Borçka Demir Elma Festivali birbirinden farklı etkinliklerle sürüyor

Haber: Uğur İsntabullu
(ARTVİN)- Borçka Demir Elma Festivali birbirinden farklı etkinlikler ile sürüyor. Festival kapsamında Borkça'ya gelen oyuncu Mert Fırat ve Güneşin Oya Aydemir, sanat ve kültür üzerine söyleşi gerçekleştirdi.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Avrupa Birliği Desteği ve Marmara Belediyeler Birliği iştirakiyle hayata geçirilen "Ortaklaşa: Kültür Diyalog ve Destek Programı" kapsamında düzenlenen Demir Elma Festivali, Borçka'da devam ediyor. Gola Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği ile Borçka Belediyesi'nin iş birliğinde gerçekleştirilen festival müzik, dans, paneller ve birçok yerel lezzete ev sahipliği yapıyor.
Festival'de konuşan Ercan Orhan, "Tiyatro festivalinden sonra Borçka'yla özdeşlemiş olan bir ürünü tanıtmak ve bunu turizmle birleştirmek ve bunu bütün ulusal düzeyde her tarafa yaymak Borçka belediyesine çok yakışır. Geldiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.
İstanbul'dan festivale katılmak için gelen Semra Tamyürek, "Festival çok güzel, İstanbul'dan geldik festivale, çok mutluyuz sizlerle birlikte olduğumuz için" diye konuştu.
Festivale katılan Ömer Genç ise "Borçka'da Demir Elma Festivali turizmle buluşuyor ve güzel duygular yaşıyoruz inşallah her yıl devam eder" şeklinde konuştu.
"Mevsiminde sebzeyi ve meyveyi tüketmek yaymak bir kültürdür ve demir elma da bu yörenin bir kültürüdür"
Aktivizm, dayanışma, kültür Sanat, dirençlik üzerine yapılan söyleşiye oyuncu Mert Fırat, Güneşin Oya Aydemir katıldı. Söyleşinin moderatörlüğünü yapan Güneşin Oya Aydemir, "Altını çizmek istiyorum iklim değişikliği diyoruz, göç diyoruz. Yani insanlık olarak çok tanıdık olmadığımız sorunlarla kitlesel olarak problemlerle karşı karşıyayız ve bunların üstesinden nasıl geleceğiz tam olarak bilmiyoruz. Bunlara karşı reaksiyon gösteren uyum sağlayan bir toplumda aslında o da bir kültür" diye konuştu.
Oyuncu Mert Fırat ise yöre kültürü üzerine şunları söyledi:
"İsveçliler kültüre aslında şarabın bir tortusu vardır ya dipte kalan, ele gelen şeye de kültür diyorlar. Bizde kültür aynı zamanda aynı kökten geliyor dolayısıyla aslında bir tortudur. O ilin çevrenin ve arta kalanı yani süzülen ve en sonunda kalandır, total çıktıdır aslında. Dolayısıyla bir kültürü önceleyen bir yerden yaklaşıyorum hikayeye, sanat aslında biraz performans hali. İşin canlandırılan performe edilen seyirciye çıkarılan kısmı, seyirciyle hemhal olma hali. Sanat deyince sabah sohbet yaptık ya öyle aslında bizim kültürümüzü yani Karadeniz’de bu çevrede, bizim köy seyirleri oyunumuz var Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'da olduğu gibi. Bunların hepsi mevsim törenleri, hasat törenleri, işte düğün törenleri, kız alıp kız verme törenleri dolayısyla aslında hepsinin tümü bu kültürü oluşturuyor. Buğday Dergisi aslında bizim okulumuz aslında o ekolün bize öğrettiği mevsiminde sebzeyi ve meyveyi tüketmek yaymak hatta bir yerde kafen varsa mevsiminde üretilen ürünlerden elde edilen ürünlerimiz diyorsun. Aslında bunların hepsi total kültür oluşturuyor ve bir alışkanlık yaratıyor. Beni de heyecanlandıran kısmı hem ihtiyaç haritası ve beni sanatçı yapan o aslındaki yereldeki dinamiklerin beslediği sanat hayatı."