Özgür Özel: “Bu emeklilerin artık seni iktidardan indirmesi için daha ne olacak Sayın Erdoğan”

(ANKARA) - Keçiören Belediyesi’nin düzenlediği iftar programına katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Erdoğan bugün emekli bayram ikramiyesi hakkında '3 bin liraydı, 4 bin lira yaptık. Daha ne olacak’ dedi... Erdoğan’a şunu söylüyorum: Bu emekliyi canından bezdirdin. Bu emekli sana oy vermeyince, asgari ücretli oy vermeyince bir de bozuluyorsun. Bu insanların sana kırılması, sana darılması, desteğini çekmesi, artık seni iktidardan indirmesi için daha ne olacak Sayın Erdoğan” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Keçiören Belediyesi tarafından Ihlamur Kasrı’nda düzenlenen iftar programına katıldı. Erzurum’un kurtuluşunun 107’inci yılı şerefine Erzurumlu vatandaşlara verilen iftarda, CHP Lideri Özel’e, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Genel Başkan Yardımcıları Aylin Nazlıaka, Zeliha Aksaz Şahbaz, Gülşah Deniz Atalar ve Özgür Karabat ile Ankara Milletvekilleri Semra Dinçer, Tekin Bingöl, Adnan Beker eşlik etti. Özel ve Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan, iftarın ardından katılımcılara hitap etti.
Mesut Özarslan: “Mansur Başkan’dan öğrendiğimiz felsefe, sosyal ve halkçı belediyecilik”
Özarslan şöyle konuştu:
“Bugün Keçiörenimiz bir mutlu günü yaşıyor. Hem Erzurumuzun kurtuluş yıl dönümünde hem de İstiklal Marşımız’ın yazıldığı bir günde baş tacımız Genel Başkanımız Keçiörenimizde. Geçen yıl bu zamanlar biz burada sizlerle yine iftar yemeklerinde beraberdik. Biz sizlere sözler verdik. Dedik ki ‘CHP’li belediyeler geldiğinde insan ayrımı yapılmadan belediye hizmetleri sizlerle beraber olacak. Bizim bulunduğumuz yerde kimse yatağa aç girmeyecek, kimse üşüyerek, titreyerek girmeyecek. Sabah kalktığında evladını servisine verebilecek. Evindeki yaşlının altındaki bezi çekilecek. Evindeki engellisine bakılacak. Kısacası kimsesizlerin kimsesi olacağız.’ Şükürler olsun verdiğimiz sözleri tutmaya başladık. Biz birileri gibi gösteriş yaparcasına kimselere yardım etmedik. Bizler öyle yardımlar yapıyoruz ki bunu Mansur Yavaş Başkanımızdan öğrendik. Ondan öğrendiğimiz felsefe şu: Sosyal ve halkçı belediyeciliktir. Bunun adı Allah için insanlığa hizmet etmektir. Vaatlerimizin arasında olan Keçi Kartımızı dağıtmaya başladık. Biz bu işi gönülden yapıyoruz. Biz Türkiye sevdalısıyız.
“Belediye borçlarının tamamını bu sene bitmeden ödeyeceğiz”
Genel Başkanımız ne diyor, ‘Kapılarımızı sonuna kadar açtık.’ Nerede açtık, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini açtık. Caddesinde, sokağında, pazarında halkımızla beraber yürüyoruz. Birileri sokağa dahi inemiyor çünkü yüzleri yok. Biz tek bir felsefe üzerine geldik: Hakk’ın hakkı için halka hizmet belediyeciliği. Biz bu belediyelere inanılmaz büyük borçlarla aldık. 1 milyar 750 bin safi borç faizleriyle 3 milyar. Sizlere söz veriyorum Genel Başkanım, Allah nasip ederse bunun yaklaşık 1,30 milyarını ödedik. Geriye kalanını da sene devri olmadan ödeyeceğiz. Ayrıca biz geldiğimizde burada partimizin meşruiyetini tesciliyetini ortaya koyma noktasında insanlığın tamamına gönlümüzü açtık, tamamıyla birlikte hareket ediyoruz. Birilerinin din sömürüsünü Keçiören’de kaldırdık. Gerçek dindarlık arıyor musunuz? Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bakacaksınız. O dinci olanlara bakın, dindarlara demiyorum, gerçek inanç sahiplerine demiyorum. Bunlara buradan sesleniyoruz: Eğer Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmasaydı bizler, sizler Tony ve Johnny‘nin evlatları olacaktınız.
“Partimizin oyunu yüzde 24’ten 51’lere çıkardık”
Bizim kapımıza gelen hiç kimseye ‘bize oy verdiniz, vermediniz’ diye asla ve katiyen sormuyoruz. Biz güzel ahlakın gereğini yapıyoruz. Herkese hizmet ediyoruz. Etmeye devam edeceğiz. Bu arada partimizin oyunu yüzde 24’ten 51’lere çıkardık. Söz veriyoruz iktidara giderken yüzde 60 olacak. Bizim gayemiz; Allah adına, insanlık adına hizmet etmektir. Başka gayemiz yok. Bizler sizlere baş olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.”
Özgür Özel: “Mesut Özarslan tanıdığım günden beri heyecanını çok beğendiğim bir başkanımız”
Özel ise şunları söyledi:
“Ramazan’ın 12’nci gününde bir aradayız. Allah tuttuğunuz oruçları, tutacağınız oruçları, ibadetlerinizi, yapacağınız hayırları kabul etsin. Hayırlı Ramazanlar diliyorum. Mesut Özarslan tanıdığım günden beri heyecanını çok beğendiğim, enerjisini takdir ettiğim ve Keçiören gibi zor bir yerde çok büyük bir başarıyı göstermiş olan ve sizin kendisine verdiğiniz yetkiyi sizin yararınıza en iyi şekilde kullanmak için gayret gösteren bir başkanımız. Şimdi sizlerle birlikte onun heyecanına, onun yüreğindeki hizmet aşkına bir kez daha tanık olduk. Ben kendisini kutluyorum ve teşekkür ediyorum. Bir diğer teşekkürüm; bana genel başkan yardımcılarımız, grup başkanvekilimiz, milletvekillerimiz, Parti Meclisi üyelerimiz, il başkanımız eşlik ediyor. Hepimizin şahit olduğu bir mesele, bazı yerlerde ufak tefek sorunlar olur ama Keçiören’de örgütümüz ve belediye başkanımız arasında tam bir uyum var. Ben ilçe başkanımızın şahsında tüm örgütümüze teşekkür ediyorum.
“Erzurum’un hem kurtuluşu hem Erzurum Kongresi’ne yaptığı ev sahipliği Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dökülmüş en kuvvetli harç, en kuvvetli betondu”
Bugün Erzurum’un ki ben her çağrıldığım yere hemen gidebilecek, gönlünden geçen her yerde olabilecek kolay bir pozisyonda değilim. Çok sayıda davet alıyoruz tüm şehirlerden, tüm ilçelerden, tüm belediyelerden ama mübarek Ramazan 30 gün. Ama Mesut Başkan arayıp da ‘Erzurumlu Dadaşlarla iftar yapacağız’ deyince bütün programı bir tarafa bıraktık, koştuk, buraya geldik. Bende Erzurumluların yeri, Dadaşların yeri bambaşkadır. Veysel Karani Başkanımdan başlayarak üç değerli başkanım birbirinden kıymetli konuşmalar yaptılar. Bugün Erzurum’un kurtuluş günü ve çok doğru bir saptama ki Erzurum kurtulmasaydı Türkiye de kurtulamazdı. Erzurum’un hem kurtuluşu hem Erzurum Kongresi’ne yaptığı ev sahipliği Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dökülmüş en kuvvetli harç, en kuvvetli betondur. Onun üzerine böylesine güçlü bir binayı; Türkiye’nin, Anadolu’nun, Rumeli’nin dört bir tarafındaki vatansever insanlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önce çağrısına uyup memleketi kurtardılar. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti denen ve İslam coğrafyasında demokrasiye, kadınların siyasette var olmasına, Medeni Kanun’a, pek çok haklara sahip olmasına sebebiyet veren, her ne kadar son 22 yılda yıpratılsa da taşıyıcı kolonu çok sağlam olan, kirişleri çok sağlam olan böyle bir Cumhuriyet’i hep birlikte kurmamıza öncülük eden bu güzel şehre, Erzurum’a başkentimizden selam olsun. Kurtuluş gününüz kutlu olsun.
“Mehmet Akif Ersoy’u rahmet ve minnetle anıyoruz”
Ayrıca bugün, İstiklal Marşımızın kabulünün 104’üncü yıl dönümü. Mehmet Akif Ersoy’un kaleminden, gönlünden dökülen o satırlar, ‘Korkma’ diye başlayan ve hepimizin her zorluğumuzda hatırlamamız gereken o muhteşem şiir ve daha sonra bestelenerek İstiklal Marşımız oldu. Buradan Mehmet Akif Ersoy’u da bu mübarek günde bir kez daha rahmetle, minnetle hep birlikte anıyoruz.
“Recep Tayyip Erdoğan’ı, CHP’lilerin cesaretini göstermeye davet ediyorum”
Ben iftar sofralarında mümkün mertebe polemik yapmamaya, gündelik siyasetin içine girmemeye çalışıyorum. Bugün Sayın Erdoğan, grup toplantısında çıktı, uzun uzun konuştu. Ramazan demedi, dinlemedi, ona yaptığımız çağrıları duymazdan geldi ve olabilecek en sert kelimelerle beni, partimizi, siyasi rakiplerini eleştirdi. Ama biz yine de bugün buradan, bu güzel iftar sofrasından, Dadaşların sofrasından, Keçiören’in sofrasından o duyduklarımıza o şekilde cevap vermeyeceğiz. Ama bir cesaret gösteriliyorsa o cesaret muhalefet partisinin belediye başkanlarını içeriye atmakla; belediyelerini madden, manen, hukuken “silkelemekle”; bir partinin bir buçuk yıl önce yapılmış ve Türkiye’ye örnek olmuş kongresine kara çalmaya çalışmakla; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye eldeki yargı gücüyle, eldeki devlet gücüyle saldırmakla kahramanlık olmuyor. Bu mertlik, yiğitlik, cesaret değil. Cesaret, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’in Yaser Arafat’a Filistin’in yanında olduğunu gösterdiği günkü cesareti bugün Trump denen çılgına karşı gösterebiliyor musun, Netanyahu'ya karşı gösterebiliyor musun? Cesaret, o cesaret. Trump çıkmış, ta yıllardır süren işgal, zulüm bunlar yetmezmiş gibi Amerika seçimlerini bahane edip adeta yangından mal kaçırırcasına bir soykırıma girişmiş olanlara, ‘Artık durun, bu soykırımı durdurun’ demek yerine, ‘Gazze’yi gördüm güzel yermiş. Oteller yapalım, turizme açalım, Filistinlileri de etraftaki ülkelere saçalım, dağıtalım’ diyecek kadar bir insanlık suçuna, tehcire kalkışmışken biz bu Trump‘a karşı da İsrail’e karşı da Bülent Ecevit’in gösterdiği cesareti, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının gösterdiği cesareti, CHP’lilerin cesaretini göstermeye davet ediyorum Recep Tayyip Erdoğan’ı. Filistin bizim milli meselemizdir, Filistin bizim onur meselemizdir. Asla ve asla Filistin’i yalnız bırakmak, Filistin’i bu mübarek günlerde Trump’ın, Elon Musk’ın ve Netanyahu’nun insafını terk etmek, onları yalnız bırakmak, yalnızlaştırmak hiçbirimize yakışmaz.
Cağ kebabı hesabı...
Bunun yanında söyleyeceğim bir başka şey de şu: ‘Herkes hesabını ona göre yapsın’ diyor Erdoğan. Sayın Erdoğan, biz hesabımızı ona göre, buna göre yapmıyoruz. Biz hesabımızı vatandaşın hesabına göre yapıyoruz. Madem Erzurumluların iftarında Keçiören’deyiz, Ankara’nın küçük Erzurumundayız. O zaman o hesabı Erzurumluların hesabı üzerinden yapalım. Bak, Sayın Erdoğan: Geçen sene 17 bin 2 lira asgari ücret veriyordun Erzurumlu asgari ücret alan Dadaş kardeşime. Ben bunu geçen ay gittiğimde Erzurum’da sordum, koca salonda kime sorduysam ‘Doğru mu’ dedim, ‘Doğru’ dediler. 17 bin liraydı geçen sene asgari ücret ve cağ kebabından 170 şiş alıyordu bir asgari ücretli. 100 liralık cağ kebabından 170 şiş. Bu sene güya asgari ücret zamlandı 22 bin lira oldu ama cağ kebabı da zamlandı ve 22 bin liralık asgari ücret, 250 liralık cağ kebabından 60 şiş alabiliyor. 110 şiş cağ kebabı alınan asgari ücretten 60 şiş cağ kebabı alınan asgari ücrete geldik.
“Bu emeklilerin artık seni iktidardan indirmesi için daha ne olacak Sayın Erdoğan”
Emeklilere 3 bin lira olan bayram ikramiyesini Erdoğan 4 bin liraya çıkardı. Bugün de Meclis’e geldi. Esti, yağdı ama bu konudan bahsetmedi. Sonra çıkışta bir gazeteci arkadaşımız döndü ve dedi ki ona, ‘Emekliye verilen ikramiyeye acaba bir artış daha yapabilir misiniz?’ Döndü dedi ki ‘Sen beni oyuna mı getirmeye çalışıyorsun? 3 bin liraydı, 4 bin lira yaptık. Daha ne olacak’ dedi. Şimdi Sayın Erdoğan sana sorayım daha ne olacak? 2015 yılıydı, CHP bir asgari ücret kadar her emekliye bayramda emekli ikramiyesi teklif etti. Biz bunu söyledik, heyecanlandı emekliler. MHP, ‘Biz de vereceğiz’ dedi. Şimdiki DEM’in o günkü partileri, ‘Biz de vereceğiz’ dedi. Dört partinin üçü bunu vadetti Meclis’teki. 7 Haziran‘da Erdoğan, Meclis çoğunluğunu kaybetti. Çok istedik ki bir hükümet kuralım, o günkü sözleri peşi sıra tutalım. Emekli ikramiyesini verelim. O gün ‘Taşerona kadro’ diyorduk, verelim. ‘ÖTV’siz, KDV’siz mazot’ diyorduk, verelim. Emekli intibak yasası istiyordu, verelim. ‘Aile sigortası’ diyorduk. Her evin kadınına verelim bir kart. O da gitsin o kartla, yoksulluğu Mesut Başkan’ın tarif ettiği gibi kimsenin yüzüne vurmadan Keçiören’in Keçi Kartı gibi onurluca bir sosyal yardım alsın. Aldığını da kimse yüzüne vurmasın. Ama o günlerde maalesef o seçimlerin doğurduğu milli iradenin gereğini yapıp hükümeti kuramadık. Sayın Bahçeli, ‘Seçimler yenilensin’ dedi. Bunun dışında bir şey söylemedi, kuramadık. 1 Kasım’a giderken dediler ki ‘Biz de vereceğiz emekliye ikramiyeyi.’ 1 Kasım’a giderken daha çok şey oldu, çok üzücü şeyler oldu ve aslında bu vaatlerimizi hayata geçirecek iktidar nasip olmadı. 1 Kasım’da tekrar AK Parti geldi. Sonra kendi Başbakanını indirdi, Binali Bey’i bindirdi. Sonra ne istediyse verdikleri, darbeye kalkıştı. Sonra Anayasa değişti. Sonra bütün yetkileri aldı. Buralara kadar geldik. O sırada ‘Ben de vereceğim’ dediği ikramiyeyi üç yıl vermedi; altı bayram. Ta 2018 seçimlerinde ‘Veriyorum hadi’ dedi, bin lira verdi. Biz itiraz ettik. Asgari ücret o zaman yanılmıyorsam bin 400 lira. ‘Olmaz, yetmez’ dedik. ‘Bin lira yeter’ dedi. Bakın, o günkü bin lira -diyor ya ‘Daha ne olacak’- asgari ücretin yüzde 62’si. O günkü bin lira alıyor 25 kilo dana kıyma, şimdi alıyor beş kilo. Yani bugün ‘Dalga mı geçiyorsun, daha ne olacak’ diyen Erdoğan’a şunu söylüyorum: Bu emekliyi canından bezdirdin. Bu emekli sana oy vermeyince, asgari ücretli oy vermeyince bir de bozuluyorsun. Bu insanların sana kırılması, sana darılması, desteğini çekmesi, artık seni iktidardan indirmesi için daha ne olacak Sayın Erdoğan?”