Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri kadın cinayetlerini protesto etti: “İkbal ve Ayşenur'un katili sadece Semih Çelik değil, kadın düşmanı iktidardır"

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri kadın cinayetlerini protesto etti: “İkbal ve Ayşenur'un katili sadece Semih Çelik değil, kadın düşmanı iktidardır"

(İZMİR) – Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri, İstanbul’da Semih Çelik’in 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’i katledilmesinin ardından kadın cinayetlerini protesto etmek için eylem yaptı. Yapılan açıklamada, “İkbal ve Ayşenur'un katili sadece Semih Çelik değil, kadın düşmanı iktidardır.Bizler, bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri dahi alana kadar omuz omuza el ele mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri, geçtiğimiz günlerde Semih Çelik’in 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’i katletmesinin ardından kadın cinayetlerini protesto etti. Yoğun katılımla gerçekleşen eylemde öğrenciler, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması ve kadınların can güvenliğinin sağlanması için iktidara seslendi. Yapılan açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından kadın cinayetlerinin arttığı belirtilirken, iktidar mensuplarının sıklıkla gündeme getirdiği ‘kutsal ailede’ kadın ve çocukların can güvenliğinin olmadığı kaydedildi.

“Adalet sisteminiz kimin için çalışıyor?”

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Birkaç gün önce Semih Çelik isimli erkek 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kız kardeşimizi İstanbul’un ortasında yarım saat arayla vahşice katledip intihar etti. Osmaniye'de farklı yaşlardan 18, 14 yaşında bir çocuğa cinsel istismarda bulundu. 18 kişiden sadece 10’u tutuklandı. Bir hafta boyunca İzmir'de, Diyarbakır'da, Mersin'de peşi peşine kadın cinayetleri işlendi. Buradan öğrenciler olarak soruyoruz. İstanbul Sözleşmesi'ni fethedip 6284 sayılı yasayı uygulamayıp failleri ödüllendirmek mi kadınları koruyor? Adalet sisteminiz bizleri korumak için çalışıyorsa neden öldürülüyoruz? Adalet sisteminiz kimin için çalışıyor? Feshettiğiniz İstanbul Sözleşmesi'nden bu yana binlerce kadın öldürüldü. Daha 2024 yılının ilk sekiz ayında 261 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 164 kadının ölümü hala şüpheli. Sadece eylül ayında öldürülen 34 kadının büyük bir kısmı boşanmak istediği, barışmayı, evlenmeyi ve ilişkiyi reddettiği için öldürüldü. Bu veriler kadınların çoğunlukla erkekler tarafından öldürüldüğünde açıkça göstermektedir. Sizin iktidarınız, o kutsal aile diyerek kadınları, çocukları hapsetmeye çalıştığınız ailenizde şiddet ve istismar var. Bu veriler de bunun kanıtıdır.

“Kadınlar, adalet mekanizmasının kendilerini korumadığını biliyor”

Gördüğümüz vahşice cinayetlerden açıkça görüyoruz ki bu cinayetler, adaletin tamamen ortadan kalktığı bir ülkede katillerin caydırıcı cezalar almayacaklarını bildiklerinden, hatta katillerin ödüllendirildiği bir adalet sisteminin rahatlığıyla işleniyor. Narin'in acısı hâlâ tazeyken ve 90 haneli bir köyde bu cinayet, aylardır çözüme kavuşamamışken bizim bir kız kardeşimizi, bir canımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok. Kadınlar, adalet mekanizmasının kendilerini korumadığını biliyor. Hukuken İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'nin ayrılması, anlam ifade etmese de toplum nezdinde bu çıkış, erkek şiddetinin önünü açan ve çıktığı günden bu yana hızla katlanarak artan kadın cinayetlerinin politik olduğunun kanıtıdır.

“Tek bir adım bile geri atmıyoruz”

Erkek şiddetleri ve tacizi sınır tanımamaktadır. Cani, sapık, psikolojisi bozuk değil, bu devletin önlemediği erkek şiddetidir. İkbal ve Ayşenur'un katili sadece Semih Çelik değil, kadın düşmanı iktidardır. Dokuz Eylül'den öğrenciler olarak sesleniyoruz. Kadınlar var olduklarından beri her bir hak için mücadele etmişlerdir. Bizler, bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri dahi alana kadar omuz omuza el ele mücadele etmeye devam edeceğiz. Tek bir adım bile geri atmıyoruz. Bu kadın düşmanı politikalar ve emir adalet mekanizması yok olana kadar bulunduğumuz her alanda sesimizi yükselteceğiz. Birbirimizi savunacağız, dayanışacağız. Bu bozuk düzene karşı yan yana gelen mücadelemizi büyüteceğiz.”