CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçen: "Verileri koruyucu tedbirler almak yerine, verilerin sızdırılmasını haber yapanları hedef almayı seçiyorsunuz"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçen: "Verileri koruyucu tedbirler almak yerine, verilerin sızdırılmasını haber yapanları hedef almayı seçiyorsunuz"

(TBMM) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, TBMM Genel Kurulu'nda Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'ne ilişkin değerlendirme yaptı. Gökçen, "Bugün kişisel verilerin savaşta kullanılmasının yarattığı sorunlardan siber zorbalık, taciz ve istismara kadar birçok alanda ciddi tedbirlere ve ortak çalışma kültürüne ihtiyaç var. Böyle bir ihtiyaç varken siz, verileri koruyucu tedbirler almak yerine verilerin sızdırılmasını haber yapanları, verilerin sızdırılmasına dikkat çekenleri, iktidara dönüp 'bakın burada bir sorun var, tedbir alın' diyenleri, bu konuları araştıran herkesi hedef almayı seçiyorsunuz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda Siber Güvenlik Kanunu Teklifi, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor.

Teklifin 16. maddesi üzerine söz alan CHP Adalet Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, maddenin dezenformasyon yasası gibi ifade özgürlüğünü hedef aldığına dikkat çekerek şu konuşmayı yaptı:

"Bu madde oylarınızla yürürlüğe girerse, yurttaşlarımızın çalınan verilerinin hesabını soran tüm gazeteciler, kurumlardan sızdırılan tüm verilerin ne olduğunu soran tüm yurttaşlar hapse girecekler. 5. fıkra şu şekilde: 'Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurumları veya şahısları hedef almak amacıyla veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturanlara ve/veya bu içerikleri yayanlara iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.' Ufak değişikliklere rağmen Türkiye’de demokrasiyi bir çağ daha geriye götürecek, anayasaya aykırı bir düzenlemeden bahsediyoruz burada. Sorular şunlar: Veri sızıntısı olmadığını belirleyen kimdir? İçerik yayılmasa bile oluşturmak nasıl suç olabilir? Gazetecilerin hangi amaçla haber yaptığını neye göre ölçeceksiniz?

"Türkiye’nin kurumları ve vatandaşlarıyla güvenliğini baskıcı bir anlayışa feda ediyorsunuz"

Bildiğimiz ifade ve basın özgürlüğü, hoşa giden haberler yapılsın, zaten iktidarı elinde bulunduranlar övgüye boğulsun, yurttaşların gözünde pembe tablolar çizilsin diye yok. Tam tersine eğer hakikatin kendisi sarsıcıysa, bu gerçekliği herkes bilsin, herkes öğrensin ve yöneticileri de bu gerçeklik üzerinden denetleyebilsin diye var. Pandemi döneminde milyonlarca vatandaşımızın kişisel verileri çalındı. Bu sağlık verileri üzerinden tespit edilemeyecek kadar fazla sayıda suçlar işlendi. Hükümet yıllarca bunu doğrulamadı. Dönemin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, verilere dair tüm iddiaların tamamen asılsız olduğunu söyledi. Aradan yıllar geçti, tekrar bir veri sızıntısı oldu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı geçen sene Eylül ayında aynen şunları söyledi: 'Bu pandemi sürecindeki hatırlarsınız, sağlık sisteminden bir sızıntıdır. Onun haricinde yok. İnsanların güncel verilerinin çalındığıyla ilgili bir veri yok. Pandemi sürecinde bazı bilgilerin maalesef belli şekliyle elde edilmiş olduğu doğru. O süreçte o maalesef önlenemedi.' Bugün yine bir veri sızıntısı iddiası var. Bu sefer de Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bu iddiaları yalanlıyor. Siber Güvenlik Kanunu pandemi döneminde yürürlüğe girmiş olsaydı, bir gerçekliği ifade edip haberini yapmış, hatta yapmış da değil, hazırlamış olan bütün gazeteciler bugün cezaevindeydi.

Tüm dünyanın yeni güvenlik parametrelerini tartıştığı bir yerde siber güvenlik, hem vatandaşımızın kişisel haklarını korumak için, hem de devletin güvenlik stratejilerini doğru belirlemek için önemlidir. Bu nedenle yeni tedbirlerin alınması, yeni düzenlemelerin yapılması, uzmanlardan destek alınması ve muhalefetin haklı uyarılarının dikkate alınması milli güvenlik gereğidir. Hak ve özgürlüklerin korunmasının gereğidir. Bugün kişisel verilerin savaşta kullanılmasının yarattığı sorunlardan siber zorbalık, taciz ve istismara kadar birçok alanda ciddi tedbirlere ve ortak çalışma kültürüne ihtiyaç var. Böyle bir ihtiyaç varken siz, verileri koruyucu tedbirler almak yerine verilerin sızdırılmasını haber yapanları, verilerin sızdırılmasına dikkat çekenleri, iktidara dönüp 'bakın burada bir sorun var, tedbir alın' diyenleri, bu konuları araştıran herkesi hedef almayı seçiyorsunuz. Yani Türkiye’nin kurumları ve vatandaşlarıyla güvenliğini baskıcı bir anlayışa feda ediyorsunuz. Bu nedenlerle 16. madde, yalnızca anayasaya aykırı değil, siber güvenlik mantığına da aykırıdır. Bu maddeye bu haliyle evet oyu veren milletvekilleri, yarın verileri çalınan çocukların, kişisel verileri üzerinden tehdit edilen kadınların, devlet kurumlarının bu veri hırsızlarına karşı korunamamasının sorumlusu olacaklar."