İYİ Parti'den Şiddet ve Şiddetle Mücadele Çalıştayı
(ANKARA)- İYİ Parti, 16-17 Kasım günlerinde “Şiddet ve Şiddetle Mücadele Çalıştayı” düzenleyecek. Çalıştaya, 63 akademisyen konuşmacı olarak katılacak. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Kevser Ofluoğlu, çalıştaydan elde edilen sonuç bildirgesini, “ilgili bakanlıklara, partilerin ilgili genel başkan yardımcılarına ve ilgili sivil toplum kuruluşlarına gönderip çözümün bir parçası olmayı" hedeflediklerini belirtti.
İYİ Parti, 16-17 Kasım'da “Şiddet ve Şiddetle Mücadele Çalıştayı” düzenleyecek. Şiddetin nedenleri, sonuçları ve önlenmesiyle ilgili toplumsal bilinci artırmak ve şiddetle mücadeleye ilişkin yasal tedbirlerin tartışılacağı çalıştaya, akademisyen, sosyolog, psikolog ve hukukçular ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılacak.
Çalıştayda, şiddet "Toplumsal Normlar ve Şiddet", "Cinsiyet Temelli Eşitsizlikler ve Kadına Yönelik Şiddet", "Çocuğa Yönelik Şiddet ve Çocukların Korunması", "Ailenin Korunması ve Aile İçi Şiddet" ile "Medyadaki Şiddetin Yansımaları ve Dijital Şiddet ile Mücadele" başlıklarında ele alınarak, çözüm önerileri oluşturulacak. Çalıştayın sonuç bildirgesi, bakanlıklar ve ilgili kurumlara gönderilecek.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Kevser Ofluoğlu, çalıştayla ilgili ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Ofluoğlu, şunları söyledi:
“Türkiye’yi uzun süredir içine alan ve bir türlü önüne geçilemeyen ciddi bir şiddet sarmalı var. Bu şiddet yalnızca kadınları, çocukları hedef almıyor ama gündeme daha kırılgan gruplar olduğu için onlar geliyor. Sokak hayvanlarına dair şiddet. Bütün canlılara dair engellilere dair. Şiddet Türkiye’de giderek artıyor. Toplumsal yapımızı bozuyor. Aile içi şiddet, toplumun temeli olan aileyi, manevi değerleri yok ediyor. Çocuklar dahil, herkes bu şiddetten kötü bir şekilde zarar görüyor.
“İktidarın görevi, şu anda acil bir eylem planı düzenlemek olmalı”
Normalde iktidarın görevi, şu an devam eden bu şiddete karşı acil bir eylem planı düzenlemek, ilgili bakanlıkları bir araya getirmek ve caydırıcı tedbirler dahil önlem almaktır. Ama bunu yapmadılar. İYİ Parti olarak bizler de ‘kadını, çocuğu öncelemenin Narinlerle, Sılalarla gündeme gelen şiddeti ortadan kaldırmak adına ne yapabiliriz’ düşüncesiyle 3 aydır bu çalıştayın hazırlığını yapıyoruz. Ankara’dan 9 üniversiteden 63’e yakın akademisyenin, sosyal hizmet uzmanının, sosyoloğun, psikoloğun, Ankara Barosu ve Barolar Birliği’nden şiddet alanında çalışmış hukuk adamlarının ilgili sivil toplum kuruluşlarının, engelli, çocuk, yaşlı, kadın hepsinin bir araya gelerek bir toplumsal uzlaşı, istişare kültürü ile ayağı yere sağlam basan, önce ‘Türkiye’de bu şiddetin nedeni nedir, niye bu kadar arttı’ ortaya arttığını ortaya koyacak, daha sonra uzun vadede değişimi planlayarak hayata geçirecek okul öncesi eğitimden başlayarak bir plan ortaya koymak bunu uygulamaya koyabilmek, acil olarak da hala devam eden ‘şiddeti önlemek için akut olarak ne gibi caydırıcı tedbirler alınabilir’ bunu ortaya koymak istiyoruz.
“23 Kasım’da sonuç bildirgesiyle kamuoyuyla paylaşacağız”
Toplumda da çok ağır gündemlerle baskılanan, göz ardı edilen bu yüzden de bir türlü tedbir alınmayan şiddeti yeniden gündeme taşımak ve farkındalık yaratmak istiyoruz. 23 Kasım’da bir çalıştay sonuç bildirgesiyle bunu kamuoyuyla paylaşacağız. İYİ Parti olarak, ‘şiddeti önlemeye’ yönelik bir referans kaynak bir kitapçık basacağız. Bu broşürü de ilgili bakanlıklara, partilerin ilgili genel başkan yardımcılarına ve ilgili sivil toplum kuruluşlarına gönderip çözümün bir parçası olmayı hedefledik.
“Ya az ceza veriyorlar ya da Narin cinayetinde olduğu gibi cezayı geciktiriyorlar”
Kadına yönelik şiddetin artmasının temel sebebinin ekonomi olduğuna dikkat çeken Ofluoğlu, “artan uyuşturucu kullanımı ve medyanın yaptığı kontrolsüz haberlerle” yaygınlaştığını belirtti. Ofluoğlu konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Bir erkek bir kadını katlediyor. İnternette buzlama yapılmadan o katliam yayınlanabiliyor. Şiddet, görülerek de tetiklenen bir durum. Bir diğer neden, caydırıcı cezaların olmayışı… Ya az ceza veriyorlar ya Narin cinayetinde olduğu gibi cezayı geciktiriyorlar ya da ‘haksız tahrik indirimi’ gibi cinayetleri ‘namus cinayetleri’ adı altında birleştiriyorlar. Ya da takım elbise giydi diye eşini katleden adama ‘iyi hal indirimi’ uygulayabiliyorlar.
“Erkeğin soyadını almadan kendi soyadını alamazsın’ dayatması”
Hükümetin, devleti yöneten iktidarın kadınlara bakış açısını biliyoruz biz. Bu bakış açısı doğrultusunda politika uyguluyorlar. Kadına, ‘erkeğin soyadını almadan kendi soyadını alamazsın’ dayatması Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen ısrarla yargı paketlerine getirmesi, kadını birey olarak görmekten uzaklaştırması, ‘şiddeti teşvik ediyorum’ manasına geliyor. ‘Kadın bir birey değildir, evinde oturmalıdır çocuk bakmalıdır, yediğine, içtiğine dikkat etmelidir’ politikası vardır bunlarda. Bakış açıları da budur. Oysa yasal düzenlemeler mevcut. 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair kanunu’ yasal olarak son derece yeterli bir kanundur. Ancak uygulayıcılarda bir problem var. Hukuki yetersizlikler var. Caydırıcı cezaların olmadığı, politikaların uygulanmadığı bir durum söz konusu.”
“Meclis’te iki komisyon kuruldu. 1,5 ay oldu daha adım atmadılar”
Kevser Ofluoğlu, bu konuda TBMM’nin de önemine değinerek şunları söyledi:
“Çocuğa yönelik istismar ve kadına karşı şiddeti önleme adına Meclis’te iki komisyon kuruldu. 1,5 ay oldu daha adım atmadılar. 1,5 ay içerisinde 15 kadın cinayeti işlendi. Tekirdağ’da 15 gün önce 9 aylık bir çocuğa cinsel istismar uygulandı. Devletin çocukları ana baba da dahil, her türlü şiddetten ve kötülükten koruma görevi vardır. AKP iktidarı maalesef ne kadınları ne çocukları ne de sokak hayvanlarını ne de toplumu koruyamıyor. Bu topraklarda korkuyla değil güvenle yaşamaya hakkımız var.
“Narin’in mezarına gidip, ‘Ben gereğini yaptım kızım’ diyebilecek”
Çok ağır gündemlerle ekonomik krizi, şiddeti tetikleyerek, uyuşturucuyu görmezden geliyorlar. Çocuklara musallat olmayı, görmezden geliyorlar. TÜİK verilerine göre; son 10 yılda 210 bin çocuk cinsel istismara uğramış. Son 3 yılda 82 bine yakın çocuğa cinsel istismara uygulanmış, tecavüz edilmiş ve bunlar yansıyanlar. Çocuklarına sahip çıkamayan bir toplum geleceğine de sahip çıkamaz. Politikalarını da bu yönde de düzeltmiyorlar. Gidip Narin’in mezarında bakanların dua okuması değil, onu daha sonra okuyacak. Önce failleri bulacak, çocukların canına kasteden gerekli tedbirleri alacak, kadınları yok edenlere gerekli tedbirleri alacak, ondan sonra Narin’in mezarına gidip, ‘Ben gereğini yaptım kızım’ diyebilecek. Dostlar alışverişte görsün politikaları var bunların.
1 Ocak 2024’ten bugüne 381 kadın cinayeti işlendi. 11 ayda 560 kadın öldürülmüş. Bunun için adım atmak da yok. Onların gündemi farklı, ‘ölene kadar iktidarda kalalım, Türkiye Cumhuriyeti devletini Türksüz, Atatürksüz, Cumhuriyetsiz bir planlama içine alalım, bebek katilini, umut hakkı adı altında İmralı’dan çıkartalım.’ Bir hak varsa gazilerin ve onların ailelerinin hakları vardır.”