AK Parti grup toplantısı... Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İş yapmak yerine şov yapanlar yüzünden her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor"

AK Parti grup toplantısı... Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İş yapmak yerine şov yapanlar yüzünden her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor"

(TBMM) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İstanbul'un üzerine karabasan gibi çöken beceriksizliğin, umursamazlığın devam etmesine asla gönlümüz razı değildir. Şayet kesintiye uğratılmasa bizim daha önce İstanbul'da başlattığımız kentsel dönüşüm çalışmalarıyla acilen yenilenmesi gereken 600 bin konut çoktan bitip sahiplerine teslim edilecekti. Ama iş yapmak yerine şov yapanlar yüzünden her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor. Deprem riski olan başka şehirlerimizde kentsel dönüşüm çalışmalarını engelleyenler varsa onlar da aynı vebalin ortağıdır" dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısındaki konuşmasında "muhalefet için seçimin 5 yılda bir masaya konulan sandık demek olabileceğini, AK Parti açısından ise seçimin her gün seher vaktiyle yeniden başlayan ve asla bitmeyen bir imtihan olduğunu" söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz maraton koşucusuyuz. Sizlerden işinizi gücünüzü her şeyinizi buna göre ayarlamanızı istiyorum. Sizlerden yılın her günü, günün her saati sokakta, iş yerlerinde, evlerde, insanın bulunduğu her yerde AK Parti'nin rüzgarını hissettirmenizi bekliyorum. Bıraktığımız her boşluğun karşımızdakilerin yalanlarıyla, çarpıtmalarıyla, iftiralarıyla dolacağını asla aklımızdan çıkartmamalıyız. Her ne kadar birçok cephede mücadele yürütüyor olsak da Allah'ın izniyle hepsinin üstesinden gelecek inanca, iradeye sahibiz. Yaklaşık 11,5 milyonluk üyesiyle sadece ülkemizin değil, dünyanın en geniş tabanlı partilerinden biri olan AK Parti'yi temsil etmek işte bu büyük yükü omuzlamaya talip olmak demektir. Böylesine önemli bir vazifenin sorumluluğunu üstlenmeyi yük olarak değil, göğsümüzde gururla taşıdığımız bir şeref madalyası olarak görüyoruz. Ben sizlere sonsuz derecede inanıyorum.

Dünya, gömlek değiştireceği zaman hadiseler sakınılmaz olurmuş. Bugün küresel siyasette karşı karşıya olduğumuz tablo tam da budur. Kuzeyimizde ve güneyimizde yaşanan sıcak çatışmaları, tırmanan gerilimleri, oynanan sinsi oyunları hep beraber takip ediyoruz. Gazze başta olmak üzere son dönemde dünyanın farklı bölgelerinde vuku bulan her olay ve katliam bir hakikati tekrar hatırlatmıştır. Bu gerçek de Batı'nın tüm dünyaya dayattığı sözde değerlerin aslında bir illüzyondan, bir aldatmacadan ibaret olduğudur. Kendi güvenlik ve refahları için tüm insanlığı bu illüzyona inandıranlar bugün 'şapka düştü, kel göründü' misali asıl yüzlerinin deşifre olmasının şaşkınlığı içindedir. Bizim milli iradenin üstünlüğü, hukuk, adalet, özgürlük gibi Batı'nın istismar ettiği kavramların özüyle hiçbir sorunumuz yoktur. Tam aksine bu kavramları kendi medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz miraslar olarak görüyor ve sahip çıkıyoruz.

"Günlük sıkıntıların kargaşası içinde bu büyük kazanımı kimse gözden kaçırmamalı"

İtirazımız Batı'nın en başta Türkiye olmak üzere kendinden görmediği herkese karşı sergilediği çifte standarda, riyakarlığa, sahte gülücüğedir. Biz bu tezgahın farkında olduğumuz için üretim ve hizmet altyapımızı 23 yıl boyunca güçlendirmekten, askeri ve siyasi konumumuzu sağlamlaştırmaya kadar her alanda kendi rotamızda ilerledik. Bilhassa salgınla başlayan son süreçteki gelişmeler bir dönem bize en sert eleştirilerin yöneltildiği bu stratejinin ne kadar isabetli olduğunu tekrar tekrar ortaya koymuştur. Türkiye, dünyanın en istikrarsız bölgesinin tam ortasında her şeye rağmen bir güven, huzur, umut adası olarak yükselmektedir. Günlük sıkıntıların kargaşası içinde bu büyük kazanımı kimse gözden kaçırmamalıdır. Bugün de doğrudan veya dolaylı ülkemizi ilgilendiren hiçbir meseleye bigane kalmıyor, hassas dokunuşlarla gelişmelere yön veriyoruz. Bunu yaparken ilk sıraya Türkiye'nin güvenliğini, milletimizin huzurunu, vatandaşımızın ihtiyaç ve beklentilerinin karşılanmasını koyuyoruz. Attığımız her adımı, verdiğimiz her kararı anı değil, geleceği gözeterek planlıyor ve hayata geçiriyoruz.

Cumhur İttifakı olarak günü kurtarmanın değil, Türkiye'nin istikbalini inşa etmenin derdindeyiz. Büyük bir sabırla yürüttüğümüz Terörsüz Türkiye projesini de dikkatle takip ettiğimiz Suriye'deki gelişmeleri de Akdeniz'de giderek kızışan çekişmeleri de ekonomideki hassasiyetleri de işte böyle bir projeksiyonla yönetiyoruz. Yine deprem meselesi başta olmak üzere insanımızı ilgilendiren her hususta her şekilde hareket ediyoruz. Kendilerine emanet edilen ve üzerinde yetim hakkı olan kaynakları yağmalayanların adalete hesap vermesi de ülkemizde hukuk devletinin işlediğinin en somut işaretidir. Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, ahlaksızlığın partisi, pırtısı, kimliği olmaz. İster İstanbul'da ister başka yerde olsun ortada bir Deli Dumrul düzeni varsa yargıdan buna göz yummasını kimse bekleyemez. Bu milletin hakkını, hukukunu, çıkarlarını savunmak hepimizin görevidir. Her kim haramilik yapıyorsa, ondan bundan haraç kesiyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur. Devletin ve milletin bekası için üstlendiğimiz sorumluluklar ve aldığımız riskler kendi kısır siyasetlerini karıştıranlara laf yetiştirerek kaybedecek vaktimiz yok. Onların yapmadıkları görevleri de gerektiğinde biz omuzlayıp icraate dönüştürüyoruz.

"Kentsel dönüşüm çalışmalarını engelleyenler varsa onlar da aynı vebalin ortağıdır"

Son İstanbul depremiyle önemi bir kez daha idrak edilen kentsel dönüşüm konusunda da benzer bir hazırlık içindeyiz. Milletimizin hiçbir ferdinin, bilhassa İstanbullu vatandaşlarımızın canlarını, mallarını, akıbetlerini kifayetsiz muhterislerin kaprislerine bir İstanbullu olarak bırakamayız. 23 Nisan'dan bu yana verdiğimiz mücadeleyle bunu bir kere daha ortaya koyduk. Burada ilginç olan şudur; İstanbul'u ağzından düşürmeyen CHP Genel Başkanı depremden ancak beş gün sonra şehrin yolunu hatırlamıştır. Onda da milletle dertleşmeye değil, koltuğunu borçlu olduğu patronundan talimat almaya gitmiştir. İstanbul'un gerçek gündeminden işte bu derece kopuklar. İstanbul'un üzerine karabasan gibi çöken beceriksizliğin, umursamazlığın devam etmesine asla gönlümüz razı değildir. Şayet kesintiye uğratılmasa bizim daha önce İstanbul'da başlattığımız kentsel dönüşüm çalışmalarıyla acilen yenilenmesi gereken 600 bin konut çoktan bitip sahiplerine teslim edilecekti. Deprem bölgesinde iki yılda 201 bin konutu teslim ederek yıl sonuna kadar da 453 bin konutu bitirmeyi planlayarak bu konudaki rüştümüzü zaten ispatladık. Ama iş yapmak yerine şov yapanlar yüzünden her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor. Deprem riski olan başka şehirlerimizde kentsel dönüşüm çalışmalarını engelleyenler varsa onlar da aynı vebalin ortağıdır.

Son 23 yılda TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 547 bin konut ürettik. Türkiye genelinde toplamda 3 milyon 700 bin dönüşüm konutu ve sosyal konut inşa ettik. 15 milyon vatandaşımıza yeni yuva kazandırdık. Sahada bir milyona yakın konutun dönüşümü hala devam ediyor. İstanbul depreminde değeri daha iyi anlaşılan yollar, otoyollar ve köprülerle ulaşım altyapımızı her sene güçlendirdik. Muhalefetin dudak büktüğü millet bahçelerimizin deprem anında ne kadar hayati rol oynadığı geçen hafta bir kez daha anlaşılmıştır. Bunu AFAD ziyaretimden sonra Kağıthane Hasbahçe'ye indik. Tüm vatandaşlarımız oraya gelmiş, çadırlarını kurmuş, orada çocuklarıyla beraber sabahlamaya hazırlanırken biz de orada belediyemizin restoranında onlarla beraber çay içtik. Orası millet bahçesiydi. CHP'nin belediyelerinde bu tür millet bahçelerini bulamazsınız. Onların böyle bir derdi yok.

"İstanbul'daki bir evin dönüşümü için verilen destek miktarımızı 1 milyon 875 bin liraya yükseltiyoruz"

TOKİ, geçen yıl aralık ayında ihaleleri tamamladı. Arnavutköy-Baklalı mevkiinde 28 bin 100 konutun inşasını başlattı. Yaklaşık 5 aylık süreçte 3 bin 900 konutun inşası bitme aşamasına geldi. Bu konutlar yıl sonuna kadar teslim edilecek. 50 bin konutun tamamlanmasıyla 200 bin kişi deprem riskinden kurtarılıp güvenli barınma imkanına kavuşacak. İstanbul'un birçok ilçesine parmakla gösterilen projeler kazandırdık. İstanbul’umuza toplam 141 milyar lira tutarında girişim, sosyal konut ve depreme hazırlık başlığında yatırım yaptık. 'Yarısı bizden' kampanyasındaki destek tutarlarımızı arttırıyoruz. Daha önce 700 bin lira olan hibemizi 875 bin liraya, 700 bin lira olan kredi tutarımızı 875 bin liraya, taşınma desteğimizi de 100 bin liradan 125 bin liraya çıkartıyoruz. İstanbul'daki bir evin dönüşümü için verilen toplam destek miktarımızı 1 milyon 500 bin liradan 1 milyon 875 bin liraya getiriyoruz. İşyerleri için 350 bin lira olan hibe desteğini 437 bin 500 liraya yükseltiyoruz. Böylece bir iş yeri dönüşümü için destek miktarımız 1 milyon liraya ulaşmış oluyor.

Şu gerçeğin artık hepimiz farkındayız; kentsel dönüşüm konusunda kimsenin ideolojik takıntılarıyla uğraşacak vaktimiz yok. Yapı stokumuzun yenilenmesi bizim için vazgeçilemez, ertelenemez, ihmal edilemez bir meseledir. Kendileri lüks villalarda oturup rantsal dönüşüm diyerek halkımızın başını sokacağı, evlatlarıyla huzur içinde oturacağı güvenli bir yuvaya kavuşmasını engelleyenlerin şımarıklıklarına daha fazla katlanamayız. Bu çalışmaların hızlanması için ne gerekiyorsa yapacağız. Sadece binaların dönüşümü ile şehirlerin dönüşmeyeceği malumdur. Kentsel dönüşümü, kentsel gelişim mantığıyla ele almamız gerekiyor."

(SON)