Trakya Su Çalıştayı... Candan Yüceer: Tekirdağ'ımızda ciddi bir su krizi yaşıyoruz. Su kaynaklarımız hem tükenmiş hem de kirlenmiş durumda

Trakya Su Çalıştayı... Candan Yüceer: Tekirdağ'ımızda ciddi bir su krizi yaşıyoruz. Su kaynaklarımız hem tükenmiş hem de kirlenmiş durumda

Haber: Beril KALELİ-Kamera: Hakan KAYA

(TEKİRDAĞ)- Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşu Tekirdağ Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (TESKİ) tarafından “Trakya Su Çalıştayı” düzenlendi. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Candan Yüceer, Tekirdağ'ın hem tarım hem sanayi bakımından güçlü bir il olduğunu belirterek, ''Bu gücün bir de bedeli var. Bu bedel yer altı sularının çok aşırı kullanılmasıyla, yer altı sularımızın kirlenmesiyle, çevre kirliliğiyle de maalesef bizi zor bir krizin içine sürüklüyor. İşte bu faktörleri üst üste koyduğumuzda Tekirdağ’ımızda ciddi bir su krizi yaşıyoruz. Su kaynaklarımız hem tükenmiş hem de kirlenmiş durumda'' dedi.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşu TESKİ, “Trakya Su Çalıştayı” düzenledi. Tekirdağ’da sürdürülebilir bir çevre hedefi doğrultusunda gerçekleştirilen geniş kapsamlı çalıştayda, iklim değişikliğinin su kaynaklarına etkileri, Tekirdağ’ın tarımsal sulamadaki sorunları, atık su geri kazanımının geliştirilmesi ve su kaynaklarının verimli kullanımının sağlanmasına yönelik çalışmalar masaya yatırıldı. Çalıştay, yalnızca su kıtlığı ve verimliliği konularını değil, altyapı iyileştirme çalışmaları ve uzun vadeli su yönetimi stratejilerini de kapsıyor.

Geniş katılımlı düzenlendi

Trakya Bölgesi’nde bu alanda düzenlenen en büyük organizasyonlardan biri olan Su Çalıştayı’nda, Marmara Bölgesi’ndeki belediyeler, muhtarlar ve ilgili kurumlardan temsilciler bir araya geldi. Su kaynaklarının korunmasına yönelik bölgesel iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen etkinlik, geniş bir katılımla gerçekleştirildi. 103 resmi kurum, yazı gönderilerek çalıştaya davet edildi. Trakya Belediyeler Birliği'ne bağlı 29 belediye başkanı, Tekirdağ’ın 11 ilçesinin belediye başkanları, Marmara Bölgesi'ndeki büyükşehir belediyeleri ve su kanalizasyon idaresi genel müdürleri de toplantıya katıldı. Çok sayıda akademisyenin konuşmacı olarak katıldığı çalıştayda, Trakya bölgesine ilişkin su kıtlığı ve verimliliği konuları, altyapı iyileştirme çalışmaları vile uzun vadeli su yönetimi stratejileri ele alındı.

Çalıştay, TESKİ Genel Müdürü Mehmet Ali Şişmanlar, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Candan Yüceer ve Tekirdağ Valisi Recep Soytürk'ün açılış konuşmalarıyla başladı. Toplantıda ilk sözü alan TESKİ Genel Müdürü Mehmet Ali Şişmanlar, şöyle konuştu:

"Nüfus artışı ve göç hareketleri, su ve altyap hizmetlerine olan talebi her geçen gün arttırıyor"

''Bu çalıştay bölgemizin su yönetiminde karşılaştığımız zorluklarla çözüm üretmek adına çok önemli bir adım olacaktır. 2014 yılında büyükşehir olan Tekirdağ’ımızın nüfusu 906 bin iken bugün 1 milyon 200 bine yaklaştı. Bu nüfus artışı ve göç hareketleri, su ve altyapı hizmetlerine olan talebi her geçen gün arttırıyor. TESKİ olarak 6 bin 300 kilometrekarelik büyük bir alanda 11 ilçe 373 mahallede kesintisiz sağlıklı içme suyu sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz. Tekirdağ'ın içme suyu ihtiyacının yüzde 88 yer altı suyundan sağlanmaktadır. Ancak bu kaynaklar artan talebi karşılamakta yetersiz kalıyor ve sürdürülebilirliği tehdit ediyor. Bu nedenle yüzeysel su kaynaklarının geçiş kurumumuzun en öncelikli konularından biridir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz tarafından bölgemizde çalışmaları devam eden barajların ve planlanan barajların tamamlanmasıyla bölgemize kesintisiz su sağlayabileceğiz. Bu barajların tamamlandığında yer altı su kaynaklarının bağımlılığımız azalacak, su temininin sürdürülebilirliği sağlanacaktır. Bu projelerin tamamlanması için ilgili kuruluşlarla yoğun birlikte işbirliği içinde çalışmaktayız. TESKİ'nin öncelikli ikinci önem verdiği konu, su, kayıp ve kaçaklarını önlemektir. 2023 yılında yüzde 33 civarında olan kayıp kaçak oranımızı en kısa sürede gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yüzde 20'nin altına indirmek için çalışıyoruz. Bu konuda altyapımızı yeniliyoruz. Kaynaklarımızı daha etkin ve verimli bir şekilde kullanmak için çalışıyoruz.''

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Candan Yüceer de ''Burada birçok kurum ve kuruluş, belediye, birçok bilim insanının olması bu sorunun, suyun, yerel bir sorun değil, bölgesel ve ulusal bir sorun olduğunu, bir mesele olduğunu da ortaya koyuyor. Bilim insanları diyor ki su kaynakları hızla azalıyor ve böyle giderse, önlem alınmazsa. artık dünyada çölleşme olacak diyor. Dolayısıyla Türkiye de su stresi altında olan 17 ülkeden biri. Su stresi ne demek? Su stresi kaynakların talepleri artık karşılayamaması demek" dedi. Konuşmasında su kıtlığına vurgu yapan Yüceer, şunları söyledi:

''Trakyamız kesin kıtlık yaşayan bir bölgede''

"Türkiye su zengini bir ülke mi? Maalesef, hayır. İş Trakya ve Tekirdağ'a gelince durum daha da vahimleşiyor. Su zengini bir ülkenin olma kriteri ortalama kişi başı yıllık su miktarı tüketimi 8-10 bin metreküp olması. Türkiye'de kişi başı su miktarı maalesef bin 400, bin 500 civarında. Trakyamızda durum nedir dersek, Trakyamızda durum daha da vahim. 150-250 metreküp kişi başı yıllık tüketim. Yani Trakyamız kesin kıtlık yaşayan bir bölgede.

''Toplam su akışının sadece yüzde 4'ünü alabiliyoruz''

Tekirdağ, Trakyamız kaynağı az ama tüketimin çok fazla olan bir şehir, bölge. Nüfusumuzun yüzde 35'i Marmara Bölgesi'nde yaşıyor. Ülkemiz endüstrisinin yaklaşık yüzde 60'ına yakın bir kısmı gene Marmara'da bulunuyor ve Tekirdağ, topraklarının yüzde 66'sı tarım toprakları olan aynı zamanda tarımı da sanayisi de güçlü olan bir il. Ama bölgedeki havzalara baktığımızda maalesef toplam su akışının sadece yüzde 4'ünü alabiliyoruz. Bu ne demek? Bu işte biraz önce söylediğimiz şey demek, kıtlık demek.

''Kaynaklarımız ağır bir tehdit altında''

Türkiye'de su tüketiminin yüzde 77'sini tarımsal sulamanın, yüzde 12'sinin kentsel su kullanımının, yüzde 11'inin de endüstriyel kullanımının olduğunu görüyoruz. İklim krizi, hızlı nüfus artışı, göç, amaç dışı tarım arazilerinin kullanılması, çarpık kentleşme, endüstri, tarımda aşırı ilaç gübre kullanımının ve vahşi sulama, bireysel su israfı derken su kaynaklarımız ağır bir tehdit altında oluyor. Biraz önce de söyledim. Türkiye'de sanayinin yüzde 60'ı Marmara bölgesinde ve bunun da büyük bir kısmı Trakya bölgesi için söylüyorum yüzde 82'si Tekirdağ'da.

''Sanayinin güçlü olmasından çok mutluyuz ama bu gücün bir de bedeli var''

Sanayinin bu kadar güçlü olmasından bölgemizde biz tabii ki çok mutluyuz, gurur duyuyoruz. Ama bu gücün bir de bedeli var. Bu bedel yer altı sularının çok aşırı kullanılmasıyla, yer altı sularımızın kirlenmesiyle, çevre kirliliğiyle de maalesef bizi zor bir krizin içine sürüklüyor. İşte bu faktörleri üst üste koyduğumuzda Tekirdağ'ımızda ciddi bir su krizi yaşıyoruz. Su kaynaklarımız hem tükenmiş hem de kirlenmiş durumda. Su kaynaklarının yüzde 88.4'ünü yer altı sularından, yüzde 11.6'sını ancak yüzey sularından karşılayan bir iliz. Şu an otuz büyükşehir içinde yirmi dokuzuncu sıraya geriledik. Bizden daha kötü durumda olan bir Manisa var. Ama o da tartışılır, çünkü biz artık su derinliğinde, kuyularda dört yüz, beş yüz metreleri gördük. Sayın Belediye Başkanımızla görüşmekte dedik ki bizlerde iki yüz metreden su çıkıyor. Dolayısıyla derinlik bakımından ve kuyusu kullanma noktasında, yer altı suyunu kullanma noktasında otuz büyükşehir arasında aslında sonuncuyuz. Yani bizden daha vahim durumda olan belki de yok.

''Yasal düzenleme şart''

Yıllar önce, otuz yıl önce hatırlıyorum biz 60 metreden, 50 metreden su bulurduk. Ama şu an bu 500-600 metreleri, 400 metreleri görmüş durumda. DSİ tarafından bunu geçtiğimiz günlerde genel müdürlüğümüzün toplantısında da ifade etti sayın valim, kapalı havza olarak belirlenmesi aslında bu kuyu kontrolünün yani kaçak kuyunun, ruhsatsız çoğalmasına, kontrolü de zorlaştıran bir faktör. Dolayısıyla kurumsal ve yasal düzenleme şart.

Bu kapsamda bir diğer ihtiyacımız olan yüzey sularının, hemen hızlı bir şekilde hazır geçiş hızlandırılmalı ve elbette yatırımlar DSİ tarafından tüm paydaşlarıyla büyükşehir olarak, finansmanıyla bir an önce hayata geçmeli. Geçtiğimiz aylarda genel müdürümüzü ziyaret ettik. Bu konunun hassasiyeti ve aciliyetinin altını bir kez daha ifade ettik. Kredi başvurularımızı, taleplerimizi güncelledik. Bu anlamda da Bilecik 1, 2, Devecik. Ayvacık barajlarının yapımı devam ediyor. Kömürköy Kızılağaç ve Balaban Barajımızın fizibilite raporu çalışmaları devam ediyor. Bunların da bir an önce hızlandırılıp nihayetlendirilmesi bölgemiz için çok büyük bir önem arz ediyor. Arıtma tesislerimizin yapılması için İller Bankası'na yaklaşık 10 milyar tutarında bir kredi başvurumuz var. Bu süreçte İller Bankası müdürümüzü ve başkanlarımızı da ziyaret ettik, bu konunun aciliyeti hakkında onları bilgilendirdik, talebimizi tekrar dile getirdik."

Tekirdağ Valisi Recep Soytürk ise görüşlerini şöyle ifade etti:

"Bu sadece Tekirdağ'ın sorunu değil aynı zamanda Trakya'nın sorunu"

''Yaklaşık bir yıldan beri Tekirdağ'da görev yapıyorum ve ilk tespitim Tekirdağ'ın en önemli sorunu su sorunudur demiştim. Su sorunu, hem içme suyunda, hem sulama suyunda, hem sanayi suyunda çok önemli bir sorun. Bu sadece Tekirdağ'ın sorunu değil aynı zamanda Trakya'nın sorunu aynı zamanda Türkiye'nin sorunu, aynı zamanda dünyanın da sorunu. 2030'dan sonra sonra işin çok daha sıkıntılı bir evre geleceği söyleniyor. Sırf bu yüzden yani su sorunu çok önemli diye Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüz var. Tarım Bakanlığımızda. Burada da temsilcileri var. Çok kıymetli temsilcileri var ve konuya son derece hakim. Tüm Türkiye'yi ilimizi, Trakya'yı her bir tarafı, her bir sorunu en ince detayına kadar bilen. ve bu konularda il düzeyinde, bölge düzeyinde toplantılar yapan ki yakın tarihte hem il düzeyinde, hem bölge düzeyinde toplantılar yaptık. Ve bu sorunları da en sonunda Türkiye geneli açısından bir karar mercine getirip gerekli tedbirleri alabilecek bir kurum çalışıyor.

"Yeraltı suyu çok ciddi bir elektrik masrafı gerektiriyor"

Tekirdağ üzerine gelecek olursak, içme suyu problemimiz var. Yeraltı suyu çok ciddi bir elektrik masrafı gerektiriyor. O yüzden barajlar yapmamız lazım. Bu konu Tarım Bakanlığımız nezdinde sürekli takip ettiğimiz, sürekli konuştuğumuz, özellikle tasarruf tedbirlerinden sonra da yine takip ettiğimiz, para istediğimiz ödeneklerin arttırılmasını istediğimiz bir konu. Çünkü şehrin içme suyu ve uygun fiyata temin edilmesi çok önemli. İçme suyu sıkıntı olmaya her zaman devam edecek. Bir taraftan kuraklık var ama bir taraftan da bir taraftan da her yıl nüfusumuz 25 bin ile 30 bin arasında artıyor. 25 bin ile 30 bin arası demek her birinin ilimizde yeni bir ilçe kuruyoruz anlamına gelir. O da içme suyu bakımından TESKİ'nin sırtında bir yük.

"Suların arıtılarak tekrar kullanılması projelerimiz var"

Diğer taraftan ilimiz bir tarım şehriydi. Türkiye'de ayçiçek birliğinin üretiminde 1'inci sırada buğdayda 3'üncü sıradayız. Diğer taraftan hayvancılık bakımından Türkiye'de önemli yerlerdeyiz ve özellikle hayvansal ürünler bakımından, peynircilik bakımından Türkiye'ye örnek olabilecek modern tesislerimiz var. Bunların hepsi su gerektiriyor ve her geçen gün büyüdüğü için ek su kaynaklarına ihtiyacımız var. Başka bir konu sanayi suyu. İlimizin gayri safi milli hasılasının yüzde 55'i sanayiden geliyor. 3287 tane sanayi tescilli firmamız var. 201 bin kişi bu sanayiden ekmek yiyor, geçimini sağlıyor. Ve orada da ciddi bir su kullanımı var. Bunlarla ilgili de gerek baraj yapılması gerek Meriç nehrinden su getirilmesi projesi gibi projeler var. Ayrıca, suların arıtılarak tekrar kullanılması projelerimiz var.

"Dünyanın en büyük projelerinden bir tanesi olan Ergene Havzası projesi bitmek üzere"

Arıtmalarla ilgili, belki de Türkiye'nin ya da dünyanın en büyük projelerinden bir tanesi olan Ergene Havzası projesi bitmek üzere. Bütün arıtma tesisleri kuruldu. Arıtma tesislerinin Çevre Bakanlığı'na bağlantısı da kuruldu. Arıtmalar devam ediyor. Ama bunu yaptığımız zaman karşınızda başka bir problem çıkıyor. Arıtmada çıkarılan çamurun bertarafı sorunu var. Aynı şey içme suyunda yapılan arıtmada da benzer bir sıkıntı var. Bununla ilgili de çalışıyoruz. Hem Çevre Bakanlığı'yla hem Sanayi Bakanlığı'yla projeler yaptık, takip ediyoruz. Bunların bertarafıyla ilgili bir taraftan ekonomiye kazandırılması, çünkü o çamur kurutarak yaklaşık 3 bin 200 kalorinin değerinde bir meta üretiyoruz ve bu ürün oluyor, özellikle çimento fabrikalarında kullanılabilir hale gelebiliyor. Hem bunu yapacağız hem de çevreyi bu çamurdan kurtarmış olacağız."