AYM’nin eski Basın Müşaviri Osman Arslan’ın da “dolandırıcılıktan” yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü… “Binali Yıldırım’ın, Meral Akşener’in dosyaları ‘MİT personeliyim’ diyen Serkan Arslan’a gelirdi”

AYM’nin eski Basın Müşaviri Osman Arslan’ın da “dolandırıcılıktan” yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü… “Binali Yıldırım’ın, Meral Akşener’in dosyaları ‘MİT personeliyim’ diyen Serkan Arslan’a gelirdi”

Haber: Esra TOKAT

(ANKARA) - Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) eski Basın Müşaviri Osman Arslan’ın da aralarında bulunduğu 8 şüphelinin yargılandığı davada müştekilerden Mehmet Cengiz Karayıldız, hakkında dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunduğu ve 'kendini MİT personeli olarak tanıttığı'' iddia edilen Serkan Arslan’a kendisini yönlendirenlerden birinin de AYM Basın Müşaviri Osman Arslan olduğunu öne sürerek, ''Osman Arslan tüm bu süreçlerden haberdardı, hepsini biliyordu. Osman Arslan bana kaç kez ‘Serkan benim canımdır, MİT çalışanıdır’ demiştir. Meral Akşener’in, Binali Yıldırım’ın dosyasının Serkan Arslan’a geldiği anlatılıyordu. Bana bu yüzden güven verdi'' dedi.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) eski Basın Müşaviri Osman Arslan’ın da aralarında bulunduğu 8 sanığın ''nitelikli dolandırıcılık'' ve ''sahtecilik'' suçlamalarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmada tutuklu sanıklar Serkan Arslan, Zekeriya Kaya, Özgür Erdoğan, Mirze Aylanç, tutuksuz yargılanan ve haklarında yurt dışı çıkış yasağı bulunan sanıklardan AYM eski Basın Müşaviri Osman Arslan, Ergun Tuna ve Mehmet Bulut ile avukatları hazır bulundu. Tukuksuz yargılanan sanık Serkan Bulut ise duruşmaya katılmadı. Duruşmaya SEGBİS ile katılan müşteki Mehmet Salih Aydar ise bir süre sonra duruşmadan Mahkemeye herhangi bir gerekçe sunmadan ayrıldı.

Altın kotası dolandırıcılığı: "Tehdit olmadı, yağma olmadı. Masanın fotoğraflarını çekmiştim, orada da görülüyor"

Kimlik tespitinin ardından sanıkların savunmasıyla duruşma başladı. Müştekilerden Mehmet Salih Aydar’ın “altın kotasını yükseltme” vaadi ile dolandırıldığı, kendisini ‘MİT personeli’ olarak tanıttığını iddia ettiği Serkan Arslan’ın villasında alıkonulduğu ve silahla tehdit edilerek 200 bin dolar alındığına yönelik iddiaları sanıklara soruldu.

“Yağma” ve “cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından yargılanan sanık Mirze Aylanç savunmasını yaptı. Aylanç, davanın müştekilerinden Mehmet Salih Aydar’ın akrabası olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Eşimle kurban bayramına ziyarete gittiğimiz sırada ‘altın kotası’ isimli bir işten bahsetti, hala da bilmem ne olduğunu. Bana bu konu hakkında ‘Ankara’da yardımcı olabilecek üst düzey tanıdık var mı?’ diye sordu. Ben de Teoman diye bildiğim aslında kimlikteki ismi Zekeriya Kaya (davanın sanıklarından) adlı arkadaşımla tanıştırdım. Zekeriya da ‘Bayramdan sonra üst düzey bir abim var onunla güşün’ dedi. Bunun üzerine Aydar bana ‘Bu iş olursa sana dairelerimden birini vereceğim’ dedi. Ben de kirada oturuyorum, üç çocuk okutuyorum, kabul ettim. Sonra Ankara’ya gittik, Zekeriya bizi villada karşıladı. Serkan Arslan korumalarla birlikte akşam geldi. Bu dosyadaki diğer isimleri tanımıyorum. Ben görüşmelerinde altın kotasının ne olduğunu bilmediğim için konuşmadım. Onlar sonra anlaştılar. Ben gerisini bilmiyorum. Tehdit olmadı, yağma olmadı. Masanın fotoğraflarını çekmiştim, orada da görülüyor. Mangal yapılmıştı, sohbet ediyorlardı. Dosyada da var bu görseller. Para transferinin nasıl gerçekleştiğine ilişkin ise bilgim yok. Toplam üç kez Ankara’ya geldim Aydar ile.''

"Baksana sağ villada Hakan Fidan, solda başka bakan. Bu adam belli ki basit biri değil"

Dava konusu pazarlığın yapıldığı villaya ilişkin de konuşan Aylanç, "Mehmet Salih Aydar bana dedi ki, ‘Baksana sağ villada Hakan Fidan (Dışişleri Bakanı), solda başka bakan. Bu adam belli ki basit biri değil’ dedi. 200 bin dolar para istediler. Üçüncü seferde verildi para. Korumaların ‘Parayı vermezsen ayağına sıkarım’ dediğini duymadım. Zorla da tutmadılar. Allah var, olsa söylerdim, Mehmet akrabam, bunları (diğer sanıklar) tanımıyorum. Akrabamı savunurum, bunları değil. Beni neden şikayet etti onu da anlamadım. Ben sadece yanında gittim geldim. Aydar bana Serkan’ın kendisini MİT personeli olarak tanıttığını söyledi arabada giderken. Ayrıca o gün masada kendisi de söyledi MİT personeli olduğunu ben de duydum" diye konuştu.

Sanık Mirze Aylanç’ın Emniyet ifadesinde Ankara’ya 2 defa geldiğinin ancak Mahkeme huzurunda 3 defa geldiğini söylemesi üzerine sanık Erslan’ın avukatı bu çelişkinin giderilmesini talep etti. Sanık Aylanç da "Dört gün gözaltında tutuldum. İyi değildim. Bu yüzden eksik anlatmış olabilirim” yanıtını verdi. Aylanç’ın ardından müşteki Mehmet Salih Aydar’a karşı ''Yağma'' ve “cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından yargılanan sanık Zekeriya Kaya ise dedesinin ismi olduğu için kendisinin “Teoman” adıyla da tanındığını iddia etti.

"Serkan Arslan kendini 'MİT görevlisi' olarak tanıttı"

Dava konusu villanın yanındaki villanın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın villası olduğunu belirten Kaya, "Onun korumaları var. Villanın çevresi çakarlı araçlarla dolu. Orada silayla yağma olduysa neden 3 ay bekleyip sonra şikayetçi oluyor? Hani biz onu rehin almışız ya, ‘Hayır’ diye bağırsa saniyesinde villaya onlarca polis girer. Eğer böyle birşey olsaydı oğlu ertesi gün Anıtkabir’i ziyaret eder miydi? Semt Ankara’nın en güzide yeri. Orada bu tarz işler olmaz" dedi. Dava konusu olayın yaşandığı zaman kendisinin firari olduğunu da belirten Kaya "Bu olay ticari bir olay. Ben, Mirze ve Mehmet Salih aracıyız. Komisyonumuza bakıyoruz. İşin resmiyete erip, para almamıza bakıyoruz. Altın kotası arttığında Serkan Bey parayı getirecekti biz de ondan alacaktık" iddialarını dile getirdi. Kaya ayrıca sanık Serkan Arslan’ın kendisini “MİT personeli” olarak tanıttığı iddiasında da bulunarak savunmasını sonlandırdı.

"Yağma", "Özel belgede sahtecilik", "Tüzel kişilikleri araç olarak kullanarak dolandırıcılık" ve "cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından yargılanan sanık Serkan Arslan, "Ben kimseye ‘MİT görevlisiyim’ demedim. Evin her tarafında çakarlı araçlar var, koruma araçlarıyla dolu çünkü yan villada Hakan Fidan oturuyor, hakim ve savcılar oturuyor. Ayrıca ben bir tehditte bulunmadım. O gün mangallar yakıldı, sabahlara kadar sohbetler edildi” iddiasında bulundu.

"Öyle bir olayın içindeyiz ki beni aramayan mafya babası kalmadı"

Savunmasının devamında dava konusu miktarların ödenmesinin ardından sanık Zekeriya Kaya’nın müşteki Aydar’ın aradan çıkarılması teklifi sunduğunu öne süren sanık Serkan Arslan, Aydar’ın daha önce "suç örgütü yöneticiliğinden ceza aldığını" iddia ederek, “Mafyadır o. Nasıl korkuttuysa insanları, parayı veren kuyumcu Hasan Kamçı piyasadan kayboldu; böyle olunca sanki parayı veren Aydar gibi oldu. Ben kanserim, dilimin 3’te 1’i alındı. Hala konuşmakta zorluk çekiyorum. Lenf bezlerim alındığı zaman ameliyatlı halimle Mirza’nın kafesine gittim ‘kaçan göçen’ yok demek için. Ama öyle bir olayın içindeyiz ki beni aramayan mafya babası kalmadı” dedi.

Milli Emlak dolandırıcılığı iddiası: "Ben polisim, beni özellikle onun yanına verdiler. Külliye’ye gidip geliyoruz"

Dosyada bir başka müşteki olan İstanbul’da avukatlık yapan Mehmet Cengiz Karayıldız ise mahkemede, 2023 yılında Maltepe’deki bir araziyi satın almak için yaptığı araştırmada arazinin Milli Emlak’a ait olduğunu öğrenmesi üzerine çalışanı tutuksuz sanıklardan Mehmet Bulut isimli kişiye konuyu bahsederken kendisinin Milli Emlak’tan bu araziyi alabilecek MİT ve devlet görevlileriyle bağlantılı tanıdığı olduğu Serkan Arslan olduğunu ve tanışmak için Bulut ile beraber Ankara’ya geldiğini anlattı. Mehmet Bulut’un kendisinin çalışanı olduğunu belirten müşteki Karayıldız, "Mehmet Bulut bana ‘Serkan Arslan’ı yıllardır tanıyorum. MİT’te. Oğluma da iş buldu, MİT’e soktu’ diye anlattı. Hatta öyle anlatılıyor ki efendim Serkan Arslan, Hakan Fidan yanında kim ki? İnsan öyle sanıyor. Serkan Arslan’ın Mardin’de anne ve babasını küçük yaşta kaybettiği ve kendisini devletin yetiştirdiğini, 2016 yılında FETÖ soruşturmasında MİT personeli olduğu ve kimliği ortaya çıkınca yazılım şirketi kurduğu, hatta bu şirket üzerinden MİT’e de para aktardığını anlatıyordu Mehmet Bulut. Hatta Meral Akşener’in, Binali Yıldırım’ın dosyasının Serkan Arslan’a geldiğini anlatıyordu. Bir keresinde Binali Yıldırım’ın oğlunun kıyafet giyip oynadığı görüntüler girmiş dosyaya, Serkan gidip bunu sildirdiğini söylüyordu. Ben Emniyet’e gelene kadar Serkan Arslan’ı önemli bir insan sanıyordum, saygı duyuyordum. Tutuksuz sanıklardan Ergun Tuna da ‘ben polisim, beni özellikle onun yanına verdiler. Külliye’ye gidip geliyoruz’ diyordu'' iddialarını dile getirdi.

AYM Basın Müşaviri Osman Arslan’ın kendisini Serkan Arslan’a yönlendirenlerden biri olduğunu da öne süren müşteki Karayıldız, “Osman Arslan tüm bu süreçlerden haberdardı, hepsini biliyordu. Osman Arslan bana kaç kez ‘Serkan benim canımdır, MİT çalışanıdır’ demiştir” dedi.

"Dekont verildi, Tapu Müdürlüğü'nden mesaj geldi bu yüzden dolandırıldığımı düşünmedim"

Karayıldız, Mehmet Bulut ve dönemin Anayasa Mahkemesi Basın Müşaviri Osman Arslan ile birlikte Alsancak Bilişim isimli firmanın bulunduğu plazaya gittiği iddiasını dile getirerek, "Görüşme sonucunda Serkan Arslan, Maltepe’de bulunan araziyi benim adıma alabileceğini, arsa için Milli Emlak Müdürlüğüne 2 milyon 700 bin lira yatırmam gerektiğini, kendisinin de bu paranın iki katını komisyon olarak alacağını söyledi. Mehmet Bulut ve Osman Arslan’ın yanında Serkan Arslan’a 1 milyon 250 bin lira elden verdim. Daha sonra benden aralıklarla para istedi Serkan Arslan ben de verdim. Satın alma sözleşmesini imzalamak için Ankara’ya gittim. Bu paraların Hazine hesabına yatırıldığı söylendi bana hatta dekont da verildi ve Elmadağ Tapu Müdürlüğü'nden de mesaj geldi. Sonrasında Milli Emlak personeli olduğunu söyleyen Bora isimli bir kişi arazinin tapusunu verdi. Dolandırıldığımı düşünmedim bunlar olduğu için” savunmasını yaptı.

"Biz kendisini dolandırmak istesek neden ona 146 bin dolar verelim"

Bu iddialara ilişkin de savunma yapan sanık Serkan Arslan, "Biz kendisini dolandırmak istesek neden ona 146 bin dolar verelim. Arabamızı sattık, altınlarımızı bozdurduk da bu parayı verdik ona. Ben kendimi MİT personeli olarak tanıtmadım. Ben MİT'çi isem yanımda polisin ne işi var. Akla sığıyor mu bu?” dedi.

"İş yerime AK Parti vekilleri de gelirdi"

Sanık Osman Arslan’ın avukatının ‘Ofisinize başka kamu görevlileri gelir miydi?’ sorusuna da yanıt veren Serkan Arslan, “İş yerime AK Parti vekilleri de gelirdi. Özgür’ün ofisini iş yeri olarak kullanıyorduk. Savunma Sanayii ve Bilişim şirketi. Sadece gelen kamu görevlisi Osman Arslan değildi” ifadelerini kullandı. Tutuklu sanıklardan "Özgür Erdoğan da şu savunmayı yaptı:

“Tehdit, silahla alıkonma gibi herhangi birşey olmadı. Serkan Arslan’ın ‘Hakan Fidan’ın yakınıyım, MİT personeliyim’ gibi şeyler söylediğini ben duymadım. Mehmet Salih Aydar’ı ‘bacaklarına sıkarım’ diye de tehdit etmedi ben duymadım. Mehmet Cengiz Karayıldız konusuna gelirsek ben kendisini tanımıyorum. Dolandırıldığına dair de hiçbir fikrim yok. Serkan Arslan ‘ben kamu görevlisiyim, ismim hiçbir yerde geçmemeli, kamudan ihaleler alırız’ dediği için şirketin tüm hesaplarını ona vermiştim, mobil bankacılık uygulamaları, şirket telefonları da dahil. Beni polis alana kadar ben Mehmet Cengiz Karayıldız olayından haberdar bile değildim.”

Osman Arslan: "Serkan Arslan'ın ofisine her gidişimde üst düzey kamu görevlileri olurdu, bu yüzden güven vermişti"

“Kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından tutuksuz yargılanan sanık eski AYM Basın Müşaviri Osman Arslan da savunmasında Serkan Arslan’ı kamu görevlisi olarak tanıdığını ve aslında isminin ''Serkan Can'' olduğunu sandığını, yaşanan soruşturmalar sırasında Serkan Arslan olduğunu öğrendiği iddiasında bulunarak, şu savunmaları yaptı:

''Serkan Arslan ile kamu görevlilerinin bulunduğu ortamda tanıştım. Ofisine her gidişimde üst düzey kamu görevlileri olurdu. Bu yüzden güven vermişti bana ve ben de kendisini kamu görevlisi sanmıştım. Kendisi sıkıştığımda borç istediğim 2-3 arkadaşımdan biri olmuştu. Haciz olduğu dönemlerde hesaplarımda ondan para istemiştim. Mehmet Bulut’u da ben Türkiye İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı iken federasyona verdiği katkılardan tanırım. Mehmet Bulut, Mehmet Cengiz Karayıldız ile Ankara’ya geldiğinde, Bulut beni de Serkan Arslan ile çay içmeye davet etti. Ben ricası üzerine gittim. O dönemde de basın müşaviri olduğum için sürekli telefonlarım çalıyordu. Bir para alışverişine şahit olmadım.

"Serkan Arslan’dan borç aldım"

2024 yılında kızımın nişan hazırlıkları için Serkan Arslan’dan borç aldım. İddianamede bu parayı kendi hesabıma yatırmadığım söyleniyor. Ancak bu maddi hatayı düzeltmek isterim. Benim hesaplarımdaki haciz o yıl kalkmıştı ve bu yüzden Serkan Arslan’dan aldığım borç benim kendi hesabıma yatmıştı. Mehmet Bulut ve Mehmet Cengiz Karayıldız da beni daha önce ziyaret etmişlerdir ancak bu olaylardan bağımsızdır. Ben böyle işlere tevessül edecek biri olsam 10 yıl boyunca beni AYM’de tutmazlardı."

"1 milyon 250 bin lirayı Mehmet Cengiz Karayıldız, Serkan Arslan’a verirken Osman Arslan da vardı"

Duruşmada söz alan tutuksuz sanıklardan Mehmet Bulut ise, "Özgür Erdoğan bana 146 bin dolara yakın para verdi. Bnu Mehmet Cengiz Karayıldız’a kendim teslim ettim hatta işyerinin altındaki kafede verdim. 1 milyon 250 bin lirayı Mehmet Cengiz Karayıldız, Serkan Arslan’a verirken Osman Arslan da vardı. Ahmet Solmaz da vardı. Ama Ahmet Solmaz sonrasında kanser nedeniyle hayatını kaybetti” iddiasında bulundu. Bunun üzerine söz alan müşteki Karayıldız, “Ahmet Solmaz yoktu. Ayrıca bana 146 bin dolar da verilmedi” dedi.

Sanıkların savunmalarının ardından mütalaasını açıklayan savcılık tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesini talep etti. Sanık avukatları ise mütalaayı kabul etmediklerini ifade ederek sanıkların beraatini aksi kanaatte ise adli kontrol tedbirlerin uygulanarak serbest bırakılmasını istedi.

Sonraki duruşma 26 Mart'ta

Yaklaşık 20 dakika aranın ardından ara karar kuran Mahkeme Başkanı, tutuklu sanıklarının tutukluluk hallerinin devamına, tutuksuz sanıkların da yurt dışına çıkış şeklinde uygulanan adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi. Tanık Hasan Kamçı'nın bir sonraki duruşmada SEGBİS üzerinde ifade verek üzere hazır edilmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma ise 26 Mart saat 10.00’da görülecek.