TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu... Kamu Başdenetçisi Karaca: Sadece cezaların artırılması sorunu çözmüyor

TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu... Kamu Başdenetçisi Karaca: Sadece cezaların artırılması sorunu çözmüyor

(TBMM) - TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu’nda sunum yapan Kamu Başdenetçisi Mehmet Akarca, kadınlar ve erkekler arasındaki sosyal, politik ve ekonomik gücün dengesiz dağılımının kadına yönelik şiddeti doğurduğunu belirterek “Erkek kadını öldürüyor, çocuğunu öldürüyor, annesini, babasını öldürüp bir de en son kendisini öldürüyor. Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Bunlara yönelik olarak sadece yasal düzenlemelerle cezaların artırılması sorunu çözmüyor” dedi.

TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu başkanlığında toplandı. Komisyon Başkanı Cevizoğlu, Kamu Başdenetçiliği’nin TBMM’ye bağlı olarak çalıştığını hatırlatarak “Aslında içimizden bir kurumu dinlemiş olacağız bu sefer. Önemli bir rol gösteriyor. Bu şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi açısından Kamu Başdenetçiliği nasıl bir fonksiyon icra ediyor? Önlemler konusunda bir yetkisi çalışması var mı? Bütün bunları öğrenmek üzere Sayın Başkan Mehmet Akarca’ya söz veriyorum” diye konuştu.

Akarca: “Kadınlar ve erkekler arasındaki sosyal, politik ve ekonomik gücün dengesiz dağılımı şiddeti doğurmaktadır”

Komisyonda sunum yapan Kamu Başdenetçisi Mehmet Akarca, “Kurumun temel misyonlarından olan insan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik yürütülen çalışma konularından bir tanesi de kadına yönelik şiddet olgusu olup şiddeti ortadan kaldırması amacıyla kuruma yapılan başvurular insan hakkı odaklı ve kadına yönelik şiddetin ayrımcılık temelli bir insan hakkı ihlali olduğu tespitiyle ayrımcı politikaları ve uygulamaları önleyici bir yaklaşımla incelenmektedir. Toplumda kadınlar ve erkekler arasındaki sosyal, politik ve ekonomik gücün dengesiz dağılımı diğer bir ifadeyle kadınlara karşı ayrımcılık yapılması, kadına yönelik şiddeti doğurmakta ve şiddet önlenmedikçe de ayrımcılık şiddet sarmalı karmaşık bir yapıya bürünebilmektedir” diye konuştu.

“Erkek kadını öldürüyor, çocuğunu öldürüyor, bir de en son kendisini öldürüyor”

Akarca, sunumunun ardından sözlerine şöyle devam etti:

“Özellikle yaşam hakkı ihlalinde şunu görüyoruz. Erkek kadını öldürüyor, çocuğunu öldürüyor, annesini, babasını öldürüp bir de en son kendisini öldürüyor. Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Bunlara yönelik olarak sadece yasal düzenlemelerle cezaların artırılması sorunu çözmüyor. Bu çok dar bir yaklaşım olur. Efendim, 'Bu sefer cezaları arttıralım. İdam cezasını getirelim' deniliyor. Kadına yönelik şiddette, çocuğa yönelik şiddette, özellikle yaralıları öldürme olaylarında gerçekten Türk Ceza Kanunu’nda çok ağır yaptırımlar, müeyyideler yer almaktadır. İnfaz hukukunda ayrı düzenlemeler belki düşünülebilir. Cinsel suçlar, uyuşturucu suçları ve terör suçlarında infaz yasasında dörtte üçü cezanın infaz edilmektedir. Bununla ilgili çalıştaylar yapılıyor. Meclis’te çalışmalar yapılıyor. Sorunun sosyolojik boyutlarının da incelenmesi gerekiyor.”

2024 yılında 6 bin 400 denekle yapılan araştırmadan da bahseden Akarca, Türkiye’de kadın cinayetlerinin temel nedeninin ne olduğu sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 10’nu toplumdaki yanlış değer yargıları, yüzde 30’u yetersiz eğitim, yüzde 22’si ekonomik problemler, yüzde 18’i yasal eksiklikler, yüzde 8’nin medyanın yanlış yönlendirmesi ve yüzde 12’sinin ise diğer yanıtını verdiğini söyledi.

Şiddetin medyada yer almasının “çok büyük bir sorun” olduğunu söyleyen Akarca, “Sosyal medyanın kullanması, internetin kullanılması, toplumdaki değer yargılarının aşılması bütün bu şiddet olaylarında ön plana çıkmaktadır” dedi. Akarca, “Kadın cinayetlerinde failin cezasının toplumda ibret olacak şekilde arttırmak doğru bir yaklaşım mıdır” sorusuna ise katılanların yüzde 27’si ‘kesinlikle doğru’, yüzde 40 ‘doğru’, yüzde 8’i ‘kararsızım’, yüzde 16’sı ‘yanlış’, yüzde 9’unun ise ‘kesinlikle yanlış’ cevabını verdiğini kaydetti.

“Cezaların arttırılmasının sorunların çözümünde çok etkili bir yöntem olmadığını düşünüyorum”

Akarca, araştırmadaki verilerin devamını ise şöyle ifade etti:

“‘Kadın cinayetlerin önlenmesi için mevcut yasaların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz’ sorusuna katılanların yüzde 35’i evet, yüzde 56’sı hayır, yüzde 9’u kararsızın fikrim yok dedi.

Katılanlar, ‘Kadın cinayet haberlerinin detaylarının kamuoyuyla paylaşılması, suçun yaygınlaşmasında etkili midir?’ sorusuna yüzde 61’i evet, yüzde 20’si hayır, yüzde 10’u ise kararsızım fikrim yok yanıtını verdi. Katılanlar, ‘Kadın cinayetleri önlemede en etkili yöntem size göre hangisi olabilir’ sorusuna yüzde 12’si hukuki cezaların arttırılması, yüzde 18’i eğitim düzeyinin işaret etmesi, yüzde 22’si toplumsal bilinçlendirme kampanyalarının yapılması, yüzde 14’ünün şiddete eğilimli bireylerin psikolojik destek alması, yüzde 34’ü ise devletin daha sert tedbirler alması gerektiği yanıtını verdi.‘Size göre kadın cinayetlerinde toplumsal infiale neden olan suçlarda idam cezası çözüm olabilir mi’ sorusunu araştırmaya katılanların yüzde 65’i evet, yüzde 22’si hayır, yüzde 13’ü kararsızım fikrim yok diyerek cevapladı.Tabi bu halkın fikri, ben hukukçu olarak cezaların arttırılmasının sorunların çözümünde çok etkili bir yöntem olmadığını ifade etmek isterim.”

Cevizoğlu: “Soruları kime sorduğumuz çok önemli, faillere baktığımızda gerçeklik farklı olabilir”

Akarca’nın sunumunun ardından söz alan Komisyon Başkanı Cevizoğlu, araştırma raporlarının kıymetli olduğunu vurgulayarak, “Ancak bu soruları faillere sorduğumuzda aldığımız cevaplar daha farklı olabilir. Zaman zaman bunların yüzde 8’i ya da yüzde 60’ı ‘Ben medyadaki kötü özendiren filmleri, programları izlediğimde yaptım’ diyor mu? Yani bizim algımız evet öyle olabilir. ‘Televizyonda şu dizi, program bizi tetikliyor’ diyebiliriz. Ama faillere baktığımızda gerçeklik farklı olabilir. Kime sorduğumuz da çok önemli. Toplum olarak bunlara dikkat etmemiz de gerekiyor” diye konuştu.