İnsanlar neden evcil hayvan sahibi olma eğiliminde?
Gerçekten onları seviyor muyuz? yoksa bu tamamen bizim kendi egomuzu beslememizin bir yolu mu?

Neden Evcil hayvan sahipleniriz ?
Bu soruyu sormama bir kaç gün önce Nijerya’dan Taylant’a kaçırılmaya çalışılırken İstanbul havalimanında yakalanan Goril yavurusu neden oldu.
İnsanlar evcil hayvanlara sahip olmayı genelde sevgi ve bağ kurma ihtiyacından dolayı tercih ediyor bence. Bir hayvanın sevgisini hissetmek, onun sana güvenmesi ve sana bağımlı olması insanlarda bir tür aidiyet hissi yaratıyor. Özellikle yalnızlık çeken ya da duygusal desteğe ihtiyaç duyan insanlar için evcil hayvanlar adeta birer terapi gibi oluyor. Onlarla vakit geçirmek stres atmak için birebir.
Bir de bence evcil hayvanlar insanlara bir amaç veriyor. Mesela sabah kalkıp köpeğini yürüyüşe çıkarmak ya da kedinle oyun oynamak gününe bir düzen katıyor. Onların sana muhtaç olması bir sorumluluk hissi yaratıyor ama bu sorumluluk insanı yormaktan çok motive ediyor. Hele çocuklar için gerçekten güzel bir deneyim. Hem hayvan sevgisini öğreniyorlar hem de bakım yapmanın ne demek olduğunu küçük yaşta kavrıyorlar.
Evcil hayvanlar aynı zamanda insanları bir araya da getiriyor. Mesela köpeğini gezdirirken başka köpek sahipleriyle tanışmak ya da bir kedi grubunda deneyim paylaşmak gibi. Sosyalleşmek için de bir fırsat sunuyor diyebilirim.
Ama bence en önemli sebep, hayvanların insanlara koşulsuz sevgi göstermesi. Onlar ne olursa olsun seni yargılamadan seviyor ve bu duyguyu hissetmek insanlara gerçekten iyi geliyor. Yani aslında evcil hayvan sahiplenmek, insanın kendini daha iyi hissetme ihtiyacına bir cevap gibi.
Peki buna daha çok, insanoğlunun büyük egosu neden oluyor diyebilir miyiz?
Evet, bir açıdan bakınca kesinlikle egoyla bağlantılı diyebiliriz. Sonuçta insanlar, evcil hayvanları sahiplenerek kendilerini önemli ve gerekli hissetmeyi seviyor. Bir hayvanın sana bağımlı olması, sana muhtaç olması aslında insanın egosunu besleyen bir durum. O hayvanın mutluluğu, sağlığı tamamen senin ilgine bağlı ve bu da insana kontrol hissi veriyor.
Ama bu ego meselesi tek taraflı da değil bence. Sadece egoyu tatmin etmek için değil, aynı zamanda sevme ve sevilme ihtiyacını karşılamak için de bir yol. İnsanlar kendilerini sevdirmek, değerli hissetmek istiyor ve hayvanlar bu sevgiyi hiç sorgulamadan veriyor. Bu da insanın egosunu okşuyor elbette.
Bir de insanlar doğaları gereği bir şeylere bakım yapma, koruma güdüsü taşıyor. Bu güdü belki biraz içgüdüsel, belki de toplumsal beklentilerle şekilleniyor ama sonuçta insan, bir canlıya iyi baktığında kendini güçlü ve başarılı hissediyor. Yani yine egoya dönüyoruz aslında.
Ama bence bu ego illa kötü bir şey olarak görülmemeli. Sonuçta bu duygu, insanları daha şefkatli ve merhametli olmaya da itiyor. Hayvanlara bakmak, onların ihtiyaçlarını karşılamak insana hem bir amaç hem de tatmin hissi veriyor. Egonun bu yanını biraz daha olumlu görmek lazım belki de.
Bir de insanın bu zaafından yararlanan kötü niyetliler var. İnsanların duygusal zaaflarını kullanarak para kazanmaya çalışanlar, özellikle de hayvanlar üzerinden bunu yapanlar, hem insanları hem de hayvanları sömürüyor. Mesela sırf para için hayvanları kötü koşullarda üretip satanlar ya da sahte kurtarma hikâyeleriyle bağış toplayanlar... Bu tarz şeyler insanın vicdanını sızlatıyor.
En kötüsü de bu işin bir döngü haline gelmesi. İnsanlar bir hayvan sahiplenmek isterken aslında o hayvanın sömürüldüğünü fark etmiyor. Özellikle petshop’lardan alınan hayvanların çoğu kötü üretim çiftliklerinden geliyor ve bu talep sürdükçe üretim de devam ediyor. Burada suçlu sadece satıcılar değil aslında, bilinçsiz tüketim de bu durumu körüklüyor.
Tabii bir de sosyal medya var. Bazı insanlar sırf ilgi çekmek ya da takipçi kazanmak için hayvanları aksesuar gibi kullanıyor. Bunu gördükçe, insanların duygularını manipüle etmenin ne kadar kolay olduğunu anlıyorsun. Ama asıl mesele, bu tür sahtekârlıklara karşı farkındalık yaratmak ve insanları bilinçlendirmek.
Bu yüzden bence hayvan sahiplenmek isteyen herkesin önce gerçekten araştırma yapması, güvenilir barınaklara ya da kurtarma organizasyonlarına yönelmesi gerekiyor. Bu hem kötü niyetli insanlara fırsat vermemek hem de hayvanların daha iyi bir hayat sürmesini sağlamak için önemli. Yoksa bu sömürü düzeni devam eder gider.
Doğanın ve hayvanların bu kadar acımasızca sömürülmesi insanlık adına utanç verici. insanların zaaflarını ve sevgilerini manipüle eden bu tür ticaret ağları aslında daha büyük bir karanlığın parçası.
Bu haberlerini okuduğumuz olay, sadece yasa dışı hayvan ticaretinin boyutlarını değil, aynı zamanda insanların hayvanlar üzerindeki tahakkümünü ve bencilliğini de gösteriyor. Bir goril yavrusu gibi savunmasız bir canlının, ticaret malı gibi taşınması, hem doğaya hem de o canlının yaşam hakkına karşı büyük bir ihanet. Ve arkasında devasa bir para döngüsü var.
Sorun şu ki, bu ticaretin talep kısmını besleyen insanlar var. Egolarını tatmin etmek için egzotik hayvanları sahiplenmek isteyenler ya da koleksiyonlarına eklemeye çalışanlar, bu sömürünün devam etmesine neden oluyor. Bence bu tür olaylar, sadece yasa dışı ticaret yapanları değil, talep yaratan zihniyeti de sorgulamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Bu yüzden farkındalık yaratmak çok önemli. Yasalar sıkılaştırılmalı, kontrol mekanizmaları artırılmalı ve en önemlisi toplumun bilinçlenmesi sağlanmalı. Aksi takdirde bu düzen devam eder ve daha nice savunmasız hayvan, insanların bencil arzuları uğruna yok edilir.