TBMM Genel Kurulu... Okan Konuralp'ten iktidara kayyum tepkisi: "Kayyum politikası, sandık yoluyla kazanamadığınızı ele geçirme siyasetidir"

TBMM Genel Kurulu... Okan Konuralp'ten iktidara kayyum tepkisi: "Kayyum politikası, sandık yoluyla kazanamadığınızı ele geçirme siyasetidir"

(TBMM) - CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Genel Kurulu’nda; "Kreş tartışması başlatarak CHP’li belediyeleri cezalandırmış olmuyorsunuz. Siz, çocuklarını kreşe gönül rahatlığıyla emanet edebildiği için de çalışabilen kadınları, 3 öğün yemek yiyebilen, pedagojik formasyonun evrensel ilkelerine uygun olacak şekilde akranlarıyla kaynaşan çocukları cezalandırıyorsunuz. Belediyelere kayyum atıyorsunuz, kentin seçmenini cezalandırıyorsunuz. Kayyum politikası, sandık yoluyla kazanamadığınızı ele geçirme siyasetidir" dedi.

CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Genel Kurulu'nda söz alarak iktidarın kayyum politikasını ve CHP'li belediyelerin kreşlerinin kapatılmasına kararını eleştirdi. Konuralp'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Tayyip Bey’in prompterına metin yazarları zaman zaman Ece Ayhan’ın ‘Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim’ dizesini yerleştirir. Örneğin Tayyip Bey, yakın tarihli bir konuşmasında ‘Biz de manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik’ demişti. Bu dizede geçen ‘tüzük’ tıpkı kanun, yasa, yönetmelik ve benzer metinlerin arkasına saklanarak karşıtının önüne çıkartılan engelleri niteliyor. Haliyle dizenin bütünü de bu engellere karşı verilen mücadeleyi ifade ediyor. Yani Tayyip Bey, ‘önümüze tüzük, kanun, yasa, yönetmelik diyerek engeller çıkarttınız; biz ise onlarla çarpışa çarpışa buralara geldik’ demeye getiriyor. Öyleyse karşılaştığınızı iddia ettiğiniz engellerin benzerlerini bizim önümüze ya da sizin gibi düşünmeyen yurttaşlarınızın önüne neden çıkartıyorsunuz.

"Kanun, kaide, içtihatlara saygılı olan sizmişsiniz gibi muhalefetin önüne tüzüklerle çıkıyorsunuz"

Örneğin bir AYM kararının arkasına sığınarak ağırlıklı olarak CHP’li belediyelerin hizmete açtığı kreşleri ‘ve/veya kreş adı altında’ ifadesinden haklılık devşirmeye çalışarak bu yaşam merkezlerini kapatmak istiyorsunuz. Örneğin 12 yıl önce yapılan bir taziyeden bile suç çıkartıp belediye başkanımızı terörist yaftasıyla görevden alıyorsunuz; Esenyurt, Mardin, Tunceli’ye kayyum atıyorsunuz. İlla görevden almak gerekiyorsa görevden alınan belediye başkanının yerine belediye meclis üyeleri arasından yeni bir başkanın seçilmesine olanak tanıyan bir düzenlemeyi yaşama geçirmiyorsunuz. Barışçıl gösteri ve ifade hakkını kullanan 9 genç, Tayyip Bey’i İsrail’le ticaretin sürdüğü gerekçesiyle protesto ediyor, gençler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, bu tutuklamaları savunuyorsunuz. Kanunlarla, kaidelerle, içtihatlarla saygılı olan sizmişsiniz gibi muhalefetin önüne tüzüklerle çıkıyorsunuz. Tüm bunları yaparken özetle ve mealen ‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir’ diyorsunuz. Ancak sözünüz hukuk devletine duyduğunuz bağlılıktan kaynaklanmıyor. Aksine ‘ben iyide, doğruda başarılı değilsem muhalefetin de iyilerini, doğrularını engelleyeyim’ yaklaşımı.

Kreş tartışması başlatarak CHP’li belediyeleri cezalandırmış olmuyorsunuz. Siz, çocuklarını kreşe gönül rahatlığıyla emanet edebildiği için de çalışabilen kadınları cezalandırıyorsunuz. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek taleplerini reddeden sizler, kapatmak istediğiniz merkezlerde 3 öğün yemek yiyebilen, pedagojik formasyonun evrensel ilkelerine uygun olacak şekilde akranlarıyla kaynaşan çocukları cezalandırıyorsunuz. Belediyelere kayyum atıyorsunuz, kentin seçmenini cezalandırıyorsunuz. Kayyum politikası, sandık yoluyla kazanamadığınızı ele geçirme siyasetidir. Siz, tüzüklerle çarpışmaktan geldiğinizi iddia ediyorsunuz. Biz de tüzüklerinizle çarpışmaktan çekinmeyeceğimizi söylüyoruz."

Tunceli’nin depreme hazırlıklı kent haline getirilmesi ile ilgili söz alan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, CHP'nin deprem inceleme komisyonu oluşturduğunu belirterek, komisyonun hem Elazığ’da yaşanan deprem sonrası yapılan işler ve mağduriyetlerin giderilmesi hem de olası bir Tunceli depremine yönelik alınması gereken tedbirlerle ilgili çalışma yapacağını söyledi.

Kahramanmaraş depremi sonrasında bilim adamlarının Tunceli ve Bingöl Fay hattı üzerinde deprem riski olabileceği uyarısında bulunduğu ifade eden Erol, "Tunceli depremi ve Bingöl depremi çok yıkıcı olabilir, bununla ilgili tedbirlerin alınması lazım. Çünkü Tunceli'de gerçekten bina stokunun kötü olmasından kaynaklı; ulaşımın, yollarımızın -tam- sağlıklı olmamasından kaynaklı olası bir depremde büyük sorunlar ve problemler yaşayabiliriz. Deprem olmadan orada alınması gereken tedbirler var” dedi.

Erol'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Tunceli'de son derece başarılı ve iyi işler yapan bir vali var. Bu vali, valilik yetkisiyle kendine göre önlemler almanın mücadelesini verdi; kamu binalarının yıkım kararını verdi, okulların yıkım kararını verdi, bunların ödeneğiyle ilgili taleplerde bulundu. Kendine göre, depremde, depremde yaşanacak acil sorun ve öncelikli sorunlarla ilgili bir eylem planı geliştirerek önlem almaya yönelik valilik yetkisiyle işler yapmaya başladı ama bu yeterli değil. Devletin, bakanlıkların buraya yönelmesi lazım. Çünkü bilim adamlarının yorumlarına, değerlendirmelerine göre binlerce can kaybının olabileceği konuşuluyor Tunceli'de ve ben eski bir Tunceli Milletvekili olarak, aynı zamanda partimin kurduğu komisyonun bir üyesi olarak Parlamentoyu bu konuda bilgilendirmek ve bu konuda sizlerin de bu sürece dâhil olmanızla ilgili talebimi iletmek istiyorum.

"TOKİ, Tunceli'nin bütün taleplerini ve ihtiyaçlarını çözebilir"

Tunceli, gerçekten, depreme hazır bir kent hâline getirilebilir mi? Getirilebilir, kötü bina stokunun yıkılmasıyla, kamu yatırımlarının hızlandırılmasıyla okullarımızın yenilenmesiyle. Tunceli çok büyük bir şehir de değil, genel nüfusu 90 bin civarında. Yani TOKİ'nin bir ihale bedeli belki de Tunceli'nin bütün taleplerini ve ihtiyaçlarını çözecek. Onun için, önemli olan, bir deprem yaşandıktan sonra, deprem bölgesine hızlı gidip oraya müdahale etmek değil; önemli olan, deprem riski olan illerde önceden alınacak tedbirleri alarak hem yıkımlarını hem mal kayıplarını hem de can kayıplarını engellemektir. Bu anlamda, Tunceli halkı adına bu talebi Parlamentoya iletiyorum.

Her toplumun kendine göre inançsal değerleri vardır. Yani Tunceli bir cumhuriyet kentidir; Tunceli'de hangi eve giderseniz gidin sizi evin salonunda iki resim karşılar. Bir tarafta cumhuriyete olan sadakatten dolayı Mustafa Kemal Atatürk'ün resmi vardır salonun bir köşesinde, diğer köşesinde de inançsal değerlerimizden dolayı Hazreti Ali'nin resmi vardır ve Anadolu kültüründen gelen bizim inançsal değerlerimiz vardır. Munzur bizim için kutsaldır; adaklarımız orada adanır, kurbanlarımız orada kesilir yani zaten Anadolu coğrafyasında birçok kültürün, medeniyetin, inanç tarzları da farklıdır. Mesela, Elazığ'da Fatih Ahmet Baba vardır; Fatih Ahmet Baba Türbesi, oğlu olmayan ailelerin gidip kurban keserek oğul talep ettikleri, dua ettikleri bir yerdir. Anadolu'nun birçok coğrafyasında ağaçlara çaput asılarak duaların yapıldığı, adakların verildiği yerler vardır. Munzur Vadisi de bizim insanlarımız için, Alevi toplumu için kutsal bir mekândır. Buranın inançlarımız değerleri doğrultusunda değerlendirilerek yeniden birinci derece sit kapsamına alınmasıyla ilgili Tunceli halkının talebini buradan iletmek istiyorum.”