CHP grup toplantısı... Özgür Özel: "Kurduğu hiçbir tuzaktan sonuç alamayan iktidar, Türkiye’nin en büyük ilçesine kayyum atayarak karşımıza geldi"
(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel "Kurduğu hiçbir tuzaktan sonuç alamayan iktidar bu kez Türkiye’nin en büyük ilçesine kayyum atayarak karşımıza çıktı geldi" dedi. Kayyuma tüm partilerin karşı çıkması gerektiğini vurgulayan Özel, "Kayyum olmayacak bir iştir. Kayyum atandıktan sonra belediye meclisini kadükleştirmek, işlevsizleştirmek zoru görünce onu da görevden çekmek bütün belediye meclis üyelerine 'sen de teröristsin' demektir hakarettir" ifadelerini kullandı.
Özgür Özel. partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, kayyum atamalarına tepki göstererek, "Yerel seçimde birinci parti olmuş bir partiye kayyum atayacak cesareti gösteriyorlar" diye konuştu. FETÖ'nün kumpas yöntemlerini hatırlatan Özel, "Hepsini birden kullanmaya Zekeriya Öz bile yeltenmemişken geliyorlar, bunlara yelteniyorlar" dedi. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in Remzi Kartal ile görüştüğüne yönelik kanıt olmadığını söyleyen Özel, AK Partili 2 vekilin Kartal'la yaptığı görüşmenin ise meşrulaştırıldığını belirtti.
Özgür Özel şöyle konuştu:
"Bu sürecin tuzaklarla dolu olduğunu bilelim. İşte Esenyurt’ta yaşananlar. Kurduğu hiçbir tuzaktan sonuç alamayan iktidar bu kez Türkiye’nin en büyük ilçesine kayyum atayarak karşımıza çıktı geldi. Yerel seçimde birinci parti olmuş bir partiye kayyum atayacak cesareti gösteriyorlar. Yerel seçimlerde Türkiye’nin dünyada en bilinen, en gözde kentine, dünyanın göz bebeği kentine, İstanbul’a, onun en büyük ilçesine kayyum atıyorlar. Bunu yaparken önce Esenyurt, Esenyurt üzerinden İstanbul, İstanbul üzerinden Türkiye’yi kuşatmayı, Türkiye’deki yöneticilerin seçilme hakkına değil milletin seçme hakkına al atmaya tenezzül ediyorlar. Bunu maalesef FETÖ’nün yöntemleriyle, Zekeriya Öz’ün yaptıklarının hemen hepsini hep birlikte yaparak, hepsini birden kullanmaya Zekeriya Öz bile yeltenmemişken geliyorlar, bunlara yelteniyorlar.
Bakın sabahleyin, her sabah belediyeye giden birisinin, belediyeye odasına gidip davet edebilecekken bir telefonla çağırabilecekken illa gözaltı yapacaksan evden çıkışını bekleyip polis aracına davet edebilecekken, sabah 5’te şafak operasyonuyla FETÖ taktikleriyle evin kapısını bir çilingir, balyoz marifetiyle kırarken korkulu bir eş açıyor. O eş 'ne yapıyorsunuz' deyince ite kalka içeri giriyorlar. 'Kaldırayım, uyandırayım Ahmet'i' diyor sen dur diyorlar burada bekleyeceksin. Yatak odasına polisler giriyor, uyumakta olan Ahmet Özer Başkanımızı yatağında yorganını bizzat açarak kaldırıp gözaltına alıyorlar. Bu uygulama sadece yataktaki kişinin bomba tuzakladığı düşünülüyorsa, canlı bomba ihtimali olması düşünülüyorsa yapılan aksi takdirde yapılmayacak bir uygulamayken bu uygulamayı yapıyorlar. Eş zamanlı belediyenin kapısını kırıyorlar, avukatlarımız belediye meclis üyelerimiz yetişiyor, aramaya tanıklık etmek istiyorlar 'hayır' diyorlar. Ne evde ne belediyede avukat yok. Bilgisayarlara el koyuyorlar, imajları yok. Sadece ve sadece Zekeriya Öz’ün bir kumpas davasında yeltendiği onun kararının da Anayasa Mahkemesi’nce bu yüzden bozulduğu, ‘imaj vermemişsin’ pek çok davanın aramada polis yok diye bozulduğu için titizlikle arama sırasında avukat bulundurulduğu, FETÖ’cü süreçlerin bile ilerisinde tek başlarına arıyorlar. ‘PKK dergisi bulduk, bir roman bulduk bunu sen yazıyordun içinde terörle ilgili ibarelere rastladık’ diyorlar. Bilgisayarın imajını aldık, bilgisayara yazdığın her şey elimizde diyorlar ama bizim avukatlara imaj vermiyorlar. O anki halini bize vermiyorlar ve buradaki delillerle de tutuklama yapıyorlar.
Bakın elimde Ahmet Özer tutuklaması ile ilgili TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın alet ediliği üç yalan ve doğrusu var: Bir, Ahmet Özer DEM’lidir. Bu yalan cevap 10 yıldır CHP üyesidir. İki, milletvekili adayı olarak bu odaya geldi. 'Remzi Kartal’la görüştü', iddiadır. Saat, gün, kayıt yok ama iddia var ama. İki AKP milletvekilinin Remzi Kartal’la masada oturup yemek yemişliği var. O iki AKP milletvekilinin yediği yemek Erdoğan için ve Suriye’deki Kürt yönetimi ile bir diyalog arayışı olarak meşrulaştırılmıştır. Üç, 'hesabına kaynağı belirsiz para geldi.' Yalan. Yatan paranın kızının kira bedeli olduğu ispatlıdır. Yani üç büyük yalanla, üç deli saçmasıyla karşı karşıyayız ama bunu niye yapıyorlar birazdan göstereceğim."
"Başka elleri havada bırakıyorsunuz samimiyetsizliğinizi bizzat ortaya koyuyorsunuz"
Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun muhalefet parti liderleri görüşmek için randevu istemesini "fevkalade" olarak değerlendiren Özel, Bahçeli'nin İmamoğlu'na randevu vermemesini ise "Başka elleri havada bırakıyorsunuz samimiyetsizliğinizi bizzat ortaya koyuyorsunuz" sözleriyle eleştirdi.
Mardin, Batman ve Halfeti belediye başkanlıklarına kayyum atandığına işaret eden Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim her iki olaya farklı tavır almamızı kimse beklemesin. Eğer Esenyurt’a üzülüyorsan, Mardin’e tepkiliysen Esenyurt’a tepki göstereceksin. Bunun en canlı tanığı Devlet Bahçeli’dir. Biz CHP Cezaevleri ve Toplumsal Davaları İzleme Komitesi olarak 24. Dönem'de CHP’den 2, MHP’den 1, o günkü BDP’den bugünkü DEM’den 4 milletvekili tutukluydu. Üçünü de aynı anda ziyaret eden DEM’le MHP’nin tutuklu milletvekillerini tek raporda birleştiren Türkiye’de günlerce gündemde tutan, milletvekilinin partisine bakmadan demokrasiyi ve anayasal hakları savunan bir partiyiz. Tarih bizi o süreçte haklı çıkardı. Tarih o milletvekillerinin hepsinin FETÖ kumpası ile içerde tutulduğunu, yaşananların da Tayyip Bey’in bilgisi dahilinde cerayan ettiğini, bizim sonra yazdığımız 8 kitaptan biri olan Balyoz Kumpası kitabının kapağını bile gününde açmayıp, buna ‘Ateş olmayan yerden duman tütmez’ diyen Erdoğan’ın 17-25 aralıktan sonra, 15 Temmuz’dan sonra 'milli ordumuza kumpas kurmuşlar' diye kitabın başlığını kullandığını bir kez daha hatırlatmak isterim.
O yüzden kayyum olmayacak bir iştir. Kayyum atandıktan sonra belediye meclisini kadükleştirmek, işlevsizleştirmek, zoru görünce onu da görevden çekmek bütün belediye meclis üyelerine 'sen de teröristsin' demektir hakarettir. Kayyum hangi partinin olursa olsun her demokratın karşı çıkması gereken bir meseledir.
Bugün TBB başkanı sıfatıyla Sayın Ekrem İmamoğlu benden ve bütün muhalefet partisi liderlerinden randevu almıştır. Vekalade isabetlidir. Bugün benim geçmişteki AKP pratiğinin aksine ortaya koyduğumuz net iradeyle AKP ve MHP’ye de teklif edip reddedilen diğer partilerin kabulü ile oluşturulmuş encümenimiz yani TBB yönetim kurulu ziyaret etti. İçlerinde İYİ Partili, DEM'li, Yeniden Refahlı, CHPli var. Diyorlar ki hep beraber ‘kayyum antidemokratiktir, haksızlıktır bununla bu meclis mücadele etmelidir’. Onlara randevu veren bütün liderlere yürekten teşekkür ediyorum. Randevu vermeyen lidere de ‘el uzatıp elimi havada bırakmayın’ diyorsunuz, başka elleri havada bırakıyorsunuz. Samimiyetsizliğinizi bizzat ortaya koyuyorsunuz. İstenilen randevuyu şahsi randevu değildir. İstenilen randevu siyasal değildir. TBB’nin ‘gelin yönetime girelim’ heyettir. Heyetin derdi demokrasi, halkın iradesi yerel yönetimlerin öneminin altını çizmektir. Bu yüzden fevkalade önemli gördüğüm bir girişimdir.
"Kayyum kararları siyasi kumpaslardır"
Burada dün haberi aldığımda televizyonu izliyorum. Sabah kahvaltısı yapılıyor ve o sırada kayyum haberi düştü. Mardin'e Ahmet Türk'e. Tam Diyarbakır'dan Mardin'e geçerken TUSAŞ'ımıza saldırılmıştı. Şöyle ekrana bakarken bir ses duydum; siz gidemeden belediye başkanlığından aldılar. Dedim ki; 'Alamazlar. Gideceğim bugün Ahmet Türk'ü ziyaret edeceğim. Mardin'in belediyesinin başkanının kim olduğuna Recep Tayyip Erdoğan'ın kumpasları değil Mardin halkı karar vermiştir' dedim.
Ben doğmadan bir yıl önce bu partinin milletvekili, bu Meclis'te iki kez CHP, iki kez SHP iki kez DEM ve çizgisindeki partilerden milletvekili, her seferinde rekor oylarla seçilen, ağzından silah, çatışma, terör değil her zaman barış, kardeşlik, uzlaşı duyduğumuz Mardin'in barış güvencini, Devlet Bahçeli'nin dahi hem kayyum atanmasını sözde olumlayıp, bir sonraki paragrafta olumlu şeyler söylemek zorunda gördüğü bilge bir kanaat önderini maalesef üçüncü kez Mardin halkı seçiyor ve kayyum atıyorlar. Gerekçe ne? Kayyum atamasında gerekçe net. Diyorlar ki 'bunlar terörle ilişkili. Paralar teröre gidiyor.' Bir ispat bulamadılar. 'Paralar teröre gidiyor ve teröre giden bu paraları bizim kayyum o ile harcayacak.' Çok destekleyeceğiz ve bundan sonra bir daha bu partiler kazanmayacak. Kendi seçmenlerini böyle ikna ediyorlar. Sonuç ilk kayyum atandığında yüzde 51'le gelmişti Ahmet Türk. İkinci kayyumdan sonra yüzde elli 56'yla geldi. Bu son seçimde yüzde 57. Yani ne atadığınız kayyum iyi hizmetle halkı ikna edebilmiş ne de yaptığınız itibar suikastı Ahmet Türk'ün toplumdaki algısını düşürebilmiş, onun demokratik zırhının içine işleyebilmiştir. Onun için bir kez daha söylüyorum ki kayyum kararları, siyasi kumpaslardır. Bu milletin vicdanından dönmüştür dönmeye de devam edecektir."
(SÜRECEK)