Milli Yol Partisi Başkanı Çayır: "Sayın Cumhurbaşkanı DEM'lilerle birlikte kendisini hak vaki olana kadar, orada oturtacak şekilde yeni bir anayasa planlamaktadır"

(ANKARA) - Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, ''Sayın Cumhurbaşkanı DEM’lilerle birlikte yeni bir anaysa peşinde. Nasıl bir anayasa? Kendisini hak vaki olana kadar, yani son nefesine kadar orada oturtacak şekilde yeni bir Anayasa planlamaktadır. Burada millet yok, milletin açlığını giderme yok, milletin özgürlüğünü genişletme yok, milletin fikir ve anlayışını bir yasaya bağlamak yok. Ne var? Sadece gücü elinde tutmak gücüm meşrulaştırmak o gücü ölene kadar kimseye kaptırmamak anayasası var'' dedi.
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çayır, şunları kaydetti:
"Şu an iktidar yeniden yeniden demleniyor. Cumhur İttifakı yeni DEM'leniyor, yeniden DEM'leniyor. Yani DEM’i içine katmaya devam edip, Cumhur İttifakını genişletmeye ve ‘DEM’le beraber Anayasa değişikliğini yapar mıyım? Yapamaz mıyım?’ diye bir hesabın içerisine girmiş durumda. Peki muhalefet en yapıyor? Muhalefet umut olmaktan çoktan öteye geçti, umut falan yok. Kendi içlerine düştüler ana muhalefetin hali ortada. Kendilerine, CHP’ye Cumhurbaşkanı adayı seçiyorlar. Ön seçim ne demektir? Birden fazla aday olur, seçime gidersiniz. Bir adayla ön seçim olur mu? Bu da Türkiye’de oluyor. Ve şu an da milletin önüne gerçekçi, akılcı, rasyonel bir çözüm koymak yerine günübirlik hadiselerle ‘nasıl olsa iktidar önümüzü kesecek, iktidar bizim başımızı kesmeden biz ortaya çıkalım, hamle yapalım’ düşüncesiyle çok da doğru olmayan geniş bir kucağı açmak yerine dar bir kucakla millete gitmeyi hedefleyen anlayışın Türkiye’de gelecekte yönetim değiştirmesi, normalleştirmesi beklenemez."
"Herhangi bir grup gidip devletle ayrı bir sözleşme yapar mı?"
Çayır, yeni sürece ilişkin şunları söyledi:
"Artık bu hükümet bu ülkeyi yönetemez haldedir. Bir müzakeredir tutturmuşlar ‘Türkiye’nin silahtan arındırılması, terörden arındırılması projesi’ diye ad koymuşlar. Ortada tam anlamıyla bir aymazlık gerçekten millete, şehide bir hakaret vardır. Bu ülkenin çocukları hiç hesap yapmadan 20 yaşında 18 yaşında 25-35 yaşlarında ‘ülke var olsun toprak bölünmesin, vatan 2 olmasın, bağımsız olalım’ diye canlarını verdiler.
Siz tutmuş terörist başına ‘PKK’nın önderi’ diyorsunuz. Hangi hakla hangi akılla Allah aşkına. Bu nedir ya? Ondan sonra ‘müzakere yok.’ Müzakere yoksa YPG Suriye’nin kuzeyinde Şara’yla 8 maddelik niye imzaladı? Kim kimle anlaşma imzalar? Vatandaş devletle anayasa mesafesinde bir mutabakat imzalar. Aynı topraklarda aynı coğrafyada aynı devletin şemsiyesi altında yaşayan herhangi bir grup gidip devletle ayrı bir sözleşme yapar mı? Bu nedir? Müzakerenin ta kendisi. Aynısını biz de yaşıyoruz şu anda. Dönüp diyorlar ki ‘biz çağrımızı yaptık, sıra sizde’ Şimdi DEM’liler Cumhur ittifakında demlenecekler, görünen o. Sayın Cumhurbaşkanı da DEM’lilerle birlikte yeni bir anayasa peşinde. Nasıl bir anayasa? Kendisini hak vaki olana kadar, yani son nefesine kadar orada oturtacak şekilde yeni bir anayasa planlamaktadır. Burada millet yok, milletin açlığını giderme yok, milletin özgürlüğünü genişletme yok, milletin fikir ve anlayışını bir yasaya bağlamak yok. Ne var? Sadece gücü elinde tutmak, gücü meşrulaştırmak o gücü ölene kadar kimseye kaptırmamak anayasası var, anayasanın adı bu. Ben başka bir şey görmüyorum.''
"Türkiye şu an da uyguladığı ekonomik politikalarla hiçbir sonuç elde edemez"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın emekli ikramiyelerine yönelik açıklamalarına da tepki gösteren Remzi Çayır, sözlerini şöyle tamamladı:
''Hükümet şu anda bir aymazlık bir tünelin içerisine girmiş vaziyette. Millete sadece ‘yeter artık vereceğimiz, verdik’ diyerek… Sayın Cumhurbaşkanı’nın doğrudan verdiği refleks aslında hükümetin ruh halini de yansıtıyor. Elde para yok. Bugün seçim olsaydı Sayın Cumhurbaşkanı, gazetecinin sorduğu soruya ne cevap verirdi? Gazeteci ne sordu? 'Emekliye 4 bin lira vermişsiniz daha da verebilir misiniz?' Yani sizin de artırma ihtimaliniz var mı? Çünkü geçmişte Çalışma Bakanlıkları asgari ücrete veya benzeri ücrete bir kadem koyuyorlardı sonrası ‘Cumhurbaşkanımız belki artırabilir onun insafına kalmış ağamızın, ağanın eli mi tutulur?’ cinsinden bir yaklaşımla gazeteci akıl gerisinde olduğu için sormuş, ‘4 bin liradan daha fazla yapabilir misiniz?’ diye.
Verdiği cevap manidar. Verdiği cevap aslında mevcut hükümetin ruh halini Türkiye’nin durumunu özetliyor, bir kelime: 'Verdik ya? Daha ne vereceğiz?' Bin lira vermiş, 'daha ne vereceğiz?' Yok yok, delik büyük, harcamalar büyük. Şu an hükümetin tek istikrarlı yaptığı şey var: Savurganlık, istediği gibi harcama. Türkiye, bu sebeple derhal erken seçime gitmelidir. Bun söylerken herhangi bir ‘bunlar dünyadan habersiz, olup biteni bilmiyorlar, sadece hükümeti devirmeye dönük, hükümeti şu veya bu şekilde eleştirmeye dönük bir takım sözler söylüyor’ hayır. Şu an toplum gittikçe kokuyor, sokaklar kokuyor, vicdan kokuyor vicdan. Onun için Türkiye şu an da uyguladığı ekonomik politikalarla hiçbir sonuç elde edemez. Yaptıkları tek şey var: Ne diyorlar biliyor musunuz? 'Harcama, alma, satma, evinde otur. Mümkünse yeme, içme.' Bu şekilde olursa ekonominin düzeleceğini düşünüyorlar. Bunun ekonomideki karşılığı resesyon yani durgunluk, yani piyasanın hiç hareket etmemesi. ‘Talep oluşmasın, fiyatlar yükselmesin’ Bu kadar klasik, bu kadar anlamsız ve gerçeklerle alakası olmayan bir politika Türkiye’de milleti refaha götürmesi mümkün değildir."