Deniz Yücel: “İmamoğlu’nun açıklamalarından suç çıkarmak, suç uydurmaktır”

Deniz Yücel: “İmamoğlu’nun açıklamalarından suç çıkarmak, suç uydurmaktır”

(ANKARA) - CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, bugün Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan soruşturmaya "Boyun eğmeyeceğiz" diyerek tepki gösterdi. Yücel, “Sayın İmamoğlu’nun bugün yaptığı basın toplantısı, CHP’li belediyelere yapılan, yapılmak istenen kumpasların, kurulan tuzağın ve hukuk dışı operasyonların belgeleriyle bir bir kamuoyu önünde ifşa edilmesinden başka bir şey değildir. Açıklamasından suç ya da suç unsuru çıkarmak; niyet okumanın, zorlamanın ötesinde suç uydurmaktır. Görüyoruz ki AKP iktidarı artık iyice paniklemiştir, insicamını yitirmiştir, gözünü karartmıştır. Ancak şunu herkes bilsin: Bedeli ne olursa olsun bu hukuksuzluklara, bu kirli oyunlara ve kumpaslara boyun eğmeyeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz” ifadelerini kullandı.

CHP MYK, Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında bugün saat 14.00 itibarıyla pati genel merkezinde toplandı. Yaklaşık dört saat süren MYK toplantısının ardından CHP Parit Sözcüsü Deniz Yücel, toplantının gündemine dair basın toplantısı düzenledi. Yücel’in açıklamaları şöyle:

“Büyük bir facia yaşadık. Üzüntümüz büyük, acımız tarifsiz. Bolu Kartalkaya faciasında kaybettiğimiz 78 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. Yarım kalan her bir hayatın üzüntümüzü katladığı, ‘Bu kadarı da olmaz’ diye isyan ettiğimiz her olaydan sonra daha da kötüsünü yaşadığımız bir dönemden geçiyoruz. Hukuksuzluklara itiraz ederken her geçen gün yeni bir hukuksuzlukla karşılaştığımız; yenidoğan bebek ölümlerine, iş cinayetlerine, maden facialarına isyan ederken otel penceresinden sarkıtılan çarşaflarla hayatta kalmaya çalışan insan görüntülerinin belleklerimize kazındığı; yetkisi çok ama her ne hikmetse sorumluluğu olmayan iktidarın yönettiği bir ülkede yaşıyoruz.

“AKP, pişkin ve sorumsuz tavırlarıyla insan hayatını ucuzlaştırmaya devam ediyor”

Bu iktidarın elinde insanlar ölüyor, hayatlar kararıyor. Bu çürümüş sistem, her geçen gün bir başka faciaya neden oluyor. Binalar yıkılıyor, depremde kentlerimiz yerle bir oluyor, dere yatağına yapılan evleri sel alıp götürüyor. Ve bu millet, AKP’nin 23 yıllık iktidarının liyakatsiz, basiretsiz, adeta halkına düşman yönetim anlayışının bedelini canlarıyla ödüyor. Peki AKP ne yapıyor? Bütün bu yaşananlarda sorumluluğu yokmuş gibi, o bildik pişkin ve sorumsuz tavırlarıyla insan hayatını ucuzlaştırmaya devam ediyor.

“Dertleri 78 vatandaşımızın yitip giden hayatları değil. Tek dertleri kendilerini sorumluluktan kurtarmak”

Kartalkaya’da facianın yaşandığı günden itibaren yapılan her açıklama, AKP’nin bu elim ve vahim olayı manipüle etme çabası içerisinde olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Önce, İçişleri Bakanı bu faciadan kimin sorumlu olduğunu öğrenmek için 10 gün beklememiz gerektiğini söylüyor. Ardından AKP trolleri devreye sokuluyor ve Bolu Belediyemiz ve Belediye Başkanımız Sayın Tanju Özcan, hiçbir yetkisi ve sorumluluğu olmamasına rağmen sanki bu facianın sorumlusuymuş gibi bir algı operasyonu yürütülüyor. Ardından başta olaya ilişkin yayın yasağı getiren RTÜK, birdenbire yayın yasağını kaldırıyor. Bütün bunlar AKP’yi, AKP’nin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u sorumluluktan kurtarmak için yapılıyor. Dertleri 78 vatandaşımızın yitip giden hayatları, 36 çocuğumuzun yarım kalan umutları ya da o otelde hayatını idame ettirmek için çalışan otel çalışanlarının sönen yaşamları değil. Tek dertleri kendilerini sorumluluktan kurtarmak.

“Siyaseti, halka hizmet etmek amacının dışına çıkaranların bugün elinde kalan tek şey algı operasyonlarıdır”

CHP olarak bizim bu yangın faciasıyla ilgili tavrımız, bu ve benzeri olayların bir daha yaşanmaması için olayın sebeplerinin bir bir ortaya çıkarılması ve olayda kusuru ve ihmali bulunan her kim olursa olsun bu kişileri tespit edilerek bir an önce yargı önüne çıkarılmasıdır. Çünkü cezasız kalan her ihmal, yeni bir ihmali de beraberinde getirir. Bağımsız ve tarafsız yargı önünde hesap vermeyen gerçek sorumlular, yeni faciaların kapısını aralar ve başkalarını cesaretlendirir. AK Parti iktidarı bu ülkede, devlet mekanizması içerisindeki bütün denge ve denetim sistemlerini yok etmiştir, liyakati ortadan kaldırmıştır. Yetkin kişiler tarafından yönetilmeyen kurumlar disiplinlerini kaybetmiştir. İşte bu nedenle devlet kurumlarında başıboşluk günden güne artmaktadır. Siyaseti, halka hizmet etmek amacının dışına çıkaranların bugün elinde kalan tek şey algı operasyonlarıdır. Devletin köklü kurum ve kuruluşları bu algı operasyonlarının birer parçası haline getirilmiştir.

“Tanju Özcan, asıl sorumluların gizlenmesi için hedef haline getirilmiştir”

Bakın, Kartalkaya faciasında, haber aldığı andan itibaren yangına müdahale ve kurtarma çalışmalarının bizzat başında bulunan Bolu Belediye Başkanımız Sayın Tanju Özcan, asıl sorumluların gizlenmesi için hedef haline getirilmiştir. Mevzuata ve yerine getirdiği görev alanlarına son derece hâkim olan Sayın Tanju Özcan, konuyu tüm detaylarıyla kamuoyuna açıklamıştır. Kendisine yöneltilen her bir soruya açık yüreklilikle cevap vermiştir. Bakın, Savcılıkça yedi kişilik bir bilirkişi heyeti görevlendiriliyor. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel tarafından raporun sorumlu ve kusurlu bulunanlara ilişkin sonuç kısmı kamuoyuyla paylaşılıyor. Ve bu rapora göre; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bolu İl Özel İdaresi, Bolu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Otel İşletmesi, yangın sistemleri ve tadilatlarından sorumlu mimar ve mühendisler, bakım, onarım ve denetiminde görevli yapı denetim ve işletme yetkililerinin ‘sorumlu’ oldukları tespit edilmiş. Yine aynı raporda; otel sahibi, yapı müteahhit firmaları, otelin projelendirme, uygulama ve denetiminde görevli kişiler, elektrik ve mekanik tesisatın tesis edilmesiyle, tesisatın bakım, onarım ve işletmesinden sorumlu kişiler ve firmalar, yapı ruhsatı vermeye yetkili merciler, yapıyı sigorta eden şirket, iş sağlığı güvenliği uzmanı ve işveren ‘kusurlu’ bulunuyor. 13 sayfadan oluşan bu raporda Bolu Belediyesi’nin ‘B’si dahi geçmediği için önce bilirkişi heyetine gözdağı veriyorlar, sonra raporu sümen altı etmeye çalışıyorlar.

“Bir bakan yönettiği kurumlarla ilgili mevzuatı bilmez mi? AKP iktidarında bilmez”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıklamaları ise en hafif tabiriyle utanç verici. Bir bakan yönettiği kurumlarla ilgili kanunları, mevzuatı bilmez mi? AKP iktidarında bilmez. Bir bakan, ‘Bence il özel idaresi hatalı, bence gerekeni onlar yapmamış, bence onlar yükümlü’ der mi? AKP iktidarında der. Üstelik de Bakanın adres gösterdiği İl Özel İdaresi, yani İçişleri Bakanlığına bağlı bir kamu kurumu, ‘İl özel idaresinin denetim gibi bir görevi de yok teşkilatı da yok. Burası turizm belgeli bir işletme. Yönetmelikte her şey var’ diyerek Turizm Bakanını da yalanlamıştır.

“Otel zinciri ve turizm acentesi sahibi olan biri Turizm Bakanı yapılırsa, işte bunlar olur”

Buradan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Otel zinciri ve turizm acentesi sahibi olan biri Turizm Bakanı yapılırsa, işte bunlar olur. Tek derdi kendi otellerinin, kendi acentelerinin cirosunu arttırmak, yeni yatırımlar yapmak, parasına para, zenginliğine zenginlik katmak olan Bakan, mevzuat da bilmez denetim görevini de yerine getirmez. Böyle bir Bakanın olduğu bir sektörde, yangınlar da olur kazalar da olur can ve mal kayıpları da olur. Sayın Erdoğan, adamın derdi başka. Siz ciğeri, kediye emanet etmişsiniz.

“Mehmet Nuri Ersoy, kulaklarını aç, iyi dinle: Hukuk devletinde sorumlular ‘bence’ ile başlayan cümlelerle değil, yasaların yetki ve sorumluluklarla belirlenir”

Sana da bir çift sözümüz var Mehmet Nuri Ersoy, kulaklarını aç, iyi dinle: Hukuk devletinde sorumlular ‘bence’ ile başlayan cümlelerle değil, yasaların yetki ve sorumluluklarla belirlenir. Yangının meydana geldiği Kartalkaya bölgesinin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ilan edilen Köroğlu Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi sınırları içerisinde olduğunu, bu alanda Bolu Belediyesi’nin herhangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığını bir Bakan olarak bilmiyorsan rezalet; biliyor da sırf otel sahibi senin tanıdığın diye, ona sağladığın ayrıcalıklar bilinmesin, ortaya çıkmasın diye, senin sahibi olduğun şirketin bu oteli ‘şirketin önerisi’ diye pazarladığı ortaya çıkmasın diye söylemiyorsan bu daha büyük bir rezalet. Mehmet Nuri Ersoy, o koltukta bir gün dahi oturman 85 milyonun vicdanını, kaybettiğimiz 78 canımızın kemiklerini sızlatacak. Bizden söylemesi...

“Bakan Tunç, soruşturmaya müdahale etmeye yeltenmeyin, altında kalırsınız”

Buradan bir çift söz de Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç’a: Sakın ha soruşturmaya müdahale etmeye yeltenmeyin. Bunun altında kalırsınız. Kaybettimiz 78 canının vebali sizin üzerinizde kalır. CHP olarak bu olayda kimin sorumluluğu, kusuru ve ihmali varsa yargı önüne çıkarılıp hak ettikleri cezayı alana kadar soruşturmanın ve davanın takipçisi olacağız.

“İktidara göre muhalif olan herkes birer olağan şüpheli”

Otel yangını, tutuklamalar, göçük altında kalan işçilerimiz, durduk yere yıkılan binalar ve altında kalan vatandaşlarımız… Ülke gündemi o kadar vahim bir hal aldı ki her ‘son dakika’ yazısında yüreğimiz ağzımıza gelir oldu. Türkiye ne yazık ki hukuksuzluklar ülkesi haline geldi. İktidara göre yerel yönetimlerde, siyasette, sanat camiasında muhalif olan herkes birer olağan şüpheli. AKP zihniyetine göre, ‘Benden olmayan herkes suçlu’ ve gözaltına alınmalı. Herkes, yurtdışına kaçma şüphesi varmış gibi tutuklu yargılanmalı. Tutukluluk hali, bazen bir gözdağı bazen ise peşinen verilmiş bir ceza haline geldi. AKP Türkiye’sinde hukuk cinayetleri birbirini izliyor.

“Çürümüş iktidar baskı ve zorbalıkla yönetmeye kararlı görünüyor. Bilsinler ki bizler de mücadelede kararlıyız”

Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat’ın uğramış olduğu haksızlık ve hukuksuzluklarla mücadele ederken Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın, kapısına gönderilen sekiz polisle fiilen gözaltına alınıyor. Bir tweet’ten bile ürküp korkan bu zihniyetin talimatıyla yapılan şafak operasyonları, hukuksuz soruşturmalar, tehditler ve baskılar karşısında gençliğin susup sineceğini zannediyorsanız çok aldanıyorsunuz. 23 yıllık çürümüş, yıpranmış, yozlaşmış iktidar baskı ve zorbalıkla yönetmeye kararlı görünüyor. Ama bilsinler ki bizler de mücadelede kararlıyız. Aynı gün, Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ, önce ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla gözaltına alınıyor, ardından bu suçtan serbest bırakılma ihtimaline karşı, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme’ suçundan hakkında jet hızıyla ikinci bir soruşturma başlatılıyor. Kayseri Emniyeti’nden yine jet hızıyla bir araştırma raporu alınıyor ve ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan serbest bırakılan Sayın Ümit Özdağ bu kez ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme’ suçundan tutuklanıyor. Siyasi parti liderlerinin, akademisyenlerin, seçilmişlerin uyduruk ve düzmece suçlamalarla ve iddialarla tutuklandığı, gözaltına alındığı, soruşturulduğu bir ülkede kimsenin hukuk güvencesi kalmamıştır.

“İmamoğlu’nun açıklamlarından suç çıkarmak, hukuku iktidarın elinde oyuncak etmektir”

Geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, konuşmacı olarak katıldığı bir panelde yaptığı ve bu hukuksuzlukları, seçilmişlere karşı gerçekleştirilen itibar suikastlarını ve yargının iktidar elinde araçsallaştırılmasını eleştirdiği konuşması nedeniyle daha konuşması bitmeden, daha kürsüden inmeden hakkında jet hızıyla bir soruşturma açılıyor. Neymiş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısını ve ailesini tehdit etmiş. Pes. Neymiş, terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermiş. Sayın İmamoğlu’nun basın toplantısından suç ya da suç unsuru çıkarmak, niyet okumanın ötesinde insanların aklıyla alay etmektir, hukuku iktidarın elinde oyuncak etmektir.

“Bedeli ne olursa olsun kumpaslara boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz”

Bugün, yine Sayın Ekrem İmamoğlu’nun hukuksuzlukları bir bir belgeleriyle ifşa ettiği, ‘CHP’li belediyeler aleyhine ısmarlama rapor düzenlesin’ diye dosya dosya gezdirilen bilirkişiyle ilgili düzenlediği basın toplantısı devam ederken Sayın İmamoğlu daha kürsüden inmeden yine hakkında jet hızıyla bir soruşturma başlatıldı. Neymiş, Sayın İmamoğlu kamu görevlisini hedef göstermiş, yargı makamlarını etkilemeye teşebbüs etmiş. Sayın İmamoğlu’nun bugün yaptığı basın toplantısı, CHP’li belediyelere yapılan, yapılmak istenen kumpasların, kurulan tuzağın ve hukuk dışı operasyonların belgeleriyle bir bir kamuoyu önünde ifşa edilmesinden başka bir şey değildir. Yine bugünkü açıklamasından suç ya da suç unsuru çıkarmak; niyet okumanın, zorlamanın ötesinde suç uydurmaktır. Görüyoruz ki AKP iktidarı artık iyice paniklemiştir, insicamını yitirmiştir, gözünü karartmıştır. Ancak şunu herkes bilsin: Bedeli ne olursa olsun bu hukuksuzluklara, bu kirli oyunlara ve kumpaslara boyun eğmeyeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz.”

“Muharrem İnce; Genel Başkanımızla, partimizin yetkilileriyle her zaman görüşebilir”

Yücel, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Yücel, “Sayın Muharrem İnce’nin, Sayın Genel Başkan Özgür Özel ile görüştüğü ve tekrar CHP’ye döneceği iddia ediliyor. Bu iddialar doğru mudur” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Sayın Muharrem İnce, geçmişte partimizde il başkanlığı, milletvekilliği, grup başkanvekilliği yapmış ve en son olarak da cumhurbaşkanı adayı olmuş bir kişidir. Şu anda da bir siyasi partinin genel başkanıdır. Dolayısıyla Genel Başkanımızla, partimizin yetkilileriyle her zaman görüşebilir. Bu konuda bir gelişme olacak olursa yine Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, gerekli açıklamayı siz değerli basın mensuplarıyla, kamuoyuyla paylaşır.”