Hekim Birliği Sendikası: '''Eziyet yönetmeliği' derhal geri çekilmeli. Taleplerimiz karşılanana kadar eylemlerimizi artırarak sürdüreceğiz"

Hekim Birliği Sendikası: '''Eziyet yönetmeliği' derhal geri çekilmeli. Taleplerimiz karşılanana kadar eylemlerimizi artırarak sürdüreceğiz"

HABER: Batuhan DÜKEL - KAMERA: Ünal Aydın

(ANKARA) - Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Hatice Çerçi, yeni Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'ne ilişkin “Eziyet yönetmeliği derhal geri çekilmeli. Taleplerimiz karşılanana kadar hukuki mücadele ve eylemlerimizi artırarak sürdüreceğimizi bildiriyoruz. 5-6-7 Kasım’daki iş bırakma eylemimizin ardından, gerekli görülmesi halinde, daha güçlü eylemlerle mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Hatice Çerçi Balcı, Genel Başkan Yardımcıları Özgür Öz ve Çağlar Yıldırım ile yeni Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği ve hekimlerin yaşadığı sorunlara ilişkin açıklama yaptı. hekimlerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek ve yeni aile hekimliği yönetmeliğine ilişkin basın açıklaması yaptı. Çerçi, şunları söyledi:

"Aile hakimleri eziyet yönetmeliğine karşı iş bıraktı. Eziyet yönetmeliği derhal geri çekilmeli. Sağlık Bakanlığı, sağlık sektöründeki mevcut sorunları çözmek yerine aile hekimliği sistemini baltalamakta ısrar ediyor. ‘Performans ve Ödeme Yönetmeliği’ adı altında yayımlanan, hekimler için adeta bir ‘eziyet yönetmeliği’ olan bu düzenleme, ödemelerin karmaşık matematik formülleriyle hesaplanmasını öngörerek hekimleri zorlu bir süreçle baş başa bırakmaktadır. Yönetmelik daha taslak aşamasındayken eksik ve hatalı yönlerini belirterek çözüm önerilerimizi sunmuştuk. Ancak Sağlık Bakanlığı’nca, tüm uyarılarımıza rağmen hiç bir düzenleme yapılmadı ve 30 Ekim 2024 Çarşamba günü yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu ülkenin fedakârca çalışan, her gün yüz binlerce kişiye koruyucu sağlık hizmeti sunan aile hekimleri, eziyet yönetmeliğine karşı 5-6-7 Kasım tarihlerinde iş bıraktık. Ülke genelinde başlatılan eyleme; birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti veren sağlık kurumlarında çalışan uzman hekimler, pratisyen hekimler, preklinik ve klinik bilimlerde hizmet veren hekimler, aile sağlığı merkezlerinde görev yapan pratisyen ve uzman aile hekimleri, ikinci ve üçüncü basamakta çalışan aile hekimleri ile aile hekimliği asistanları, il sağlık ve ilçe sağlık müdürlüklerinde görev yapan hekimler, entegre sağlık hizmeti veren aile hekimleri ve diğer sağlık profesyonelleri dahil oldu.

"Bu yönetmelik, hekimlerin, vatandaşların ve sağlık sisteminin zarar göreceği maddeler içermektedir."

Bu yönetmelik, hekimlerin, vatandaşların ve sağlık sisteminin zarar göreceği maddeler içermektedir. Koruyucu sağlık hizmetlerine yönelik düzenlemeler eksiktir, Hastalara yeterli zaman ayrılmasını engellemektedir. Hekim-hasta çatışmalarını tetikleyerek şiddet riskini artırmaktadır. Hekim bağımsızlığına müdahale edilmekte, ilaç reçeteleri sınırlandırılmaktadır. Karmaşık performans kriterleri, sağlık hizmeti kalitesini düşürecektir.. Hekimlerin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır.

"Mesaiye ek olarak ayda 96 saat nöbet zorunluluğu getirilemez"

Entegre hastanelerde çalışan aile hekimlerine, mesaiye ek olarak ayda 96 saat nöbet zorunluluğu getirilemez. Bu insanlık dışı uygulama, hekimlerin hata yapma riskini artırarak onları hasta ile karşı karşıya getirmekte ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti körüklemektedir. Ayda 256 saat çalışan bir hekimden nasıl bir verim beklenebilir? Entegre sağlık kuruluşlarındaki aile hekimleri, bakanlığın dayattığı nöbet sistemine uymazsa, aldıkları ödemeler kademeli olarak düşürülecek. Bu sistemde çalışan aile hekimleri, mevcut ödemelerini alabilmek için nöbet tutmak zorunda bırakılıyor. Aksi takdirde, tutmadıkları her 8 saatlik nöbet için ödemelerinde %8 azalma yaşanacak. Bu şekilde, koruyucu sağlık hizmetleri başta olmak üzere hiçbir aile hekimliği hizmeti verilemez!

Performansa dayalı teşvik sistemi ile artan iş yükü hastaların düzenli takibini zorlaştırmaktadır. Öte yandan antibiyotik, ağrı kesici ve mide koruyucu gibi ilaçlara reçete sınırı getiren uygulama hekimlerin mesleklerine doğrudan bir müdahaledir ve kabul edilemez. Aile hekimleri zaten endikasyon dahilinde hastasına gerekli ilaçları reçete etmektedir. Bu şekilde uygulamalar hekimleri zan altında bırakmaya ve mesleki itibarı zedelemeye zemin oluşturmaktadır."

Genel Başkan Yardımcısı Çağlar Yıldırım, Sağlık Bakanlığı’nın söyledikleri ile yaptıklarının çelişkili olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Sağlık Bakanlığı binlerce hekimi ve hastayı mağdur eden bu sistemi sosyal medya hesaplarından adeta aklamaya çalışmakta ve yönetmeliğin ideal olduğunu iddia etmektedir.

Saha gerçeklerinden uzak, aile hekimliğini yapan uzmanlardan ve konunun muhatabı olan STK’lardan hiç görüş almadan hazırlanan eziyet yönetmeliği ile ilgili bakanlığın iddialarına karşı gerçekte neler olduğunu şöyle özetlemek mümkün:

Sağlık Bakanlığı’nın iddiası, aile hekimliğinde sunulan hizmet kalitesi artıyor. Ancak sahada ki gerçeklik, yeni düzenleme ile aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanları istifa ediyor, aile sağlığı merkezleri kapanıyor.

Sağlık Bakanlığı’nın iddiası, aile hekimine kayıtlı kişi sayısı 4 bin 3 bin 500’e indirildi. Ancak sahada ki gerçeklik, aile hekimlerinin hasta sayısı kağıt üzerinde 3 bin 500 ile sınırlı görünse de aile hekimlerinde kayıtlı hasta sayısı 4 bin olacak. Sayı aynen kalacak ödeme azalacak.

Sağlık Bakanlığı’nın iddiası sağlık taramaları, kronik hastalıkların takibi, lohusalık dönemindeki annelerin takibi ve akılcı ilaç kullanımının teşvikine yönelik düzenlemeler yapıldı. Ancak sahada ki gerçeklik, aile hekimleri artık tedaviniz için gerektiğinde antibiyotik, mide ilacı, ağrı kesici yazdıklarında çan eğrisine takılacak, sınırı aşanlar ilaç yazarsa cezalandırılacak.

"Hekimleri beş dakikada bir hasta bakmaya zorlamak, vatandaşın niteliksiz sağlık hizmeti alması demektir"

Sağlık Bakanlığı’nın iddiası, aile sağlığı merkezlerinde sunulan sağlık hizmetleri daha nitelikli hâle getirilecek. Gerçekte olan, Hekimleri beş dakikada bir hasta bakmaya zorlamak, vatandaşın niteliksiz sağlık hizmeti alması demektir.

Sağlık Bakanlığı’nın iddiası, hastalıkların önlenmesi ve azaltılması amacıyla riskli gruplar, kronik hastalığı bulunanlar, 65 yaş ve üstü kişiler ile yenidoğanlar daha sıkı biçimde takip edilecek. Kronik hastalık ve kanser taramaları daha etkin bir şekilde yürütülecek. Bu sayede hastalıkların erken aşamada tespit edilmesi sağlanacak. Gerçekte olan ise, muayene için randevu bulamıyorsunuz. MR, ultrason için altı ay - bir sene sıra bekliyorsunuz.

Sağlık Bakanlığı’nın iddiası, yeni düzenlemeyle birlikte aile hekimleri, lohusalık dönemindeki kadınların sağlık durumlarını düzenli olarak takip edecek. Hem anne hem de yenidoğan yakından takip edilecek. Aile Sağlığı Merkezlerinde ailelere sağlık danışmanlığı hizmeti sunulacak. ‘Özel hastanelerin yeni doğan yoğun bakımlarını denetleyemiyoruz. ASM’lere doğum kontrolü için bile malzeme vermiyoruz. Aşı tedarik edemiyoruz’ demeniz gerekirken, ‘ASM’de hemşirenizle istediğiniz kadar görüşebilirsiniz’ diyorsunuz."

Genel Başkan Yardımcısı Özgür Öz de sağlık çalışanlarının istek ve taleplerine değindi. Öz, şunları söyledi:

“Sağlık çalışanları olarak yeni yönetmeliğin geri çekilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Aile sağlığı merkezlerindeki hizmetlerin devamlılığı, halkın sağlık hakkı ve hekimlerin çalışma koşulları için Sağlık Bakanlığı’na bir kez daha sesleniyoruz: Taleplerimizi hayata geçirin, eziyet yönetmeliğini geri çekin.

Sağlık Bakanlığı’nın, karmaşık performans hesaplamaları ile uğraşmak yerine, halk sağlığını ve sağlık çalışanlarının haklarını koruyacak şu taleplerimizi dikkate almasını bekliyoruz:

Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbi donanımı ile aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Bunun için aile sağlığı merkezi sayısı, hekim başına 2000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır. Yeterli sayıda hemşire, ebe ve teknisyen görevlendirilmeli; aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenerek geliştirilmelidir. Aile hekimlerine ve tüm sağlık çalışanlarına, emekliliğe yansıyacak, tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde ve izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya birinci dereceden bir yakını vefat ettiğinde kesilmeyecek bir maaş ödenmelidir. Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin kalitesini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir.

Kamuda çalışan binlerce diş hekiminin acil çözüm bekleyen sorunları var. Bunlardan belki de en önemlisi, diş hekimlerinin MHRS randevu sayılarındaki yükseklik nedeniyle hastalara yeterli zamanı ayırarak tedavi yapamamasıdır. Sorunlar arasında şunlar yer alıyor:

"Diş hekimleri, 24 saat kesintisiz çalışmaya zorlanmaktadır"

Her hekime en az bir ağız ve diş sağlığı teknikeri/dental asistan verilmelidir. Diş hekimleri, çalışma şartları ve sürelerinde inisiyatif kullanabilmelidir. Şiddeti önlemek için acil önlemler alınmalıdır. Diş hekimleri, yoksulluk sınırındaki maaşlarla çalışmaya zorlanmakta; yıpranma, ağır çalışma koşulları, mobbing ve liyakatsiz uygulamalar nedeniyle tükenmişlik yaşamaktadır. Diş hekimlerine uygulanan haksız tahakkuk oranları ,yüzde 36’dan yüzde 24’e düşürülmüştü, sebebiyle yaşadıkları mağduriyetin acil olarak giderilmesi gerekmektedir. Girişimsel ve zaman gerektiren tedaviler uygulayan kamu diş hekimleri adalet istemektedir. Vardiya sistemi geçici bir uygulama olarak değerlendirilmelidir. Güvenlik önlemleri alınmadan diş hekimlerinden gece nöbeti tutmaları beklenemez. Diş hekimleri, 'poliklinik devam hizmeti' adı altında 24 saat kesintisiz çalışmaya zorlanmaktadır. Diş hekimlerinin gece 00.00’dan sonra çalışmalarının bir an önce sonlandırılması gerekmektedir."

Tekrar söz alan Balcı, aile hekimliği yönetmeliğinin geri çekilmemesi ve sağlık personellerinin çalışma koşulları iyileştirilmediği takdirde yapacakları eylem planını aktardı. Balcı şunları söyledi:

"Hekim Birliği olarak, bu taleplerimiz karşılanana kadar hukuki mücadele ve eylemlerimizi artırarak sürdüreceğimizi bildiriyoruz. 5-6-7 Kasım’daki iş bırakma eylemimizin ardından, gerekli görülmesi halinde, daha güçlü eylemlerle mücadelemize devam edeceğiz.”