıyor. Bu ülkede gerçek bir dönüşüm olacaksa, bu dönüşüm okul sıralarından başlayacak” ifadelerine yer verildi.
Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçları kapsamında İzmir’in de aralarında olduğu birçok kentteki 30 proje okulunda öğretmenlerin farklı okullara atanmasına ilişkin tepkiler devam ediyor.
Liselerde öğrenciler, bahçede yaptıkları oturma eylemleriyle kararı protesto ederken son olarak SOL Genç İzmir Örgütü, yapılan atamaları protesto etti. Konak ÖSYM Binası önünde bir araya gelen öğrenciler, “Öğrenci-öğretmen omuz omuza” “ Bu düzen değişecek, gençlik gelecek” sloganları atarak öğretmenlerine destek mesajı verdiler.
SOL Genç adına açıklamayı, Mustafa Ö. ve Zehra İ. yaptı. Açıklamada, iktidarın ‘sorgulamayan’ gençler istediği ifade edilirken öğretmen atamalarının bu yolda atılan adım olduğu mesajı verildi.
“Bu kararlar, eğitim hakkımıza doğrudan bir saldırıdır”
Eğitimdeki ‘niteliksizleşme ve adaletsizliğin’ de eleştirildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Biz yalnızca öğretmenlerimizin görev yerlerinin değişmesini değil, bir bütün olarak geleceğimizin hedef alınmasını protesto ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu yaşananlar, ne rastlantıdır ne de idari bir düzenleme. Bu yaşanan, sistemli bir saldırıdır. Bu yaşanan, öğrencileri susturmak, öğretmenleri yalnızlaştırmak, okulları sessizleştirmek isteyen karanlık bir zihniyetin ürünüdür. YKS’ye sayılı günler kala, öğretmenler hukuksuzca, hiçbir gerekçe gösterilmeden görevlerinden alındı! Bu yalnızca öğretmenlerin değil, öğrencilerin de cezalandırılmasıdır. Bu kararlar, eğitim hakkımıza doğrudan bir saldırıdır. Bu kararlar, biz gençlerin özgürce öğrenme, sorgulama ve düşünme hakkına vurulmuş zincirlerdir. Biz bu zincirleri kabul etmiyoruz. Öğretmenine sahip çıkmayan bir gençlik, kendi geleceğine de sahip çıkamaz. Biz öğretmenlerimizi yalnız bırakmayacağız, bu hukuksuzluğu görmezden gelmeyeceğiz, bu karanlığa teslim olmayacağız!
“Bu karanlık akıl istiyor ki, öğretmen konuşmasın, öğrenci sorgulamasın”
Bugün yaşadıklarımızı sadece öğretmenlerimizin sürgün edilmesi gibi dar bir çerçevede göremeyiz. Bu, yıllardır adım adım kurulan baskı düzeninin bir parçası. Bu, sadece sınıflarımıza değil, hayallerimize, umutlarımıza, aklımıza ve kalbimize yönelmiş topyekun bir saldırı. Sınavlara sayılı günler kalmış. Gençler geceler boyu ders çalışıp, güzel bir gelecek kurmaya uğraşıyor. Ama o geleceği birlikte ördükleri öğretmenleri, hiçbir gerekçe sunmadan yanlarından alıyorlar. İdare mi istemedi? Yukarılardan bir talimat mı geldi? Yoksa birileri, öğrencileriyle güçlü bağ kuran öğretmenlerden mi korkuyor? Bu ülkede düşünen, sorgulayan, birlikte karar alan, dayanışan insanlar hep tehdit olarak görülüyor. En çok da gençliğin gözünde örnek olan öğretmenlerden korkuyorlar. Korkuyorlar çünkü biz öğretmenlerimizle birlikte güçlü oluyoruz. Bizi yalnız bırakmaya çalışıyorlar. Bu karanlık akıl istiyor ki, öğretmen konuşmasın, öğrenci sorgulamasın. Herkes itaat etsin, boyun eğsin. Ve okullar, birer düşünce hapishanesine dönüşsün. Ama biz okullarımızı duvarlarla çevrilmiş sessizlik alanlarına çevirmelerine izin vermeyeceğiz. Öğretmenini susturan bir sistem, toplumu susturmaya çalışıyordur. Ama biz susmayacağız!
“Bu ülkede eğitim artık bir hak değil, bir ayrıcalık haline geldi”
Bugün bu ülkede nitelikli eğitimin yalnızca adı kaldı. Birileri hala ‘herkese ücretsiz, eşit eğitim sunuyoruz’ masalını anlatıyor. Ama biz okul sıralarında otururken gerçeği yaşıyoruz. Biz bu sistemin çarklarını en yakından görenleriz. Bu ülkede eğitim artık bir hak değil, ayrıcalık haline geldi. Paran varsa özel okul kapıları sana açılır. Ama imkânları sınırlı olan öğrenciler, daha en baştan eşit bir yarışa bile dahil olamaz. Eşitlik masalının altında ezilenler bizleriz. İktidarın ‘eğitim’ dediği şey artık çocukları ya sömürüye ya da karanlığa teslim ediyor. Devlet okulları yıllardır adım adım çökertiliyor. Nitelikli öğretmenler ya atanmıyor ya sürülüyor ya da yıldırılıyor. Öğretmenler güvencesizleştiriliyor, öğrenciler ise yalnızlaştırılıyor. İşte tam da bu yüzden öğretmenlerimize yapılan bu saldırı, sadece idari bir karar değil; sınıfsal ve siyasal bir tercihtir! Çünkü iktidar bizlere sorgulamayan, eleştirmeyen, itaat eden bir gençlik istiyor. Yoksul mahallelerin çocuklarının susmasını, kaderine razı olmasını istiyor. Bizimle aynı sıralarda oturan öğretmenlerin baş eğmesini, konuşmamasını istiyor. Ama ne biz susacağız, ne öğretmenlerimiz.
“Bize yalnızca bilgi değil; sorgulama yeteneği kazandıran öğretmenler lazımdır”
Gerçek anlamda nitelikli eğitim ancak özgür, laik, bilimsel ve kamusal olursa mümkündür. Öğrencinin de, öğretmenin de nefes alabildiği, sözünü söyleyebildiği bir okul ortamı olmadan hangi nitelikten, hangi hakkaniyetten bahsedebiliriz? Bize yalnızca bilgi değil; sorgulama yeteneği kazandıran öğretmenler lazımdır. Bize yalnızca sınav başarısı değil; toplumsal farkındalık kazandıran bir müfredat lazımdır. Bu sistemin buna tahammülü yok! Çünkü bu sistem ancak susanlarla ayakta durabilir. Nitelikli eğitim talebimiz daha adil bir toplum, daha eşit bir gelecek içindir. Ve bu uğurda öğretmenlerimizle birlikte mücadele edeceğiz.
“Her baskı girişimi, yeni bir dayanışmanın tohumudur”
Sadece bir adaletsizliğe değil, bir düzenin tüm adaletsizliklerine itiraz ediyoruz. Yalnızca öğretmenlerimizin arkasında durmuyoruz. Kendi geleceğimizin, kendi hayatlarımızın, kendi sözümüzün arkasında duruyoruz. Bu düzen, bizden korkuyor. Çünkü bu düzen biliyor ki biz konuşmaya başladıkça düzenin çarkları zorlanıyor. Sorgulayan her genç, bu düzenin uykusunu kaçırıyor. Biz, bu düzenin kader olmadığını biliyoruz. Biz, bu düzenin değişebileceğini değil, değişmek zorunda olduğunu söylüyoruz.Biz bu düzende büyürken adaletsizliği iliklerimize kadar yaşadık. Bu ülkede gerçek bir dönüşüm olacaksa, bu dönüşüm okul sıralarından başlayacak. Bir okulun bahçesinde atılan slogan, bir üniversite amfisinde haykırılan itiraz, bir sınıfta yükselen vicdan sesi bu ülkenin kaderini değiştirecek. Bu dönüşüm, yukarıdan değil, aşağıdan gelecek. Bu değişim bizden gelecek. Biliyoruz ki her öğretmen sürgünü, yeni bir mücadele çağrısıdır. Her baskı girişimi, yeni bir dayanışmanın tohumudur. Her karanlık adım, bizim ellerimizde dağıtılacak bir umut kıvılcımıdır. Bu topraklarda gerçek anlamda özgür, bilimsel, laik, anadilinde, parasız eğitim kurulana kadar bu mücadeleyi büyüteceğiz. Bu düzen değişecek, biz kazanacağız.”