Eğitim-İş Eskişehir Şubesi: "Eğitim, iktidarın istediği biat ve itaat eden toplumu inşa etmenin aygıtı haline getirilmiştir"
(ESKİŞEHİR) - Eskişehir’de Eğitim-İş Sendikası’na üye öğretmenler, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Açıklamada, “Eğitim, güncel siyasetin ve hamasetin aracı; iktidarın kendi ideolojisini dayatmanın, istediği biat ve itaat eden toplumu inşa etmenin aygıtı haline getirilmiştir” denildi.
Eğitim-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, okulların yarıyıl tatiline girmesinin ardından Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin açıklama yaptı. Şube Başkanı Fadime Arslan, eğitimde dinselleşme ve laik eğitim karşıtı uygulamalarının arttığını söyledi. Çocuklara ücretsiz sağlıklı bir öğün yemek sözünün de tutulmadığını hatırlatan Arslan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin için hazırladıkları ‘gelişim raporu’nu okudu. Arslan, şu ifadeleri kullandı:
"Eğitim güncel siyasetin ve hamasetin aracı haline geldi"
“Bugün, 2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk döneminde yaşanan sorunları ele almak ve bu sorunların temelinde yatan politikalara dair bir değerlendirme yapmak için bir aradayız. Ne yazık ki eğitimde yaşanan sorunlar her geçen yıl katlanarak artmaktadır. Eğitim, güncel siyasetin ve hamasetin aracı; iktidarın kendi ideolojisini dayatmanın, istediği biat ve itaat eden toplumu inşa etmenin aygıtı haline getirilmiştir. Bunun sonucu olarak önceki dönemlerden devreden sorunlara bu eğitim döneminde yenileri eklenmiştir.
"Yaklaşık bir buçuk milyon öğrenci örgün eğitim dışında kalmıştır"
2023- 2024 MEB istatistiklerine göre, eğitim dışındaki çocuk sayısı yüzde 38,4 artarak 612 bin 814’e ulaşmıştır. Bu sayı, son üç yılın en yüksek seviyesidir. Erkek çocuklar, hane dışında gelir getiren işlerde çalıştırılmakta; kız çocukları ise erken evlilikler ve ev içi bakım yükü nedeniyle eğitim dışına itilmektedir. MEB’in uyguladığı politikalar çocuğun üstün yararına değil, eğitimde dinselleşmeye ve piyasalaşmaya hizmet etmektedir. Başta deprem bölgesi olmak üzere, ülke genelinde ihtiyaç duyulan okul ve derslik sayısı karşılanmamış; eğitimde yatırımlara yeterli bütçe ayrılmamıştır. Bu nedenle, yıllar önce sonlandırılacağı vaat edilen ikili eğitim uygulaması devam etmekte, ders sürelerinin kısalmasına ve öğrenme kayıplarına yol açmaktadır. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde 40 kişiyi aşan kalabalık sınıflar olağan hale gelmiştir.
"Bir öğün okul yemeği sözü tutulmamıştır"
Türkiye’de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. OECD’ye göre Türkiye’de çocuk yoksulluğu oranı yüzde 22,4’tür ve her beş çocuktan biri yeterli beslenememektedir. Eğitim daha da piyasalaşmış ve ticarileşmiştir. AKP iktidarı, kamusal eğitimi niteliksizleştirerek aileleri özel okullara yöneltmektedir. 2012-2013’te 4 bin 664 olan özel öğretim kurumu sayısı, 14 bin 352’ye yükselmiştir. Artış oranı yüzde 207’dir. MESEMLER Çocuklarımızı hayattan koparmakta ve çocuk emeği sömürüsüne zemin hazırlamaktadır! MEB istatistiklerine göre 421 bin 520 olan MESEM’li öğrenci sayısı birinci dönemde 100 bin artarak 511 bin 272’ye ulaşmıştır ve bu çocukların yaşam hakkı tehlikeye atılmaktadır.
"Eğitimde dinselleştirme ve laik eğitim karşıtlığı artmıştır"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bizzat kullandığı ifadeler ve sergilediği tutumla, iktidarın kendi dünya görüşüne uygun bir nesil yetiştirme hedefinin ‘biçilmiş kaftanı’ olduğunu her fırsatta kanıtlamıştır. Mili Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ‘Tarikat-cemaat dediğiniz STK’larla protokol yapmaya devam edeceğiz’ diyerek bakanlığın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolü olduğunu söylemiştir. Okulların temizliği yapılamamış, güvenliği sağlanamamıştır. Milyonlarca öğrencinin eğitim gördüğü okulların temizliği yapılamamış, okul tuvaletlerinde tuvalet kağıdı ve sabun dahi bulunamamıştır. Bakanlık, bu durumu geçici ve güvencesiz istihdam biçimleriyle, İŞKUR’dan kısa süreli çalıştırma gibi yöntemlerle çözmeye çalışmıştır."
Yusuf Tekin’e gelişim raporu
Arslan, Bakan Yusuf Tekin için hazırlanan ‘gelişim raporu’nda yer alan değerlendirmeleri şöyle açıkladı:
"Tarikat ve cemaatlerle ileri düzeyde işbirliği yapar. Tarikatlara, cemaatlere ve liderine itaatkâr özellikler sergiler. Sorumlu olduğu kişilerle sağlıklı iletişim kuramamaktadır. Eğitimde laiklik ve bilimi değil, hurafeleri öncelemektedir. Eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarıyla ilgili sorulara doğru cevap verememektedir. Cumhuriyet değerleri ile uyumlu davranışlar gösteremiyor. Anayasa, hukuk, kanun bilgisine sahip değildir. Kavram becerileri yeterli düzeyde değildir; evrensel olarak tek tanımı olan laiklik kavramını anlama ve tanımlama konusunda desteğe ihtiyaç duymaktadır. Öğrenciler ve eğitim çalışanlarının sağlığını korumak için gereken önlemleri yapamaz."
Yusuf Tekin’e ara tatil önerileri
Arslan, Bakan Yusuf Tekin’e ara tatil için şu önerileri sıraladı:
"Anayasa, Milli Eğitim Temel Kanunu okunacak. Nutuk okunacak. 3 Mart Devrim yasaları her an görebileceği bir yere asılacak ve anlaşılana kadar her gün okunacak. Atatürk İlke ve İnkılapları okunacak ve bu ilkeler ışığında Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Bakanının görev ve sorumlulukları ile ilgili bir kompozisyon yazılacak. Kurtuluş savaşı yıllarında, savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü bir dönemde toplanan (16-21 Temmuz 1921) ve Türk eğitim sisteminin temellerinin atıldığı Birinci Maarif Kongresinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı açılış konuşmasının analizi yapılacak. Güvenilir kaynaklardan Cumhuriyet tarihi okunacak. Eğitimle ilgili güncel sözcüklerden oluşan bir Eğitim Sözlüğü hazırlanacak. Bir okul öncesi eğitim kurumunda bir gün 50’şer dakikalık 6 derse ara vermeksizin katılacak. Bir organize sanayi işletmesinde haftada 6 gün sabah 8 akşam 10 işçi olarak çalışacak. Bir gün okula aç gidecek ve günü bir simit bir ayranla geçirecek. Suyu musluktan içecek."