Cemil Tugay’ın seçim vaadi olan ‘sosyal konut projesinde’ ilk adım atıldı: “Konut rant kapısı değil,  temel bir insan hakkıdır”

Cemil Tugay’ın seçim vaadi olan ‘sosyal konut projesinde’ ilk adım atıldı: “Konut rant kapısı değil,  temel bir insan hakkıdır”

(İZMİR) – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın seçim vaatlerinden olan 25 bin sosyal konut projesinin ilk etabı olan Menemen Konutları’nın lansmanı gerçekleştirildi. Programda konuşan Tugay, iktidarın politikaları nedeniyle konut sahibi olmanın temel hak değil lüks ve rant kapısı haline gelmesini eleştirerek “Konut, bir finansal aracına dönüşmüş durumda. Türkiye’de güvenli bir çatı altında yaşamak kimsenin lütfuna bağlı olamamalıdır. Biz tercihimizi her zaman insandan yana kullandık ve paramızı da halk için kullanacağız. Konut, bir lüks değildir, yatırım aracı, ya da rant kapısı değildir konut, temel bir insan hakkıdır” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, alt ve orta gelir grubunun konut sahibi olmasının hedeflendiği, Egeşehir Menemen Konutlarının 3 bin 100 konuttan oluşan ilk etabının lansmanını gerçekleştirdi.

Törene; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, ilçe belediye başkanları ve belediye bürokratları katıldı.

"Yerel yönetimler olarak, son dönemlerde yaşadığımız konut kirini gidermek için adım atmak istedik"

Vatandaşın konut sahibi olmasını sağlamanın anayasal yükümlülük olduğunu hatırlatan Tugay, "Seçim öncesinde halkımız için 25 bin sosyal konut yapacağız sözümüzü gerçekleştirmenin ilk evresi bu proje. Hereksin şaşkınlık yaşadığını, belediye bu işi yapabilir mi, neden yapsın gibi soruların aklınızda oluştuğunu biliyorum. Barınma hakkı, en temel insan hakkı. Barınma için ihtiyaç olan konut hakkı, bireyin insan onuruna yakışır bir konuta ulaşmasının karşılanmasını ifade eder. Anayasamızda konut hakkı başlıklı 57'nci maddede ‘Devlet şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır ve toplu konut teşebbüslerini destekler’ demiştir. Buradan çıkarak özellikle yerel yönetimler olarak, son dönemlerde yaşadığımız konut kirini gidermek için adım atmak istedik. Bunun için bir iştirakimiz olan Ege Planlama şirketimizi görevlendirdik" dedi.

“Bugün insanların aylık gelirleriyle bile kiralarını ödeyemediğini biliyoruz”

Küresel bazlı konut krizine değinen Tugay, Türkiye’de kira fiyatlarının dünya endeksinin çok üzerinde olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:

"Geçmişten bugüne konut edindirme odaklı yaklaşımlar bugün ortaya çıkan ödenebilirlik sorunu ve konut kredilerinin pahalılığı sebebiyle konut sahibi olmayı zor bir duruma getirdi. Konut kredilerinin yüksek olmasının yanında maliyetlerinde yaşayanlar artışlar, konut satış ücretlerinin yüksekliği, üretilen konutların belli kişilere hitap etmesi, konut kira ücretlerindeki artış gibi farklı sebeplerden dolayı konut krizi derinleşti. Küresel ekonomide konut, bir birikim aracı olarak ön plana çıkarken barınma ikinci plana atılmış durumda. Konut, bir finansal aracına dönüşmüş durumda. Bu durum, yeterli konuta erişimin bir insan hakkı olmasından ziyade bir ayrıcalık haline gelmesiyle sonuçlanırken, küresel ölçekte konut ödenebilirliği krizi ortamında, piyasalar ev sahilleriyle kiracıların mücadele alanına dönüştü. Bugün uluslararası verilere göre; ödenen kira, hane halkı gelirinin yüzde 30’unu geçmemelidir. Ama bugün insanların aylık gelirleriyle bile kiralarını ödeyemediğini biliyoruz."

“Piyasalara sunulan konutların, bütün gelir grupları tarafından erişilebilir değil”

Türkiye’de konut sahibi olmanın hak değil ayrıcalık hale gelmesini eleştiren Tugay, "Türkiye'de 2000’li yılların başından itibaren değişen merkezi hükümet politikaları ve yaklaşımının etkisiyle konut inşaatı sektörünün hacmi artış gösterirken yapılan araştırmalar, piyasalara sunulan konutların, bütün gelir grupları tarafından erişilebilir olmadığını göstermektedir. 2000-2022 yılları arasında yapılan değerlendirmede, konut fiyatlarının yüzde 91 artış gösterdiği ölçülmüş ve Türkiye dünya ülkeleri arasında konut fiyatlarının en çok yükseldiği 5'inci ülke olmuş. Konut hakkının en temel insan hakkı olduğunu düşünüyorsak insanların konut hakkını karşılamak üzere çalışmalar yapmak zorunda olduğumuzun farkındaysak, ev adını verdiğimiz o barınma en temel hak çerçevesinde ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsak yerel yönetimler de dahil tüm kamu, sorumluluk almalı. Kendi arsalarımız ve kendi bütçemizin gücüyle insanlarımıza sosyal konut yapmayı, onlara ödeyebilecekleri şartlarda konut edindirmeyi bir görev bildik. O nedenle bu sorumluluğun ilk adımını Menemen’de 3 bin 100 konutu vatandaşlarımız uygun şartlarda ödeme imkanıyla sunma kararını verdik" fadesini kullandı.

“48 milyar dolar ile 978 bin konut inşa edebilirdik”

Hükümet ve kamu kurumlarının kaynaklarını kullanım şeklinin ‘siyasi tercih’ olduğunu kaydeden Tugay, iktidarın politikalarına tepki göstererek şöyle konuştu:

"Türkiye’de güvenli bir çatı altında yaşamak kimsenin lütfuna bağlı olamamalıdır. Barınma, insan olmanın onuruyla yaşamın sağlanması için devletin sağlaması gereken en temel haklardandır. TOKİ gibi kurumlar, devletin ödeme kolaylığını sunan sosyal konutlar üretmesi amacıyla kurulmuştu. Ama maalesef lüks konutlar üretildi. Yoksul ailelere kira desteği sağlanmadı. Sonuçta ev fiyatları ile kiralar kontrolsüz şekilde yükseldi, milyonlarca insan maaşıyla kirayı dahi ödeyemez hale geldi. Kamunun kaynaklarını halkın barınma hakkını sağlamak için değil, belirli azınlığın servetini büyütmek için kullanır hale geldik. Sadece 2 yılda KKM için Hazine’den 48 milyar dolar ödenmiş. Bu paranın büyük kısmı zengin olan küçük bir azınlığın cebine aktarıldı. Bu 48 milyar dolar ile 978 bin konut inşa edebilirdik. Ama bu tercih edilmedi. Çünkü konuta insan hakkı olarak değil, yatırım ve rant aracı olarak bakıyorlar. Son zamanlara Emlak Konut’un kampanyalarında sunulan projelere baktığımızda en küçük ev için bile 1 milyon 190 bin lira peşinat ödemesi ve kalanı da krediyle karşılaması gerekiyor. Bu krediyi 60 ay vadeyle çekerse bugün aylık ödemeler, 166 bin liradan başlıyor. Ayda 166 bin lirayı kaç kişinin ödeyebileceğini sizin takdirinize bırakıyorum.”

“Tercihimizi her zaman insandan yana kullandık”

Büyükşehir’in kaynaklarını halktan yana kullandığını belirten Tugay, şunları söyledi:

“Biz, kaynaklarımızın bir kısmını sosyal sosyal konut üretmeye harcayacağız. Sınırlı bütçemize ve son aylarda maruz kaldığımız kesintilere rağmen 3 bin 100 konutu, 2 yıl içerisinde bitirmeyi ve halkımızın kullanımına sunmayı vaat ediyoruz. 15 bin liradan başlayan taksitlerde insanlarımızı konut sahibi yapacağız. Biz, meselenin kaynak meselesi olmaktan çok siyasi tercih konusu olduğunu düşünüyoruz. Kaynakların nereye harcandığı konusunda tercih yapıyoruz. Ya halkı önceleyen düzen kuracağız ya da sermayeyi besleyen düzeni besleyeceğiz. Biz tercihimizi her zaman insandan yana kullandık ve paramızı halk için kullanacağız. Konut, lüks değildir, yatırım aracı, ya da rant kapısı değildir konut, temel bir insan hakkıdır. Biz İzmir’de yaptığımız işlerle bunu göstereceğiz. 25 bin konut seçim vaadimizdi. Başlangıçlar her zaman zordur. Ama 5 yıl içerisinde bu konutların tamamı ya tamamlanmış ya da belli noktaya gelmiş olacak. Amacımız orta ve dar gelirli vatandaşların konut sahibi olması. Konutların finans modelini asgari ücrete endeksli olarak ücretleri planladık. Herhangi bir olağanüstü enflasyon dalgasından korumak amacıyla taksit artış oranında üst sınır olarak yüzde 30 sınır belirledik. 10 yıl vadeli ödeme içerisinde insanlar hem oturacak hem kira öder gibi ev taksitlerini ödeyerek ev sahibi olacaklar. Sonraki projelerde amacımız sadece insanları konut sahibi yapmak değil, aynı zamanda bir yaşam alanı oluşturmak. Bir ülkenin gelişmişliği, gökdelenlerle değil insanların güven içinde yaşadığı yuvalarla ölçülür. Burada sadece bir bina yapmayacağız aynı zamanda halk ilde devletin yeniden buluştuğu, halkın devlete güveninin yeniden tesis edileceği bir iş yapıyoruz.”

“Belki bu adımdan sonra engelleme değil, işbirliği olabilir”

Tugay, son dönemlerde CHP’li belediyeler ve merkezi hükümet arasındaki gerilim ve bunun olası engellemelere neden olup olmayacağı konusunda işbirliği çağrısı yaparak, “Merkezi hükümetimizin bunu engellemesi için bir neden görmüyorum. Bunu neden yapsınlar? Biz İBB olarak merkezi hükümetimizle herhangi bir yarış içerisinde değiliz. Bir sosyal konut ihtiyacının farkındayız ve İzmir’de böyle bir sorun olduğu için bu adımı atıyoruz. Bize engel olmasını değil, desteklemesini bekleriz Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile görüştük. Belki bu adımdan sonra engelleme değil, işbirliği olabilir diye düşünüyorum. Hizmette yarışalım. Engellemenin bir mantığı yok” diye konuştu.