Sıla bebek davasını takip eden Suat Özçağdaş: “Bugün içinde olduğumuz sistem ülkeyi korumaktan acizdir”
(ANKARA) - Tekirdağ'da cinsel istismar ve darp nedeniyle kaldırıldığı hastanede bir ay sonra hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin ölümüyle ilgili davayı takip eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Çok küçük paralar için bebekler, çocuklar ve kadınlar ölüyor ve bu ülkeyi yönetenler bütün projektörlerini başka ülkeye, Suriye’ye çeviriyorlar. İnsanlık dramına her yerde müdahale etmeliyiz, taraf olmalıyız. Ama kendi ülkemizin acılarına bu kadar yabancılaşamayız. Bugün içinde olduğumuz sistem ülkeyi korumaktan acizdir. İktidar sahipleri bunlara karşı son derece umarsız, davalara gelmeye bile niyetli değil" dedi.
Tekirdağ'da cinsel istismar ve darp nedeniyle kaldırıldığı hastanede bir ay sonra hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin ölümüyle ilgili 5 sanığın yargılanacağı dava bugün görülüyor. Sıla bebek davasını CHP Genel Başkan Yardımcıları Suat Özçağdaş, Gökçe Gökçen, Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar, İstanbul Milletvekilleri Nimet Özdemir, Fethi Açıkel ve Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu yakından takip etti.
CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Mahkeme bir ara karar verdi. Mahkeme, katılmak isteyen tüm barolar adına gözlemci olarak Tekirdağ Barosu’nun ve Cumhuriyet Halk Partili Milletvekillerimiz adına TBMM’de kurulmuş Çocuk İhmal İstismar ve Şiddeti Önlemeye Yönelik alt komisyonun temsilcisi olarak benim duruşmayı gözlemlemem hakkında bir ara karar verdi. Şu ana kadar duruşmayı takip ettim. Kuşkusuz duruşmanın içerisindeki konular gizlilik kaydı var, kapalı bir görüşme. Çünkü yargılananlar arasında 18 yaş altı suça sürüklenmiş olan çocuklar var. Nitekim şu anda çocukların ifadesi alındığında ben de dahil Tekirdağ Barosu dışarı çıktık.
"Sıla bebeği, Diyarbakır’da Narin çocuğumuzu koruyamadığımız kesin”
Kapalı bir görüşme olduğu için duruşmanın içeriğine dair bir şey söylemek mümkün değil. Türkiye’de maalesef yenidoğan bebekleri koruyamadığımızı, 18 kez ziyaret etsek de 5 çocuğumuzu ölümden kurtaramadığımızı, burada Sıla bebeği, Diyarbakır’da Narin çocuğumuzu, kadınlarımızı, kafası kesilen evlatlarımızı koruyamadığımız kesin. Türkiye geride kalan 10 yıllarda tüm canlılar, çocuklar, bebekler ve kadınlar için bir cinnet ülkesi haline gelmiş durumdadır. Asıl üzüntü verici olaylardan birisi toplumda bu derece büyük infial yaratan bu derece gözyaşlarına boğan olaylarda bile iktidar partisinin, iktidar partisi mensuplarının, gerekli bürokratların buralara gelip takip etmediklerini görüyoruz.
"Kendi ülkemizin acılarına bu kadar yabancılaşamayız"
Yine eklemem gerekirse kendi görev alanımda 1 yılda ölen 12 MESEM çocuğumuzun davalarına bile iktidarın gelmediğini görüyoruz. En son Alperen Enes Ural’ın davasına katılmıştım. Oraya da gelen kimse olmamıştı. Çok küçük paralar için bebekler, çocuklar ve kadınlar ölüyor ve bu ülkeyi yönetenler bütün projektörlerini başka ülkeye, Suriye’ye çeviriyorlar. İnsanlık dramına her yerde müdahale etmeliyiz, taraf olmalıyız. Ama kendi ülkemizin acılarına bu kadar yabancılaşamayız. Kendi çocuklarımızın ölümüne bu kadar alakasız kalamayız. Kendi çocuklarımız, bebeklerimizi, kadınlarımızı korumakla ilgili sorumluluğu almaktan bu kadar kaçınamayız.
"Bugün içinde olduğumuz sistem ülkeyi korumaktan acizdir"
Bugün görülen davanın çok detayları var. Onlar usulüne göre konuşulacak. Hukuken takip edilecek. Biz içeride takip etmeye devam ediyoruz. Ama Türkiye’nin asıl konuşması gereken mesele ne oluyor da bu bebekler, çocuklar, kadınlar ve gençler ölürken öldürülürken sistemin onları nasıl koruyamadığıdır. Bugün içinde olduğumuz sistem ülkeyi korumaktan acizdir. İktidar sahipleri bunlara karşı son derece umarsız, davalara gelmeye bile niyetli değil. Dönüp dolaşıp başka ülkelerde yaşananlara işaret eden bir iktidar var. Sizin asıl sorumluluğunuz Türkiye’ye dairdir. Sizin asıl sorumluluğunuz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sağlığını, güvenliğini, yaşamanı korumanızdır. Bu ülkeyi yönetenlere sesleniyorum: Bu ülkenin iktidarı olun! Propaganda işlerini bırakın. Bu ülkenin bebeklerini, çocuklarını, kadınlarını, emeklilerini, emekçilerini, askerlerini, yoksullarını koruyun. Sizden beklentimiz budur. Vatana verebileceğiniz tek hizmet de budur."