CHP heyetinden, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin başlattığı nöbete dayanışma ziyareti

CHP heyetinden, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin başlattığı nöbete dayanışma ziyareti

(ANKARA) - TBMM Başkanvekili ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, Madımak Katliamı'nda 17 kişinin tahliye edilmesine tepki gösterdi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'ne gerçekleştirilen ziyarette konuşan Karaca, "Vicdanlarda adalet hiç yerini bulmadı. 32 yıl önce Sivas’ta yaşanan utancın hesabı sorulabilmiş, Sivas’ta gerçek adalet sağlanabilmiş olsaydı 10 Ekimler, Soma’lar, Suruç’lar olmazdı" dedi. Karasu ise, "32 yıldır böyle bir katliamı sürekli aklamaya, yok saymaya çalışanlar bu işin aynı derecede failleridir." ifadelerini kullandı.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Madımak Katliamı faillerinin tahliyesini protesto etmek için başlattı, 33 gün sürecek adalet nöbetine, TBMM Başkanvekili ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu'dan destek geldi.

Madımak Katliamı davasında 17 kişinin tahliye edilmesi sonrası başlatılan nöbetin 3. gününde Asaf Koçak adına tutulan nöbette, CHP heyetini ağırlayan PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, yaptığı açıklamada 2 Temmuz 1993'ten itibaren başlattıkları adalet arayışında sonuç bulamadıklarını kaydederek şunları söyledi:

"2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta yükselen karaduman bugün Türkiye’yi sarmış durumda. Ülkemiz maalesef bu karadumanın etkisi altında nefessiz bırakılmış durumda. 2 Temmuz 1993’ten bu yana aradığımız adaleti ne yazık ki bulamadık. Ailelerimizin ve örgütlerimizin öncülüğünde 32 yıldır bu adaleti arıyoruz. En başından beri hem bu katliamı tertipleyenler, öncesinde hazırlayanlar, benzin bidonunu verenler onları mahkeme salonlarında savunanlar, savunanları ülkenin en önemli görevlerine taşıyanlar ve ısrarla katliamın arka planını aydınlatmayanlar, aydınlatılmasını engelleyenler, içerdekilerin kaçmasını sağlayanlar, kaçanların yakalanmasını engelleyenler, onları evlendirenler, ehliyet verenler esasında bu katilleri serbest bırakanlarla aynı anlayış, aynı sistemin uzantısı durumunda olanlardır. Yakalanlar da aklayanlar da aynı. Bunu söylemeye devam edeceğiz.

Sivas için adaleti sağlayabilseydik bu ülkede bugün demokrasiden ve özgürlüklerden yoksunluk yaşamayacaktık. Sivas için adaleti sağlayabilseydik bugün bu çürümeyle karşı karşıya olmayacaktık. Tarihle yüzleşebilme adına ısrarımızı sürdürdük çünkü biz Sivas’ta katili kuyruğundan yakalamıştık.

"Gerçek sorumlular perdenin arkasında olanlar maalesef yargı önüne çıkarılmadı"

Adliye koridorlarında bunun sadece bir cinayet suçu olduğunu söyleyenler, yakalanan çok sayıda kişiyi sadece cinayetten yargılamaya kalkmışlardı. Biz bunu ısrarla insanlığa karşı suç olduğunu ve bunun katliam, örgütlü bir suç olduğunu söylemiştik. Bütün uğraşlarımız sonucunda önce idam cezası, sonra ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almışlardı. Gerçek sorumlular perdenin arkasında olanlar maalesef yargı önüne çıkarılmadı. Bizim derdimiz bir daha Sivaslar yaşanmasın, katliamlar olmasın. Bizim derdimiz katliamlarla yüzleşebilme, hesaplaşabilmedir. Biz Sivas üzerinden bu topraklarda yaşanmış bütün katliamlarla yüzleşmek istiyoruz. O nedenle mücadelemiz bir insanlık mücadelesidir. Dava bir insanlık davasıdır. Özünde bir Alevi katliamı olan Sivas davası artık bir insanlık davası haline gelmiştir.

"Madımak’la yüzleşmeden o tarihten sonra yaşanan faili meçhullerle, katliamlarla yüzleşme şansımız ne yazık ki olmuyor"

CHP Genel Başkan Yardımcı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, insanlık tarihinin görebileceği en utanç verici olanlardan birisinin Sivas’ta yaşandığını vurguladığı konuşmasında şunları kaydetti:

"Bu insanlık tarihi adına yaşanmış en büyük suçlardan birisiydi. O tarihten sonra ne Sivas eski Sivas olabildi ne de Türkiye, eski Türkiye olabildi. O gün oraya nifak tohumları ekenler, o gün orada 'Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak' sloganını atanlar, o gün barışa, hoşgörüye, set vuranlar ne yazık ki hem şehrimiz Sivas’a hem de Türkiye’ye çok büyük zararlar verdiler. 32 yıldır böyle bir katliamı sürekli aklamaya, yok saymaya çalışan, zaman aşımları ile kaçan sanıkları Türkiye’ye iadesini gerçekleştirmemekle, en önemli faillerden birisi karakola 600 metre mesafedeki evinde öldü onu yakalamayanlar, tutuklamayanlar bu işin aynı derecede failleridir. Türkiye, Madımak’ta yaşanan katliamla elbet bir gün yüzleşecektir. O süreye de az kalmıştır. Madımak’la yüzleşmeden o tarihten sonra yaşanan faili meçhullerle, katliamlarla yüzleşme şansımız ne yazık ki olmuyor. Sivas’ta 35 vatandaşımız kaybettik. Orası önce otel olarak devam etti sonra binanın adını bilim ve kültür merkezine çevirdiler. O binada bilimin b’sinden, kültürün k’sinden bahsetme şansımız ne yazık ki yok. Talebimiz orasının bir utanç müzesine çevrilmesidir. Hepimiz biliyoruz ki orası 32 yıl önce zaten utanç müzesi olmuştur. Bir gün gelecek o tabelada utanç müzesi yazacaktır.

"Yüreğinde Sivas’ın ateşi yanan tüm toplumla birlikte olmaya devam edeceğiz"

Sivas'ta adaletin yerini bulmadığını vurgulayan TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca şöyle konuştu:

"Sivas katliamı yargılamalarında adalet için mücadele eden herkesle birlikte olduk. Mahkeme koridorlarında Sivas için adalet yerini bulmadı. Mahkeme dosyasında Sivas’taki 33 can için adalet yerini bulmadı. Elbette vicdanlarda adalet hiç yerini bulmadı. 32 yıl önce Sivas’ta yaşanan utancın hesabı sorulabilmiş olsaydı Sivas’ta gerçek adalet sağlanabilmiş olsaydı 10 Ekimler, Soma’lar, Suruç’lar olmazdı ve toplumun adalete, demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe, hak, hukuk mücadelesine olan inancı bu kadar da örselenmezdi. 33 canımız için başlatılmış olan bu nöbetin adalet mücadelesine büyük bir ses vermesini temenni ediyoruz. Aslında o gün 2 Temmuz günü Sivas’ta yürüklerimize düşen ateş hiç sönmedi. Mahkemeler sırasında bir basit cinayet olarak savunmaya kalkanlar o ateşi harladılar, zaman aşımı diyerek daha da harladılar, yetmedi tahliyelerle bu ateşin söndürülmek istenmediği hatta görmezden gelindiğine tanıklık ettik. Sivas’ta adalet yerini bulmadığı sürece bu ülkenin demokrasi mücadelesinde gerçek demokrasiye ulaşabilmesi, eşitliğe barışa erişebilmesi mümkün değildir. 33 canımız için başlatılan bu nöbette sizlerle birlikteyiz. Adalet mücadelesinde yüreğinde Sivas’ın ateşi yanan tüm toplumla birlikte olmaya devam edeceğiz."