Muratpaşa Belediyesi Başkanı Uysal: "Bizim başka vatanımız yok. Bütün insanlarımızla hep beraber kendimize bir gelecek inşa etmek zorundayız"
Haber: Edda SÖNMEZ - Kamera: Onur DURSUN
(İSTANBUL)- Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, yeni kitabı “21. Yüzyılda Yeniden Cumhuriyet” ile ilgili İstanbul’da gazetecilerle bir araya geldi. Gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Uysal, ilk kurultayda CHP Genel Başkanlığı için aday olacağını söyledi. Hükümetin kayyum politikasını eleştiren Uysal, "Kayyum demokratik rejimlerde olabilecek bir şey değil" dedi. Uysal, kitabıyla ilgili "Toplumumuzda ortak gelecek, tasada, kıvançta birliktelik duygusunda çok üzülerek eksilmeler gözlüyoruz. Bizim başka vatanımız yok. Bütün insanlarımızla hep beraber kendimize bir gelecek inşa etmek zorundayız" diye konuştu.
12 Eylül yasakları kalktıktan sonra yeniden açılan CHP’ye 9 Eylül 1992’de katılan ve 3 dönemdir başkanlık yapan Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal'ın ikinci kitabı ‘21. Yüzyılda Yeniden Cumhuriyet’, Cumhuriyet Yayınları’ndan geçen haftalarda çıktı. Ümit Uysal, yeni kitabıyla ilgili gazetecilerle bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Divan İstanbul’da yapılan etkinlikte ilk olarak kitabının yazma fikrine değinen Uysal, “Cumhuriyet tarihine ilişkin birçok çalışma var, ancak kurucu felsefenin ekonomik boyutuna ilişkin çalışmalar çok az. Bu alanın daha çok bilinmesi gerekiyor” diyerek şunları söyledi:
"Bunu bir bir anlamda bir manifestoya dönüştürmek istedim"
"Bu kitaba bu günlerde çok ihtiyaç olduğunu hissettim. Toplumumuzda ortak gelecek, tasada, kıvançta birliktelik duygusunda çok üzülerek eksilmeler gözlüyoruz. Ekonomik sorunlar, üç insandan ikisi 'gıda alırken zorlanıyorum' diyor. Onun doğal şikayeti, insanları ortak düşünmek, kamusal hissetmek, ortak bir geleceğe inanmak konusunda motivasyonlarını düşürüyor. Oysa bizim başka vatanımız yok. Bütün insanlarımızla Artvin'den Muğla'ya, Hakkari'den Edirne'ye hep beraber kendimize bir gelecek inşa etmek zorundayız. Tarihin akışı içinde Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da aslında muhtaç olduğumuz o ortak davranma duygusu geçmişte yaptıklarımızda var. Hafızamızda var, genetiğimizde var. Yüz yıl önce olduğu gibi hep birlikte kenetlenerek çocuklarımız için daha iyi bir gelecek, daha demokratik ve daha müreffeh bir Türkiye için hep beraber çalışabiliriz. Bunu bir bir anlamda bir manifestoya dönüştürmek istedim doğrusu.
"Bu ikinci kitabım"
Benim bu ikinci kitabım. Daha önce edebiyat ve kısa öykü kitabım yayınlanmıştı. Şimdi işte siyaset kültürü ile ilgili diyelim bir çalışma oldu.Gelecekte ihtiyaç oluşur ise toplumuzun, ülkemizin yine başka yayınlarımız da olabilir.
"Halkçılık bir sosyal adaletli bir sosyal dengeyi içeriyor. Bunun yüz yıl önce anayasamıza girmiş olması ilke haline gelmiş olması bir toplum için çok büyük şans"
Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerini bugüne çok çok uygun. 21.yüzyıla uyarlanmaya çok çok uygun buluyorum. Vatandaşlık tarifi bugün bütün dünyadaki ulus devletlerde olan vatandaşlık tarifi çok modern, çok kapsayıcı, etnik temelden uzak bir sosyal ortak kader ekseninde insanları birleştirmeye dayalı bir modern tarif. Yine iktisatta kısmen devletçi tedbirler bugün için çok cari, çok bütün dünya kendi piyasasını korumak için devletler ekonominin bir kenarından muhakkak tutuyorlar. En liberal kabul edilen ülkelerde bile bu aynen böyle. Bizim milliyetçilik diye tabir ettiğimiz vatansever olma hali. Bütün dünyada çok kıymetli. Bunun dışında bir devlet söz konusu olamaz. Halkçılık bir sosyal adaletli bir sosyal dengeyi içeriyor. Muhteşem bir şey. Bunun yüz yıl önce anayasamıza girmiş olması ilke haline gelmiş olması bir toplum için çok büyük şans. Çünkü sosyal adalet çok tartışılarak işte benimsenen ya da reddedilen bir şey işte Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tartışmaları takip ediyorsunuzdur. İşte sağlık hizmetleri ne derece ücretsiz olsun. Olsun mu, olmasın mı? Muhtaç olmasa hayatını tehlikede olması durumunda dahi hizmet verilsin mi verilmesin mi tartışmasını ülkeler aşamıyorlar ama bizde halkçılık yüz yıl önce temel prensip olarak temel metinlerimize girmiş Atatürk'ün öncülüğünde. Muhteşem bir şey. Laiklik zaten bir demokrasinin bütün inançlara tarafsız bir eşitlik duygusuyla yaklaşması.
"Çocuklarımız için uygun bir gelecek, uygun bir ülke tablosu oluşturma şansımız olur"
Zaten demokratik olamazsınız başka türlü yani. A, B, C'si, demokrasinin ilk harf. Hani bunu bu modern teknoloji işte robotik çağı, yapay zeka çağı, otomasyon çağı, dijital çağı uyarlamak o kadar şanslı bir durum ki böyle bir altyapıya sahip olmak. Biz bunu tasada kıvançta birlikte olma duygusunu pekiştirerek insanlarımızı bir ortak gelecek projesine bu Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini yükseltme, dünyada rekabet edebilir bir entegrasyon sağlama projesidir. Bir kalkınma projesi olarak düşünülür. Buna inandırma konusunda yol katedersek bu alt yapı bize hem hafıza açısından hem genetik açısından hem metinler temel hareket doktrini açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Bunun altını yeniden çizmek istedim. Büyük bir şans. Şimdi yapmamız gereken bütün dünya çok rekabetçi, modern bir yargı düzeni, bağımsız, modern bir eğitim düzeni, güncel bütün bilgileri ve içerikleri kapsayan statik müfredatlardan ziyade dijital içeriklerle ve sürekli değişen gereksinimlerle öğrenciler için de ilginç hale gelen yaşamla desteklenen buluşlar içeren buluşların sermayeyle desteklendiği yatırımcıyla desteklendi. Bir tabloyu kapsayan bir eğitim sistemi. Çok kıymetli geleceğimiz için. Bunları yaparsak hem demokrasimizi geliştiririz 255 milyar dolar ihracat 361 milyar dolar olan ekonomik karnemizi iyileştirme şansımız olur. Çocuklarımız için uygun bir gelecek, uygun bir ülke tablosu oluşturma şansımız olur. Bunu hep beraber yapabiliriz.”
İlk kurultayda genel başkanlık için aday olacağını yineleyen Uysal, gündeme ilişkin soruları da yanıtladı. "Ülkemiz basiretsiz, beceriksiz politikacıların ellerinde kimlikler üzerinden ayrıştırıldı, toplum kutuplaştırıldı. Sınırlarımız yanlış dış politika ve maceraperest bir anlayışın sonucunda hallaç pamuğuna döndü" dedi. Uysal, iktidarın kayyum politikasına ilişkin de şunları söyledi:
"Seçilmişlerin idari kararla görevden alınması demokratik ülkelerde olmaz"
"Kayyum demokratik rejimlerde olabilecek bir şey değil. Bu 2016 yılında menfur darbe girişiminden sonra ortaya çıkmış bir mevzuat. O koşullar kaybolduktan sonra ortadan kalkması gereken bir mevzuat. Ama şu anda başka şekilde kullanılmaya devam ediliyor. Bir yargı kararına dayanmadan seçilmiş dev yerleşim birimlerinin yöneticilerinin idari kararla görevden alınması demokratik ülkelerde olmaz. Sistem olarak uygun değil bir kere. Sisteme itiraz etmek gerekiyor en başta. Onun dışında sistemin değişimi yani demokratik bir ülkede olamayacağı mahkeme kararı yargı dışında bu görevden almaların tamamen otoriter tutumlar olduğu ile ilgili bir kere genel bir toplumsal mutabakat sağlanması lazım... Esenyurt örneğine gelirsek, burada yapılan usuli işlemler, kamu vicdanını hiç ikna etmedi. Yani burada 10 yıl önceki telefon tapelerinin dosyada kullanılması. Sabaha karşı işte olağanüstü bir saatte, sıra dışı bir saatte belediye başkanının evine gidilmesi ortaya konan toplam delil tablosu toplumu bir kere ikna edecek olağan bulunacak bir tablo değil."
"Umutsuzluğa hakkımız yok, başardık, yeniden başaracağız"
Hem CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hem İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve tüm partililerle görüştüğünü belirten Ümit Uysal, "Türkiyemizi bugünün ihtiyaçlarına, çağın gereklerine uygun, çağı aşacak nitelikte yeniden inşa edecek yetenek hem genetiğimizde, hem hafızamız hem de dünya içinde teşkil ettiğimiz çok orijinal, çok özel Türkiye Cumhuriyeti örneğinde içkindir, saklıdır. Hep birlikte bütün Türkiye Hakkari'den Edirne'ye, Artvin'den Muğla'ya hep birlikte kenetlenerek 21. yüzyılı kuruluş ilkelerimizi bugüne uyarlayarak tesis edeceğiz. Hiç kimsenin endişesi ve şüphesi olmasın. Umutsuzluğa hakkımız yok, başardık, yeniden başaracağız." ifadelerini kullandı.