Sezgin Tanrıkulu'ndan ''Roboski'' açıklaması: "Bu yanlış istihbarat denildiği istihbaratın kimin verdiği faili meçhule gitti"

Sezgin Tanrıkulu'ndan ''Roboski'' açıklaması: "Bu yanlış istihbarat denildiği istihbaratın kimin verdiği faili meçhule gitti"

(ANKARA) - CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünde (Roboski) 17'si çocuk 34 kişinin PKK'lı teröristeler zannedilerek öldürülmesi olayına ilişkin yaptığı açıklamada, "Adalet gerçekleşmedi. Bir siyasi sorumlu ortaya çıkmadı. Talimat veren ortaya çıkmadı. Bu yanlış istihbarat denildiği istihbaratın kimin verdiği faili meçhule gitti" dedi.

Sezgin Tanrıkulu, yaptığı açıklamada, şu görüşlere yer verdi:

"Biz unutmadık, unutmayacağız. Adalet gerçekleşene kadar da Roboski, Roboski, Roboski demeye devam edeceğiz. 13 yıl önce Şırnak Uludere Roboski'de 34 köylü Türk Silahlı Kuvvetlerine ait F-16 uçaklarının bombalaması sonucu yaşamlarını yitirdi. 34 köylüden 17'si çocuktu. Genelkumay Başkanlığı ertesi gün açıklama yaptı. 'Irak'tan Türkiye'ye doğru bir grubun hareket halinde olduklarının İHA'lar tarafından tespit edilmesi üzerine böyle bir bombalamanın yapıldığı' ifade edildi. Ve daha sonra da köylülere tazminat teklifi yapıldı, köylüler bu tazminatı kabul etmediler. Bu açıklamalar bombalamanın Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapıldığının da açık itirafıydı aynı zamanda ve kabulüydü. Kimse de bunu inkar etmedi bugüne kadar.

Sonra ne oldu? Meclis İnsan Hakları Komisyonu bizim başvurumuz üzerine bir alt komisyon kurdu. O alt komisyon çalışmalar yaptı. Etkili çalışmalar da yaptı aslında. Ama her nasılsa Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğu sonuçta gerçek sorunları ortaya çıkaracak bulguların rapora geçirilmesini engellediler ve sorumluları aklayan gerçek sorunları göstermeyen bir rapora imza attılar. Biz de muhalefet şerhimizi yazdık.

Peki Savcılık makamları ne yaptı? Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, sonra Genelkurmay Askeri Savcılığı soruşturma yapmamak üzere kendisini görevli kıldı, delil toplamadı, üstten aldı ve idari makamlar, kara kuvvetleri komutanlığı, hava kuvvetleri komutanlığı, genelkurmay başkanlığı bilgi vermediler Savcılıklara, yeterli bilgiyi vermediler ve sonuçta 'hiç kimse sorumlu değil' diye bir takipsizlik kararı verildi. Bu karara itiraz reddedildi. Anayasa Mahkemesi'ne gidildi. Avukatların da ihmali olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi dosyaya bakmadı. Süre yönünden reddetti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitti. Uluslararası ilişkiler ve usul kuralları dikkate alınarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu başvuruya bakmadı ve sonuçta hiçbir sorumlu ortaya çıkmadan bu mesele yargı makamları tarafından kapatıldı.

Peki kamunun vicdanında, bizlerin vicdanında, yakınları, çocukları, eşleri ölen anneler nazarında, babalar nazarında, aileler nazarında bu dosya kapandı mı? Hayır kapanmadı. Niye? Adalet gerçekleşmedi. Adalet gerçekleşmedi. Bir siyasi sorumlu ortaya çıkmadı, talimat veren ortaya çıkmadı. Bu yanlış istihbarat denildiği istihbaratın kimin verdiği faili meçhule gitti. Ve sonuçta ölen 17 çocuk, 34 kişi Kürt köylüleri sonuçta öldükleriyle kaldılar. Biz unutmadık, unutmayacağız...''