TBMM Genel Kurulu... Özbudun: "Üniversitelerde gençlerimize hayal satacağınıza onları hayata dahil edecek bir plan program yapalım"
(TBMM) - TBMM Genel Kurulu bütçe görüşmelerinde konuşan Gelecek Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, üniversite mezunu olmayan ara eleman eksikliğine dikkat çekerek, "Hem gençlerimiz üretken olacaklar hem de belki bugün bir üniversite mezununun elde ettiğinden daha yüksek bir gelire sahip olma imkanı bulacaklar. Üniversitelerde gençlerimize hayal satacağınıza onlara üretken olabilecekleri, yeteneklerinin el verdiği alanları gösterebilelim ve onları hayata dahil edecek bir plan program yapalım" ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmeleri başladı. Saadet-Gelecek Grubu adına söz alan Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, üniversite eğitiminde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Üniversite sayılarının artmasına dikkat çeken Özbudun şunları söyledi:
"Üniversitenin gerektirdiği mimari yapıya bile sahip değiller"
"Eğer bu rakamsal veriler aynı zamanda nitelik artışına da işaret etmiş olsaydı elbette hepimiz çok memnun olurduk. Bu üniversiteler ise ne yazık ki yeterli akademisyen sayısına sahip değiller. Yeterli laboratuvar ve kütüphane imkanlarına sahip değiller hatta bu üniversiteler bir üniversitenin gerektirdiği mimari yapıya sahip olmadıkları için apartman üniversitesi adıyla anılıyorlar. Keşke üniversite sayısını böyle kontrolsüzce arttıracağınıza gelecek vaat eden Şehir Üniversitesini hoyratça kapatmasaydınız, Boğaziçi Üniversitesi'ni tarumar etmeseydiniz. Dolayısıyla rakamlar her şeyi ifade etmiyor.
Türkiye'de öylesine güçlü bir ekonomik kriz var ki artık üniversiteyi kazanan öğrenciler barınma, gıda, kırtasiye ihtiyaçlarının gerektirdiği ekonomik güce sahip olmadıkları için üniversitelere kayıt yaptırmıyorlar. Hatta üçüncü ve dördüncü sınıftaki öğrenciler bile kayıtlarını donduruyorlar. Demek ki meseleyi çok geniş bir eksende ele almak zorundayız. Öte yandan gençlik profiline baktığımız zaman şu sorunları görüyoruz; gençlerimizin bir kısmı diplomalarını aldıktan sonra o diplomaların gerektirdiği işleri bulamadıkları için evlerinde oturuyorlar, anne ve babalarından harçlık alıyorlar. Bunların bir kısmı ise Türkiye'de gelecek görmedikleri için yurtdışına gidiyorlar."
"Bizim bu kadar çok sayıda hukukçuya ihtiyacımız yok"
Özbudun, "Gelecek yıllarımızı bilimsel bir perspektifle değerlendiremiyoruz. Türkiye'de 92 hukuk fakültesi var, toplam 76 bin öğrenci okuyor. Bizim bu kadar çok sayıda hukukçuya ihtiyacımız var mı; yok. Bizim hukuka ihtiyacımız var, güçlü kadrolara ihtiyacımız var. Aynı sorunu başka bölümlerde de gözlemliyoruz" dedi. Üniversite mezunu olmayan ara eleman eksikliğine dikkati çeken Özbudun, "Hem gençlerimiz üretken olacaklar hem de belki bugün bir üniversite mezununun elde ettiğinden daha yüksek bir gelire sahip olma imkanı bulacaklar. Üniversitelerde gençlerimize hayal satacağınıza onlara üretken olabilecekleri, yeteneklerinin el verdiği alanları gösterebilelim ve onları hayata dahil edecek bir plan program yapalım" ifadesini kullandı.
"Mülakat belası..."
Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir ise şunları söyledi:
"Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır yapısal sorunlarla boğuşmakta ve ne yazık ki bu sorunlar çözülmek bir yana maalesef giderek derinleşmektedir. Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliği, yıllardır çözülemeyen bir sorun ve acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Sosyoekonomik durumu düşük ailelerin çocukları, eğitim süreçlerinde büyük dezavantajlar yaşamaktadır. Eğitimde o kadar vahim durumdayız ki her köşe başında bir özel okul var. Oysa eğitimin ücretlisi mi olur, zengin çocukları kolejlere, fakir çocukları mahalle okullarında başının çaresine bakmaya mecbur ediliyor. Özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okulların fiziki koşulları da yetersizdir, öğretmen açığı ciddi boyutlardadır ve eğitim materyallerine erişim kısıtlıdır. Müfredatımız, çağın gerektirdiği bilgi ve becerileri kazandırmaktan uzaktır. Bilimsel ve eleştirel düşünceyi geliştiren bir eğitim sistemi yerine, ezberci bir anlayış hakimdir. Ayrıca, teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan eğitim sistemi, dijital okuryazarlık ve yapay zekâ gibi alanlarda öğrencileri yetersiz bırakmaktadır.
Türkiye’de atanamayan öğretmen sayısı 700 bini aşmış durumdadır. Eğitim fakültelerinden mezun olan binlerce genç öğretmen adayı, KPSS engelini ve dahası mülakat belasını aşamadığı için mesleklerini yapamamaktadır. Okullarda görev yapan öğretmenlerin ekonomik ve sosyal hakları yetersizdir. Öğretmen maaşları birçok meslek grubuna kıyasla düşük seviyede kalmış, öğretmenler ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır. Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen ayrımı, eğitim sisteminde adaletsizlik yaratmakta, öğretmenler arasında motivasyon kaybına neden olmaktadır. Size çok daha acı bir şey söyleyeyim mi? Kolejlerde asgari ücretin altında maaşlara mahkûm edilen binlerce öğretmenimiz var bizim. Bu ayıp da hepimize yeter…
ÇEDES tepkisi...
Pedagojik eğitimi olmayan ne olduğu, kim olduğu belirsiz insanları ÇEDES gibi saçma sapan uygulamalarla okullara sokacağınıza öğretmenlerimize sahip çıkın. Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı'nın görevi aklın, laik ve bilimsel eğitimin, eğitimde fırsat eşitliğinin, öğrencilerin ve öğretmenlerin yanında olmaktır. Oysa Milli Eğitim cumhuriyet tarihinin en akıl almaz ve en kötü dönemini yaşıyor sayenizde. Son yıllarda okullarda tarikat ve cemaatlerin etkisinin artması, eğitim sistemini ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bazı vakıf ve dernekler, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokoller aracılığıyla velilerin izni ve onayı olmadan okullarda etkinlik düzenlemekte, eğitim faaliyetlerine müdahil olmaktadır. Bu yapıların okullarda etkinlik düzenlemesi, hem çocukların inanç özgürlüğünü ihlal etmekte hem de laik eğitim ilkesini tehdit etmektedir. Bu yapıların etkisiyle birçok okulda kız ve erkek öğrenciler arasında ayrımcılık yapılmakta, kıyafet ve davranış kurallarında ideolojik yaklaşımlar dayatılmaktadır.
"Sayın Bakan 15 Temmuz’dan hiç mi ders çıkarmadınız?"
Çocukların psikolojik ve sosyal gelişimi bu uygulamalardan olumsuz etkilenmekte, bazı durumlarda ise cinsel istismar vakalarına kadar varan skandallar yaşanmaktadır. Merdiven altı kurslarda taciz, tecavüz vakalarına şahit olduğumuz grupları okullara sokuyorsunuz. Bu nasıl bir hırs nasıl bir cehalet? Sayın Bakan 15 Temmuz’dan hiç mi ders çıkarmadınız? Dün hain FETÖ’nün kalkıştığı darbe teşebbüsüne yarın bu anlayış yüzünden başka bir grup kalkışacak. Bu kürsüden tarihe not düşüyorum. Böyle bir teşebbüs olursa bu teşebbüsün mimarlarından birisi de bu protokollere izin verenlerdir.
Buradan bütün velilere sesleniyorum çocuklarınıza sahip çıkın, ne olduğu belirsiz protokol gruplarının çocuklarınızın beynini yıkamasına müsaade etmeyin. Okullarda bu protokollere asla geçit vermeyin. Ayrıca hep söyledim yine söylüyorum kapatılan köy okulları yeniden açılmalı, taşımalı eğitime son verilmelidir. Her çocuğun yaşadığı yerde kaliteli eğitime erişmesi sağlanmalıdır. Eğitimdeki sorunlar yalnızca öğrencileri ve öğretmenleri değil, bir bütün olarak toplumumuzu ilgilendirmektedir. Eğitim sisteminin çağdaş, eşitlikçi, laik ve bilimsel temeller üzerine inşa edilmesi, ülkemizin refahı ve kalkınması için zorunludur."