Ömer Çelik: ‘Esad Artığı’ ifademiz Suriye’deki Aleviler için kullanılmış gibi lanse edilmek istendi

(ANKARA) - Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu sonrasında yaptığı açıklamada, Suriye'nin kıyı bölgelerindeki çatışmalara ilişkin ''CHP’li birkaç milletvekilinin, silahlı gruplara yönelik kullanılan ‘Esad Artığı’ ifadesini çarpıttığını'' söyledi. Çelik, Dem Parti heyeti ile Ak Parti arasındaki görüşmelere ilişkin yorumlarda da bulundu.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu sonrasında gündeme ilişkin açıklamarda bulundu. Çelik açıklamasında şu başlıklara değindi:
Nevruz’un terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması bakımından da önemli bir aşama olmasını temenni ediyoruz
’’Nevruz'u Türk Dünyasından, Balkanlara, Ortadoğu'dan Mezopotamya'ya kadar her yerde kardeşlik bayramı, baharın müjdecisi olarak kutluyoruz. Kadim geleneğimizin en önemli anmalarından, bayramlarından bir tanesi. Bu çerçevede, 21 Mart günü saat 15:00’da Haliç Kongre Merkezinde Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla bir program gerçekleştireceğiz. Türk Devletlerinden sorumlu genel başkan yardımcılarımız bunu koordine ediyor. Dünyanın içinden geçtiği bu kaos döneminde, Türk Dünyasından Orta Doğu'ya, Mezopotamya'dan Balkanlara kadar bütün bu bölgeye kardeşlik mesajı verilmesi açısından Nevruz kadim bir bayram olarak kutlanmış olacak. Buna bütün herkesi bekliyoruz. Türkiye'nin içinde yürüyen terörsüz Türkiye süreci açısından da bakıldığında, bu Nevruz’un Türkiye’nin terör belasından kurtulması, terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması bakımından da önemli bir aşama olmasını temenni ediyoruz.
İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen bitmiştir
Tabi bir çok siyasi gündem var. Hep konuşuyoruz, dünyanın tartıştığı gündem, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen çatlıyor, zayıflıyor, sıkıntılardan geçiyor. ABD Başkanı Trump ile AB liderleri arasında yürüyen tartışmaya baktığımızda artık ara cümleler kurmaya gerek olmadığı fiilen görüldü. Görüyoruz ki İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen bitmiştir. Dünya yeni bir düzen arayışındadır ve bu düzen çerçevesinde dünyanın büyük aktörlerinin nasıl bir yol alacağı, nasıl bir tutum alacağı en önemli kolardan biridir.
Burada ister Amerika, ister Avrupa, ister Rusya, ister Çin açısından bakın Türkiye bütün gelişmelerin merkezinde kilit ülke olma rolünü ne bir şekilde korumaktadır. Türkiye’nin nasıl bir yol izleyeceği bölge düzeninin, dünya düzeninin nasıl şekilleneceği açısından önemli ipuçları olarak değerlendirilecektir.
Avrupa açısından küresel güç olmanın sadece Türkiye’nin tam üyeliğinden geçtiğini ifade etmiştik. Bugün aslında Türkiye’nin AB üyeliğini aşırı sağın bazı hamleleri yüzünden erteleyenler veya dışlayanlar bunu yaptıkları için kendi demokrasilerinin aşırı sağ tarafında daha güçlü bir şekilde kuşatıldığını görüyorlar. Gerçek siyaset gündemiyle yüzleşemedikleri için aşırı sağ hatta faşist partiler Avrupa’nın bir çok ülkesinde birinci ya da ikinci oldu. Bunlar aslında Türkiye’nin yıllardır ortaya koyduğu tezlerin önemini gösteriyor.
Nusayri kardeşlerimize dönük saldırıları lanetliyoruz
Suriye gündemini yakından takip ediyoruz, en uzun sınırlarımızın olduğu Suriye'deki her olayın bizi etkilediği açıktır. Orada maalesef günler öncesinde Esad'a bağlı bazı grupların meşru yönetime karşı bir saldırı gerçekleştirmesi neticesinde bazı olaylar meydana geldi. Burada meydana gelen olayların neticesinde çatışmalar oldu. Çeşitli şekillerde kaosu tetiklemeye çalışan bazı odakların hemen harekete geçtiğini gördük. Son derece üzüldüğümüz Alevi kardeşlerimize, Nusayri kardeşlerimize dönük saldırılar oldu, hayatını kaybedenler oldu. Öncelikle bu saldırıları ve bu saldırıları gerçekleştirenleri lanetlediğimizi ifade ediyoruz.
Gerek Suriye Cumhurbaşkanı’nın gerek Suriye yönetiminin buradaki ölümlere sebebiyet veren masum insanları, sivilleri hedef alanları ortaya çıkarmak konusunda ortaya koydukları irade son derece önemlidir, bunların cezalandırılması son derece önemli olacaktır.
Biz olay olduğu andan itibaren şöyle bir değerlendirme yaptık. Dedik ki, burada Esad artığı olarak bildiğimiz silahlı gruplar Suriye'nin meşru yönetimine karşı saldırı gerçekleştirdiler. Bu silahlı saldırıyı tabii ki lanetliyoruz.
CHP’li birkaç milletvekili, silahlı gruplara yönelik kullandığımız ‘Esad Artığı’ ifadesini Suriye’deki Aleviler için kullanmışız gibi lanse etmek istedi
Burada her zaman söylediğimiz "Suriye Suriyelilerindir" ilkesine biz bağlı kalıyoruz. O çerçevede, Şii, Sünni, Alevi, Nusayri, Dürzi, hangi mezhepten olursa olsun Türkmen, Kürt, Arap hangi etnik grup olursa olsun Suriyelilerin Suriye’nin iradesini temsil etme çizgisinden ayrılmaması gerekir.
Esad'ın yaptığı katliamlar Suriye'deki Nusayrilere ve Alevilere mal edilemez. YPG’nin yaptığı katliamlar Kürtlere, DEAŞ'ın yaptığı katliamlar Suriye'deki Arap ve sünnilere mal edilemez. Mezheplerin her biri son derece saygıdeğer düşünce okullarıdır, ekollerdir. Ama siyasi mezhepçilik büyük bir zehirdir. Bu kadar açık cümleler kurduk. Buna rağmen bazı CHP milletvekillerinin cümlelerimizi hedef almak adına son derece yanlış bir eksende üstelik çarpıtma yaparak olayı başka bir yere taşımaya çalıştıklarını gördük. Evet bu milletvekillerinin sayısı birkaç kişiyi geçmiyor. Biz meşru yönetime karşı silah çekmiş ve hangi grup olduğunu bildiğimiz gruplara "Esad artığı" derken onlar biz oradaki Nusayrilere, Alevilere ve Şiilere Esad artığı diyormuşuz gibi bir propaganda içerisine girdiler. Bu baştan aşağı yalandır. Oradaki katliamın arkasında Türkiye’nin olduğu, Türkiye’nin himaye ettiği gibi çok büyük bir yalana da imza attılar. Buradan bir siyasi kaldıraç elde etmeye çalıştılar. Yaptıkları iş son derece ilkel ve oradaki kardeşliğe zarar veren bir siyasi mezhepçilikten başka hiçbir şey ifade etmemektedir... Orada 2-3 CHP milletvekilinin alenen siyasi mezhepçilik yapmasının nasıl kışkırtıcılık yaptığı görülmüştür... Şimdi diyorlar ki Hatay’ın kaderi Lazkiye’nin kaderi ile birdir. Biz de diyoruz ki ‘Günaydın’. Biz bunu söylediğimizde 15 yıldır Suriye’de ne işiniz var diyorlardı.
Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci ivme kazanazaktır
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecinde iki madde dışında uzlaşma sağlandığı duyuruldu. Bundan sonra Ermenistan'ın Azerbaycan'ı hedef alan yasaları ya da birtakım anayasa maddelerini değiştirmesi de son derece önemli olacaktır. Yıllarca sorunu çözmek için kurulmuş ama sorunun çözümünden çok karmaşıklaşmasına yol açmış AGİT/MİNSK grubunun da artık dağıtılmasının zamanı gelmiştir, herhangi bir misyonu kalmamıştır. Bundan sonrasında bütün adımlar gerçekleştiği zaman Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme süreci ivme kazanacak, bundan bütün bölge halkları kazançlı çıkacaktır. Kafkasya barışı kazançlı çıkacaktır.
Terörsüz Türkiye hedefi ile ilgili, şart, ön adım sayılabilecek herhangi bir şeyin gündeme gelmemesi gerekir
Bugün 2 saate yakın bir görüşme yaptık. Burada siyasetin dilinin doğru kurulması gerekir. Nasıl bir dili tercih ettiğimizi en ayrıntılı şekilde sizlerle paylaşıyorum. Önceliğimiz PKK'nın silahları bırakması ve kedini feshetmesidir. Öncelikli konumuz bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğidir. Ben ve Efkan Bey daha önceki süreçlerde de bulunmuştuk. O süreçlerin işleyişine dair yoğun tecrübemiz var. Gelinen noktada sayın Devlet Bahçeli'nin tarihi çağrısı sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade önemli fırsat penceresi araladı. Ne denirse densin, tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi çerçevesinde önümüzdeki teklifleri bu çerçevede ele alacağız. Devletin niteliklerinden, milletin değerlerinden pazarlık gibi yaklaşımı kesinlikle gündemimize almıyoruz. Genel olarak Türkiye'de bu konularla ilgili önümüzdeki dönem için 'Türkiye Yüzyılı' diye sayın Cumhurbaşkanımız biraz değinmişti. Önümüzdeki süreçte açılacaktır bu. Demokrasi standartları yükseltmelidir.
Karşılıklı konuşmak Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak’ için sağlıklı bir dil oluşturulması açısından son derece önemli. Burada siyasetin dilinin doğru kullanılması gerekir. Bizim bu görüşmelerde önceliğimiz, yapılan çağrıda ortaya konulduğu gibi PKK’nın silahları bırakması ve kendisini feshetmesidir. ‘Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet’ ilkesi çerçevesinde biz önümüze gelen teklifleri ele alacağız. Devletin niteliklerinden ve milletin değerlerinden taviz verme gibi herhangi bir yaklaşımımız yok. Bu konulularla ilgili pazarlık gibi bir yaklaşımı kesinlikle gündemimize almıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak şu an konuşulması gereken gündem, terör örgütünün silah bırakması ve kendisini feshetmesidir. Bunun dışında şart, ön adım sayılabilecek herhangi bir şeyin gündeme gelmemesi gerekir. PKK silah bırakmalıdır ve bu, bütün unsurlarıyla gerçekleşmelidir. Yani tabelanın farklı olması bir şeyi değiştirmez. Bu hangi adla olursa olsun; PKK, YPG, SDG, bütün unsur ve uzantılarıyla, tabelalarıyla bu silahın bırakılması ve örgütün feshedilmesi gerekir”
Yeni Şam yönetimi ve YPG arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin değerlendirmeleri sorulan Çelik, “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini savunduğumuz için Suriye içerisinde Baas rejiminden de kalan bir takım silahlı grupların yer almasını doğru bulmuyoruz. Bizim açımızdan YPG ve SDG bir terör örgütüdür ve bugün bulunduğu yerler açısından da kimlerle iş birliği yapıldığı görülmektedir" dedi ve şöyle yanıtladı:
"Anlaşmanın maddelerinde yer alan içerikler kapsamında biz bu anlaşmanın Suriye için olumlu bir sonuç doğurabileceğini değerlendiriyoruz. Fakat bazı YPG liderlerinin bu anlaşmaya yönelik farklı yorumları da meseleyi olumsuz bir noktaya götürür. Bizim açımızdan da olumsuzdur. Anlaşmanın maddelerinin gerçek anlamda Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkı verecek ve bunu sağlayacak şekilde hayata geçmesi gerekir. Burada tabi ki Suriye yönetimini de destekleyeceğiz.”