10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü...Zeliha Aksaz Şahbaz: Gazeteciler sadece iktidarın değil, onların uzantısı olan karanlık güçlerin de hedefinde

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü...Zeliha Aksaz Şahbaz: Gazeteciler sadece iktidarın değil, onların uzantısı olan karanlık güçlerin de hedefinde

(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla basın mensuplarıyla bir araya geldi. Şahbaz, gazetecilik mesleğininin iktidarın baskı mekanizmaları ve hukukun üstünlüğünü hiçe sayan uygulamalarla boğulduğunu belirterek, "Bugün gazeteciler sadece iktidarın değil, onların uzantısı olan karanlık güçlerin de hedefinde. İfade özgürlüğünü savunan gazeteciler, ya cezaevlerine konulmakta ya da susturulmak için türlü yollarla tehdit edilmekte. Bu baskı iklimi, Türkiye’de halkın haber alma hakkını da doğrudan gasp etmektedir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla CHP Genel Merkezi'nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Basın emekçilerinin Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayan Aksaz Şahbaz, 2025 yılında basın özgürlüğü açısından karanlık bir tablo ile girildiğini dile getirdi. Şahbaz, şunları söyedi:

"Türkiye, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 158. sırada yer alıyor. Bu sıralama, gazetecilerin sesinin nasıl susturulduğunun ve hakikat mücadelesinin nasıl baltalandığının açık bir göstergesidir. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 2023 Nisan – 2024 Nisan ayı raporlarına göre, sadece bir yıllık dönemde 14 gazeteci cezaevine girmiş, en az 69 gazeteci gözaltına alınmış ve 74 kez gözaltı işlemi uygulanmıştır. Nisan ayından sonra da bu gözaltılar, tutuklamalar devam etmiş cezaevindeki gazeteci sayımız artmıştır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin dün itibariyle yaptığı açıklamaya göre şu anda 18 gazeteci cezaevinde tutulmaktadır.

"Sansür, oto-sansür ve keyfi tutuklamalar mesleklerini yapmalarını imkânsız kılıyor"

Gazetecilik; gerçeği savunmak, halkın haber alma hakkını korumak demek. Ancak Türkiye’de bu meslek, gazetecilerin yoksulluk sınırının altında çalıştığı, yerel medya emekçilerinin asgari ücrete dahi ulaşamadığı bir sefalet düzenine mahkûm edilmiş durumda. Düşük ücret, sendikasızlık ve işsizlik, gazetecilerin yaşam koşullarını dayanılmaz hale getirirken, sansür, oto-sansür ve keyfi tutuklamalar mesleklerini yapmalarını imkânsız kılıyor.

Unutmayalım ki bu ülkede gazetecilik yapmak sadece işsizlik veya düşük ücretle değil, aynı zamanda hayatla oynanan bir kumar. Uğur Mumcu’nun bombalı saldırıyla katledilişi, Hrant Dink’in sokak ortasında vurulması, demokrasinin en büyük utançlarından biridir. Gerçekleri yazmak uğruna hayatını kaybeden bu isimlerin ardından yakın zamanda Özlem Gürses gibi isimlere yapılan sistematik saldırılar, iktidarın ve çıkar gruplarının gazetecilere yönelik düşmanca tutumunu açıkça gösteriyor. Ve son olarak, 8 Ocak’ta katledilen Metin Göktepe'nin trajik ölümü de bu karanlık tablonun bir parçasıdır. Göktepe, hakikat arayışı uğruna hayatını kaybetmiş, gazeteciliğin bedelini canıyla ödemiştir.

Bugün gazeteciler sadece iktidarın değil, onların uzantısı olan karanlık güçlerin de hedefinde. İfade özgürlüğünü savunan gazeteciler, ya cezaevlerine konulmakta ya da susturulmak için türlü yollarla tehdit edilmekte. Bu baskı iklimi, Türkiye’de halkın haber alma hakkını da doğrudan gasp etmektedir.''

"Eziyet yönetmeliği geri çekilmelidir"

Şahbaz, sağlık politikalarına ilişkin olarak da şunları kaydeti:

"Aile hekimlerimizin 'Eziyet Yönetmeliği' olarak adlandırdığı Kasım ayında bir yönetmelik değişikliği gerçekleşti. Aile hekimlerimiz ekim ayında bir miting düzenleyerek bu düzenlemenin geri çekilmesini istedi. Sağlık Bakanlığı tüm bu çağrılara duyarsız kalarak yönetmeliği yürürlüğe koydu. Aile hekimlerimiz, bu düzenlemenin aile hekimliği sistemini daha da çıkmaza sürükleyeceğini söyleyerek iş bıraktılar. Aile hekimlerimiz performans sistemiyle hedefin ne olduğu belli olmayan açık uçlu performans sistemiyle aile sağlığı çalışanlarını daha da güvensiz çalışmaya yönlendiren ve her durumda cezalandırmayı önlerine koyan sistemle aile sağlığı hizmeti verilemez diyorlar. Biz bunun karşılığında diyoruz ki eziyet yönetmeliği geri çekilmelidir. Bunun yanı sıra tüm aile sağlığı çalışanları sadece hekimler değil, ebe, hemşire, sağlık teknisyeni tüm sağlık çalışanları kamu personeli olarak çalışmalıdır.

"HPV aşısının ulusal aşı takvimine alınması talep ediyoruz"

Aşı temininde büyük sıkıntılar yaşanıyor şu anda. Tüberküloz, Hepatit B, tetanos aşısı gibi aşıların temininde sıkıntılar yaşanıyor. Bunun yanı sıra HPV, meningokok gibi aşıların aşı takvimine alınması ve ücretsiz olarak uygulanması gerektiğini ifade ediyoruz. Özellikle HPV aşısı toplumda çok büyük bir taleple karşı karşıya. Biz belediyelerimizle toplumun bu ihtiyacını karşılamak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve İzmr Büyükşehir Belediyesi bu hizmeti veriyolar. ABB'nin 1800'ün üzerinde aşı yaptığı haberi paylaşıldı. Halk sağlığı sorununa dönüşmüş olan HPV için ulusal aşı takvimine alınması talep ediyoruz."