HDK Eş Sözcüsü Beştaş'tan, belediye meclis üyelerinin gözaltına alınmasına tepki: "Oy verme işlemi cezalandırılıyor"
![HDK Eş Sözcüsü Beştaş'tan, belediye meclis üyelerinin gözaltına alınmasına tepki: "Oy verme işlemi cezalandırılıyor"](https://64k.net/media/anka_img/202502/678a6584-a8b8-48e6-9cbf-cc0aecdae487.jpg)
(ANKARA)- HDK Eş Sözcüsü ve DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Çatı Yapılanması ile iltisaklı olması iddiasıyla gözaltına alınan 10 belediye meclis üyesine ilişkin, "Kent uzlaşısı gibi bir meselede suçlu çıkarmak hakikaten hiç kimsenin aklına gelmez. Kent uzlaşısı, insanların kime oy vermek istediğidir, oy verme işlemi cezalandırılıyor. Yani diyor ki iktidar, ‘sen niye şuna oy vermedin de buraya verdin?’ diye cezalandırılıyor. Bir vatandaş oy verdiği için bir partiye, ya da bir uzlaşıya, ya da bir platforma nasıl cezalandırılabilir? Bunun neresi suç? O zaman şöyle bir yasa çıkaralım. Herkes Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermek zorundadır, oy vermezseniz siz suçlusunuz."dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığ, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Çatı Yapılanması'nda yer aldıkları şüphesiyle 10 belediye meclis üyesinin gözaltına alındığını duyurmuştu. HDK Eş Sözcüsü ve DEM Parti Erzurum Milletvekil Meral Danış Beştaş, İstanbul'da gözaltına alınan 10 belediye meclis üyesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında tepki gösterdi.
HDK Eş Sözcüsü Beştaş, HDK'nin faaliyetlerinden bahsederek suç teşkil eden bir eylemi olmadığının da altını çizdi. Beştaş şunları söyledi:
"Dün İstanbul'da bir gözaltı operasyonu oldu. Bu kent uzlaşısı diye yansıtıldı ve o kent uzlaşısı suç gibi lanse edildi. 10 tane belediye meclis üyesi gözaltına alındı ve başsavcılığın açıklamasında HDK ile ilişkili oldukları gibi bir iddia var. Bir kere her şeyden önce HDK, Türkiye'de ezilenlerin, emekçilerin, halkların, inanç topluluklarının ortak mücadelesini örgütlemek için 15-16 Ekim 2011 tarihinde kuruldu. Yeni bir yapı değil. Çok sesli, çok kimlikli ve çoğulcu bir platform. Biz bir platformuz. Kürt siyasi hareketi başta olmak üzere sosyalist hareketlerin, emek örgütlerinin, kadın gençlik LGBTİ+ hareketlerinin, ekoloji mücadelesi yürütenlerin, farklı inanç topluluklarının, hak temelli örgütlenmelerin bir araya gelip inşa ettiği bir platform HDK ve bu konuda 40’a aşkın bileşenimiz var.
HDP bir kongre partisi mesela şu anda da DEM Parti bir kongre partisi kongre tarafından kurulan bir parti. HDK ne yapmak istiyor? Türkiye'de bir demokrasi mücadelesi veriyor, çok genel tabirle söylüyorum. Farklı birleşenleri birleştiren en önemli unsur ise müşterek mücadele anlayışı, yan yana birlikte mücadele etme anlayışı, her kesimin kendi kimliğiyle, diliyle, özgünlüğüyle yer aldığı ancak sömürüye, baskıya, ekolojik talana, patriyarkaya, milliyetçiliğe, ırkçılığa ve militarizme karşı ortak bir mücadele verdiği bir örgütlenme modeli üzerinde yükseliyor."
"Herkes AKP'ye oy vermek zorundadır, oy vermezseniz suçlusunuz"
İktidarın kent uzlaşısını hedef aldığına değinen Beştaş sözlerine şöyle devam etti:
"Ben 4. aydır eşsözcülüğe seçildikten sonra en son geçen hafta sonu 8-9 Şubat'ta Uluslararası bir konferans tertipledik İstanbul'da ve orada dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılarla, konuşmacılarla barış deneyimlerini dinledik. En samimi çözümü bulma adına yol aldık, yollar aradık ve yollar bulduk. Bunu canlı yayınlarla, kamuoyuna aslında aleni bir şekilde paylaştık. İktidar ne yapmaya çalışıyor diye soracak olursak, her şeyi birbirine çatıp ortaya bir umacı çıkaracak ya, bir taşla birden fazla kuş vurma hedefini önüne koymuş durumda. Ve her şeyi tek bir özne de buluşturma gayreti de dikkate değer. Mesela İstanbul Barosu, Fırat Epözdemir İstanbul Barosu'nun yönetim kurulu üyesi. Fırat Epözdemir niye tutuklandı? Tek ayakta kalan kurum savunma ve avukatlar ya, hak savunusu anlamında yargı için söylüyorum. İstanbul Barosu'nu hedef alırken HDK'yi de kattı. Delegeler listesinde sizin de adınız var diye bir şey yaptı. HDK delegesiymiş, ‘hadi tutukladık seni’... Oysa İstanbul Barosu'nu hedefliyor, orada bir gerekçe yaratıyor. Terör yaftası yapıştırdığınızda her yeri, herkesi, her şeyi kriminalize edebilirsiniz. Bunu mecliste yüzlerce kere tartıştık. Terörize etmek için bir çaba var. Şimdi de belediyeler söz konusu oldu.
Kent uzlaşısı gibi bir meselede suçlu çıkarmak hakikaten hiç kimsenin aklına gelmez. Yani ne demek istiyorum? Kent uzlaşısı, insanların kime oy vermek istediğidir, oy verme işlemi cezalandırılıyor. Yani diyor ki iktidar, ‘sen niye şuna oy vermedin de buraya verdin?’ diye cezalandırılıyor. Bir vatandaş, bir yurttaş, halk oy verdiği için bir partiye ya da bir uzlaşıya ya da bir platforma Nasıl cezalandırılabilir? Bunun neresi suç? O zaman şöyle bir yasa çıkaralım. Herkes Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermek zorundadır, oy vermezseniz siz suçlusunuz. O zaman ne yapalım? Hiçbir seçim yapmaya gerek yok. Seçimlerin anlamı kalmaz. Yurttaşların kendi mahallesinde, ilçesinde, ilinde ortaklaşıp bir adaya oy vermesi nasıl suç olabilir? Kendisini orada var etmek istiyor. Böyle bir suç türü var mı? Hangi kanun insanların demokratik taleplerini suç olarak nitelendirebilir. Türk ceza yasasında böylesi bir suç yok. Altını çizerek söylüyorum. Savcı ve yargıçların hayal güçleri devreye giriyor. Bunun da nedeni topluma uygulanan topyekün bir baskıdır. Ne yerel yönetimler, ne kent uzlaşısı, ne halkların barış umudunu yeşerten HDK suçlu değildir. Suçlu olan halkların kendi uzlaşı temenni ve taleplerini baskılama girişimleridir."
"Tam bir hukuk garabeti"
Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan'ın "terör örgütüne yardım etmek" ve "basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla yargılandığı davada 3 yıl 9 ay hapis cezası almasına tepki gösteren Beştaş, şu ifadeleri kullandı:
"Van Belediyesi eş başkanına Abdullah Zeydan'a dün 3 yıl 9 ay ceza verildi. Tam bir hukuk garabeti. Kayyum atanmasına karar veriliyor, sonra ceza verdiriliyor. Böyle bir şey yok. Şu anda işte Halfeti'den, Ovacık'a, Dersim'e, Dersim'den Mardin'e, Hakkari'ye bu kayyum atama kararlarının hiçbir hukuk ilkesiyle bir alakası yok. Aylardır iktidar belediyelerle uğraşıyor. Esenyurt'ta da aynı şey oldu. Seçim niye var ya? Van halkı neden sandığa gitti? Niye belediye başkanlarının yönetimini seçti? Üstelik tarihi bir zaferle çıktı seçimden 14'e sıfır Dem parti Van’da ve işte HDK iradeye kayyum atanmasına da karşılar. Çünkü biz halk iradesinin Kesinlikle dikkate alınmasının, esas alınmasının, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri olarak görüyoruz. Şimdi burada Van'la uğraşmaya devam ediyorlar. Yönetemiyorsunuz, seçim kazanamadınız. Kazanamadığınız seçim sonucunda hileyle hurdayla binbir türlü yolla gidip Van halkının iradesine el koymanın hiçbir değerle alakası yok. Kayyumlar, açıkçası iktidarın avatarları haline geldi. Hiçbir geçerlikleri ve meşruiyetleri yoktur. Dün gözaltına alınan belediye meclis üyelerini de bu kapsamda değerlendirmek lazım. Kartal, Ataşehir, Üsküdar, Sancaktepe, Fatih, Tuzla, Adalar, Şişli ve Beyoğlu belediye meclis üyeleri hala gözaltında. Bu sabah Ankara'da bir operasyon haberiyle uyandık. Daha önceki İl Eş Başkanımız Pakize Sinemilloğlu'nun da içinde olduğu 8 arkadaşımız gözaltına alındı ve muhalif avı var adeta. Kim iktidara muhalif? Onları gözaltına alalım . 2009 yılında başlatılan KCK operasyonları vardı çok bilinen. On binlerce insan cezaevine konuldu. Ondan sonra Kim azaldı, iktidar mı zayıfladı yoksa muhalefet mi zayıfladı? Bunun cevabı ortada. Biz azalmadık, siz azaldınız."
"Kürt meselesinin çözümü tehditlerle olmaz"
"Yeni çözüm süreci" olarak adlandırılan sürece ilişkin de konuşan Beştaş, "Kürt meselesinin çözümü tehditlerle olmaz, fikirlerle yol alır. Fikirler lazım bize. Kürtlerin onurunu, Türklerin gururunu koruyacak, gözetecek bir süreç yürütülmesi gerekiyor. Burada her türlü inkar ve asimilasyonu ayaklarımızın altına almamız gerekiyor ve gelin ikinci yüzyıl da barışı kuralım, çağrımızı buradan yapmak istiyorum. Kürtlüğün bir güvenlik laboratuvarı olmaktan çıkartılması gerekiyor. Kürt sorununu terör parantezine alıp Ali Cengiz oyunların yapılması büyük hata yaptırıyor, biz bunun karşısındayız. Kürt meselesiyle ve demokrasi bir elmanın iki yarısı gibidir. Bu konuda pazarlık olmaz. Demokrasi, Türkiye halklarının bir arada kalma nişanıdır." dedi.