Gülüstan Kılıç Koçyiğit: "Muhalefet arasına yeniden Kobani kumpas davasıyla kama sokulmaya çalışılmaktadır"

Gülüstan Kılıç Koçyiğit: "Muhalefet arasına yeniden Kobani kumpas davasıyla kama sokulmaya çalışılmaktadır"

(ANKARA) -DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de; Kobani Davası'nda verilen cezalara ilişkin "Bunun operasyonel sonuçlar doğurması için çaba harcandığını çok açık ve net görüyoruz. Bugün muhalefet arasına yeniden Kobani kumpas davası ve onun cezaları üzerinden kama sokulmaya çalışılmaktadır. Yeniden bir Yenikapı ruhu yaratılmak istenmektedir. Yeniden bir müesses nizamın inşası için aslında adım atılmaktadır ve bunun taşları döşenmektedir. İktidarın kurduğu tuzaklara karşı yan yana durmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum" açıklamasını yaptı.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Kobani Davası'nda verilen cezalara ilişkin TBMM'de basın toplantısı düzenledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in kirada yüzde 25'lik sınırın kaldırılması kararını eleştiren Koçyiğit, "Mehmet Şimşek'in tuzu kuru, kendisinin muhtemelen kira sorunu yok. Bu ülkede ayda 17 bin lira alan emeklinin, işçinin ciddi bir kira sorunu olduğunu da sanırım görmüyor. Yüzde 25'lik kira artış sınırının getirilmesiyle devlet asli sorumluluğundan bir şekilde çekilmiş oldu. Kiracıyla ev sahibini karşı karşıya bırakmış oldu. Sayın Şimşek'in aklından dar gelirliye 'kira yardımı yapalım' gibi bir akıl olmadığını görüyoruz. Sayın Şimşek çok fazla İngiltere'ye gidip geliyor, sıcak para arayışları nedeniyle... Dönemin ‘Demir Leydi'sine özendiğini düşünüyoruz...Ölen ölsün kalan sağlar bizimdir diyen bir anlayışlı karşı karşıyayız" dedi.

"Uçakla gidip bize de tasarruf diyorlar"

Koçyiğit, Tasarruf Paketi'ne ilişkin "Buradan uçakla kalkıyorlar, Hatay'a gidiyorlar Hatay'da otobüsle programın yapılacağı yere gitmeyi de bize tasarruf diye anlatamaya ve halkla dalga seçmeye devam ediyorlar" diye konuştu.

20 Mayıs 2016'da dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla Kobani Davası'na giden sürecinde başladığını belirten Koçyiğit, "O dönem açısından CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Anayasa aykırı ama evet' demesiyle süreç tam olarak ilerledi ve 20 Mayıs tarihinde milletvekillerimizin dokunulmazlığı kaldırılmış oldu. 4 Kasım 2016'da dönemin Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başkanlarımız gözaltına alınıp rehin olarak cezaevine konuldular. O süreç bugün üzerine konuştuğumuz Kobani Kumpas Davası'nın taşlarını döşediğini ve o günden bugüne demokratik siyasetin tavsiyesi konusunda AKP'nin adım adım yol aldığını ifade etmemiz gerekiyor. 16 Mayıs tarihinde 108 kişinin yargılandığı Kobani kumpas davasında 400 yılı aşkın olan cezalarla arkadaşlarımız cezalandırıldı. Bunun siyasi saiklerle hazırlandığı bir dava olduğunu bütün Türkiye halkları biliyor."

Koçyiğit şöyle devam etti:

"Kobani kumpas davasının demokratik siyasete kurulmuş bir kumpas olduğunun da altının çizmek gerekiyor. HDP'nin 7 Haziran başarısını sindiremeyen iktidardan düşen AKP'nin yol yürüyüşünü, iktidarda kalmasını sağlamlaştırmak için açılmış bir dava olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Kobani kumpas davasının IŞİD'in kaybettiği Kobani'den intikam alma davası olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor. Eğer IŞİD Kobani'yi ele geçirmiş olsaydı bu kumpas davası açılmayacaktı. Aslında rahatsız olunan şeyin HDP'nin zaferi olmasından duyulan rahatsızlık.
Özellikle Yasin Börü'nün ölümü üzerinden arkadaşlarımız sürekli hedef gösterildiler. Ama yargılamanın sonucunda çıkan cezalarda gördük ki arkadaşlarımız 52 Kobani olaylarından ölen hiç kimsenin ölümünden sorumlu olmadılar, hepsinden beraat ettiler.

"AKP ve MHP ittifakı rotasını baskıya, zora, zulme kırdı"

Neyden ceza aldı arkadaşlarımız? Kürsü konuşmalarından, katıldıkları eylem ve etkinliklerde yaptıkları konuşmalardan o yürüyüşlere katılmış olmaları nedeniyle ceza aldı arkadaşlarımız. Türkiye ikinci yüzyılına adım attı. 31 Mart seçimleri sonrasında yeni bir tablo açığa çıktı. Aslında yelkenini tıpkı 7 Haziran'da olduğu gibi ortam müsaitti, demokrasi ve eşitliğe ve barışa kırılmış olsaydı bambaşka bir rotaya girebilecek, ülkeyi refaha kazandıracak bir iklim açığa çıkmışken ne yazık ki AKP ve MHP ittifakı yine ve yeniden rotasını baskıya, zora, zulme kıldığını Kobani kumpas davaları üzerinden de ifade edebiliriz.

"Mahkeme Başkanı'nın suç örgütü lideri olması..."

Hukuksal bir değerlendirme yapma ihtiyacı duymuyoruz ama şunu söyleyelim hiçbir usul hukukun gözetilmediği CMK'nın hiçbir amir hükümlerine uyulmadığı en temel hakkın, adil yargılanma hakkının savunma hakkının yok sayıldığı bütün avukatların süreç boyunca yaptıkları itirazların görmezden gelindiğini özellikle mahkeme heyeti başkanı olan Bahtiyar Çolak'ın bir 'Ata Dedeler' suç örgütü lideri olmasına rağmen kurduğu bütün ara kararların geçerli kılınması ve onlara uyulması aslında nasıl bir siyasi dava olduğunu göze sermiş oldu.

"Muhalefetin arasına kama sokuluyor"

Bu davanın, kararının olduğu gün ilginç gelişmeler oldu. Hem İçişleri Bakanı’nın hem Mehmet Uçum'un yaptığı paylaşımların aslında bu davanın nerelerde planlandığını ve sonucundan kimlerin memnun olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Yerli ve milli yargı, yargı denen şeyin sosyalistleri Kürtleri, demokratları biçen bir yargı olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Bu yargısal süreçlere alkış tutanların adil bir yargılama süreçleri işlediğinde hesap vereceklerini hep beraber göreceğiz. Bunun operasyonel sonuçlar doğurması için çaba harcandığını çok açık ve net görüyoruz. Bugün muhalefet arasına yeniden Kobani kumpas davası ve onun cezaları üzerinden kama sokulmaya çalışılmaktadır. Yeniden bir Yenikapı ruhu yaratılmak istenmektedir. Yeniden bir müesses nizamın inşası için aslında adım atılmaktadır ve bunun taşları döşenmektedir. İktidarın kurduğu tuzaklara karşı yan yana durmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.”

"Kayyım borçlarını silin"

DEM Parti'nin kayyımlardan devraldığı belediyelerin borç içerisinde olduğunu söyleyen Koçyiğit, kayyımların belediyelerde yaptıkları borçların kaldırılmasına ilişkin TBMM'ye kanun teklifi verdiklerini söyledi. Koçyiğit, "Van Büyükşehir Belediyesi'nin kayyım borcu 8,5 milyar TL. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin borcu 3 milyar 345 milyon TL, Mardin Büyükşehir Belediyesi'nin borcu 3 milyar 502 milyon TL" dedi.