Mili Yol Partisi Genel Başkanı Çayır: Ne olursa olsun 20 milyonluk şehrin seçilmiş başkanı o şekilde gözaltına alınamaz

(ANKARA) - Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, Ekrem İmamoğlu'nun PKK'ya yardım ve yataklık suçlamasına tepki göstererek, "Herkes kendi hırsızını koruyor kardeşim. Kimse kendi yanında çalana, çırpana bir şey söylemiyor. Kendisi ve ittifakı terörist başı ile her gün konuşup bir de 'kurucu önder' demiyor mu? Müzakerenin alasını ortaya koyup; Kandille, DEM'le, demlenenlerle, YPG ile, Suriye'nin kuzeyindekilerle konuşmuyorlar mı? Konuşuyorlar. Kendilerine bir şey yok. Af çıkartacaklar, terörist başını bırakacaklar, anayasal düzenlemeler yapacaklar, milletin gözünün içine baka baka da masallar anlatacaklar. Sonra dönüp başkalarını böyle yapmakla suçlayıp gözaltına alacaklar. Nasıl inanayım? Nasıl inanacağız söyler misiniz" dedi.
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, parti genel merkezinde gündeme dair açıklamalarda bulundu. Çayır'ın gündeminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltı süreci, yeni açılım süreci vardı. Çayır, "Olağanüstü dönemlerden geçiyoruz. Üzülerek ifade etmeliyim ki her sabah kalktığımızda Türkiye yeni bir gündem, bir son dakika haberleriyle bir şekilde sarsılıyor. Birbirine benzemeyen günler ve her güne sığan bir sürü hadise, vaka... Gerçekten milletimiz yoruldu. Milletimiz yoruldu, biz yorulduk ama bu işleri başımaza örenler bir türlü yorulmak nedir bilmiyor. Sırf iktidarlarının devamı için, sırf gücü elinde tutma telaşı ve aşkı için memleketi de milleti de insanı da hiçlemeyi göze almışlar... Adalet; su, hava ekmek gibidir. Adalet güzeldir fakat yöneticilerde olursa daha da güzel demiş Peygamberimiz" diyerek sözlerine başladı.
"Ne olursa olsun 20 milyonluk şehrin seçilmiş başkanı o şekilde gözaltına alınamaz"
Ekrem İmamoğlu'a yönelik gözaltı sürecini değerlendiren Çayır şu ifadeleri kullandı:
"Birileri 'Oh olsun', 'iyi oldu', 'hırsızdı, arsızdı, PKK'lıydı' diye kendini avutabilir. Bir kesim olduğu gibi tam karşı tavır geliştirebilir ve adalet ortadan yok olup gidebilir. Biz sağduyunun, vicdanın sahipleri, biz Milli yolun savunucuları, Muhsin Yazıcıoğlu'nun yol arkadaşları, asla ve asla sevgimiz, nefretimiz adalete etki etmez. Bir insana veya bir topluma olan sevgimiz veya nefretimiz bizi asla adaletsizliğe götüremez. Dün gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı haklıdır, haksızdır, bir takım olaylara karışmıştır, iddia edildiği gibi bir takım çıkar elde etmiştir, rüşvet almıştır, rüşvet vermiştir, PKK veya bir takım benzer örgütlerle ilişkisi olduğu iddia ediliyor, diyor Sayın Başsavcılık gözaltı sebeplerini sıralarken... Ne olursa olsun 20 milyonluk şehrin seçilmiş başkanı o şekilde gözaltına alınamaz. Bu kabul edilemez. Kaçma şüphesi var mı, yok. Delili karartma şüphesi var mı, yok. Çağırdığınızda hemen çağrınıza gelecek midir, evet. Hal böyleyken sizin bu tür kaba, hoyrat ve insanın vicdanını karartan, insanı ürküten ve hukuku sopa olarak milletin gözüne sokan bu tavrınız doğru değildir. Toplumu korkutuyorsunuz. Toplumun umudunu çalıyorsunuz. Toplumun gelecekle ilgili hayallerini yıkıp gidiyorsunuz. Farkında değilsiniz. Evet 5 sene, 15 sene daha ülkeyi yönetebilirsiniz. Böyle bir zemin oluşturabilirsiniz. Kendinizi güvende hissetmek için elinizdeki gücü kullanabilirsiniz. Ama inanın sizin evlatlarınız, sizin torunlarınız; mutsuzdur, mutsuz olacaktır. Gelecekle ilgili umutlu konuşamayacaktır."
"Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi adaletsizlikle yönetiyorsun"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Çayır, "Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi adaletsizlikle yönetiyorsun. Sayın Cumhurbaşkanı hukuku öne çıkar. Hukukla herkesi tart, hukukla muamele et diyorum sana. Birine olan öfken birine olan hıncın, birine olan sevgin, merhametin seni adaletten alı koymamalıyken şu an geldiğimiz nokta gerçekten vicdan karartıcıdır. Sabah kalktığımızda mutlu değiliz. Dün sana haksız ve adaletsiz muamele edildiğinde nasıl mutsuzsak, nasıl Türkiye adına, ülkemiz adına, milletimiz adına gelecekle ilgili kaygı duymuşsak bugün de aynı şekilde kaygı duyuyoruz. Ne çabuk unuttun dünleri? Ne çabuk unuttun sana yapılan zulümleri? Yapılanları bir başkasına yapmak kar mıdır? Ders almaz mıyız? Yapılanları, kötülükleri yaşatmak mı doğru? Yoksa ders alıp adaleti ayakta tutmak mı doğru" diyerek eleştirdi.
"Hükümetin gerek medyada gerek sosyal medya hükümranlığı söz konusu"
İktidarın İmamoğlu'na yapılan gözaltı sürecini medya organları ve sosyal medya ile algı yöneterek sürdürmesine tepki gösteren Çayır, "Hükümetin şu anda gerek yazılı basında gerek televizyon kanallarında gerek sosyal medyada bir hükümranlığı söz konusu. İstediği zaman algı oluşturmakta, istediği zaman haber üretmede yalan yanlış bir takım bilgiler oluşturmada pek hünerli davranmaktalar. Düşünebiliyor musunuz, Sabah gazetesi kendilerinin manşeti; 'Eko sistem'. Daha adam gözaltına alınmış, neyle suçlandığı iki üç tane ana başlıkla Cumhuriyet Savcılığı kamuoyuna deklare ediyor. Oradan yola çıkarak işin bittiğini, nasıl olsa mahkeme karar vermişte, kararın sonuçlarını millete kamuoyuna duyurur gibi başlık atıyorlar. Manşet atıyorlar. Türkiye gazetesi; 'saraçhaneye kayyum beklentisi' manşeti. Adam daha yeni gözaltına alınmış, Saraçhaneye yani belediyeye kayyum bekleniyor diyor. Onsan sonra 'Suç örgütü elebaşısı'... Yahu arkadaşlar biz, bizim gibi düşünmeyenlere saygılı olmayacaksak niye siyaset yapıyoruz? Niye ülke yönetimine talip oluyorsunuz?" söyleminde bulundu.
"Kendisi ve ittifakı teröristbaşı ile her gün konuşup bir de 'kurucu önder' demiyor mu"
İktidarın kendi yaptıklarını muhalefet yapıyormuş gibi sunmasına tepki gösteren Çayır, "Siz 20 yıl Ankara'da belediye başkanlığı yapmış, çocukları hiçbir yerde ticaret yapmadıkları halde, vergi levhaları bile yok. Birilerinin kulüp başkanı birilerinin televizyon sahibi, birilerinin petrolleri, birilerinin arsaları, villalara sahip olduğu bir dönemde sordunuz mu 'Sen nereden aldın bu parayı, sen nasıl zenginleştin' diye sordun mu? Bir tane hırsızı bildiğin halde hırsızları mahkemenin önüne çıkarttın mı? Adaletin önüne çıkarttın mı, yok. İşte inandırıcı olmuyorsun. Yapmış olsaydın şu an bu yaptığına bir bakardık, adam kendi yanındaki hırsıza yaptı şimdi de yaptıklarına helal olsun derdik ve sesimizi de çıkarmazdık. Herkes kendi hırsızını koruyor kardeşim. Kimse kendi yanında çalana, çırpana bir şey söylemiyor. Kendisi ve ittifakı teröristbaşı ile her gün konuşup bir de 'kurucu önder' demiyor mu? Müzakerenin alasını ortaya koyup; Kandille, DEM'le, demlenenlerle, YPG ile, Suriye'nin kuzeyindekilerle konuşmuyorlar mı? Konuşuyorlar. Kendilerine bir şey yok. Af çıkartacaklar, terörist başını bırakacaklar, anayasal düzenlemeler yapacaklar, milletin gözünün içine baka baka da masallar anlatacaklar. Sonra dönüp başkalarını böyle yapmakla suçlayıp gözaltına alacaklar. Nasıl inanayım? Nasıl inanacağız söyler misiniz? Senin yaptığın daha beter bir durum. Hal böyleyken tutup gözlerimizin içine bakarak, bizi insan yerine koymayarak, bizi sanki kul mesabesinde koyarak inanmamızı mı bekliyorsun? Artık yeter. Bu ülkeye ekmek lazım, aş lazım, iş lazım. bununla ilgili millet size oy verdi. Bununla ilgili ne yapıyorsunuz millete anlatın. Bir başkası size oy vermemiş olabilir. Bir başkası sizin belediyenizi elinizden almış olabilir veya girdiğiniz yarışta sizi yenmiş de olabilir. Sırf bundan dolayı tuzak kurmalara, bundan dolayı adalet duygusunu, vicdanı karartmaya, kirletmeye gerek var mı" dedi.