EMEP Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu: “AKP iktidarları 2003-2024 yılları arasında milli güvenliği bozduğu gerekçesiyle 22 grevi yasakladı”

EMEP Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu: “AKP iktidarları 2003-2024 yılları arasında milli güvenliği bozduğu gerekçesiyle 22 grevi yasakladı”

(ESKİŞEHİR) - Emek Partisi (EMEP) Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu, "AKP iktidarları 2003-2024 yılları arasında 22 grevi ‘milli güvenliği bozduğu’ gerekçesiyle yasaklamıştır. Bu yasaklar 200 bine yakın işçiyi doğrudan etkilerken, asıl etkisini bütün işçi sınıfına yönelik bir saldırı olarak göstermiştir. Bu nedenle diyoruz ki; yürütmeye grev yasaklama yetkisi veren ve işçilerin grev hakkını gasp eden maddeler anayasadan kaldırılmalı, mevzuat buna uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir" dedi.

Ceren Kökoğlu, “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” sloganıyla başlattıkları kampanya hakkında basın açıklaması yaptı. Kökoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

“Bugün iş kanunu ile sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu, ucuz emeğe dayalı üretim modelini desteklemekte, birçok esnek çalışma modelini içermekte ve sendikal örgütlenmeyi alabildiğince zorlaştırmaktadır. AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana çalışma hayatı ve sendikal örgütlülük tablosundaki 20 yıllık gelişmeler işçilerin örgütlü ekonomik ve sosyal haklar mücadelesinin olağanüstü gerilediğini gösteriyor. Toplam kayıtlı-sigortalı işçi sayısı 12 milyon kişi artışla 4,6 milyondan 16,8 milyona yükselerek dörde katlanmış. Buna karşılık sendikalı işçi sayısı 20 yılda 200 bin azalarak 2003’ün de gerisine düşmüş durumda. 2003’te yüzde 58 olan sendikalaşma oranı, 2025’te yüzde 14,9 ile dörtte bire inmiş. 2003’te her 100 çalışandan 58’i, diğer deyişle her iki çalışandan 1.2’si sendikalı iken şimdi her 100 çalışandan 14’ü, dolayısıyla her 8 çalışandan sadece 2'si sendika üyesi. Yüzde 20’yi aşan kayıt dışı istihdam da göz önünde tutulduğunda toplam çalışan sayısına karşılık sendikalaşma oranı yüzde 10’un da altına iniyor. Ancak ekonomi politikasını ‘ucuz emek’ üzerine inşa etmiş Cumhur İttifakına mevcut durum dahi yeterli gelmiyor.

Koşulsuz ve barajsız sendika

Aşağıda 3 başlıkta toparlanmaya çalıştığımız talepler, işçilerin demokratik haklarını ve sendikal özgürlüklerini kullanması konusunda en yakıcı hale gelmiş sorunlar ve bu sorunların çözümlerini ifade ediyor. İlk olarak, güvenceli iş, keyfi uygulamaların engellenmesi. Etkin bir iş güvencesinin olmadığı durumda işçiler, mevcut yasalardan doğan hakkını kullandığında dahi işlerini kaybetmektedir. İnsanca yaşam ve çalışma koşulları için sendikalaşan işçilerin patronların iki dudağı arasına sıkışmış iş güvencesi, sendikalaşma mücadelesini de zayıflatmaktadır. Anayasal hakkını kullanarak sendikalaşan işçiler, keyfi bir şekilde işten çıkarılmaktadır. İkinci olarak, koşulsuz ve barajsız sendika. Türkiye’deki sendikal örgütlenmelerin önündeki en büyük engellerden birisi de sendikal barajlardır. 2012 yılında kabul edilen 6356 sayılı Sendikalar, Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile iş kolu barajı her ne kadar yüzde 3'e ardından 1'e düşürülse de, iş kollarının birleştirilmesiyle her bir iş kolundaki işçi sayısı yüksek gösterilmiştir. Bu nedenle de yüzde 1’e düşürülerek ‘iyileştirilmiş’ gibi görünen iş kolu barajını aşmak oldukça zorlaşmış, işkolu barajının aşılması durumda ise işletme ve barajları devreye girmektedir.

“2003-2024 yılları arasında 22 grev milli güvenliği bozduğu gerekçesiyle yasaklandı”

Son olarak yasaksız, sınırsız grev hakkı. Grev işçilerin en temel mücadele araçlarından biridir. Ancak ülkemizde grev ancak hükümetin izin verdiği kadar yapılabilir. Anayasada yer almasına rağmen ülkemizde fiili olarak grev hakkı gasp edilmiştir. AKP iktidarları 2003-2024 yılları arasında 22 grevi ‘milli güvenliği bozduğu’ gerekçesiyle yasaklamıştır. Bu yasaklar 200 bine yakın işçiyi doğrudan etkilerken, asıl etkisini bütün işçi sınıfına yönelik bir saldırı olarak göstermiştir. Bu nedenle diyoruz ki; yürütmeye grev yasaklama yetkisi veren ve işçilerin grev hakkını gasp eden maddeler anayasadan kaldırılmalı, mevzuat buna uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir.

“Kampanyamızın Eskişehirli emekçilere ulaşması için var gücümüzle çalışacağız”

Emek Partisi olarak ülkenin dört bir yanında işçiler arasında yürüttüğümüz çalışmada bahsettiğimiz bu sorunlara her geçen gün daha fazla tanık oluyoruz. İş kolu ya da sektör farkı olmaksızın benzer sorunları yaşayan işçiler, içinde bulundukları çalışma ve yaşam koşullarından kurtulmanın bir yolunu arıyor. Sorunların bu kadar genelleştiği ve başta işçiler olmak üzere toplumun tüm kesimleri için yakıcılaştığı bir toplamda, aradığımız çıkış yolu ancak birleşik ve örgütlü bir mücadelenin açacağı bir yoldur. Bu nedenle merkezi düzeyde başlattığımız kampanyamızın Eskişehirli işçi emekçilere ulaşması için bugünden itibaren var gücümüzle çalışacağız. Eskişehir’de faaliyet yürüten tüm sendika temsilcilerine, yöneticilerine, emek ve meslek örgütlerine, hukukçulara, akademisyenlere, gazetecilere ve elbette ki işçilere çağrımız da bu kampanyayı her birlikte örgütlemek ve işçi sınıfının iş, ekmek, özgürlük mücadelesinin önündeki tüm engelleri hep birlikte kaldırmaktır.”