TBMM Milli Savunma Komisyonu... CHP’li Çakırözer: Siber Güvenlik Kanunu teklifi, sansür yasasından farksız bir yapı sergilemekte
(TBMM) - CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM Milli Savunma Komisyonu’nda Siber Güvenlik Kanunu Teklifi’nin görüşmelerinde; “Bu teklif, 2022 yılında ‘Dezenformasyonu nasıl önleyeceğiz’ diye Meclis’e getirilen ve TCK’ya halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu eklediğiniz sansür yasasından farksız bir yapı sergilemekte. Siber tehdit, siber olay, veri sızıntısı, algı operasyonu gibi muğlak ve yasal olarak belirsiz ifadelerle tamamen keyfi uygulama ve yaptırımlara açık bir düzenleme ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz” dedi.
TBMM Milli Savunma Komisyonu’nda 21 maddelik Siber Güvenlik Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri devam ediyor.
“Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırı şekilde Anayasa’nın 20'nci maddesi ihlal edilecek”
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, kanun teklifinin Anayasa’ya aykırılığıyla ilgili şunları söyledi:
“Hukuk devleti açısından önemli olan husus, hukuki belirlilik ve ölçülülüktür. Bu Anayasa'mızın 2'nci maddesinden, 6'ncı, 7'nci, 11'inci maddesi ve 26, 27'nci maddeleri çerçevesinde basın özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerin korunması, belirlilik, hukuk devleti açısından önemli bir noktadır. Gelen kanun teklifini bu çerçevede Anayasa'ya uygunluğunun oluşması gerekiyor. Bu kanun teklifinin 8'inci maddesi beşinci fıkrasının Anayasa'ya uygunluk konusunda sorunlu olduğu düşüncesindeyiz çünkü burada ‘Hâkim kararı üzerine ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Başkanın yazılı emri ile konutta, iş yerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilir ve kopya çıkarma, el koyma işlemi gerçekleştirilebilir’ deniyor. Hâkim kararı olmaksızın yapılan arama ve gerçekleştirilen kopya çıkarma ve el koyma işlemleri ise 24 saat içerisinde görevli hâkimin onayına sunuluyor.
‘Başkanın emriyle yapılan işlemler daha sonradan hâkimin onayına sunulacaktır’ deniliyor. Şimdi, hâkimin onayına sunulacak hükmü, durumun hukuksuz oluşunu ortadan kaldırmıyor yani hukuksuz bir durumu da hukuki bir hâle getirmiyor. Başkanın hiçbir şarta bağlı kalmaksızın vereceği bir karar vasıtasıyla konut dokunulmazlığı dâhil birçok hak ve özgürlüğe müdahale edilebilecek; karar verecek, konut dokunulmazlığı ihlali olacak. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırı bir şekilde Anayasa’nın 20'nci maddesi de ihlal edilecek ve bu durum kişi hak ve özgürlüklerine müdahale edilebilecek bir alan yaratacak; burada kişilerin huzur ve sükûnuna da dokunulabilecek. Bu işlemler, açık ve net olarak şu andaki hukuki mevzuatımızda sadece hâkim kararıyla yapılabiliyor; bu, açık ve net. Bu hâkim kararıyla yapılacak yetkiyi bir kurumun başkanına vermek yargı yetkisini de ihlal eden bir durum.
Anayasa'ya aykırılık konusunda ikinci söyleyebileceğimiz 16/5'inci madde var. Burada ise 16'ncı maddede düzenleme yapılmış, bu beşinci fıkra ise ‘Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı hâlde veri sızıntısı yapılmış gibi bu yönde algı oluşturmak suretiyle kurumları veya şahısları hedef almaya yönelik faaliyet yürütenlere iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir’ maddesi var. Şimdi, arkadaşlar, bu da sorunlu bir madde. Bu madde metninde yer alan ‘veri sızıntısı olmadığı hâlde’ ifadesinin fiiliyatta ne şekilde tespit edileceği açıklanmamış durumda; hukuki belirlilik ilkesine ve ölçülülük ilkesine aykırı. Bu durumun tespiti amacıyla bir mahkeme kararının mevcudiyeti yahut bilirkişi incelemesi veya veri sızıntısının olup olmadığını objektif bir şekilde ortaya koyabilecek bir test sonucunun esas alınması gerekmekte.”
“Siber güvenlik alanındaki suçun unsurları ağır ama kapsamı dar”
Teklife ilişkin bilgi veren ve teklifin ilk imza sahiplerinden AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ise konuşmasında şunları kaydetti:
“Ülkemizde kara vatan, mavi vatan ve gök vatandan sonra inşallah yeni bir kavramı daha bu kanunla ilave ediyoruz. Siber vatan veya siber uzay vatan kavramını da bugünden itibaren çok daha sık kullanacağımızı ve bu kanunun ülkemizin siber güvenliği açısından önemli bir süreci başlatacağını düşünüyoruz.
Ülkedeki siber güvenlikle sık sık saldırılar yapıldığı, finans kuruluşlarından enerji altyapılarına kadar sürekli saldırıların olduğu ya da saldırı olduğu iddiası ve algısının oluşturulduğu gündeme geliyor. Bu alandaki suçun unsurları çok ağır ama kapsamı çok dar. Bugünkü sosyal medya ve dijitalliğin geldiği noktada mevcut suç, bu amacı karşılamıyor. Burada bir değişikliğe ve yeni bir ilave hükme ihtiyaç olduğu kanaati var.”
“Ordumuzun askeri hastanelere ihtiyacı var”
Teklifin geneli üzerinde söz alan CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, konuşmasında şunlara değindi:
“Dünyada böyle bir ordusu olup da askeri hastanesi olmayan bir ülke yok. Ordumuzun askeri hastanelere ihtiyacı var. Askeri hastanelerdeki doktorluk kesinlikle uzmanlık alanı. Çatışma, ileride müdahale ve sınır ötesi harekatlarda çok gerekli olan konu ve bu doktorların yetişmesi de çok zor oluyor. Bu konudaki tecrübeler kesinlikle es geçilmemeli. Zaman içerisinde bunların hepsi yok olmaya yüz tutuyor. Askeri hastaneler konusunda bir an önce yanlıştan geri adım atılmalı, askeri hastaneler tekrardan açılmalıdır.
“Askerimizi sivil mahkemelerde yargılanır hâle getirdiniz”
Askeri yargı sisteminde yaptığımız düzenlemeler ve değişikliklerle askerimizi sivil mahkemelerde yargılanır hâle getirdiniz. Bu en hafif anlamıyla uzmanlık gerektiren bir konudur. Askerlik bir yaşam biçimidir. Bambaşka bir konudur. Bir askeri sivil mahkemede yargılamak demek onun yaşamını anlayamamak demektir. Tabii ki adli suçlardan bahsetmiyorum ama askeriyle ilgili en azından bu ihtisas mahkemelerinin kurulması, ihtisas mahkemelerinde askerlikle ilgili suçların görüşülmesi faydalı olacaktır. Bunu defalarca söyledik. Yine söylüyoruz.
Emekli astsubaylar, görevdeki astsubaylarımız, kıdem tazminatları ve ekonomik iyileştirmeler ile sosyal haklarıyla ilgili düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Daha önceki dönemde söz verilmişti. Ama sözümüzü yerine getiremedik. Hâlâ bu insanlar bekliyorlar, açlık sınırın altında bir ücretle yaşıyorlar. Aynı şekilde emekli binbaşılarımız da bu şekilde. Emekli binbaşılarımız da makam görev tazminatlarındaki eksiklikten dolayı maalesef ki çok düşük maaşlarla yaşamlarını devam ettirmek zorunda kalıyorlar. Sözleşmeli er ve erbaşlarımızın sorunları var. Bunların kadroya geçişlerinde 7 yıldan sonraki yönetmelik çıktı ama alım yok. Şu anda çok zor durumda. Bu konuda bizim kanun tekliflerimiz de var. Bu çocukların istihdam edilmesi, geçişlerini kolaylaştırılması için bir an önce Bakanlığımız bu konuda inisiyatif almalı ve bunu gerçekleştirmeliyiz. Uzman çavuşlarımız, aynı şekilde, kadroya geçmek isteyenlerin de büyük sorunlar var.
“Hiçbir Mustafa Kemal Atatürk'ün teğmeninin Atatürk’e yeminini ifade ettiği için ceza almaması gerekir”
Üniversiteden asker yetişmez. Sahadaki tecrübelerin de bununla birleştirilmesi gerekiyor. Tabi askeri liselerden bahsedince dolayısıyla şu anda kamuoyunun hepsini, hepimizin de beklediği, yarın yapılacak teğmenlerimizin görüşmesi. Teğmenlerimiz bence kamu vicdanında, halk vicdanında aklandılar. İnşallah yarınki görüşmelerde de disiplin soruşturmasında da bu yönde karar çıkar. Hiçbir Mustafa Kemal Atatürk'ün teğmeninin burada Mustafa Kemal Atatürk'e yeminini ifade ettiği için yargılanmaması, ceza almaması gerekir. Bu ordu Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusudur. Bunu herkesin bilmesi gerekir.”
“AKP’nin getirdiği her kanunda demokraside kısıtlamaya gidilmekte”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, konuşmasında şunlara değindi:
“Meclis’e ifade ve basın özgürlüğünü iyileştirecek hiçbir kanun gelmedi, gelmiyor. AKP’nin getirdiği her kanunda demokraside, özgürlükler alanında adım adım kısıtlamaya gidilmekte. Önümüzdeki Siber Güvenlik Kanunu da bunların sonuncusu. Gerekçesinde ‘Ülkemizin siber güvenlik ile ilgili stratejisini belirleyeceğiz’ denmekte. ‘Siber güvenlik yaklaşımını yeniden yapılandıracağız’ denmekte. Evet doğrudur. Bunlara ihtiyaç var mıdır, vardır. Ancak teklifin içeriğine baktığımızda ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması gibi temel hak ve özgürlüklerin korunması açısından büyük risk ve tehditler barındırdığı kanaatindeyiz.
Bu teklif, 2022 yılında ‘Dezenformasyonu nasıl önleyeceğiz’ diye Meclis’e getirilen ve TCK’ya halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu eklediğiniz sansür yasasından farksız bir yapı sergilemekte. Siber tehdit, siber olay, veri sızıntısı, algı operasyonu gibi muğlak ve yasal olarak belirsiz ifadelerle tamamen keyfi uygulama ve yaptırımlara açık bir düzenleme ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. Örneğin, algı operasyonu gibi belirsiz bir kavram eleştirel haber yapan gazetecilerin veya sosyal medyada fikirlerini paylaşan kişilerin kolaylıkla hedef alınmasına yol açılabilir. Bu tarz muğlak ifade en başta demokratik toplumların temel değerlerinden biri olan öngörülebilirlik ve hukuki güvence ilkelerine aykırıdır.
Madde madde baktığınızda ise teklifin 6’ncı, 8’inci ve 16’ncı maddelerinin ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması açısından ciddi sorunlar yaratabileceği hususunda genel bir algı bulunmaktadır. Özellikle veri sızıntısı olmadığı hâlde veri sızıntısı yapılmış bir algı oluşturan suçu ve bu suçu işleyenlere 2-5 yıl arasında hapis cezasının öngörülmesi basın özgürlüğüne yönelik sistematik bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır.
“Kişisel verilerin kötüye kullanımının önüne nasıl geçilecek?”
Teklifin 6’ncı maddesiyle Siber Güvenlik Başkanlığı’na, kamu kurumları ve kritik altyapı kuruluşlarına veri ve kayıtları toplama, 2 yıl süreyle saklama ve çalışma süresi sonunda imha yetkisi öngörülüyor. Peki bu veriler nasıl korunacak, hangi koşullarda imha edilecek? Kişisel verilerin kötüye kullanımının önüne nasıl geçilecek? Ortada büyük bir belirsizlik vardır. Gazeteciler için haber kaynaklarından alınan veriler, belgeler, kayıtlar nasıl korunacak? Bu düzenleme sadece gazetecilik için değil, özel hayatın gizliliği için de oldukça kaygı vericidir. Hangi tarihte, hangi uygulamalar üzerinden, hangi sitelerin ziyaret edilmiş olduğu öğrenilebilecektir. Siber Güvenlik Başkanlığı'na geniş yetkiler verilirken, bu bilgilerin üçüncü kişilerce kötüye kullanım riskine karşı nasıl bir denetim olacak, bu bilinmemektedir.
“Bu düzenlemeyle gazetecilerin mesleki gizliliğini ihlal etmektesiniz”
Teklifin 8’inci maddesinin 5’inci fıkrası ile Siber Güvenlik Başkanlığı’na gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hakim onayı olmaksızın arama yapma, dijital materyallere el koyma ve veri toplama yetkisi tanınmaktadır. Bu düzenleme de özellikle araştırmacı gazetecilik için büyük tehdit oluşturmaktadır. Gazetecilerin haber kaynağından aldığı belgeler, iletişim kayıtları, bu yetki kapsamında erişilebilir hâle gelecek. Gazeteci haber kaynağını açıklamaya zorlanamaz. Siz bu düzenlemeyle gazetecilerin mesleki gizliliğini ihlal etmektesiniz, edeceksiniz. Bu sadece zor koşullar altında, halkın haber alma hakkı için mücadele veren gazetecilerin değil, haber kaynaklarını da büyük riske atacaktır.
Teklifin 16’ncı maddesinin beşinci fırkasında yer alan algı yaratılması gibi tamamen muğlak ifadeler, eleştirel içerikler cezai yaptırıma neden olacaktır bu düzenlemeyle. Bu madde bu haliyle doğrudan gazeteciliği basın özgürlüğünü ve halkın haber alma hakkını hedef almaktadır. Tıpkı 2022 yılında ‘Dezenformasyonla mücadele edeceğiz’ dediğiniz ama aslında bir sansür yasası olan düzenlemede olduğu gibi yine bu tür olayları sosyal medyadan tartışan yurttaşların cezalandırılması da mümkün olabilecektir.”