Çorum'da çiftçinin satamayıp depoya kaldırdığı soğan çürümeye başladı
Haber: Seyfi Çelikkaya
(ÇORUM) - Çorum’un Alaca ilçesinde coğrafi işaret tescilli 'Alaca mor soğanı’ üreticisi, maliyetinin yarı fiyatına bile alıcı bulamayınca depolarda çürümeye başlayan tonlarca soğanı dere yataklarına dökmek zorunda kaldı. Soğan üreticisi Şenol Şahin, "Adam diyor ki soğanı dereye döküyor. Dökmeyeyim mi? Söyle bu malı kime yedireceksin? Seçiyoruz bunun içinden, bunun üçte biri sağlam kalmıyor, dört torbadan. Ondan da ceza yiyoruz, sen çevre kirliliği yaptın diye, bir de ceza yiyoruz" dedi.
Çorum’un Alaca ilçesinde üretilen, parlak görünümlü, sert dış kabuklu, keskin aromalı, kokusu ve koyu rengiyle öne çıkan mor soğanın hasadını yaklaşık 6 ay süren bekleyişin ardından gerçekleştiren üretici, hasat döneminde maliyetin altında bile satamadığı ürününün bir kısmını depolara istifledi. Yaklaşık maliyeti 15 lirayı bulan mor soğan, marketlerde 40 liradan, 5 liranın üzerinde maliyeti bulunan sarı soğan 10-12 liradan işlem görmesine karşılık, çiftçinin depoladığı ürünü çürümeye başladı. Depolardaki tonlarca soğan içerisinden seçilen çürük soğanlar, Alaca ilçesinde dere yatağı kenarına dökülmeye başlandı.
"Üçte biri sağlam kalmıyor"
Çorum’un Alaca ilçesinde çiftçilik yapan, soğan üreticisi Şenol Şahin, her yıl toprakla buluşturdukları bir kilo tohumdan 4 ila 6 kilo arasında ürün alırken, bu yıl bir kilo tohum atıp, bir kilo ürün aldıklarını, bunun da maliyeti artırdığını bildirdi. Satamayıp depoya kaldırdıkları soğanın çürüdüğünü, bu nedenle çöpe atmaktan başka çarelerinin olmadığına belirten Şenol Şahin, çiftçinin derdini şöyle özetledi:
"Çürüyor, al, ne yapayım, ne yapalım bu soğanı? Adam diyor ki; soğanı dereye döküyor. Dökmeyeyim mi abi? Söyle bu malı kime yedireceksin? Seçiyoruz bunun içinden, bunun üçte biri sağlam kalmıyor, dört torbadan. Bu torba 30 kilo, 35 kilo, dökülen, içinden çıkan soğan bu, bunu nereye dökeceğim? Millete bir de çevre kirliliği oluyor. Hadi ne yapayım? 350 dönüm soğan ektim soğan, bire 4-5-6 alacağımız mor soğan bu, sarı soğan değil, şu anda altı alacaktık, bire bir oldu. Ürün vermedi, ondan sonra da fiyatlar da tutmadı. İhracat da kapandı. Ne yapayım ben bu soğanı? Söyleyin Allah için. Mazotu aldım 30-35 liraya mazot aldım, mazot 50 liraya çıktı. Gübre iki katına çıktı. Motor taksitlerini yatıramıyoruz. Ekipmanların kredisi dünya para tuttu, banka faizleri yüksek. Ben bu ekmek için mücadele ediyorum. Köylüyüm, arazim var. Bin 500 dönüm arazi ekiyorum. Adam Ankara'da duruyor, tarlaya geliyor buradaki köylüden mazot parası alıyor. Ürüne destek verin, ben de bunun desteğini kendim alayım. Ben bunun yüzünden desteğini de almıyorum. Ankaralı memur tutuyor tarlayı kiraya veriyor, mazot desteğini onlar alıyor. Biz üretemeyecek duruma geldik. Alaca Barajı'nda barajında 180 bin dönüm arazi var. 180 dönümden bin dönüm sulu arazi, baraj bitti, barajlar kurudu. Bu sene belki iki-üç bin dönüm ekilmeyecek. İki üç bin dönüm yer ancak zor ekeriz. 180 bin dönüm sulu araziden 3 bin dönüme düşüyor, kuraklık var, gelecek sene üretmeyeceğiz. Ekme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz.
"Ürünümüzü sokağa atmayalım"
Hükümet olarak bize destek olacak, çiftçiye destek olacak. Ürünümüzü sokağa atmayalım. Vatandaşın kursağına girsin. Asgari ücretli bugün yazık bir soğan alamıyor ama biz de bunu satamıyoruz şu anda. Bizim bu milletin kursağına gitsin, çöpe atacağız bunları bu ayda olmazsa gelecek ay çöpe gidecek, kesin çöpe gidecek. Burada fakir fukara burada bir sürü insanlar ekmek yiyor. Alaca'da üç bine yakın Suriyeli çalışıyor, bunlar ekmek yiyor. Alaca’da bir sürü ara insanlar ekmek yiyor, bundan geçim sağlıyor. Mazot pahalı, gübre pahalı, ürün pahalı, tohum pahalı, biz yetiştiremiyoruz. Allah için, ben bir Alaca'nın Eski Apar köyünde çiftçilik yapıyorum, en verimli arazilerde, sondayla suluyoruz, elektrikle suluyoruz, dünyan para. Benim köyüme su da yok mesela, baraj da yok, imkanlarla suluyoruz ama üretiyoruz, biz üreteceğiz, biz üretmek mecburiyetindeyiz."
"7-8 liraya mor soğanı satamıyoruz, sarı soğan da 4 lira, 5 lira"
Mor soğanı maliyetinin çok altında 7-8 liraya, sarı soğanı da 4-5 liraya satamadıklarını kaydeden Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mor soğanın maliyeti bire bir, dönümden beş altı mor soğan alıyorduk, bu sene bir oldu. Bunun maliyetiyle 15 lirayı buluyor bize şimdi. Şimdi biz 7-8 liraya mor soğanı satamıyoruz, sarı soğan da 4 lira, 5 lira. Bunu markette de satıyorlar, ne yapalım? Alaca soğan yatağı, patenti bizim ‘Alaca Çorum moru’ olarak, biz patentini aldık. Marka olduk dünyaya ama elimizden tutulup pazarını açacak. Tarım Bakanlığı pazarını açsın, belediyelere versin. Her belediye bundan alsın, bizden alsınlar maliyetine verelim. Ama bizim soğanımız da parasını bulsun. Çok perişanız, çiftçinin sahibi yok. Ziraat Odaları Birliği hiç bizi aramıyor, hakkımızı aramıyor, bizi temsil etmiyor. Adam çıkıyor şu kadar bin ton soğan ekildi, bu kadar ton biber ekildi. Ama gelip de buradaki çiftçinin durumunu görmüyorum. Allah yardımcımız olsun, çiftçi çok perişan. Nereye dökeyim ben bunu? Soğanı dereye dökmeyin de nereye dökeyim? Bir yere döküyoruz. Ondan da ceza yiyoruz, sen çevre kirliliği yaptın diye, bir de ceza yiyoruz."