Yavuz Ağıralioğlu: "Anahtar Parti Türk siyasetinin içine sıkıştığı tembellik hattını rekabete açıyor"

Yavuz Ağıralioğlu: "Anahtar Parti Türk siyasetinin içine sıkıştığı tembellik hattını rekabete açıyor"

(ANKARA) - Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, "İktidarın vazifesi muhalefeti yenmek değildir. İktidarın vazifesi fakirliği, fukaralığı yenmektir, enflasyonu, adaletsizliği, merhametsizliği yenmektir. İktidarda olanların bugün tembelliğine sebep olan şey muhalefetin bu kadar soruna rağmen iktidarı değiştirme gücünü eline alamamasıdır. Anahtar Parti Türk siyasetinin içine sıkıştığı tembellik hattını rekabete açıyor. Şimdi biz iktidara bütün kalbimizle şöyle sesleniyoruz: Çözebilirseniz memleketinizin dertlerini, kalabilirsiniz. Çözemezseniz alacağız" ifadesini kullandı.

Anahtar Parti’nin Sincan İlçe Başkanlığı binasının açılışı için tören yapıldı. Açılış törenine Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Anahtar Parti Teşkilat Başkanı Ayhan Erel ve Sincan İlçe Başkanı Bayram Erdemir katıldı. Ağıralioğlu, şunları kaydetti:

"23 yıldır iktidarda bir kadro var. Bu kadro Türk siyasetinde Türk milletinin daha önce hiçbir partiye vermediği kadar, daha önce hiçbir parti genel başkanına açmadığı kadar büyük alan açarak, büyük ümitlerle beklediği bir kadronun iktidarıdır. 23 yıllık iktidar. Sayın Cumhurbaşkanı dahil AK Parti’nin bütün kurmay kadrosu 2002 yılında belki benim geldiğim bu meydanlarda bu sokaklarda huzurunuza çıkıp size sözler verdiler. Partilerinin ismini adalet ve kalkınma koyarak huzurunuza geldiler. Bunu yaparken size aslında şunu söylemiş oldular; ‘Bir ülke ancak adaletle kalkınır.’ 2002'de huzurunuza geldiklerinde size dediler ki: ‘Biz bir parti kurduk, bu partinin ismini adalet ve kalkınma koyduk, çünkü biz biliyoruz ki’ dediler ‘bir ülke ancak adaletle kalkınabilir.’ Sonra milletin desteğine mazhar oldukları bu 23 yılın başında yani 2002’de adaleti gerçekleştirmeye, enflasyonu düşürmeye, işsizliği bitirmeye, fakirliği yenmeye, yolsuzluğu, yoksulluğu engellemeye, yasaksız bir ülkeyi inşa etmeye, demokrasisi yüksek bir memlekette nitelikli gıdaya erişebilmeye, eğitimin muhtevasıyla dünyayla rekabet edebilmesine, dünyanın en saygın ilk 50 üniversiteleri arasına 3-5 üniversite sokabilmeye, emeklinin dar gelirlinin, asgari ücretlinin açlık sınırı falan gibi saçma sapan kriterlerle belirlenmesine son vermeye, Fırat’ın kenarındaki kurdun kuzunun hesabıyla, Dicle kenarındaki bir kurdun kuzunun hesabının kendilerine sorulacağının hassasiyetiyle, kendi zenginliklerine değil milleti zengin etme mesuliyetiyle bir yola koyuldular 23 sene önce. Onların 2002 yılında dediklerini ben 2025 yılında vaat ediyorsam bu 23 yılın hesabını kim verecek milletimize?

"Bu 23 yılın kaybı adına benim siyasi olarak itirazım var"

Sayın Cumhurbaşkanı dahil Ak Parti’nin kurmay kadrosu bizim sözümüzü milletin itirazı gibi duysunlar lütfen. Ben şimdi arkadaşlarımla milletin yarınlarına yetişsin kavuşsun diye bir parti kurdum. Sizin evlatlarınız olarak millet istikbaline daha güçlü yarınlar için kurdum. Ben 12 bin 500 13 bin dolar milli gelirin üstüne Sayın Cumhurbaşkanı ‘25 bin’ demiş 2023 için ben 25 bin diyorum. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki ‘ben de öyle diyorum.’ Ben şimdi ne diyorsam Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki ‘ben de öyle diyorum’ ama aramızda bir fark var sen 23 yıl önce de böyle diyordun. Bu 23 yılda sana güvenilmiş, arkanda sıra dağlar gibi durulmuş, ümit edilmiş, beklenmiş… Bu 23 yılın kaybı adına benim siyasi olarak itirazım var. bu fakirliğe itirazım var. Bu asgari ücrete itirazım var. Emekliye verdiğiniz bu paraya itirazım var. Bu kiralara itirazım var. Bu siftahsız esnafın mağduriyetine itirazım var. Bu köylerin boşalmışlığına, bu tarım ve hayvancılığın bitmişliğine, bu çiftçilerin alın terinin hakkının verilmemişliğine itirazım var. Bu kadar sene çalışmış da 2002’de asgari ücretin bir buçuk katı emekli maaşı alınırken şimdi asgari ücrete yetişemeyen emekli maaşlarına itirazım var. Çocuklarımızın mezun olduktan sonra iş bulamamışlığına itirazım var. Sanayicinin, iş adamlarımızın bu kadar yüksek faizde ekonomiyi döndürmeye, üretimini planlamalarına ve buna çalışırken sermayelerinin erimesine itirazım var. Bu kadar göçmene, bu kadar sığınmacı yüküne itirazım var. Bu kadar plansızlığa itirazımız var. Mülakat adaletsizliğine itirazımız var. Çocuklarımızın yeteneklerinin doğru keşfedilip, yeteneklerine göre onlara iş planlayamayan maharetsizliğe itirazımız var.

"22 yıl önce milletinize vaat etmiş olduğunuz zenginliği, hukuku, huzuru, bolluğu, bereketi buldurmuş olsaydınız..."

Benim şimdi söylediğim sözler AK Parti’nin Genel Başkanı’na. 22 yıl önce milletinize vaat etmiş olduğunuz zenginliği, hukuku, huzuru, bolluğu, bereketi buldurmuş olsaydınız, biz bugün bu partiyi kurmak zorunda kalmayacaktık. Siz sözünüzü tutmuş olsaydınız milletinize vaat ettiğiniz ülkeyi inşa etmiş olsaydınız biz bugün burada toplanıp bir partinin kuruluşunu değil burada toplanıp belki size dua ediyor olacaktık. Başaramadınız. Şimdi bundan sonra muhalefet benden daha kötü diyerek iktidarı bir daha millet huzuruna çıkarıp isteme iddianızı sizin elinizden almak için söylemek istiyorum. Bu sözüm AK Parti’nin kurucu iradesiyle bu güne kadar milletinden aldığı desteğe rağmen milletine sözlerini tutamamış olan iradeye. Sizin önümüzdeki dönem sandıktan çıkınca elinize geçecek hangi güç memleketin bugün yaşadıkları sorunlara son verecek? Sizin neyiniz eksik? İktidarın sandıktan çıkaracağı hiçbir güce ihtiyacı yoktur. Aklınız varsa gücünüz vardır. Program yapma kabiliyetiniz varsa memleketi düze çıkarmak için zamanınız vardır. Bu fakirliğe son vermek, çocuklarımızın hayaline yetişmek, ülkeyi yaşanabilir hale getirmek, enflasyonu indirmek, faizi indirmek, yaşam standartlarımızı, satın alma gücümüzü yükseltmek için elinizde her türlü gücünüz vardır. Sizin sandığa ihtiyacınız yok, sizin akla ihtiyacınız var. Sizin plan yapma kabiliyetine ihtiyacınız var. Sizin merhamete ihtiyacınız var. Sizin nezakete ihtiyacınız var. Sizin mesuliyete ihtiyacınız var. Sizin milletinizi duymaya, sizin milletinizi görmeye ihtiyacınız var. Sizin çocuklarımızın feryadını anlamaya ihtiyacınız var. Sizin annelerimizin babalarımızın kaygılarını idrak edebilmeye ihtiyacınız var... Bunlar sandıktan çıkmaz.

"Çözebilirseniz memleketinizin dertlerini, kalabilirsiniz. Çözemezseniz alacağız"

Bir daha seçim olsa diyelim o seçimde de muhalefeti yenmiş olsanız ne geçecek milletin eline? Uzunca zamandır iktidar şöyle konuşuyor: ‘Madem biz yapamıyoruz, bu muhalefeti niçin yeniyoruz?’ İktidarın hissesine, AK Parti’nin hissesine muhalefeti yeniyoruz duygusundan tembellik düşmüş. Diyorlar ki: ‘Kemal Bey ayrıldı şimdi biz devamlı Kemal Bey'i yeniyoruz ya biz devamlı bu CHP’yi yeniyoruz ya. Biz devamlı bu muhalefeti her seçimde sırtını yere getiriyoruz ya.’ diyorlar. Halbuki iktidarın vazifesi muhalefeti yenmek değildi, iktidarın vazifesi; fakirliği yenmekti, yoksulluğu yenmekti, yolsuzluğu yenmekti, adaletsizliği yenmekti. Bir seçim iktidarın muhalefeti yenerken görmüşüz hala enflasyon yüksek, öbür seçim muhalefeti bir daha yenmiş hala işsizlik var. Öbür seçim muhalefeti komple yenmiş hala çocuklarımızın hayallerine yetişilememiş. Her seçim muhalefet yenilmiş memleketin sorunları yenilememiş. Her seçim muhalefet seçimde sandığa gömülmüş, memleketin sorunları gömülememiş. Dolayısıyla iktidarın vazifesi muhalefeti yenmek değildir. İktidarın vazifesi fakirliği yenmektir, fukaralığı yenmektir, enflasyonu yenmektir, adaletsizliği yenmektir, merhametsizliği yenmektir. Üretimdeki problemleri yenmektir. İktidarda olanların bugün tembelliğine sebep olan şey muhalefetin bu kadar soruna rağmen iktidarı değiştirme gücünü eline alamamasıdır. Anahtar Parti bu Türk siyasetinin içine sıkıştığı bu tembellik hattını rekabete açıyor. Şimdi biz iktidara bütün kalbimizle şöyle sesleniyoruz milletimiz adına. Çözebilirseniz memleketinizin dertlerini, kalabilirsiniz. Çözemezseniz alacağız."