ANKA Ekonomi Koordinatörü Erdal Sağlam'ın kaleminden Haftalık Ekonomi Analizi: Merkez Bankası faiz İndirmedi ama kasımda indirim sinyali verdi

ANKA Ekonomi Koordinatörü Erdal Sağlam'ın kaleminden Haftalık Ekonomi Analizi: Merkez Bankası faiz İndirmedi ama kasımda indirim sinyali verdi

Erdal SAĞLAM

FED’in 50 baz puanlık indiriminden sonra toplanan Merkez Bankası, politika faizini sabit bıraktı. Merkez Bankası açıklamalarından piyasaların aldığı mesaj “Kasımda faiz indirimlerinin başlayacağı” oldu. Fon girişlerinin hızlanması beklenirken, iktidar doğrudan yabancı yatırımı çekmek için atağa başladı.

FED’in “Jumbo” denilen yüksek oranlı faiz indirimleri tüm dünyayı etkileyecek. Geçtiğimiz faiz haftasında FED’in indirimine rağmen, daha önce indirim yapan İngiltere ve Avrupa Merkez Bankası faiz indirmedi. Birkaç ülke daha indirime katıldı ama önemli olan FED’in kararıydı. Bundan sonra, yüklü oranla indirime başlayan ABD’yi diğer gelişmiş ülkelerin takip etmesi bekleniyor.

Faiz oranlarındaki düşüş sürecinin emtia fiyatları, dolayısıyla altın ve petrol fiyatlarını da artırması beklenir. Ancak petrol ve genel olarak emtia fiyatları yaşanan ekonomik durgunluk nedeniyle henüz artışa geçmedi. Altın fiyatları ise Ukrayna ve İsrail çatışmaları etkisiyle önemli yükselişler kaydetti. İndirimin en önemli sonuçlarından biri gelişmiş ülkelerden, bizim gibi faizi yüksek kalan gelişmekte olan ülkelere fon akışlarının hızlanmasıdır. Geçen haftaki kararların ardından, önümüzdeki haftadan itibaren bu artışların hızlanması bekleniyor.

Türkiye’ye de akışın hızlanması beklenirken, Merkez Bankası, önceki hafta yaşadığımız gibi; fon akışları hızlanıp rezerv biriktirmek için döviz almaya başlayınca, piyasadaki oluşacak aşırı likiditeye karşı hazırlık yapmaya başladı. Hafta sonunda TL hesaplarındaki zorunlu karşılık oranları artırılarak, piyasadaki fazla likiditenin bir miktar çekilmesine karar verildi.. Döviz hesaplarındaki zorunlu karşılık oranları indirilse de, TL karşılıklarına faiz ödeyen Merkez Bankası döviz karşılıkları için bu faizi ödemeyecek.

Buna rağmen yüksek döviz girişlerinin gerçekleşmesi halinde Merkez Bankası’nın ek likidite önlemleri alması da gerekecek. O nedenle piyasalarda fazla parayı çekmek için likidite bonosu ihracı veya 3 aylık TL alım depo ihaleleri düzenleneceği konuşulmaya başladı.

Yabancılar Kasım’da faiz indirimi bekliyor

Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 50’de sabit tuttuğu toplantının ardından yapılan açıklamalar piyasalarda, “Merkez Bankası’nın gevşemeye artık başlayacağı” beklentisi yaratırken, özellikle yabancı bankalar daha önce 2024 bitmeden başlamayacağını söyledikleri faiz indirimlerinin, artık kasım ayı içinde başlayacağı yönünde tahmin değişiklikleri yaptılar.

Merkez Bankası’nın açıklaması piyasalar tarafından “gevşeme işareti” olarak görülürken, iktisatçılar ise Merkez Bankası’nın eski ihtiyatlı tutumunu sürdürdüğü görüşünü belirtmişlerdi. Açıklamada yer alan; enflasyon seyrinde olumsuz gelişmeler olması halinde “gerekirse ek sıkılaştırma yapılır” tanımlaması, yeni açıklanan metinde “parasal araçlar kullanmaya devam edilir” şeklinde değişti. İktisatçılar sıkılaşmadan kasıt olan faiz artışının, bu yeni söylemle de gündemde olduğunu o nedenle Merkez’in tavrının değişmediğini söylediler. Ancak hem iç piyasa, hem de yabancı piyasa aktörleri, bunu gevşemenin bir sinyali olarak algılayıp, “indirimlerin hemen hemen başlamasa da büyük ihtimalle kasımda başlayacağı” şeklinde yorumladılar.

Ekonomi yönetimi enflasyonla mücadele programında sıkı durulduğu izlenimi verirken, 3 Ekim’de açıklanacak eylül ayı enflasyonuyla birlikte yıllık enflasyonun yüzde 50’nin altına ineceğini, yıl sonunda yüzde 42-43’lük rakamlara inileceğini, bunun da hala yüksek kalan enflasyon beklentilerini aşağı çekeceğini tahmin ediyor. O nedenle de, Ekim ayı enflasyon rakamı görüldükten sonra, büyük ihtimalle Kasım ayında, belli ki artık faiz indirimlerine başlamayı planlıyorlar.

Gelinen noktayı ekonomik programın işlediği biçiminde yorumlayan ve bunun propagandasını yapan ekonomi yönetimi, önümüzdeki dönem gelecek fon akışlarıyla rezervin daha da yükselmesini, fon akışlarının içerideki ekonomik daralmanın yumuşatılmasında önemli rol oynamasını bekliyor. Ancak buna rağmen henüz alınmayan mali tedbirlerin de etkisiyle, piyasada enflasyonun yüzde 20’in altına indirilmesinin zor olacağı görüşü hakim.

Ekonomi yönetimi bundan sonra rotayı, büyümeye asıl katkı verecek unsur olan, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının çekilmesine çevirmiş gibi görünüyor. Bunun için Almanya’da büyük şirket temsilcileriyle geçen hafta bir araya gelen Bakan Mehmet Şimşek, bu amacı açıkça söylemeye başladı. Önümüzdeki hafta ABD’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılacağı benzer toplantılar yapılacak.

Doğrudan yatırımın gelmesi için enflasyonun kalıcı tek haneye düşmesinin yanında, demokrasi ve hukuk alanları başta olmak üzere, siyasi reformların yapılması, adaletin güçlendirilip, ifade özgürlüğüne dönük kısıtlamaların artık kaldırılması gerektiğini biliyoruz. Yani küresel şartlar fon akışını hızlandırabilir ama Türkiye için asıl gereken doğrudan yabancı sermaye gelmesi, şimdilik zor.