Kamu çalışanları iş bıraktı... KESK, Çalışma Bakanlığı önünde: "Memur maaşı acilen 79 bin TL'ye çıkartılmalıdır"
(ANKARA) - 81 ilde iş bırakan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, Ankara'da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, "Memur maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına göre değil gerçek enflasyon oranına göre yapılmalıdır. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer ise "Tüm emekçiler, yoksulluğu kader haline getirenlere, sendika hakları baskı altına alınanlara ve emeğin onurunu yok sayan bu iktidara hep birlikte kırmızı kart gösteriyor" diye konuştu.
KESK üyeleri, memur maaşlarına yapılan zam oranını protesto etmek için yurt genelinde iş bırakma eylemi yaptı. Ankara'da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde toplanan üyeler, "Vergide adalet istiyoruz", "Genel grev, genel direniş" ve "Ek ödemeler emekliliğe yansıtılsın" yazılı pankart ve dövizler yazılı döviz taşıdı. Eyleme CHP Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer ve Suat Özçağdaş, CHP Ankara Milletvekili Ali Ersever, DEM Parti’den İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ ve Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan ile emekli sendikaları da destek verdi.
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, konuşmasında Akdeniz ve Beşiktaş Belediyesi'ne yapılan operasyonlara tepki gösterdi. Koçak, şöyle konuştu:
"Kamu emekçileri olarak, toplumun diğer kesimleri gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkûm ediliyoruz. Her geçen gün etkisini artıran ekonomik kriz, milyonların yaşamını daha da zorlaştırıyor. Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeğin birazını bile yansıtmazken, maaşlarımız mum gibi eriyor ve emekçiler olarak hızla sefalete sürükleniyoruz. Artık Yeter. Emekçisi, emeklisi geçinemiyoruz.
2025 yılını yüzde 30’luk asgari ücret zammının yanı sıra, kamu emekçileri ve memur emeklilerine yapılan yüzde 11,54; işçiler ve işçi emeklilerine reva görülen yüzde 15,75’lik sefalet zamları ile karşıladık. 1 Ocak’tan itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yapıldı. 2025 bütçesine göre attığımız her adımda ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre yüzde 81, ÖTV’de ise yüzde 51 artış olacak. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, kamu emekçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması utanç verici bir durumdur.
"Savaşa, ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvike değil, halk için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talep ediyoruz"
İş yerlerinde alın teri döken bizler, enflasyon karşısında ezilirken sermaye her geçen gün daha fazla kâr ediyor. Vergi yükünün büyük bölümü emekçilerin omuzlarına yıkılırken, patronların vergi borçları birer birer siliniyor. Kamu kaynakları, halkın ihtiyaçları yerine sermayeye ve yandaş projelere aktarılıyor. Bu adaletsiz düzenin bedelini yıllardır neden sadece biz emekçiler ödüyoruz? Kamu emekçilerinin, işçilerin, emeklilerin 'insanca yaşayacak ücret' taleplerini görmezden gelen siyasi iktidarın ücretlerimizi baskılayıp, boğazımızı sıkarak uygulamaya çalıştığı ekonomik programa karşı kamu emekçileri olarak itiraz ediyoruz.
Siyasi iktidarın toplumun büyük bölümünü oluşturan işçiler, kamu emekçileri ve emeklileri sefalete mahkûm eden politikalarına ve emeğimizin değersizleştirilmesine karşı bir kez daha sesimizi yükseltmek ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. Temel tüketim maddelerine ve kiralara yapılan yüksek oranlı zamlar, kamu emekçilerinin geçim koşullarını zorlaştırırken, alım gücümüzün her geçen gün biraz daha düşmesine neden oluyor. Bu nedenle, vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, insanca yaşayacak bir ücret talebi bugün tüm kamu emekçilerinin ortak talebi haline gelmiş durumdadır. Özetle savaşa, ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvike değil, halk için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talep ediyoruz.
"Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı"
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz ise şunları kaydetti:
"Türkiye'deki vergi sistemi, emeği ile geçinenler aleyhine işlemektedir. Ücretli çalışanlar, gelir vergisi dilimleri nedeniyle yıl içinde daha fazla vergi ödemek zorunda kalırken, sermaye kesimi vergi avantajlarından yararlanmaktadır. Kamu emekçileri olarak yılın başında aldığımız ücret, birkaç ay içinde vergi dilimlerinin artmasıyla erimektedir. Adil bir vergi sistemi, çok kazanandan çok; az kazanandan az vergi alınmasını ve servet vergisinin hayata geçirilmesini, düşük gelirli kesimlerin vergi yükünün azaltılmasını gerektirir. Talebimiz nettir. Ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Yıllarca kamu hizmetinde çalışan emekçiler, emeklilik dönemlerinde 'açlık sınırının altında' yaşamaya mahkûm edilmemelidir. Bugün, kamu emekçilerinin aldığı maaşın neredeyse yarısı ek ödemelerden oluşmaktadır. Ancak bu ödemeler, emekli maaşına dâhil edilmediği için; yani aslında 'kayıt dışı çalıştırıldığımız için' emekli olanlar büyük bir gelir kaybına uğramaktadır. Bu adaletsiz uygulamaya derhal son verilmeli, tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
"Memur maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına göre değil gerçek enflasyon oranına göre yapılmalıdır"
Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu emekçilerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Resmi enflasyon rakamları ile halkın hissettiği enflasyon arasında büyük bir fark vardır. Tabii ki bakanlıkta oturanlar, sarayda oturanlar bunu hissetmez ve anlamaz. Memur maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına göre değil gerçek enflasyon oranına göre yapılmalıdır.
Hepimizin bildiği gibi, tek adam rejimi olarak tarif ettiğimiz bu siyasal düzende, emekçilerin, asgari ücret tespit komisyonu da dahil olmak üzere, hiçbir pazarlık düzeneğinde, evrensel haklara uygun bir toplu sözleşme yasası bulunmamaktadır. Daha da ileri giderek, milyonlarca emekçiyi sefalet zamlarına sarı sendika eli ile mahkum edip, bunu seyyanen zam gibi tek adamın siyasal ulufe yöntemine terk etmek, bizim hızlıca ters yüz etmemiz gereken en önemli görevdir.
Alacağımız her zam, gerçek bir toplu sözleşme yasası ile teminat altına alınmalı ve taban aylığımıza dahil edilmelidir. Son toplu sözleşme süreci bu durumun tipik bir yansıması olmuştur. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme sürecinin, kamu emekçilerinin iradesini yansıtmaktan uzak olacağı açıktır. Grevli toplu sözleşme hakkı, kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesinin temelidir. Kamu emekçilerinin hak arama mücadelesinde en etkili araç olan grev hakkı, anayasal güvence altına alınmalı ve sendikalar, üyelerinin haklarını savunabilecek yasal zeminler oluşturulmalıdır.
Kamu emekçileri, bu ülkenin eğitimini, sağlığını, yerel yönetimlerini, altyapısını ve sosyal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Ancak, yıllardır emeğimizin karşılığını alamıyor, her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zam politikalarına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Vergide adaletin sağlandığı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtıldığı, insanca bir yaşam sürebildiğimiz ve grevli toplu sözleşme hakkımızın tanındığı bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz."
"En düşük memur maaşının 79 bin TL'ye çıkartılmasını talep ediyoruz"
Karagöz, açıklamanın devamında kamu emekçileri adına taleplerini şöyle sıraladı:
"Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Eşit işe, eşit ücret talep ediyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Başta metropoller olmak üzere barınma ihtiyacımızı imkansız hale getiren kira fiyatlarına karşı, güncel verilere denk düşen kira yardımı talep ediyoruz. Asgari ücretin, insan onuruna yaraşır bir ücret düzeyine çıkartılmasını talep ediyoruz. İş yerlerinde ücretsiz kreş açılmasını talep ediyoruz. Kamuda mülakat değil, liyakat, yani kadrolu güvenceli istihdam talep ediyoruz. Seyyanen zamların, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, insanca yaşayabileceğimiz bir emeklilik talep ediyoruz. Kamu kaynaklarının 'müşteri garantili' projeler için değil, halk için kullanılmasını talep ediyoruz. Vergide adalet, az kazanandan az, çok kazanandan çok, yani adil bir vergi sistemi ve birinci vergi diliminin yüzde 10’a düşürülmesi ve sabitlenmesini istiyoruz. Bizleri toplu sözleşme masası adı altında, siyasal iktidarın iki dudağı arasına bırakan ve tüm yetki ve kararın hükümete terk edildiği sahte sendika yasasına karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi istiyoruz."
"Adil bir vergi düzenlemesi talep ediyoruz"
Asim-Sen Genel Başkanı Özgür Karaca da "Gerçeği yansıtmadığı açıkça belli olan TÜİK verileri üzerinden belirlenen yüzde 11,54'lük maaş artışı, kamu emekçileri ve emeklilerle adeta alay etmektir. Bu durum, emekçilerin alın terine karşı büyük bir saygısızlıktır ve asla kabul edilemez. Vergilerin emekçilerden toplanıp, sermaye sahiplerinin vergi borçlarının affedildiği bir düzeni reddediyoruz. Bizler, emeğimizin gerçek karşılığını istiyor; insanca yaşanacak bir ücret ve emekçileri koruyan adil bir vergi düzenlemesi talep ediyoruz" diye konuştu.
"Tüm emekçiler bu iktidara hep birlikte kırmızı kart gösteriyor"
CHP Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer ise şöyle konuştu:
"Kamu emekçileri, asgari ücretliler ve emekliler 'geçinemiyoruz, bıçak kemikte' diyorlar. AKP Genel Başkanı ne diyordu? 'Fahiş fiyat zammı yapanları boykot edin.' Peki vergilere yüzde 44 zam yapılırken, ev kiralarına yüzde 58 zam yapılırken, emekçiye-emekliye reva görülen yüzde 11,54 zam için bu yapılan iş bırakma eylemleri iktidara karşı yapılan bir boykottur. Türkiye'deki emekçi sınıf halkın alın terine, emeğin onuruna saldırmayı bırakın diyor. Tüm emekçiler, yoksulluğu kader haline getirenlere, sendika hakları baskı altına alınanlara ve emeğin onurunu yok sayan bu iktidara hep birlikte kırmızı kart gösteriyor. Ey iktidar duy sesimizi diyor. Emekçinin bu güçlü sesini duymazsan ilk seçimde sandıkta tokat gibi bu sesi duyacaksın."