ANKA Ekonomi Koordinatörü Erdal Sağlam'ın kaleminden Haftalık Ekonomi Analizi: Siyasetin gölgesinde enflasyon haftası
Erdal SAĞLAM
Önümüzdeki hafta, giderek kızışan siyasi tartışmaların gölgesinde, kritik bir enflasyon tartışması yaşanacak. Pazartesi günü açıklanacak Ekim ayı enflasyon oranlarının ardından, hafta sonu açıklanacak Merkez Bankası Enflasyon Raporu’ndan önümüzdeki döneme ilişkin atılacak adımların ipuçları alınacak.
Geçtiğimiz hafta açıklanan öncü veriler, pazartesi açıklanacak Ekim ayı enflasyon rakamlarının, yine beklenenden yüksek çıkacağını gösterdi. İstanbul Ticaret Odası perakende fiyat artışını yüzde 3.6 olarak açıklarken; Türk-İş’in yaptığı araştırmada, gıda fiyatlarındaki Ekim ayı artışı yüzde 3’ün üstünde çıktı. Piyasa oyuncularının, geçen hafta başında yapılan ankette, Ekim ayı için enflasyon tahmini ortalaması yüzde 2.5 civarındaydı. Gelen bu öncü veriler, piyasalarda artık, “Ekim ayında yüzde 2,5-3 arasında bir enflasyon beklentisi”nin oluşmasına neden oldu.
Yüzde 2.5 ya da üstünde çıkacak bir Ekim ayı enflasyon rakamı, özellikle ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’nın enflasyonda beklediği patikaya girilemediğini göstermiş olacak. Merkez Bankası yılın bu aylarında, aylık enflasyon rakamlarının yüzde 1.5 civarına inmesini bekliyordu ama bu olmadı.
Pazartesi günü açıklanacak bu rakamdan sonra ilk tartışılacak nokta, neden uygulanan programa rağmen enflasyonun yeterince düşürülemediği olacak. Büyük ihtimalle Merkez Bankası bu rakamın ardından, “Mal piyasalarında para politikasının etkisi görülüyor. Ancak kiralar ve hizmet sektöründeki fiyat katılığı devam ediyor” açıklaması yapacaktır. Bununla birlikte hizmetlerde de trendin aşağı döndüğü önümüzdeki dönemde istenen sonuçların alınacağı belirtilecek.
Bu arada tabii ki, bir süredir konuştuğumuz, “mali tedbirlerin enflasyonun düşürülmesi için parasal politikalara destek vermesi gerektiği” konusu gündeme gelecek. İktisatçılar, enflasyonun sadece kura dayalı düşürülemeyeceğini, mali tedbirlerin, özellikle de harcamaların kısılmasının önemi üzerinde epeydir duruyorlar. Bu konuda Bakan Mehmet Şimşek’in atmaya çalıştığı adımların da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geri döndüğünü biliyoruz. O nedenle enflasyonla mücadelede mali ayağın eksikliği yeniden gündeme gelip tartışılacaktır.
Ekim ayı enflasyonuyla birlikte, doğal olarak, 2024 yıl sonu enflasyonunun kaç olacağı, bunun 2025 yılı enflasyonunu nasıl etkileyeceği de tartışılacak. Piyasa oyuncuları yapılan ankette, Ekim ayı enflasyonunun yüzde 2.5 tahmin ederken yıl sonu enflasyonu için ise yüzde 44 tahminlerini belirtmişlerdi. Şimdi, tabii ki Kasım ve Aralık ayı rakamlarına bağlı olarak, piyasanın bu tahmininin büyük ihtimalle gerçekleşeceğini, belki bu oranın da üzerine çıkılacağını söyleyebiliriz.
Asgari ücrete zam beklentisi yükseliyor
Bu yıl sonu enflasyonun, hedeflerin epey üzerinde, yüzde 44 olarak gerçekleşmesi, 2025 yılı enflasyon hedeflerini de yakından ilgilendiriyor. Orta Vadeli Program’la birlikte iktidar, 2025 yıl sonu için yüzde 17.5’lik bir enflasyon hedefi koymuştu ama bunun gerçekleşmesi artık gerçekçi görülmüyor.
Merkez Bankası’nın bu konuda söyleyecekleri piyasalar için önemli olacak. O nedenle önümüzdeki hafta açıklanacak Enflasyon Raporu da, piyasalar açısından büyük önem taşıyor. Merkez Bankası’nın normal olarak iktidarın enflasyon hedefini baz alıp, bunun altında ve üstünde belirleyeceği bir hata koridoru ile kendi enflasyon tahminlerini açıklaması gerekiyor. Ancak gelinen noktada, Ekim ayındaki beklentinin de etkisiyle, Merkez Bankası’nın yüzde 17.5’lik hükümet hedefini baz alması gerçekçi olmayacak.
O nedenle Merkez Bankası’nın gerçekçi bir rakam için yüzde 20’nin üzerinde bir rakamı hedeflemesi makul olabilir. Ancak Merkez Bankası böyle bir yola gidip kendi rasyonel tahminini açıklayabilir mi, bilmiyoruz. Yoksa iktidarın yüzde 17.5’lik hedefini nokta hedef olarak alıp, yüzde 5-6’lık iki taraflı hata koridoru mu belirleyecek, o da bilinmiyor. Enflasyon koridoru için alt ve üstte yüzde 5’lik marj koyulursa, Merkez Bankası yüzde 17.5 nokta hedef saptayıp, koridorun üst sınırını yüzde 22.5’e kadar çıkarabilir. Ancak bu da yine “Merkez Bankası’nın Hükümetin enflasyon hedefine inanmadığını” gösterecektir.
Ekim ayı enflasyon rakamı, aynı zamanda yılbaşında kesinleşecek, asgari ücret zammı tartışmasına da yeni bir boyut katacak. Bu yılı yüzde 44’le bitirecek enflasyonun, iktidarın izlediği tutumun da etkisiyle, gelecek yıl sonunda yüzde 20’nin altına düşme ihtimali artık tümüyle kayboldu. Buna bağlı olarak da artık yüzde 17.5’lik hedef enflasyon oranında bir zamla yetinilmesi ihtimali de kalmadı. Zaten bir süredir yüzde 25 zam oranını belirten iş dünyası temsilcilerinin bile asgari ücret zammının yüzde 30, hatta bunun birkaç puan üzerine çıkmasına ses çıkarmaları beklenmiyor. İş insanlarının özel konuşmalarda zaten yüzde 30’a razı olduklarını söylediklerini biliyoruz. Kaldı ki; IMF bile artık yüzde 30 ve üzerine bir rakam verilmek zorunda olduğu görüşünü paylaşmaya başladı.
Çünkü artık herkes, yoksullaşmanın geldiği korkunç boyutları, dar ve sabit gelirli kesimin daha fazla sıkıştırılmasının toplumsal sorunlar yaratacağını görüyor. Türk-İş’in hesapladığı açlık sınırı Ekim sonunda 20 bin TL’nin epey üzerine çıkmış durumda. Yani yüzde 25’lik zam halinde, yılbaşında açlık sınırının bile altında bir asgari ücret belirlenmiş olacak.
Siyasi krizin bu tartışmalar yeterince gündem olmasını engelleyeceği ortada. Esenyurt Belediye Başkanı’nın alınmasıyla birlikte siyasi kriz yeni bir boyut kazandı. Muhalefet sertleşiyor, sürekli erken seçim tartışmaları gündemde olacak. Doğal olarak ekonominin yeterince tartışılmamasını beraberinde getirecek. Belki de amaçlardan birisi buydu diyoruz.