Rize’de özel bir çay fabrikasında parmaklarını kıvırma makinesine kaptıran işçi, hakkını aramak için hukuk mücadelesine hazırlanıyor
Haber: Gençağa Karafazlı
(RİZE)- Rize'de bir çay fabrikasında çalışan Gürcü Anna Albayrak, gece vardiyasında çalıştığı sırada iş kazası geçirerek üç parmağını kıvırma makinesine kaptırdı. Fabrika sahibinden tedavisi için herhangi bir destek görmediğini iddia edene Albayrak, hukuk mücadelesine hazırlanıyor.
Rize’de bir çay fabrikasında çalışan 57 yaşındaki Gürcü asıllı Anna Albayrak, sol elindeki üç parmağını çay kıvırma makinesine kaptırdı. İş kazası geçiren kadın hasteneye gitse de geç kalındığı için parmaklarının dikiminin mümkün olmadığı belirtilerek, tedavi uygulanamadı.
Albayrak, kaza sonrasında şikayetçi olmaması koşuluyla fabrika sahibinin kendisine her türlü yardım ve destek sözü verdiğini, ancak bu sözlerin yerine getirilmediğini ileri sürdü. Albayrak, maddi manevi zorluk yaşadığını ve hakkını aramak için tazminat davası açtığını belirterek, şunları söyledi:
“Gürcü vatandaşıyım bundan 27 yıl önce evlendim Türkiye'de 3 evladım var. İşe girerken bir kağıtlara imza attırdılar bize. Hiç kimse de açıklama yapmadı neyin ne olduğunu. Biz işe başladık ama bana sabit bir iş vermediler. Temizlik de yaptım makinelerde de çalıştım. Son bir yıl beni kıvırmaya eleman olarak koydular. 7. ayın 12'sinde 2024 gece vardiyasındaydık. Olay yaşanmadan önce de ben onları makinelerin bozuk olduğuna dair uyardım, beni dikkate almadılar. O akşam kıvırma makinesi tıkandı ben de bandı kapattım, tam o kıvırmanın yanına geldim. Makine beni içeri attı birden bire çalıştı. Ben tek başıma kendi çabamla kurtardım elimi. Sonra çalışan kameraları yok ettiler. Elimi makineye kaptırdıktan sonra elimi tutarak fabrikanın kapıya kadar gittim, arkadaşlara yalvardım kanamadan ölmeyim diye elimi bağlayın dedim. Fındıklı’ya hastaneye götürdüler Fındıklı’dan Kaçkar’a oradan da Trabzon’a yolladılar beni o arada 4 -5 saat geçti. Parmağımı diktiler ama tutmadı dikiş tutmadı, 'geç kalmışsınız' dediler.
“Arabulucuyla haber gönderdiler 8 yıl için de 500 bin lira vereceğiz diye benimle dalga geçtiler”
Fabrika tarafından beni kıvırma elemanı olarak göstermişler, belgemiz varmış gibi gösterdiler. Demek ki bize işe girerken attırdıkları imzalar bu belgeler içinmiş, bilemedik. İlk başta dava açmayayım diye fabrika sahibi 'maddi manevi yanındayım' dedi. Ama bir kere maaşımı yatırdılar, o 12 günlük para da benim çalıştığım günlere aitti zaten. Beni sadece pansumana alıp getirip götürdüler. Başka hiçbir katkıda bulunmadılar, dalga geçtiler benimle. Arabulucu ile haber gönderdiler '3 ay içinde 500 bin lira vereceğim' diye. 8 yıl içinde ise kalan 500 bin lirayı taksit taksit ödeyeceğiz dediler. Bu durumda bu ekonomide o 500 bin lira 8 yıl sonra ne olacak? Bir kaşık bile alamayacağımız bir para olacak, ben de kabul etmedim. Beni fabrikadan atmadı. Hiç olmazsa işsizlik maaşı alacaktım.
Dava açtım, bu ay mahkememiz var. Bu davayı açtıktan sonra fabrika sahibi tekrar birkaç kez telefonuyla benimle irtibata geçti, diyalog kurdu yine davadan vazgeçmemi istedi. ‘500 bin lira iyi paradır onu 3 ay içinde sana vereceğiz onu değerlendir’ dedi. Kabullenmedim tabi ki. Ben yapabildiğim kadarıyla 12 ay iş istedim başka hiçbir şey talebim yoktu onu da kabul etmediler, 'emekli olana kadar beni çalıştırın ki hayatımı kurtaracağım' dedim ama kabullenemedi fabrika sahibi.
Resmen Alman usulü bir kamp orası, az eleman çok iş bunu herkes biliyor. İktidar partisi arkasında olduğu için herkes çekiniyor tek ben değilim orada kaza geçiren, çok kişinin parmakları kesildi, çok kişi yaralandı ama kimse cesaret edemiyor dava açmaya dava açmaya. İşçi haklarını savunsun bu devlet, işçi olmasa kendileri hiçbir şey değiller, işçinin sırtıyla ekmek yiyorlar para kazanıyorlar kıymetini bilsinler."