Hatimoğulları'ndan Erdoğan'ın boykot çağrısına tepki: Vatandaş zaten doğal boykotta, memleket adeta Survivor’a dönmüş

Hatimoğulları'ndan Erdoğan'ın boykot çağrısına tepki: Vatandaş zaten doğal boykotta, memleket adeta Survivor’a dönmüş

(ANKARA) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hayat pahalılığıyla mücadele için yurttaşa yaptığı boykot çağrısına, "Pahalılığın kaynağı kendileri değilmiş gibi AKP iktidarı yurttaşa diyor ki 'Ne halin varsa gör.' Diyor ki 'Fahiş fiyatları boykot edin' merak etmeyin ey saraylılar, zaten yurttaş doğal boykotta çünkü alım gücü kalmamıştır" sözleriyle tepki gösterdi. Asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesini de "Survivor" yarışmasını örnek göstererek eleştiren Hatimoğulları, "Bir aile bir asgari ücretle bir ay nasıl geçinebilir? Memleket adeta Survivior’a dönüşmüş durumda herkes hayatta kalmaya çalışıyor ama ödülü zenginler alıyor. Belirlenen asgari ücret açlık ücretidir, sefalet ücretidir biz bunu asla kabul etmiyoruz" dedi.

DEM Parti'nin 2025 yılı ilk TBMM Grubu toplantısı, Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları başkanlığında yapıldı. Hatimoğulları, konuşmasına gazeteci Metin Göktepe'yi anarak başladı. Hatimoğulları "Yarın 8 Ocak, Metin Göktepe’’nin katledilişinin yıl dönümü. Gazetecilere saldırı hiçbir zaman bitmedi ve hala şimdiye kadar devam ediyor. Metin Göktepeyi ve onun şahsında katledilen bütün basın emekçilerini, Nazım Daştan'ı, Cihan Bilgin'i saygıyla anıyorum" dedi.

Hatimoğulları'nın gündeminde ağırlık olarak ekonomi, geçim sıkıntısı ve asgari ücret zammı vardı. Yeni yılla birlikte art arda açıklanan zamları hatırlatarak eleştirilerine başlayan Hatimoğulları şunları vurguladı:

"Halkın ekmeğine, cebine abanmak için bekleyen büyük zamlar ve vergiler peş peşe açıklandı. Başlayan zam yağmuru ilk ayında bile fırtınalara sebep olmuştur. İğneden ipliğe her şeye zam yaptılar. Otoyol köprü geçişleri ücretleri, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, ehliyet ücreti ve kimlik ücreti, trafik cezaları, pasaport harçları tam yüzde 44 oranında artırılmış durumda. Yeni yılla birlikle harçlar, vergiler, cezalar yaklaşık yüzde 50, ev kiraları ise yüzde 60 oranında arttı. 2025 yılının Ocak ayında ev kiralarının artış oranı yüzde 58.1 olarak belirlendi. Her şeye zam gelmeye devam ederken emekçinin payına ne düştü bu süreçte? Emekçinin payına yoksulluk, sefalet düştü. 2024 yılını 'Emekliler Yılı' ilan ettiler, etmez olaydılar. Bir emekli yıl sonunda şunu söyledi 'Allah bir kez daha emekliler yılı yaşatmasın bize' dedi biz de 'amin' diyoruz. Emekliler emekli olalı böyle zulüm görmedi. Erdoğan diyor ki, '2025 daha iyi olacak' biz de Sayın Erdoğan'a buradan soruyoruz, hangi konu bakımından acaba daha iyi olacak? AKP ve yandaş sermaye yılı olması bakımından mı? Zam ve vergi yılı olması bakımından mı? Bu iktidar 2025 yılı boyunca kişi başına yaklaşık 150 bin lira vergi toplayacak, bu mudur? Bu mudur bahsi edilen 2025 yılının iyi olacağı? 2025 yılı bütçesindeki vergi hedefi 12 trilyon 651 milyon lira. 2025 yılı içinde yeniden değerlenme oranı yüzde 44 olarak belirlendi. Bu demek oluyor ki vergi ödemeleri geçen seneye göre yarı yarıya artmış olacak. AKP ve MHP iktidarı öyle bir hesap makinesi icat etmişler ki bu hesap makinesi ile hesapladıkları rakamlarda işçi emekçi yoksul açlığa sefalete mahkum ama kendi yandaş sermayeleri ise kazanmak üzere koşullanmış durumda.

"Bir aile bir asgari ücretle bir ay nasıl geçinebilir?"

2025 yılı asgari ücretini 22 bin 104 lira olarak belirlediler. Oysa 2024 yılı Aralık ayı için açlık sınırı 21 bin lira olarak belirlenmiş. Yoksulluğun sınırı ise 69 bin TL olarak belirlenmiş. Açlık ve yoksulluk oranları böyleyken 2025’te belirlenen asgari ücret 22 bin 104 lira. Bunu asgari ücretli nereye harcasın? Asgari ücretlinin hakkını savunmaya devam edeceğiz. Bir aile bir asgari ücretle bir ay nasıl geçinebilir? Çıkıp bunu açıklasın bu iktidar. Bu maaşlarıyla kira mı ödesinler, mutfak masrafı mı karşılasınlar? Çocuklarının okul masrafını mı karşılasınlar? Bir asgari ücretli bunların hangisini karşılayabilir? Ama kollarında milyonluk saatler taşıyanlar bunu asla bilemezler ve onlar bir günde bile asgari ücreti kat be kat harcayacak insanlardır. Memleket adeta Survivior’a dönüşmüş durumda herkes hayatta kalmaya çalışıyor ama ödülü zenginler alıyor. Belirlenen asgari ücret açlık ücretidir, sefalet ücretidir biz bunu asla kabul etmiyoruz. Asgari ücret görüşmeleri komisyonda başladığı gün de ifade ettik. Bugün de burada tekrar ediyorum DEM Parti olarak asgari ücret 35 bin TL olmalıdır dedik sene içinde eflasyonun artış oranı göz önünde bulundurularak 4 kez artırılması gerektiğini ifade etti. Burada bunun bir kez daha altını çiziyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Boykot etme" açıklamasına Hatimoğulları, "Yurttaş doğal boykotta çünkü alım gücü kalmamıştır" sözleriyle cevap verdi:

Memur maaşlarının artış oranına baktığımızda orada büyük bir haksızlık var. Zam artış oranı altı ay içinde 11.54. Ev kirası yüzde 58.50’dir ve buradaki ücretin artışına bakın kıyası var mı siz yapın. Maaşa yüzde 11 kiraya yüzde 60 ve bu işin içinden nasıl çıksın çalışanlar ve emekliler. İnsanlar kredi kartlarını ödeyemiyor. Kredi kartı borçları patlamış durumda. İnsanlar evine ekmek götüremiyor. Çocuğuna süt alamıyor insanlar. Açlık ve yoksulluk diz boyu. Açıklanan enflasyon rakamlarına bakın. Sarayda, TÜİK tarafından saray koridorlarında hazırlanmış olan rakam 44.38 ENAG’ın verilerine göre 83.40. Kendine bonkör, halka gelince de sömüren bir iktidar anlayışı ne yazık ki devam ediyor. Çıkıp gerçekten utanma sıkılma da yok, pahalılığın kaynağı kendileri değilmiş gibi AKP iktidarı yurttaşa diyor ki 'Ne halin varsa gör.' Sonra diyorlar ki fahiş fiyatları boykot edin. Çağrı yapıyorlar insanın aklıyla alay edercesine. Diyor ki 'Fahiş fiyatları boykot edin' merak etmeyin ey saraylılar zaten yurttaş doğal boykotta çünkü alım gücü kalmamıştır. Güçlü bir ses çıkarmazsak 2025 yılı 2024’ten kat be kat daha kötü geçecek. Bizler ekmeğimizin peşinde koşarken ekmeğe ulaşamıyorsak 50 milyon yurttaş doğru düzgün ekmeğe ulaşamıyorsa burada detaylı bir sorun vardır. Ekmek mücadelesini yükseltme zamanı. Bu mücadeleyi hep birlikte ama hep birlikte sizlerle beraber, bizler hem parlamentoda hem alanlarda ekmek mücadelesini büyütme zamanı. Bu konuda DEM Parti olarak üzerimize düşeni sonuna kadar yapmaya hazırız.

"Kobani'ye dönük saldırıları asla kabul etmiyoruz"

Suriye'de gelişen yeni süreci hep birlikte takip ediyoruz. 13 yıl süren bu yıkıcı savaşın büyük acılar bıraktığını hep birlikte gördük, izledik ve bizzat içimizde yaşadık. Suriye'deki tüm halkların etnik ve inanç kimliklerinin, özellikle kadınların özgür ve eşit yaşayacağı demokratik bir Suriye'nin inşa edilmesi için her daim mesajlarımızı ilettik bu konuda da çabalarımızı sürdüreceğiz. Fakat savaşın başladığı günden bugüne kadar üçüncü yol siyasetinde bizler ısrarcı tutumumuzu devam ettirdiğimiz halde ne yazık ki orada şu an ortaya çıkan tabloyu burada sizinle paylaşmak istiyorum. Bizler üçüncü yolu savunmaya devam edeceğiz. Bizler kadın özgürlükçü, bütün farklı halkların ve inançların eşit yaşadığı demokratik bir Suriye'yi sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Bizler üçüncü yolun yolcuları olarak karşılaştığımız tabloya baktığımızda Suriye’de ne yazık ki Adalet Bakanı olarak atanmış olan kişinin huzurunda kadınlar alenen infaz edildi. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu gelişmelerin tamamını değerlendirdiğimizde 2023 Irak, daha sonra Libya’da olanları hatırlayalım. Tarih derslerle kendini zaten hatırlatıyor. Şunu çok iyi idrak etmeliyiz bunun hayata geçmesi için çok büyük çabalar harcamalıyız. Suriye'deki tek reçete demokratikleşmedir. Suriye’deki tek reçete demokratik ulusun inşasıdır. Bugün Suriye’de bir tarafta gerçekten kadın özgürlüğü var ama öteki tarafta kadınları açık alanen infaz eden bir anlayış var. Sadece bu değil, aynı zamanda Kobani’ye dönük tehditler durmuyor. SMO ve farklı isimlerle ortaya çıkan kimi çete örgütler saldırılarını devam ettiriyorlar. Kobani’ye dönük saldırıları asla kabul etmiyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırıları asla kabul etmiyoruz. Suruç'ta, Nusaybin'de halklar nöbette çünkü sınırın öte yanında soydaşlarının akrabalarının katledilmesini istemiyor. Sınırın öte yanında demokratik bir Suriye'nin inşa edilmesini istiyor. Sınırın öte yanında barış istiyor."

(SÜRECEK)