Memurlardan iş bırakma eylemi...Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Kara: "Halkı yanıltan sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız"

Memurlardan iş bırakma eylemi...Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Kara: "Halkı yanıltan sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız"

(ANKARA) - Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Hürriyetçi Sendikalar Konfederasyonu (Hür-Sen) ve Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları (BASK) üyeleri, bugün bir günlük iş bırakma eylemi yaparak "sefalet ücreti" olarak nitelendirdikleri maaş zamlarını Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde protesto etti. Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hüseyin Kara, "TÜİK'in açıkladığı yüzde 44,38’lik yıllık enflasyon oranı çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamakta. Kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir" dedi.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Hür-Sen ve BASK üyesi memurlar, bugün "sefalet ücreti" olarak niteledikleri yüzde 11,54'lük memur maaşı zammına tepki göstermek için bir günlüğüne iş bırakarak Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde eylem yaptı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'na bağlı Büro-İş, Eğitim-İş, Genel Sağlık-İş, Tarım Orman İş ve Tüm Yerel-Sen üyesi memurların da katıldığı protestoya CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz ve Ankara Milletvekili Okan Konuralp de destek verdi.

Memurlar, iktidara "İnsanca yaşamak istiyoruz", "TÜİK yalanı emekçinin düşmanı", "Saraya değil, memura bütçe", "Zam, zulüm, işkence; işte AKP", "İktidar zammını al başına çal" sloganlarıyla tepki gösterdi.

Kara: "Bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz"

Eylemde konuşan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Kara, emeklerinin değersizleştirilmesine, yaşam şartlarının ağırlaştırılmasına, yoksullaştırılmalarına ve insanca yaşam haklarının hiçe sayılmasına karşı Türkiye'nin dört bir yanında memurların alanlarda olduklarına dikkat çekerek şunları söyledi:

"TÜİK'in açıkladığı yüzde 44,38’lik yıllık enflasyon oranı çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız. Yalanlarla örülmüş bu sistemin illüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz. Kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz.

"En düşük memur maaşına yüzde 100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacaktır"

Artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür. Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkânsız hale geldi. 2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren yüzde 30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen yüzde 11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen yüzde 15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir. Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendine gelmeye davet ediyoruz.

En düşük memur maaşına yüzde 100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacaktır. Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir. Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır. Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır."

Kuruoğlu: "Vergi yükünün çalışanların sırtına yüklendiği bu düzene başkaldırıyoruz"

Hürriyetçi Sendikalar Konfederasyonu (Hür-Sen) Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, yapılan maaş zamlarının KDV ve ÖTV'deki artışların karşısında eridiğini belirterek şöyle konuştu:

"2025 yılı için çalışanlara ve emeklilere reva görülen zam oranları, gerçek enflasyon rakamlarını ve halkımızın alım gücü kaybını göz ardı eden marazlı bir yaklaşımın ürünüdür. Yüzde 30’luk asgari ücret zammının yanı sıra, kamu çalışanları ve memur emeklilerine yapılan yüzde 11,54; işçiler ve işçi emeklilerine reva görülen yüzde 15,75’lik sefalet zamları kabul edilemez. 1 Ocak 2025’ten itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yapıldı. Ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre yüzde 81, ÖTV’de ise yüzde 51 artış olacak. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, kamu emekçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması utanç verici bir durumdur.

2025 yılı için açıklanan yıllık zam oranı bizlere göstermektedir ki; siyasi iktidar kemer sıkma politikalarını terk ederek adeta memur ve emeklilerin boğazını sıkma politikasına geçiş yapmıştır. Alın teri ve emeğin yok sayıldığı, vergi yükünün çalışanların sırtına yüklendiği bu düzene başkaldırıyoruz. Hakkımızı alana kadar meydanlarda olmaya devam edeceğiz. Emeklilerimiz ise açlık sınırındaki maaşlarıyla temel gereksinimlerini dahi karşılayamaz hale gelmiş, emeklilerimizin onurlu bir yaşam hakkı ellerinden alınmıştır. Bugün, ne yazık ki kendilerini memurların sesi olarak lanse eden sarı ve yandaş sendikalar, iktidar odaklı politika izleyerek çalışanların haklarını savunmaktan uzak kalmışlar, bu adaletsiz zam oranlarına ses çıkarmamışlardır. Siyasi iktidarlara payanda olarak sendikacılık yapıldığı müddetçe kaybeden kamu çalışanları olacaktır. Hürriyetçi Sendikalar Konfederasyonu olarak bu anlayışa karşı şiddetle duruyor, hak arama mücadelemizde yalnızca çalışanlarımızın çıkarlarını esas alıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanının 1993 yılındaki ifadesiyle hükümete seslenmek istiyoruz: 'Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor.'"

Yavuzyılmaz: "Onlar, lüks ve şatafat içinde yaşarken vatandaşımız bir gıdımlık ücret artışıyla yaşamak zorunda bırakılıyor"

CHP'li Yavuzyılmaz da dün gece köprü, tünel ve otoyollara gelen zamları hatırlatarak iktidarın vatandaşı soyduğunu ve enflasyonun altında ezdiğini söyledi. Yavuzyılmaz'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Bugün yaşanan sıkıntılar, bir zorunluluk değil, AK Parti’nin bir tercihi. AK Parti, vatandaşa dirsek gösterirken, kamu çalışanlarına hiza vermeye çalışırken diğer yandan yandaş şirketlerin kasasını doldurmaya devam ediyor. 2025 yılı itibarıyla 1 Ocak’ta yapılması beklenen köprü, tünel ve otoyollara dün gece itibarıyla devasa zamlar yapıldı. Son 1 yıl içinde Osmangazi, Yavuz Sultan Selim ve Çanakkale köprülerine yapılan zam oranları yüzde 300’ü aşmış durumda. AK Parti, öyle insafsız bir ekonomi politikası izliyor ki kendi hükümetleri döneminden önceki dönemlerde yapılan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve FSM Köprüsü’ndeki araç geçiş ücretlerine son 1 yıl içinde yaptığı astronomik zam oranı yüzde 453. Bunu protesto ediyoruz. 2024 yılında sadece bir kez asgari ücrete zam yapan AK Parti, köprü, tünel, otoyol geçişlerine 3 kez zam yaptı. Bunun adı vatandaşı soymaktır, enflasyonun altında ezmektir.

AK Parti, özelleştirmeyle sattığı termik santralleri satın alan yandaş şirketlere üretmedikleri elektrikle ilgili teşvikler veriyor. 2024 yılında kamu çalışanlarına vermediği zammı oluk oluk bu yandaş şirketlere hem de üretmedikleri elektrik için akıttı. Onlar, lüks ve şatafat içinde yaşarken vatandaşımız bir gıdımlık ücret artışıyla yaşamak zorunda bırakılıyor. Bu şirketlere bir önceki yıla oranlara teşviklerinde yaptıkları artış oranları yüzde binlerin üzerinde. 43 yandaş şirkete üretmedikleri elektrik için verdikleri teşvik oranındaki toplam tutar 2024’te 13 milyar lira. Onlara yüzde binlik teşvikte artış oranı, memura yüzde 11’lik artış oranı. AK Parti memura ‘yok ol’ diyor, yok etmek istiyor."