Yeniden Refah Sözcüsü Kılıç: Terörsüz Türkiye'yi en çok da biz isteriz, ama yapılacakları bilmiyoruz. Süreç şeffaf, çözümün zemini TBMM değil

Yeniden Refah Sözcüsü Kılıç: Terörsüz Türkiye'yi en çok da biz isteriz, ama yapılacakları bilmiyoruz. Süreç şeffaf, çözümün zemini TBMM değil

(ANKARA) - Yeniden Refah Partisi Sözcüsü Suat Kılıç, "Terörsüz Türkiye’yi elbette ki biz de destekliyoruz. Terörsüz Türkiye’yi en çok da biz isteriz ama yapılacakları bilmiyoruz. Süreç şeffaf değil. Çözümün zemini TBMM değil. Pandoranın kutusundan ne çıkacak belli değil. Hükümetin bir yetkilisi ‘Taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayız’ diyor, bir başka hükümet yetkilisi Anayasa’nın 66. maddesini tartışmaya açıyor. Sadece işleri değil belli ki kafaları da karışık. Bize güvenin demekle hiçbir sorun çözülmez. Kime güveneceğimizden daha önemli olan neye güveneceğimizdir" dedi.

Yeniden Refah Partisi Sözcüsü Suat Kılıç, partisinin MYK toplantısı sonrasında basın toplantısı düzenledi.

"Bırakın Demirtaş, mübarek Ramazan’da eşinin çocuklarının yanında kalsın"

Terörsüz Türkiye duruşunu özü bakımından desteklediklerinin altını çizen Kılıç, "Terörün bitmesini kim istemez? Ancak ölümü gösterip sıtmaya razı edecek bir durumu desteklemiyoruz. PKK tasfiye ediliyorsa eş zamanlı olarak YPG’de tasfiye edilmelidir. YPG tasfiye edilmedikçe sürecin özeti ‘Al PKK’yı bırak YPG’yi’ demekten öteye geçmez. YPG’nin tasfiyesi konusunda gelen ve birbiriyle çelişen beyanları da dikkatle not ediyoruz. Bu arada dikkat çekici bir başka gelişme yaşandı. Selahattin Demirtaş 9 yıldır tutuklu. Düne kadar kendisinden ‘terörist’ diye söz ediliyor, terörist demeyene bile terörist deniliyordu. Bugünlerde özel izinle hastanede eşinin yanında. Ayrıca devlet erkanından da geçmiş olsun telefonları alıyor. Öyleyse niye hala tutuklu? Bırakın tutuksuz yargılansın bırakın mübarek ramazanda eşinin çocuklarının yanında kalsın. Dilediklerinde yargıyı baskı altına alıp tutuklatıyorlar, dilediklerine de ‘Alo’ deyip hal hatır soruyorlar. Bu arada biz de insani olarak eşine ve kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Temennimiz tutuklu yargılamaların yerini tutuksuz yargılamaların alması ve siyasetin üzerinde yargının demokrasinin kılıcı gibi tutulmamasıdır" diye konuştu.

"Gündüz kuşağı yayınlarını kaldırın yeter"

İktidar tarafından bu yılın ‘aile yılı’ ilan edildiğini hatırlatan Kılıç, şöyle konuştu:

"İktidara sesleniyoruz; gölge etme başka ihsan istemez. Ailenin köküne kibrit suyu döken, gündüz kuşağı yayınlarını kaldırın yeter. 2025 aile yılı diyorsunuz, bir ailede olmayacak ne kadar iğrençlik varsa, ekranlardan evlerin içine boca edilmesine seyirci kalıyorsunuz. Bu mu aile yılı? Aile Bakanlığı var ama bakan yok. Varsa da görmüyor. RTÜK var ama televizyon patronları tanıdık. RTÜK de bakmıyor, baksa da görmüyor. Gündüz kuşağında ekranlara çıkartılan çarpık aileler, çarpık ilişkiler aile yılının da ailelerin de en büyük düşmanı. Teknofest kuşağı tamam da gündüz kuşağı nesillerimizi dinamitliyor. Belli ki Aile Bakanlığı bakmayacak. Bari yayınların merkezinde olan İstanbul Adliyesi bu konuya bir baksın. Meclis’te kanun teklifi verdiğimiz süresiz nafaka mağduriyeti giderilmelidir. Kanun teklifimiz TBMM’dedir ve uzatmanın gereği yoktur. Sonra gençler evlenmiyor diye yakınıyorlar. Ayrıldığında ömür boyu bir nafaka ödemek zorunda kalacak bir genç niye evlensin? EYT’de yaşa takılanların sorunu çözülsün dedik, çözerken daha büyük bir mağduriyete neden oldular. Öyle bir çözüm yolu buldular ki sorunun kendisinden bile daha büyük mağduriyete sebep oldular. 1 güne 17 yıl... El insaf vel mizan diyoruz. Bu kadarı da olmaz, bir güne 17 yıl geç emeklilik" ifadelerini kullandı.

"BOP da BİP de Türkiye’nin hayrına değildir"

Yeni sürece tekrar değinen Kılıç, "Türkiye’yi yönetenler jeopolitik ve stratejik üstünlüklerimizi fırsata çevirmekten çok uzaktır. Elbette ki ‘Terörsüz Türkiye’ hepimizin hayalidir. Elbetteki bir tek şehit cenazesi gelmesin, bir tek askerimiz ve polisimiz uzvunu kaybetmesin ve gazi olmasın. Ama akılla hareket etmek ve devletin kurumlarını harekete geçirmek mecburiyetindeyiz. Terörsüz Türkiye’yi elbette ki biz de destekliyoruz. Terörsüz Türkiye’yi en çok da biz isteriz ama yapılacakları bilmiyoruz. Süreç şeffaf değil. Çözümün zeminin TBMM değil. Pandora'nın kutusundan ne çıkacak belli değil. Hükümetin bir yetkilisi ‘Taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayız’ diyor, bir başka hükümet yetkilisi Anayasa’nın 66. maddesini tartışmaya açıyor. Sadece işleri değil belli ki kafaları da karışık. Bize güvenin demekle hiçbir sorun çözülmez. Kime güveneceğimizden daha önemli olan neye güveneceğimizdir. Ne istediğinizi, ne aldığınızı ve ne verdiğinizi bilmiyoruz. Gün ağrıdığında ortaya ne çıkacak bilmiyoruz. Biz Yeniden Refah Partisi olarak Büyük Ortadoğu Projesi’nde yokuz. Büyük İsrail Projesi’nde de biz yokuz. BOP da BİP de Türkiye’nin hayrına değildir. Bunu biliyoruz, bunu da söylüyoruz. Devletimizin ve hükümetimizin yetkililerini de bu konuda uyarıyoruz."

"DEM Parti yetkilileri ikircikli davranıyor"

YPG’nin silahı bırakmadan terör sorununun çözülüp çözülmeyeceği sorusu üzerine Kılıç, "YPG silah bırakmadan terör sorunu çözülmez. Yani toprağa gömülecekse silahlar, sadece PKK değil Amerika Birleşik Devletleri tarafından eğitilip donatılan YPG’nin de silahları gömmesi lazımdır. Bu konuda DEM Parti yetkilileri ikircikli davranıyor bu net ortada. Sayın Sırrı Süreyya Önder’i dün akşam dinledim net bir söylemi var; ‘Öcalan’ın söylemi PKK gibi YPG’yi de kapsar’ diyor. Ama DEM’in Eş Başkanlarından Tülay Hatimoğullarının söylemine baktım, ‘Öcalan’ın çağrısı YPG’yi kapsamaz’ diyor. Birisi DEM Partili Meclis Başkanvekili diğeri DEM Parti Eş Genel Başkanı. Hangisinin dediği doğru" değerlendirmesinde bulundu.

"ABD ile AB arasında bilek güreşi artık gözle görünür bir hale geldi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın stratejik öncelik olarak Avrupa Birliği’ni işaret etmesi konusunu sorulan Kılıç, "Tabi dünya bir üçüncü dünya savaşının eşiğinde. ABD ile AB arasında bilek güreşi artık gözle görünür bir hale geldi. Türkiye elbette ki burada medeniyetten ve demokrasiden yana bir tercihini yapmakla mükelleftir. Barıştan yana taraf tercini yapmakla mükelleftir. Her kim küresel barıştan, değerlerden ve insan haklarından yana taraf koyuyorsa Türkiye’nin stratejik orada yerini almaktır. Bizim önceliğimiz D8’dir" dedi.