Çakallarla Dans 7'nin yönetmeni Şeker: "Son 10 yılda suçlular arsızlaştı. Film, bu arsızlıkla yüzleşmemizi sağlıyor"
Haber: Hilal Solmaz
(İSTANBUL)- Çakallarla Dans 7 filmi geçen hafta vizyona girdi. Filmi ANKA Haber Ajansı'na değerlendiren yönetmen Murat Şeker, "Son 10 yılda suçlular arsızlaştı, adaletin dengesi kayboldu. Bu arsızlık, hepimizi rahatsız edecek bir hale geldi. Çakallarla Dans 7, bu arsızlıkla yüzleşmemizi sağlıyor" dedi.
Çakallarla Dans, 2010 yılında başladığı yolculuğunu, her yeni filmiyle toplumsal gerçeklikleri mizahi bir dille ele alarak sürdürüyor. Murat Şeker'in yönetmenliğinde, her biri dönemin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını yansıtan bu seri, izleyicilere sadece eğlenceli bir deneyim sunmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal sorunlara ilişkin önemli mesajlar da veriyor. Çakallarla Dans 7, geçmişteki filmlerle bağlarını korurken, zamanla değişen toplumsal dinamikler ve artan suç olaylarıyla yüzleşiyor. İzmir’in kendine has atmosferinde geçen bu yeni film, karakterlerin evrimini, toplumsal yozlaşmayı ve ahlaki değerlerin kayboluşunu derinlemesine işlerken, seyirciye düşündürücü bir deneyim vaat ediyor. Çakallarla Dans 7'nin yönetmeni Murat Şeker ve oyuncuları, ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin ekonomik durumu filmde nasıl yer alıyor?
Murat Şeker: 14 yıldır "Çakallarla Dans" yapıyoruz. Her filmimiz o dönemin aynası oldu; ekonomik ve sosyolojik açıdan. İlk filmde bir sahne var, ekmek 1 liraymış. Yıl 2010. 2012’de ise bir sahnede, 50 liraya balıkçıda dört kişi rahatça yemek yiyebiliyordu. Günümüzde bu mümkün değil. Sosyal ve kültürel açıdan da zaten biz kısa yoldan köşeyi dönmek isteyen çakalların filmini yapıyoruz. Bu eskiden bir gruptu, şimdi ise bayağı normal bir yaşam biçimi haline geldi. Çeşitli yollarla köşeyi dönmek, alın teriyle çalışmak ve saygı göstermek gibi değerler giderek azalıyor. Bence buradaki en büyük etken, kapitalizmin çok hızlı bir şekilde yerleşmesi. Bu da insanlarda uyum sorunu yarattı.
Aynı kadroyla bir filmin yedinci serisini çekmenin zorlukları neler?
Murat Şeker: Bütün ekip arkadaşlarım zaten birbirine sıkı sıkıya bağlı arkadaşlar, aynı zamanda hayata bakışımız ve siyasi görüşümüz detaylarda farklılık gösterse de genel olarak benzer. Dolayısıyla herkes bizim sete koşa koşa geliyor. Bu sadece bizim için bir film seti değil, aynı zamanda bir düşünce kampı.
Filmi ilk yapmaya başladığınızda, ülkenin bu kadar suçla iç içe olacağını tahmin edebilir miydiniz? Son yıllarda yaşanan gelişmeler, özellikle adalet sistemindeki dengesizlikler, bu durumu nasıl etkiledi sizce?
Murat Şeker: Maalesef son 10 yılda suçlular arsızlaştı. Adalet sistemimizdeki kantarın dengesi kayboldu ve bu arsızlık, utanmayı ikinci plana itti. Hepimizi bu kadar rahatsız edici bir hale geldi. Bu arsızlık başka bir şey.
Son yıllarda şiddet olaylarının artmasının temel nedenleri sizce nedir?
Murat Şeker: Bu bir yaşam tarzı. Adorno’nun bir sözü var: 'Yanlış bir hayat doğru yaşanamaz'. Şu an yaşadığımız hayat, yönetim tarzımız, hayatı algılayış tarzımız doğru değil. Dolayısıyla bunca yanlış şey, yanlışları doğuruyor. İnsanlarımız hazırlıksız. Türkiye, birçok alanda eksiye doğru gidiyor. Eğitim ve adalet sisteminin başıbozukluğu da bu sonuçları doğuruyor.
“İşlediğimiz konuları gerçek hayatta da görüyoruz”
Sizce, sinemanın toplumsal gerçekliği yansıtma gücü ne kadar etkili? Gerçek ve kurgu arasındaki sınır giderek daha mı belirsiz hale geliyor?
Murat Şeker: Biz bazen filmlerimizde işlediğimiz konuları gerçek hayatta da görüyoruz. Mesela, biz güzellik yarışmaları etrafında gelişen suçlara değindik. Bir baktık ki, gerçek hayatta güzellik yarışmalarında torpil konuşuluyor. Gerçeklik, bize müdahale etmiş oluyor. Bir yapımcı, 14 yıl boyunca bu işle uğraşınca, hangisinin biz yazdığını, hangisinin gerçek olduğunu karıştırabiliyoruz.
Filmlerinizde, sistemin yanı sıra toplum eleştirisini de işliyorsunuz. Neler anlatmak istiyorsunuz?
Murat Şeker: Fazla didaktik olmadan, o önermeyi koyuyoruz. Gerçek hayatta olmasa da bizim filmlerimizde suçlular yakalanıyor.
“Emeklinin maaşını çalmıyorlar, haksız bir şekilde başkasının işini almıyorlar”
Filmin kadrosunda yer alan oyuncular, sorulara şu yanıtları verdi:
Çakallar Dans 7 filminde ilk filmden bu yana yer alıyorsunuz. Bu serinin yediye ulaşacağına tahmin eder miydiniz?
Hakan Bilgin: Ertem Eğilmez filmlerini seyretmişiz, aynı tat ve doku var. Bu filmde star yok. Esas kız ve esas oğlan yok ama çok sayıda esas kız ve erkek var. Hepsi tiyatro kökenli, bu da getirdiği ahlak ve disiplinle birbirimizi çok iyi tanımamızdan kaynaklanan samimiyeti perdeye yansıtıyor. Türk sinemasındaki karşılığı ise halkın sevdiği ve yedincisini çektiğimiz Çakallarla Dans oluyor.
Murat Akkoyunlu: Seyircimizle karşılıklı bir ilişki içindeyiz. Tek taraflı değil, seyirci kendisinden bir şeyler bulduğu için takibine devam etti. Seyirciyle karşılıklı bir suç ortaklığımız var.
Şevket Çoruh: 2010’dan 2024’e kadar, 14 yılda yedi film yapmak gerçekten mucizevi bir durum. 8, 9, 10. filmler olur mu, bilmem ama sağlam temelleri atılmış bir hikayenin devamlılığı ve sinema seyircisi tarafından kabulü çok önemli.
Didem Balçın: Yine ülke gündemini yakından takip eden 'Çakallarla Dans 7' filmiyle izleyicilerin karşısına çıkıyoruz. Filmdeki karakterlerin her birinin masum bir yönü bulunuyor; ancak benim canlandırdığım Fatma'nın, bu anlamda bir özelliği yok.
İlk Çakallar Dans filmindeki suçlar, ülkenin gerçeklerine baktığınızda basit kalıyor. Her yerin neredeyse suç mahalli olduğu duruma nasıl geldik?
Hakan Bilgin: Çakallar ne kadar çakallık yapıp hayatta kalmak için mücadele etseler de enteresan bir şekilde toplumda olmayan başka bir ahlak var, gizli bir ahlak var. Emeklinin maaşını çalmıyorlar, haksız bir şekilde başkasının işini almıyorlar veya liyakatsiz bir işlem yapmıyorlar. Bu da senaryonun içinde bir ahlak barındırıyor. Bu yüzden halk seviyor. Biz, basiretsiz, başarılı olamayan, yanlış bir coğrafyada doğmuş ve hayatta kalmaya çalışan bir ekip olarak bunu aşmaya çalışıyoruz. Yaptığımız çakallıklar gizli bir ahlaka sahip.
Murat Akkoyunlu: Biz yedinci filmde bunu daha da zorlamaya başlıyoruz. Kendi içlerinde de birbirlerine düşmeye başladılar, dejenere olmuş bir durumları var.
Sinema serisinde yer almak nasıl bir duygu? Bu deneyimin avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Murat Akkoyunlu: Eski sevgilimle karşılaşmak gibi heyecanlı.
Şevket Çoruh: Bazı karakterlerin bittiğine oyuncu olarak üzülürüz. Eğer bu ekip, Dereboyu Spor Kulübü olmasaydı, halı saha maçlarımız da devam etmeseydi üzülürdüm. Örneğin ben Kayınço Gökhan'ı bir daha oynamak isterdim. Çok sevdiğimiz, uzun süre görüşemediğimiz ama arada görüştüğümüz bir arkadaşımızla aynı projeye devam etmek gibi bir şeydi. O yüzden Çakallarla Dans’ı çok sevdim.
Hakan Bilgin: Seyirci bize çok destek veriyor. Biz filmi çekiyoruz, vizyona giriyor, bir yıl sonra televizyonda yayınlanıyor. İki yıl sonra yeni serisini çekiyoruz. Bu iki yıl boyunca seyirci, bize o rolü tekrar hatırlatıyor. Seyirci unutmuyor, bu da bizi motive ediyor.
Murat Akkoyunlu: Her yıl yeni bir jenerasyonla tanışmış oluyoruz; hem film hem de bizler için bu çok güzel bir duygu.
Timur Acar: İlk başladığımızda bu kadar ilgi göreceğini tahmin etmezdik. Biz zaten arkadaşız beraber bir yola çıktık bir iki derken yediye kadar geldik. Aramıza yeni arkadaşlar katıldı. Bir arkadaş paylaşmış biz ilk Çakallarla Dans'ı çekerken 2010'da ekmek 1 liraymış. Benzin çok ucuzmuş. Hiç kopmadı güncel hayattan, o yüzden devam etti.
Yeni Yüzler, Eski Çakallar: Çakallarla Dans 7'nin arkasındaki güçlü kadınlar
7. Çekilen Çakallarla Dans filmine yeni dahil olan bir oyuncu olarak neler söylemek istersiniz?
Rojda Demirer: Karakterlerin hepsi çok tatlı, kurnaz ve komik. Diğer serileri izlerken de çok keyif yaşıyordum. Bu kez kadınların ön plana çıktığı bir Çakallarla Dans var. Erkek ağırlıklı çakalların hikayesiyken burada daha çok kadın hikayesi var.
Canlandırdığınız karakter nasıl bir kadın, suça yatkın mı?
Rojda Demirer: Bir mafya babasının eski sevgilisini oynuyorum. Güçlü bir karakter amacına doğru giderken sağlam adımlarla ilerliyor. Ben sevdim Nalan’ı.
Ege Kökenli: Dişi bir çakal olarak tanımlanabilecek bir karakteri canlandırıyorum. Fatma ile arkadaşlık kuruyorlar ama güzellik yarışmasında bir takım çakallıklar yapıyorlar.