İYİ Parti grup toplantısı... Müsavat Dervişoğlu: "Bu iktidar parayı millete değil; yandaş müteahhitlere, saray beslemelerine ve israfa akıtıyor"

İYİ Parti grup toplantısı... Müsavat Dervişoğlu: "Bu iktidar parayı millete değil; yandaş müteahhitlere, saray beslemelerine ve israfa akıtıyor"

(TBMM) - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Para var, kaynak var, bütçe var ama bu iktidar parayı millete değil; yandaş müteahhitlere, saray beslemelerine, ballı ihalecilere ve israfa akıtıyor. Sarayın harcamalarına, yandaşın lüksüne, vergi aflarına para var ama işçiye, emekliye, asgari ücretliye yok! İşte biz bu düzene son vereceğiz. Bu bütçe yandaşa değil, vatandaşa gidecek. Bu kaynak zengine değil; emekliye, işçiye, memura gidecek" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Dervişoğlu, kürsünün iki yanına konulan Türk bayrağı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarının yansıtıldığı ekranların arasında yaptığı konuşmasına, İstiklal Marşı'nın kabulünün 104. yıl dönümünü kutlayarak başladı.

Emeklilere verilen 4 bin liralık bayram ikramiyesi, emekli ve memur maaşları ile asgari ücret üzerinden iktidarın ekonomi politikasını eleştiren Dervişoğlu ayrıca Meclis Başkanlığı'na sundukları ve "Refah Paketi" adını verdikleri ekonomiye ilişkin kanun teklifinin detaylarını açıkladı.

Dervişoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Bugün, İstiklal Marşımızın kabulünün 104. yıl dönümü. 104 sene önce bugünlerde, bu Meclis’te ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolasıyla varlık yokluk savaşı veriliyordu. Bugün ise Gazi Meclis’imizin yetkileri gasp edilerek, Türkiye açık bir izmihlale, çöküşe sürüklenmektedir. Çünkü o gün Sevr’i hazırlayanlarla, bugün Sevr’e ram olanların işbirliği devam etmektedir. Manda ve himayecilik, bugünün saray zihniyetinde hortlamıştır. Vatanı arazi, milleti ise maraba gören bu zavallı zihniyet için milletin esaretinin bir önemi yoktur. Bugünkü saray sultası, tıpkı o günküler gibi boğazına kadar gaflete batmıştır. O gafleti, kene gibi yapıştığı o koltuktan indirmenin, bizim olan vatanı ve devleti geri almanın tek yolu vardır: O da cesarettir. Despotlar, üç şeyi yaşatarak ayakta kalırlar. Biri yoksulluk, biri cehalet, diğeri de korkudur. Milleti fukaralığa mahkum ettiler, yoksulluğu yönetiyorlar. Eğitim sistemini yerle bir ettiler, cehaletten besleniyorlar. Ellerinde yetkiyi zalimce kullanıyorlar, korku dağları yaratıyorlar. Hepsini aşacak gücümüz vardır. Bu ülke, imkanları ve kaynakları yönüyle her zorluğu yenecek imkanlara sahiptir. Yeter ki sorunların üzerine cesaretle gidebilmeye muvaffak olalım. O yüzden reçetemiz bellidir ve tektir: Cesaret, cesaret, cesaret.

Eskimiş, köhnemiş ve çürümüş bu iktidar; ekonomiden adalete, bilimden sanata, ahlaktan ve fazilete hayatın her noktasını da çürütmüştür. Bugün vefatın 28. yıl dönümünde rahmetle andığımız Galip Erdem’in dediği gibi, ‘Hep ahlaktan, hep faziletten bahsederler ve her gün faziletin de ahlakın da kanına girerler!’ ‘Korkma’ diye başlayan İstiklal Marşı’mızı aklımıza ve ruhumuza nakşetmeliyiz. İnsanımızı bu sadaka rejiminden çıkarmak için sesimizi hep birlikte, omuz omuza yükseltmeliyiz. İzmihlale karşı, hep bir ağızdan istiklal demeliyiz: ‘Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak; o benimdir, o benim milletimindir ancak. Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın! Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hak'kın; kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.’

"7 yıldır tek haneli enflasyon rakamı masalı anlatmaları, yoksulluk ve korku siyasetlerinin kılıfıdır"

İzmihlalin, çöküşün en önemli göstergelerinden biri şüphesiz ekonomidir. 7 yıldır tek haneli enflasyon rakamı masalı anlatmaları, yoksulluk ve korku siyasetlerinin kılıfıdır. Bu darboğazdan çıkartılmamamızın sebebi de budur. Ancak minare kılıfına sığmamaktadır. Sözde Hazine Bakanı, özde tahsildar Mehmet Bey hala utanmadan çıkıp, ‘Maaşlar bütçe üzerine yüktür’ diyebiliyor. Okullar olmasa, maarif vekilliği ne kadar güzel olurdu değil mi Sayın Şimşek? ‘Orta vadeli program hedeflerini bu yüzden gerçekleştiremiyoruz’ diyor. Bütçeye yük olan şeyin, saray ve avanesinin doymak bilmeyen iştahları olduğunu en iyi bilen kişi olarak ‘Sözde Orta Vadeli Programı’ ve kendi trajedisine dönen tasarruf tedbirlerini uygulayamayacağını biliyor.

Yine yalanlarla dolu gündemin içerisinden sıyrılarak allem edip, kullem edip bir milli serveti daha 3 kuruşa peşkeş çektiler. Çayırhan Maden ve Termik Santrali'nden bahsediyorum. Burası senin, benim hepimizin malıydı. Değeri 160 milyar lira iken tam sekizde bir fiyatına, sadece 20 milyar liraya peşkeş çekildi. Hem de gözlerini kırpmadan sattılar. Aradaki 140 milyar lirayı vatandaşın, emeklinin, memurun cebinden; Ramazan'da ucuz ekmek ve ucuz yemek kuyruğunda bekleyen gariban vatandaşının cebinden aldılar, yandaşın cebine koydular. Mübarek gün, beddua bize yakışmaz ama elimizle müdahale ettik olmadı, dilimizle müdahale ettik yine olmadı. İmanın alçak derecesidir lakin kalp ile buğz da bir vazifedir. Bu fakir milletten çaldıkları haram, zehir zıkkım olsun, Cenab-ı Hak müstahaklarını versin İnşallah.

"Vatandaşın cebinden yandaşlarınıza aktardığınız milli servet dolarla olduğu için sizden başka dolarla işi olan yok"

Yağma bu kadar büyük ve organize olunca, yılbaşında verdikleri zam da 2 ayda yok oldu. Bunu saray ve avanesi değil ama Türk milleti olarak gayet iyi biliyoruz. Emekli maaşları, asgari ücret ve memur maaşları her geçen gün eriyor. Bu yüzden emeklilere müjde diye açıkladıkları bayram ikramiyesi 4 bin lira. Ne kadar dolu dolu duruyor değil mi? Tam 4 bin lira! İlk defa 2018 yılında verdikleri bayram ikramiyesi 1000 lira idi. Aynı yılın sonunda altının gram fiyatı ise 216 lira idi. Yani ikramiye ile yaklaşık 5 gram altın alınabiliyordu. Bugün ise sadece 1 gram altın alınıyor. 2018 yılında verilen ikramiye, asgari ücretin yüzde 60’ından fazlaydı. Yani bugün o rakamı vatandaş alabilseydi 13 bin lira, altına göre söylersek 17 bin lira ikramiye alacaktı.

23 yılın sonunda, çıkıp utanmazca diyorlar ya ‘dolarla altınla ne işiniz var’ diye. Bizim işimiz yok, sayenizde olamıyor zaten. Şehir hastanelerine, yollara, köprüler ve havaalanlarına ödettiğiniz garanti ücretler dolarla, Çin sarımsağı dolarla, Kanada mercimeği dolarla, traktöre mazot, kombiye doğal gaz dolarla, avanelerinizin yazıhanelerinde, nargilecilerin VIP odalarında konuştukları her şey dolarla. Yani vatandaşın cebinden, rızkından yandaşlarınıza aktardığınız milli servet dolarla, euroyla olduğu için sizden başka dolarla işi olan yok. Dolar da senin olsun, euro da senin olsun.

"Yandaşa vergi affı, vatandaşa vergi zulmü"

Türk Milleti, iktidara rağmen bir an olsun nefes alsın istiyoruz! TBMM’de grubu olan bir muhalefet partisi olarak, İYİ Parti olarak asli ödevimiz sadece durumu tespit etmek değil, aynı zamanda da çözüm üretmek. Bu cendereden çıkabilmenin, milletimize bu iktidara rağmen nefes aldırabilmenin yollarını söylemek ve göstermek vazifemiz.

Konuyla ilgili tüm milletvekillerimizin imzasıyla bir kanun teklifi hazırlayıp, adına da 'Refah Paketi' diyerek TBMM Başkanlığı’na sunduk. Bu, iktidar için de bir imtihandır, turnusol kağıdıdır. Belki böylece o dönmüş gözlerini bir an olsun İmralı’dan millete çevirirler, şaşırmış kulaklarını ihanet mektuplarından, okyanus ötesi talimatlarından alır da vatandaşın feryatlarını duyarlar. Buradaki gerçeklere, bize, millete kulak verirler. İşte o zaman milletimizin belki biraz nefeslenmesi mümkün olabilir. Bakalım iktidar, önüne sunduğumuz teklife ne diyecek? Milletin sesini duyup kabul mü edecek, yoksa her zamanki gibi kulaklarını mı tıkayacak? Bu ülkenin emeklisi, işçisi, asgari ücretlisi için adım mı atacak, yoksa yine gözlerini mi yumacak?

Refah Paketi teklifimizle ilk olarak, çalışanlara vergi adaleti getiriyoruz. Çalışanlar yıl içinde vergi dilimi yüzünden maaş kıyımına uğruyor. Söz gelimi, 40 bin lira maaş alan bir vatandaştan bir yıl içerisinde maaşı kadar vergi alınacakken bir buçuk ya da iki maaşı vergi olarak alınıyor. Çalışanı fazladan vergi ödemeye mahkum ediyorlar. İşte sarayın vergi düzeni bu! Yandaşa vergi affı, vatandaşa vergi zulmüdür yürürlükte olan. En düşük vergi gelirinin üst sınırı 158 binden, 415 bin liraya çıkarılsın diyoruz. Teklifteki diğer bir düzenleme ile asgari ücretliye ekonomik büyümeden pay veriyoruz. Buradan asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlara sesleniyorum: Bu iktidar sizin hakkınızı gasp ediyor! Ülkedeki gerçek enflasyon neyse, ülke ekonomisi ne kadar büyüyorsa, işçinin maaşı da en az o kadar artsın. 'Ekonomi şu kadar büyüdü' deyip, anlamsız sayıları sıralamak kolay.

Gelin, vatandaşın cebine giren para ne kadar büyüdü, onu konuşalım. Ekonomi büyüdüyse asgari ücretli neden hala açlık sınırının altında yaşıyor? Ülke büyüyor da bu büyüme kimin cebine giriyor? Bunu açıklayın milletimize. ‘Aralık ayında Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 71 arttı’ dediniz, asgari ücretliye yüzde 30 zam verdiniz. Peki nereye gitti yüzde 40? Ben söyleyeyim, yandaşın cebine… Emekçi kardeşim, bu yıl almanız gereken asgari ücret en az 29 bin lira olmalıydı. Ama bu iktidar her ay 7 bin liranızı aldı, yandaşa peşkeş çekti. Bu bir soygundur. O yüzden biz kanun teklifimizle TÜİK’in açıkladığı sahte enflasyonunu değil, gerçek enflasyonu baz alıyoruz, gerçek büyümeyi baz alıyoruz.

"Bu iktidar parayı millete değil; yandaş müteahhitlere, saray beslemelerine ve israfa akıtıyor"

Teklifimizde yer alan diğer maddeler ile emeklilerimizin ve memurlarımızın hakkını da teslim ediyoruz. AKP iktidara geldiğinde en düşük emekli maaşı asgari ücretten fazlaydı, bugün asgari ücretin sadece yüzde 65’i kadar. En düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitleyin. Sayın Erdoğan, seçim geçti, sen unuttun ama biz unutmadık. Memur emeklilerine 8 bin liralık zam vardı, seçim arifesinde ‘Memur emeklilerinin aylıklarına seyyanen zam yansıtılacak’ dedin hatırladın mı? Biz hatırlaman için teklifimize koyduk.

Gelelim ocak ayında verdiğiniz zam oranlarına. TÜİK’in rakamlarının artık çocukları bile kandıramadığını herkes biliyor. Memur emeklileri ocak ayında yüzde 11,54 zam aldı. SSK ve BAĞ-KUR emeklileri yüzde 15,75. Sokaktaki gerçek enflasyon bu mu? Kanun teklifimizle ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere bütün emekli aylıklarına yüzde 5 artış öneriyoruz. Emekliler aylarca ikramiye rakamını beklediler. İktidar ise yine sadaka lütfetti. Geçen yıl 3 bin lira olan ikramiye, 4 bin olacak dendi. Yahu, sizin çok güvenilir TÜİK’inize göre bile arttırsanız 8 bin 300 lira olacaktı. Teklifimiz açıktır, nettir. İki bayram ikramiyesinin toplamı bir asgari ücrete eşit olsun. Gelin bu teklifimizi yasalaştıralım. Bayramdan önce işçimize, memurumuza ve emeklimize nefes aldıralım.

Bu Teklifi hazırlarken Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmeye hazır olduğumuzu gösteren bir ciddiyet ve kararlılıkla hareket ettik. Şimdi iktidar kanadı çıkıp, her zamanki gibi, ‘Söylemesi kolay, peki bunun bütçeye maliyeti ne olacak’ diye soracak. Hiç merak etmeyin, hesabımızı yaptık, her kuruşun nereye gideceğini de bu kaynağın nasıl bulunacağını da çok iyi biliyoruz. Birkaç kalemde düzenleme yapılsa, Refah Paketi’mizin ihtiyaç duyduğu kaynağın fazlasına erişilecektir. Çıkıp 'Kaynak yok' demeyin. Bütçeler, hükümetlerin milletin parasını kimin cebine koyacağının belirlendiği siyasi tercihler manzumesidir. Para var, kaynak var, bütçe var ama bu iktidar parayı millete değil; yandaş müteahhitlere, saray beslemelerine, ballı ihalecilere ve israfa akıtıyor. Sarayın harcamalarına, yandaşın lüksüne, vergi aflarına para var ama işçiye, emekliye, asgari ücretliye yok! İşte biz bu düzene son vereceğiz. Bu bütçe yandaşa değil, vatandaşa gidecek. Bu kaynak zengine değil; emekliye, işçiye, memura gidecek."

(SÜRECEK)