Anayasa Mahkemesi, güvenlik korucularının "toplu müracaat veya şikayette bulunmalarına" yaptırım öngören düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti
(ANKARA) - Anayasa Mahkemesi (AYM), güvenlik korucularının toplu müracaat ve şikayette bulunması durumunda disiplin hükümleri kapsamında ücretlerinden kesinti yapılabilmesine ilişkin düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin 7422 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtığı davada verdiği karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Yüksek Mahkeme, 442 sayılı Köy Kanunu'na eklenen 74/A maddesinde yer alan güvenlik korucularına ilişkin "toplu müracaat veya şikayette bulunmak" ifadesini Anayasa'ya aykırı bularak iptaline karar verdi.
AYM'nin gerekçeli kararında, şunlar kaydedildi:
"... Anayasa'nın 74. maddesinin temel işlevi kişilerin dilekçe ve bilgi edinme haklarının korunmasıdır. Nitekim bu haklar ile başta ifade özgürlüğü olmak üzere Anayasa'da güvence altına alınan diğer birçok temel hak ve özgürlük arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Yönetime karşı dilekçe ve şikâyetlerin bireysel veya toplu olarak bildirilmesinin, demokratik bir toplumda bazı sorunların çözümü için etkili bir yol olduğu, bu nedenle dilekçe hakkının, bir siyasal hak olarak tanınıp anayasal güvenceye kavuşturulduğu da açıktır. Bu kapsamda güvenlik korucuları da diğer kişiler gibi dilekçe ve bilgi edinme hakkından yararlanır.
Kamu hizmetlerinin yürütülmesindeki esas unsur hizmetin düzenli ve sürekli olarak sunulması olup bu bağlamda kurum içi disiplinin hayati bir öneme sahip olduğu şüphesizdir. Güvenlik koruculuğu da yerine getirilen fonksiyonun bir gereği olarak sıkı disiplin ve itaatin geçerli olduğu bir hizmet türüdür. Bu nedenle güvenlik korucularının diğer kamu görevlilerine nazaran faaliyetlerini daha katı bir disiplin içerisinde yerine getirmeleri kaçınılmazdır. Bu itibarla söz konusu faaliyeti icra edenlerin bazı külfet ve sorumluluklara katlanması ve diğer kişilerin tabi olmadığı sınırlamalara tabi tutulmaları gerekli görülebilir. Bu yönüyle güvenlik korucularının idari makamlar nezdindeki müracaat ve şikayetlerinde birtakım usullerin öngörülmesi ve bunlara uyulmamasının disiplin yaptırımına bağlanması bu kapsamda değerlendirilebilir.
Bununla birlikte dilekçe ve bilgi edinme haklarının hak arama özgürlüğü yönünden önemi de gözetildiğinde bu haklarını kullanan kişilerin yaptırıma uğramasının ancak oldukça istisnai şartlarda mümkün olması gerekir.
Kuralda, hangi saik ile toplu halde müracaat veya şikayette bulunulduğu, şikayet veya müracaatın hukuki ve fiili esası, üslubu, yorumlanma biçimi ve kamu kurumuna etkilerine dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle kuralda, toplu halde müracaat veya şikayette bulunmanın yaptırıma bağlanmasında disiplin ve hiyerarşiyi bozmak suretiyle hizmetin sürekliliğini ya da düzenli bir şekilde yerine getirilmesini etkilemesi, devlet kurumunun itibarını zedelemesi, idareyi meşgul etme amacına yönelik olması, kamusal bir sırrı ifşa etmesi gibi yaptırımı zorunlu hâle getirebilecek nitelikte herhangi bir şart öngörülmemiştir.
Kuralla, herhangi bir istisna öngörülmeden güvenlik korucularının toplu halde müracaat veya şikâyette bulunmasına kategorik olarak yasak getirilmesi, anılan kişilerin Anayasa'da güvence altına alınan dilekçe ve bilgi edinme haklarını toplu olarak kullanmalarını imkansız hale getirmektedir. Bu itibarla kuralla kamu düzeninin korunması amacına ulaşma bakımından dilekçe ve bilgi edinme haklarına getirilen sınırlamanın zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği, dolayısıyla sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu söylenemez. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 13. ve 74. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir."