Eski müvekkil tarafından tehdit edilen İzmir Barosu Başkanı Yılmaz: Hakimlere gösterilen hassasiyet avukatlara gösterilmiyor
(İZMİR) – İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran’la birlikte ısrarla ‘ölümle tehdit’ edilmelerine rağmen salıverilen kişinin üçüncü kez gözaltına alındıktan sonra tutuklanmasına tepki gösterdi. İzmir Barosu suç duyurusunda bulunurken Yılmaz “Herkes için adalet ve hukuk” istedi.
İzmir Adliyesi önünde, İzmir Baro Başkanı ve Genel Sekreterinin tehdit edilmesi üzerine yapılan suç duyurusu basın açıklaması ile anlatıldı. İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran ile birlikte eski bir müvekkilleri tarafından ölümle tehdit edildiklerini hatırlattı.
İzmir'de yaşayan Türker Eriş’in Yılmaz ve Dalkıran’a ulaşıp gönderdiği video ve mesajlar gönderdi ve ölümle tehdit etti. Yılmaz ve Dalkıran, 'tehdit', 'hakaret', 'ısrarlı takip', 'kamu görevlisinin görevini yapmasını engelleme' ve 'kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi' suçlarını işlediği gerekçesiyle defalarca suç duyurusunda bulundu. Ancak Türker Eriş, ilk gözaltına alınmasının ardından adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken tehditlerine devam etmiş ve son olarak da dün tutuklanmıştı. Eriş’in tutuklanmasının ardından bugün İzmir Barosu da tutuklu şahıs hakkında suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunun ardından ise İzmir Barosu Başkanı Yılmaz, basın açıklaması yaptı. Yılmaz açıklamasında, hakimler ve savcılar için uygulanan sistemin avukatlara uygulanmadığını belirtirken suçun hemen cezalandırılmamasına tepki gösterdi.
“Ne yazık ki bu süreç devam etti”
Yaşanan olayın geçmişe dayalı olduğunu ancak gereken zamanda caydırıcı kararların çıkmadığını belirten Yılmaz, şunları söyledi:
“Aslında bu konu biraz geçmişe dayalı ama gelinen süreçte biraz farklı bir boyuta taşındığı için biz geçtiğimiz hafta içerisinde Genel Sekreterimiz Avukat Zöhre Dalkıran birlikte bir suç duyurusunda bulunmuştuk. İlgili bir takım gelişmeler yaşandı. Suç duyurusunun hemen akabinde bana ve Zöhre Dalkılan'a, yöneltilen bir tehdit, hakaret ve buna bağlı sıkı takip kişisel verilerinin ele geçirilmesi sebebiyle aileye ve çocuklara yönelen bir tehdit unsuru vardı. Bununla ilgili yapılan şikayetten sonra şüpheli gözaltına alınıp haftada bir karakolda imza vermek kaydıyla, adli kontrol şartıyla bırakılmıştı. Ama tabii bırakıldıktan hemen sonra aynı davranış biçimi ve tehdit devam ettiği için savcılıkça tekrar gözaltına alınarak 6284 sayılı kanunun ilgili maddesi gereğince ev hapsi ve elektronik kelepçe uygulamasına karar verildi. Ne yazık ki bu süreç devam etti. Bu süreçle ilgili olarak biz başsavcılıkla zaman zaman görüştük ve rahatsızlıklarımızı da dile getirmiştik. Sonrasında şahıs dün yeniden gözaltına alınmak sure ile hakkında tutukluluk kararı verildi. Şu an tutuklu bir vaziyette.”
“Savunma mesleğine karşı gerek sözel gerek fiziksel şiddet devam ediyor”
Avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırıldığını kaydeden Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Bu alanda belki onlarca basın açıklaması yaptık. Hep yurttaşa, avukata karşı şiddeti dillendirdik. Avukatların, baroların, savunma mesleğinin, nasıl itibarsızlaştırıldığını, yurttaşların ya da tarafların ya da herhangi birinin avukatları ve savunma mesleğine karşılık uyguladıkları bu şiddetin cezasızlık politikalarıyla nasıl ödüllendirildiğini ve yurt dışında bu nedenle bir cesaretle bu tehditlerine, şantajına devam ettiğini ifade etmeye çalıştık. Bugün yaşanan da buydu. Ne yazık ki savunma mesleğine karşı gerek sözel gerek fiziksel şiddet devam ediyor. Bu şiddetin son bulması elbette hepimizin temennisi ama bunun için önce kararlı olmak gerekiyor. Önce bu iradeyi yansıtmak gerekiyor. Bu iradenin yansıyacağı alanda adliyelerdir. Bu şiddet sarmalının son bulmasının yegane sonucu ve çözüm odağı yine hukukun kendisidir. Biz bu yönüyle açıklamalarımızı yaptık.”
“Avukatlara sokakta şiddet, sosyal medyada şiddet…”
Yılmaz, hukukun avukatlar için de gerekli olduğunu ve avukatlara yönelik saldırılarda hassasiyet gösterilmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“İlk günden itibaren Türkiye'nin dört bir yanından meslektaşlarımız bizim yanımızda olduklarını ve dayanışma içerisinde olduklarını söylediler. Türkiye'de yer alan 81 baronun başkanı ve Barolar Birliği, konuyla ilgili bir basın açıklaması hazırladı. Avukata, savunma mesleğine, barolara şiddetin son bulması gerektiği yönünde bu açıklama yurttaşlar tarafından da, meslektaşlar tarafından da büyük bir dayanışma içerisinde bizlere iletildi. Avukata yönelik şiddetin yargılanacağı eylemlerin, avukatlık kanununun 57. maddesine tabi olması gerekir. Bizler, şahsı tanımayız, şahısla en ufak bir temasımız yok. Ama biz aynı zamanda kamu hizmeti yapıyoruz. Bizim görevimizin en büyük alanı bu. Sokakta çevirme yapıldığında bir vatandaş bir uygulamaya itiraz ettiğinde tutulan tutanakla, şahıslar çok basit bir suçlu, tutuklanabiliyor. Duruşma salonlarında, savcılara, hakimlere, en ufak söz söylendiğinde şahıslar tutuklanabiliyor ama avukatlara sokakta şiddet, sosyal medyada şiddet… Bunlar karşımıza çıktığında ne yazık ki aynı hassasiyet gösterilmiyor. Ya da gecikmeli olarak gösteriliyor. Sorun bu. Herkes için adalet. Herkes için hukuk. Bizim için gecikmeli uygulanan bu hukuki uygulamanın, herkes için gerekli olduğu unutulmamalı. Herkesin yasalar önünde eşit, herkesin bu ülkede özgürce yaşayabileceği bir düzenin olması hepimizin en büyük temennisi. Dayanışma yaşatır.”