Türkiye Kamu-Sen Üyeleri iktidara 'zam' tepkisi: “Alırken bol kepçe kullananlar, verirken kaşığı bile çok gördü”

Türkiye Kamu-Sen Üyeleri iktidara 'zam' tepkisi: “Alırken bol kepçe kullananlar, verirken kaşığı bile çok gördü”

(ANKARA) - Türkiye Kamu-Sen üyeleri, yurt genelinde eş zamanlı olarak memur ve emekli maaş zamlarını protesto etti. Türkiye Kamu Sen Bilecik İl Başkanı Ali Osman Enli, "Alırken şahin olanlar, verirken güvercin oldu. Alırken bol kepçe kullananlar, verirken kaşığı bile çok gördü. Alırken bonkör, verirken cimri oldular. Bütün harcamalar yüzde 40'ların üzerinde artmışken maaşlara kümülatif yüzde 11,3 zam yapmayı yeterli gördüler" dedi.

Türkiye Kamu-Sen üyeleri, enflasyon verilerinin açıklamasının ardından gündeme gelen memur ve memur emekli maaş zam oranlarıyla ilgili eş zamanlı olarak ülke genelinde açıklama yaptı.

Türkiye Kamu-Sen üyeleri, Aksaray'da 15 Temmuz Milli İrade Meydanı’nda, Bilecik'te Cumhuriyet Meydanı'nda, Muğla'da Vergi Dairesi önünde, Osmaniye'de ise PTT Bölge Müdürlüğü önünde yapılan açıklamalarda iktidarı eleştirdi. Sendika üyeleri, “Siyasiler seçim derdinde, emekliler geçim derdinde”, “Ekmek pahalı, emek ucuz”, “Ek zam, ek gösterge hakkımız” yazılı dövizler taşıdı.

Bilecik İl Başkanı Ali Osman Enli, sendikanın metnini okudu. Açıklama şöyle:

“Hepimizin bildiği gibi 2024 enflasyonu yüzde 44,38 oldu yani son 6 aylık dönemde memur ve emeklilerin maaşlarının yüzde 5,75 eridiği resmi olarak açıklandı. Geçtiğimiz yıl kira yüzde 58,5; gıda yüzde 6; okul yüzde 91,6; sağlık yüzde 47,6; haberleşme yüzde 34; giyim yüzde 32,8 zamlandı. Durum böyleyken yeniden değerleme oranı da yüzde 43,93 olarak belirlendi. Motorlu taşıtlar vergisi, emlak vergisi ve diğer vergi ve cezalar bu rakama göre artırıldı. Yani kamu, kendi alacaklarına yüzde 44 zam yaptı. Memur ve emekliye geldiğinde ise yüzde 6 + yüzde 5 yeter dedi. Alırken şahin olanlar, verirken güvercin oldu. Alırken bol kepçe kullananlar, verirken kaşığı bile çok gördü. Alırken bonkör, verirken cimri oldular. Bütün harcamalar yüzde 40'ların üzerinde artmışken maaşlara kümülatif yüzde 11,3 zam yapmayı yeterli gördüler.

Biz diyoruz ki; nimette külfette adalet olsun. Maaş zamları piyasa gerçekleri ile örtüşsün. Pasta büyüyorsa payımız da büyüsün. Memurun emeklinin yüzü gülsün. Ekonomideki olumsuzlukları memura, emekliye mal ederseniz, toplumu enflasyon canavarına kurban verirsiniz. Enflasyon farkı sıfır zam demektir; o da sonradan verilen bir telafidir.

“İçinde adalet olmayan maaş sisteminin refah getirmesi mümkün değildir”

Bu maaş politikasıyla kamu, memur ve emekliye karşı sürekli borçlanmaktadır. Elma ile armudu toplayıp enflasyon farkı ile cüzi bir artış yapıp bunu da memura emekliye zam diye anlatmayın. Milletten hangi oranda alıyorsanız, çalışanınıza, emeklinize de o oranda zam verin. İçinde adalet olmayan maaş sisteminin refah getirmesi mümkün değildir. Memuru, emeklisi mutlu olmayan ülkenin mutlu olması mümkün değildir. Refah payı olmayan maaş artışına zam denmez. Bu yapılan ön ödemeli enflasyon tazminatıdır. Kaldı ki resmi enflasyon hedefinin yüzde 17,5 olduğu yerde yüzde 6+5 zam izaha muhtaçtır. Bu, açıkça maaşlar 6,5 puan eriyecek demektir. Bu, açıkça ‘ben sizi enflasyona ezdireceğim’ demektir. Biz ne bu ay verilecek olan enflasyon farkı destekli yüzde 11,54'ü ne de 2025 yılının tamamı için öngörülen kümülatif yüzde 11,3'ü zam olarak kabul etmiyoruz. Enflasyon buysa o zaman zam nerede? Yok eğer bu zamsa o zaman enflasyon nerede? Bütçe açık veriyorsa, bunu memurun, emeklinin rızkından kesip kapatmayın. Zaten alım gücü sürekli düşerken, daha fazla fedakârlık beklemeyin.

“Yaşam maliyetlerinin maaşlardan fazla artması, katlanamaz neticeler doğuruyor”

Memurun, emeklinin gelirinin artmadığı bir ortamda verginin de sürekli artıyor. Bu da yaşam maliyetlerinin maaşlardan fazla artması sonucunda katlanamaz neticeler doğuruyor. Memur, emekli hakkı olmayanı istemiyor. Başkasının kaynağını bize aktarın demiyor. Milli gelire yaptığı katkının, alın terinin, emeğinin hakkını istiyor. Hepimiz milletimiz ve devletimiz için her türlü fedakarlığı yaparız. Ancak bu fedakârlık adil ve eşit dağıtıldığında anlam kazanır. Fedakârlık yapanların üstüne basarak yükselenlerin olduğu yerde refahı da kimlerin alacağı bellidir. Öngörülebilir ekonomi anlayışı ile çıkılan yolda memur ve emekliye eksi yüzde 6,5 zammı reva görmek, memurun ve emeklinin gözden çıkarıldığının ifadesi midir?

"Ek zam ve refah payının kalıcı bir biçimde düzenlenmesini istiyoruz"

Biz Türkiye Kamu-Sen olarak memur ve emekli maaşlarının yeniden değerleme oranına göre güncellenmesini, üzerine refah payı eklenerek gerçek anlamda bir zamma kavuşturulmasını talep ediyoruz. Ek zam ve refah payının kalıcı bir biçimde düzenlenmesini istiyoruz. Gelir vergisinin adaletle düzenlenmesini, herkesin kazancı ile orantılı bir vergilendirmeye tabi tutulmasını bekliyoruz. Bunun için de memurların gelir vergisi dilimi yüzde 15'te sabitlensin diyoruz. Bütün ödemeler, bilhassa ilave ek ödeme emekli maaşına eklensin, emeklinin de yüzü gülsün evi şenlensin istiyoruz. Birinci dereceye gelen tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600'e yükseltileceği sözü, unutulmasın diyoruz. Maliye yetkililerinin, kamu çalışanlarını her sıkıntılı durumda başvurulacak ekonomik kaynak olarak görmekten vazgeçmesini bekliyoruz. Maaş sorununa kökten çözüm üretecek politikalar belirlensin diyoruz. Aksi halde ek zamsız refah olmaz, bu zamla karın doymaz.”