Eğitim-Sen Genel Başkanı Irmak: Artık eğitim alanında yırtıklar o kadar büyüdü ki, yama tutmuyor
(ANKARA) - Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, 2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk yarıyılında yaşanan sorunlara ilişkin yaptığı açıklamada, "Artık eğitim alanında yırtıklar o kadar büyüdü ki, yama tutmuyor. Yamacıların bir an önce gitmesi ve eğitimde devrimci bir atılımın yapılması kaçınılmazdır" dedi.
Eğitim-Sen, "2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Birinci Yarıyılında Eğitimin Durumu" raporunu açıklamak üzere Eğitim-Sen Genel Merkezi’nde basın açıklaması yaptı. Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, şunları söyledi:
"2024-2025 eğitim öğretim yılının birinci yarıyılı, geçmişten günümüze varlığını sürdüren yapısal sorunlara çözüm üretilmediği bir dönem olmuştur. Eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları artarak devam etmiştir. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin bütün kademelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ÇEDES benzeri proje ve protokoller, başta öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemeyi sürdürmüştür.
2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk yarısında yıllardır çözüm bekleyen okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri giderilmemiş, kalabalık sınıflar, ikili öğretim ve taşımalı eğitimden kaynaklı sorunlara çözüm üretmek yerine alınan kararlarla yeni mağduriyetler yaratılmıştır. Özellikle deprem bölgelerinde okul binalarının yeniden inşası ve güçlendirilmesi çalışmaları yetersizdir. Kalabalık sınıflar ve eksik derslikler, öğrencilerin sağlıklı bir eğitim ortamına erişimini zorlaştırmıştır.
2024-2025 eğitim öğretim yılı başında ‘tasarruf tedbirleri’ kapsamında taşımalı eğitimden yararlanan bir milyonu aşkın öğrencinin yüzde 30’una denk gelen sayıda öğrenci taşımalı eğitim kapsamından çıkarılmış, bazı bölgelerde servisler tamamen kaldırılmıştır.
2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk yarısında 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapılmıştır. Ancak öğretmen atamalarında mülakat sisteminin devam etmiş ve bu durumun torpil ve liyakatsizlik iddialarına yol açmıştır.
"İş güvencesinden yoksun olan ücretli öğretmenler, en temel sosyal haklardan mahrum bırakılmıştır"
Ücretli öğretmenler, asgari ücretin altında bir ücretle çalışmaya devam etmiş, Kasım ayı ücretlerini bir ay sonra kamuoyu tepkisinin etkisiyle ancak alabilmiştir. İş güvencesinden yoksun olan ücretli öğretmenler, ders saatlerine göre ücret alırken en temel sosyal haklardan mahrum bırakılmıştır.
"Zorunlu eğitimde olması gereken 200 bine yakın çocuk eğitim dışında"
Eğitim Reformu Girişimi’nin raporuna göre, 2023-2024’te eğitim dışındaki çocuk sayısı yüzde 38,4 artarak yaklaşık 612 bin 814’e yükselmiştir. Zorunlu eğitimde olması gereken 200 bine yakın çocuğun eğitim dışında olduğu araştırmaya göre okuldan ayrılmalar yüzde 74 oranıyla en çok ortaöğretim seviyesinde yaşanmıştır.
"Örgün eğitimin dışında bırakılan çocuk sayısı 1 milyon 578 bin 941"
2023-2024’te eğitim dışındaki çocukların yüzde 53,6’sı erkek, yüzde 46,4’ü kız çocuktur. Geçici koruma altındaki Suriyeli çocukların sayısı, 14-22 yaş aralığında mesleki eğitim merkezi (MESEM) öğrencileri ve açık öğretime kayıtlı 18 yaş altı öğrenciler de bu sayıya dâhil edildiğinde örgün eğitimin dışında bırakılan çocuk sayısı 1 milyon 578 bin 941 olmaktadır. Bu veriler ile eğitim dışındaki çocuk sayısı son üç yılın en yüksek seviyesine çıkmaktadır.
"2023 Eylül -2024 Ağustos döneminde en az 66 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir"
İSİG Meclisi’nin raporuna göre 2023 Eylül - 2024 Ağustos döneminde en az 66 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir. Tarım sektöründe 24 çocuk, sanayi sektöründe 17 çocuk, inşaat sektöründe 13 çocuk ve hizmet sektöründe 12 çocuğun çalışırken hayatını kaybettiği belirtilmiştir.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre Türkiye, 146 ülke arasında 127’nci sırada yer almıştır. Bu sıralama, Türkiye’nin eğitim başta olmak üzere sağlık, ekonomi ve siyaset gibi alanlarda cinsiyet eşitliği konusunda daha da gerilediğini ortaya koymaktadır.
"Eğitim sisteminin laik, bilimsel ve kamusal niteliği ciddi şekilde zedelenmiştir"
2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk yarıyılında eğitimde dinselleşme pratikleri hız kazanmış ve çeşitli uygulamalarla eğitim sisteminin laik, bilimsel ve kamusal niteliği ciddi şekilde zedelenmiştir. Okullarda çeşitli dini vakıf ve derneklerin etkinlikleri artırılarak, öğrencilerin söz konusu etkinliklere yönlendirildiği görülmüştür. Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) çeşitli dini vakıf ve derneklerle yaptığı protokoller, okullarda bu yapıların etkin bir şekilde faaliyet göstermesine zemin hazırlamıştır.
2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk yarısında bir okul çantasını doldurmanın toplam maliyeti, öğrencinin sınıf seviyesine ve ihtiyaçlarına bağlı olarak değişmiştir. İlkokul öğrencisi için temel kırtasiye malzemeleri, çanta ve diğer gereksinimler hesaba katıldığında toplam maliyet 3 bin TL ila 5 bin TL arasında gerçekleşmiştir. Ortaokul ve lise öğrencileri için bu maliyet 6 bin TL’yi geçmiştir. Eğer teknolojiye yönelik ihtiyaçlar (tablet, hesap makinası vb.) da eklenirse, bu rakamlar 10 bin TL’nin üzerine çıkmaktadır. Eğitim masraflarındaki artışlar, özellikle düşük gelirli ailelerin çocuklarının eğitime erişim imkânlarını ciddi anlamda tehdit etmiştir.
2024-2025 eğitim-öğretim yılı itibarıyla ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adı altında yeni müfredat 1, 5 ve 9’uncu sınıflarda ilk kez kademeli olarak uygulanmaya başlanmıştır. Müfredatta yapılan değişiklikler incelendiğinde, özellikle bilimsel gerçeklerden uzak, ideolojik eğilimlerle şekillenmiş ve öğrencilerin öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyen bazı yanlış ve yanıltıcı bilgiler karşımıza çıkmaktadır.
"MESEM kapsamında olan 12 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir"
Çocukların ucuz iş gücü olarak kullanılarak kamu kaynaklarının sermayedarlara aktarılmasının bir yolu şeklinde tasarlanan MESEM’ler uygulamanın başladığı günden bu yana çocukları çarklarında acımasızca öğüten bir sistem haline gelmiştir. Bugüne kadar MESEM kapsamında olan 12 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Yaşanan can kayıpları, kazalar ve hastalıklar MESEM programını ve bu program kapsamındaki iş yerlerinin denetlenmesi gerektiğini göstermektedir.
Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) düzenlemesi bütün itirazlara rağmen TBMM’de yasalaşarak yürürlüğe girmiştir. ÖMK’nin en tehlikeli düzenlemelerinden birisi olan Öğretmen Akademisi ile öğretmenlerin iktidarın siyasal çizgisinde yetiştirilmesi ve ideolojik olarak şekillendirilmesi hedeflenmiştir.
Norm fazlası öğretmenlerin istemedikleri bölgelere atanması veya farklı okullarda görevlendirilmesi, öğretmenlerin sosyal ve ailevi yaşamını zorlaştırmıştır. Özellikle belirli bir bölgede hayat kurmuş olan öğretmenler, yeni görev yerlerinin uzaklığı nedeniyle ailelerinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Diğer yandan ülkenin birçok ilinde ve birçok okulda öğretmen açığı binleri, on binleri bulmaktadır.
Eğitimin sorunlarının anlatmakla ve saymakla bitmeyecek noktaya gelmesinin sebebi bu iktidarın ve onların bakanlarının eğitim alanını kendi ideolojik anlayışlarıyla çözme çabalarından kaynaklanmaktadır. Artık eğitim alanında yırtıklar o kadar büyüdü ki, yama tutmuyor. Yamacıların bir an önce gitmesi ve eğitimde devrimci bir atılımın yapılması kaçınılmazdır."