A Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu: "Bizim şu anda odaklanmamız gereken şey PYD'dir, KCK'dır"
(ANKARA) - Anahtar Parti (A Parti) Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, yeni açılım sürecine ilişkin, "Zaten bırakacak silah kalmamış bir örgüte silah bıraktığı falan dedirtmek yerine ABD'ye 'PYD'nin elindeki silahları bıraktırıyoruz' dedirtmek lazımdır. Güçlü devlet öyledir. Bizim şu anda odaklanmamız gereken şey PYD'dir, KCK'dır" dedi.
A Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Lider Haber’de Neşe Berber’in konuğu oldu. Ağıralioğlu, İmralı'daki terörist başı Abdullah Öcalan'ın mektubu ve sonrasında gelişmeler, CHP’nin cumhurbaşkanı adaylık süreci, ekonomi ve A Parti'yi kurma gerekçeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ağıralioğlu, Öcalan’ın mektubu sonrası yaşanan tartışmalara ilişkin şunları söyledi:
"Bizim şu anda odaklanmamız gereken şey PYD'dir, KCK'dır"
"O açıklanan, olağanüstü mektuptur diye 4-5 gündür ekranlarda analiz edilmeye çalışılan mektubun esas içinde bir şey var. PKK, Kürtler haklarını kullanamıyor diye kurulmuş bir örgüt değildir. Buradan şöyle bir şey çıkıyor; artık gerek kalmadı. Asimilasyon son buldu. Artık ifade hürriyetimize konu olacak bazı şeyler kazanıldı. Artık PKK kuruluş amacına tekrar düştüğü için gerek kalmadı. Yani bunun içinde zımnen şöyle bir şey var; PKK, Kürtler kendi haklarını kullanamıyor diye kurulmuş, Kürtler için kurulmuş bir örgüttür, kabulü var. Ben böyle bir şeyi asla tasvip etmiyorum. PKK, Türk milletinin bağrına saplanmış bir hançerdir. Arkasında 50 tane devlet vardır. Herkesin PKK'sı vardır ve Türk devletinin zafiyet geçirmesi ve bölge üzerindeki yerleşim planlarının aparatıdır bunlar. PKK'yı Kürt'e değdirmek, Öcalan'ı Kürtlerin temsilcisi yapmak, Kürt'e büyük küfürdür. Bu zaten bitmiş bir örgüt. İlk kaygım PKK'nın Kürtlere değdirilmesi. PKK'nın Kürtlerin hakları için kurulduğu kabulüne imkân verecek bir çerçeve metni oluşturması. Kürt'e küfür, millet bütünlüğümüze hakaret, efendim bu memlekette yapılacak en büyük kötülük. Metnin içinde gizli olarak duran şey o. Yani biz aslında amaç hasıl oldu. Biz zaten sizin için yapmıştık. Artık devlet karşınızda muhatap. Bizden barış yapmak için yardım istiyorlar. Biz de zaten görüyoruz ki bu birtakım haklarınız da falan verildi. Artık tekrara gerek yok. İkincisi devlet çok güçlü. PKK en zayıfken bu muhataplığın can suyu olduğu kabulü. Yani Suriye'deki kolu duruyor. Irak'taki kolu duruyor. İran'daki kolu duruyor. KCK duruyor. Bütün o illegal yapılanmanın şemsiyesi duruyor. ABD, PYD'nin arkasında duruyor. Ama bizim zaten bırakacak silahları bile kalmamış bir örgüte alan açarak siyaseti tekrar en olmaz bir şekilde Kürt'ü, Kürtleri PKK'ya, PKK'nın örgüt kurucusu, lideri pozisyonunda birine yeniden teslim ediyormuşuz gibi bir hata, ikinci hata. Üçüncüsü şu, zaten bırakacak silah kalmamış bir örgüte silah bıraktığı falan dedirtmek yerine Amerika Birleşik Devletleri'ne PYD'nin elindeki silahları bıraktırıyoruz dedirtmek lazımdır. Güçlü devlet öyledir. Bizim şu anda odaklanmamız gereken şey PYD'dir, KCK'dır."
"Biz Suriye'de çok güçlüyüz"
Suriye'de yaşanan gelişmeleri dikkatle takip edilerek Türkiye’nin masaya oturması gerektiğini belirten Ağıralioğlu, şöyle devam etti:
"Mazlum Kobani isimli bir adam var, terörist. Bu teröristi Dikorsky'ye bindirip Suriye'den Talabani ile görüştürmeye Amerika götürüyor. Talabani ile Barzani'yi barıştırmaya çalışıyorlar. Bir peşmerge bakanlığı kurulmaya çalışılıyor. 100 bin kişilik bir ordu kuruluyor. Kerkük’e bir İngiliz üssü kuruluyor. Bir taraftan da Suriye'de petrol istasyonları olan, hava savunma sistemleri olan, düzenli ordusu olan, Amerika Birleşik Devletleri'nin de IŞİD koalisyonunda partnerim falan dediği bir üç, Erbil, Haseki'yi birleştirmeye çalışılıyor. Şam'ın banliyölerine İsrail ordusu giriyor. Golan Tepeleri'ne aşıldı. Dolayısıyla aslında bu İsrail'in güvenlik programının tıkır tıkır işlediğine alamet bir görünüm var. Kaygılarımız bu bizim. Şimdi bu kaygıları dillendirmemiz lazım. Burada problemlerimiz var. Eğer bizim Türkiye'de, çünkü bu evlatlarımızı 40 yıl boyunca öldürdüler ve biz onları henüz öldüremedik. Bu PKK'nın komuta kademesi açıklama yapıyorlar; bugün içine düşülen bu muhataplıktan maalesef başımıza ne geldiğini anlamak için bu evlatlarımızı 40 yıldır öldüren bu alçakların süreçle ilgili ne dediğine bakmak zorunda kalıyoruz. Yani bizim hükümetin niçin bunu yaptığını anlamadığımız için onların dediklerinde ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Onların hiçbirinin dediğinde hükümetin şu anda konuştuğu hiçbir şey yok. Yani biz silah bırakmayacağız, Türkiye'deki kolumuz silah bırakacak diyorlar. Öcalan'ın ne kadar güçlü olduğunu anladılar diyorlar. Süreci de çok yakından takip etmek zorundayız. Bizde 3,5- 4 milyon Suriyeli var. Bunların toprakları, tapuları herhalde Suriye'nin üçte birine tekabül eder. Biz bu tapu kadastro hizmeti vererek Suriye'nin üçte birinin tapusu bizim misafir ettiklerimizin elinde diye masaya oturmak zorundayız. 3,5-4 milyon Suriyeli baktığımız için de biz masada çok güçlüyüz. Biz Suriye'de çok güçlüyüz ama gücümüz orada Amerika Birleşik Devletleri'ni PYD’ye destekten el çektirmiyorsa, PYD'ye silah vermekten el çektirmiyorsa problem var demektir. Ben kaygılarımı ifade etmeliyim ki kamuoyu bu kaygılarım etrafında önümüzdeki dönem başımıza ne yük geleceğini bilsin. Ama bu süreç şöyle olmak zorundadır."
"İYİ Parti'ye aslında 5 yıllık emeğine hürmetsizlik yapıldı"
İYİ Partiden ayrılma sürecini anlatan Ağıralioğlu, "İYİ Parti'ye yapılanlara da itiraz ettim. Ben parti huzursuzluğundan ayrılmadım. İYİ Parti pusulandı. İYİ Parti'ye aslında 5 yıllık emeğine hürmetsizlik yapıldı. Bir dayatmayla karşı karşıya kalındı. O dayatmanın ilkesizliğine, ölçüsüzlüğüne itiraz ettim ben. O zaman söylediğim söz bugün cari. Yani bugün siyasetin içine düştüğü bu bataklığa bir tek ben düşmemiş oldum. Partimin emeklerine, hanımefendinin onca hassasiyetine rağmen, kazanacak aday demesine rağmen, herkese her istediğini veren bir kuralsızlıkla kazanma hevesi bulaştı. O zaman ben dedim ki, rakibinize benzerseniz, tenkit ettiklerinizi yaparsanız, ahlak üstünlüğünüzü kaybederseniz, seçim alamazsınız. Benim dediklerim çıktı. Ben bu arada kendi partime kem söz etmedim. Arkadaşlarımı itham etmedim, hanımefendiye nezaketsizlik etmedim. Herkes haddini bilsin. Şunu unutmasınlar. Yüzde 65-70 ile alınabilir bir seçimdi. Bu kadar sorunu olan memlekette AK Parti'ye oy veren, MHP'ye oy veren seçmenin güveni kazanılabilirdi. Onların güveni kazanmak yerine ilkesizliğe heves edildi, dayatmaya heves edildi. Oldu bittiye heves edildi. Dolayısıyla bu heveslerin arkasında benim hani şahsi olarak ben partimden hiç yaka paça olmadım. Ne genel başkana nezaketsizlik ettim ne arkadaşlarıma hürmetsizlik ettim ne de İYİ Parti'ye kem söz ettim. CHP'ye de kem söz etmedim. Ama Kemal Bey süreci böyle yöneterek nasıl olsa kazanırız, kim olursa kazanır, bunu herkes alır, ben zaten alırım diye. Denklemine razı oldu, razı edildi" ifadelerini kullandı.
"Bu işleri konuşmak millete hürmetsizliktir diyor"
CHP'nin cumhurbaşkanı adaylık sürecine ilişkin Ağıralioğlu,"Memleketin önemli sorunları var. Bu önemli sorunlarla ilgili hiç kimsenin bir lafı yok, sözü yok. Bir tahterevalli siyaseti, aldı başını gidiyor. Efendim bir cumhurbaşkanı olma hevesleşmesine kurban gidiyor siyaset. Mansur Bey biraz sorumlu bir nokta bulup oradan bir şeyler demeye çalışıyor. Bu kadar sorunu olan memlekette bu işleri konuşmak millete hürmetsizliktir diyor. Bu en azından şöyle bir hatırlatma. Ya işimize bakalım bu bizim işimiz değil. Yani seçime 3 yıl var. Bu ne münasebetsizlik falan demeye getiriyor anladığım kadarıyla. Bu saygıdeğer bir itirazdır. O yüzden ben şöyle bakıyorum. Türkiye'de siyasetin, siyasetçinin gündemi kendi gündemidir. Ben, CHP'nin içindeki belediye başkanlarından, işte Ekrem Bey dahil, diğer arkadaşlarım. Ne yaptıklarıyla çok fazla ilgili değilim. Şundan dolayı ilgili değilim. Memleketin hangi net ameli konusuyla ilgili bir salahiyet, bir inisiyatifleri varsa onu söylemek lazımdır. Devlet yönetmeye talipsiniz, bir deyin bakalım ne diyorsunuz yani. Herkes kemençe çalıyor yani. Bu işlerin içerisinde artık Türk Devleti'ne, önümüzdeki dönemi ciddiyete imkân bulmaya çalışıyoruz biz" dedi.
"Ben erken seçim beklemiyorum"
Türkiye'de bir erken seçim olmayacağını tahmin ettiğini söyleyen Ağıralioğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın pratiği sonuna kadar haklarını kullanmaya dönüktür. Yani aynısından alacağı bir yetkinin üç tane feragatini niye yapsın ki? Alabilecekse yani alıp almayacağı belli değil. Aday olup olmayacağı belli değil. Aday olsa kazanacağı belli değil. Uzun bir zaman. Kazansa, aynısından alacak yetkisinin. Aynısından alacağı bir yetki için niye vazgeçsin ki? Yani prensip olarak ben Tayyip Bey'in siyaset pratiğinin erken almak, vazgeçmek, pes etmek falan gibi çalışmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla erken seçim beklemiyorum" diye konuştu.
"Bu kadar sorunu olan memlekete iktidar olamamak muhalefetin ayıbıdır"
Mevcut siyaset kurumunun sorun çözme kapasitesinin kalmadığına dikkat çeken Ağıralioğlu, "Muhalefet açığı var, iktidar boşluğu var. Bu kadar sorunu olan memlekette iktidar olamamak, muhalefetin açığı değil ayıbıdır. Bu kadar sorunu olan memleket, yani enflasyon var. Faiz var, işsizlik var. Efendim kontrol edilemez gıda enflasyonu var. Enflasyonla mücadele programı asgari ücretli dar gelirlerinin üstünde. OECD oranlarına bakınca hep gerilerdeyiz. Bu memleket kötü değil. Sadece kaynakları doğru yönetilemediği için kötü. Ben böyle felaket tellalı gibi konuşmayı sevmem. Ama durum tespit etmemiz lazım. Doğru yönetilirse 850 milyona yetecek bu ülke, yanlış yönetilince 85 bin kişiye yetmiyor. 85 bin kişiyi doyuramıyoruz. Normalde 850 milyona bakarız, 85 milyonuz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın AK Parti'yi kurarken söylediklerini, ben şimdi parti kurdum aynı şeyi söylüyorum. Latife yaptım ama bir tarafı gerçektir bunun, arkadaşlarım program yazıyordu dedim ki program yazmanıza gerek yok. AK Parti’nin programını alıyorsunuz, K'yi siliyorsunuz, o program bizim program. Şimdi bunu sorunca eğer derlerse ki bu bizim program diyeceğiz ki onlara, zaten biz sizin programınızı tatbik etmek zorundayız şundan dolayı. Vaat ettikleriniz hala vaat programında. Yani siz 2002'de ne konuşuyorsanız, ben 2025'te onu konuşuyorsam bu 23 yılın hesabını kim verecek? Tayyip Bey ne demişse ben diyorum. Tayyip Bey'in 2002'de dediklerini Özal 83'te demiş. Demirel 73'te demiş. Adnan Menderes 60'ta demiş, 55'te demiş. Şimdi biz 70 senedir siyasette oturup utanmadan adalet, merhamet, enflasyon, işsizlik falan utanmıyor muyuz biz? Yani bunlar nasıl düzelecek? Yani 2025 yılında parti kuruyorum, 60'da parti kurmuş adamla aynı şeyi söylüyorum. Bu siyaset kurumunun sorun çözme kapasitesinin kalmadığını gösteriyor" ifadeleri yer verdi.
"Bana AK Partiye gidecek diyen herkes AK Partiye gitti"
AK Parti’ye katılacağı yönündeki iddialara tepki gösteren Ağıralioğlu, "Ben siyasette bir nezaket hattı tutmaya çalışıyorum. İYİ Parti’deyken de öyleydi şimdi de öyle. Nezaketle konuşmayı kompliman zanneden bir siyasi azgınlığa denk geldim ben. Şöyle, bu kadar kibar konuşuyorsa bu AK Parti’ye gidecek. Böyle başladı. Meral Hanım'a 5 sene boyunca şöyle dediler, bu böyle kibar konuşuyorsa gidecek. Bana AK Parti’ye gidecek diyen herkes AK Parti’ye gitti. Bir kısmı da sırada gidecekler, yer kolluyorlar. Ya ben bir yere gitmek için konuşmuyorum" dedi.