İmamoğlu: Türkiye'nin Avrupa Birliği ile birlikte güçlü bir tarih yazacağına inancım tam”

İmamoğlu: Türkiye'nin Avrupa Birliği ile birlikte güçlü bir tarih yazacağına inancım tam”

(İSTANBUL)- Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avrupa Birliği’nin destekleriyle Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin koordinasyonunda başlatılan “Afet Risk Yönetiminde Sivil Toplum Örgütlerinin (STÖ) Kapasitesinin Desteklenmesi Programı” tanıtım toplantısına katıldı. İmamoğlu, “Dünyanın içinden geçtiği bu çok krizli dönemde, demokrasiyi savunanların otoriter yaklaşımlar karşısında güçlü bir dayanışma içinde ve kararlı olması gerektiğine inanıyorum. Türkiye'nin, Avrupa Birliği ile birlikte güçlü bir tarih yazacağına ve dünyada önemli bir konuma erişeceğine olan inancım tamdır” dedi.

TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avrupa Birliği’nin destekleriyle Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin koordinasyonunda başlatılan “Afet Risk Yönetiminde STÖ Kapasitesinin Desteklenmesi Programı” tanıtım toplantısına katıldı. Burada bir konuşma yapan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

“Afet anları, siyasi menfaat elde etme ortamları değil”

“Afet anında oluşturulan kriz masalarında, işi bilen uzmanların yer alması gerektiğini her fırsatta dile getirdim. Böyle anlarda, ‘Ben en önde oturayım’ çabası içinde olunmamalıdır. Ne bir bakanın ne bir belediye başkanının ne de başka bir siyasetçinin afet yönetiminde başrolde olması doğru değildir. Oradaki patron, işi bilen uzmanlar olmalıdır. Afet anları, siyasi menfaat elde etme ortamları değil, toplumların en fazla yardıma ihtiyaç duyduğu zamanlardır. Bu yüzden siyaset ve siyasi kimlikler geri çekilmeli, iş uzmanlara bırakılmalıdır. Dünyada da uygulamalar bu şekildedir.

“AB ve Türkiye arasındaki iş birliği vurgusu”

AB ile Türkiye arasındaki iş birliğinin yalnızca afet yönetimiyle sınırlı kalmaması gerekir. İlişkiler dış politikadan çevreye, ekonomiden savunmaya kadar birçok alanda geliştirilmesi gerekiyor. Dünyanın içinden geçtiği bu çok krizli dönemde, demokrasiyi savunanların otoriter yaklaşımlar karşısında güçlü bir dayanışma içinde ve kararlı olması gerektiğine inanıyorum. Türkiye'nin, Avrupa Birliği ile birlikte güçlü bir tarih yazacağına ve dünyada önemli bir konuma erişeceğine olan inancım tamdır.

“Afetlere hazırlıkta sivil toplumun rolü”

Afet yönetiminin yalnızca kamu kurumlarının sorumluluğunda olamamalı. Afetler sadece yıkım ve kayıplar getirmez, aynı zamanda toplumların dayanışma gücünü de ortaya koyar. Ancak afetlere hazırlık sürecinde yalnızca kamu kurumları yeterli olamaz. Toplumun birebir katılımı olmadan, kriz yönetimi başarıyla yürütülemez. Afet sonrası normal hayata dönüşü hızlandırmak için sivil toplum kuruluşlarının da aktif rol alması gerekmektedir.

“Bir kurum tek başına ‘ben yönetirim’ diyorsa toplumu yanıltıyordur”

Bir kurum tek başına ‘Ben bu süreci yönetirim’ iddiasıyla hareket ediyorsa toplumu büyük bir yanılgıya sürüklüyordur. 6 Şubat 2023 depremleri sonrasında Avrupa Birliği’nin sergilediği dayanışmayı unutmayacağız. 21 AB üyesi ve 4 katılımcı ülke hızla harekete geçti, AB Dayanışma Fonu’ndan sağlanan destekle sağlık, eğitim ve altyapı projeleri hayata geçirildi. Komşumuzda yangın çıktığında nasıl onların yardımına koşuyorsak, onlar da bizim yanımızda oldu. Bu dayanışmayı barış ortamında da güçlendirmeliyiz.

“İstanbul’un afet riskleri ve alınan önlemler”

İstanbul 12 farklı afet türüne maruz kalma potansiyeline sahip bir şehir. Bu risklere karşı yürütülen çalışmalarımız ise şu şekilde. Deprem Seferberlik Planı kapsamında 35 bin bina hızlı taramadan geçirildi, riskli yapılar tahliye edilerek yıkıldı. Böylece 25 bin vatandaşın deprem riski ortadan kaldırıldı. Riskli binalarda yaşayanlara taşınma ve kira desteği sağlandı. İstanbul Güçleniyor Projesi ile bin 200’den fazla okul ve hastane binası depreme dayanıklı hale getirildi. 500’den fazla acil toplanma alanı oluşturuldu. 300 binden fazla kişiye afet farkındalık eğitimi verildi. Taşkınlara karşı 54,5 km dere ıslahı yapıldı, 130 kronikleşmiş taşkın sorunu çözüldü. Afet sonrası psikososyal destek ekipleri kuruldu, mobil sağlık üniteleri oluşturuldu.

“İstanbul’da etkili bir afet iletişim ağı kurmalıyız”

İstanbul gibi büyük bir metropolde afet yönetiminin etkin bir iletişim ağı gerekir. AFAD’ın önderliğinde İstanbul Valiliği, İBB ve ilgili kurumlarla güçlü bir koordinasyon oluşturmalıyız. İstanbul’un afet yönetimi sadece kriz anına odaklanmamalı, toplum bilinçlendirilerek 20 milyon insanın aktif katılımı sağlanmalıdır.

“Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki iş birliği geliştirilmeli”

Bu tür projeler, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki bağları güçlendiren önemli adımlardır. Ancak biz, ilişkilerin sadece afet yönetimiyle sınırlı kalmasını istemiyoruz. Dış politikadan ekonomiye, eğitimden çevreye kadar her alanda işbirliği içinde olmamız gerekiyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne sağlayacağı katkının büyük olduğuna inanıyorum. Demokrasi ve özgürlükler temelinde Avrupa ile ortak bir gelecek inşa etmeliyiz.”