CHP'li belediyelerden gözaltına alınan 10 kişi tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi... Sezgin Tanrıkulu: "Bu işlemlerin tümü anayasal düzene karşı suçtur"
Haber: Edda SÖNMEZ - Kamera: Ozan URAL
(İSTANBUL)- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında önceki gün gözaltına alınan ve aralarında Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür ve 7 belediye meclis üyesi ile bir sivil vatandaşın bulunduğu 10 kişi, tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Adliyesi önünde yaptığı açıklamada "Operasyonun, bir siyasi partinin iktidarı için ve İBB Başkanımızın muhtemel cumhurbaşkanlığını engellemek amacıyla yapıldığını biliyoruz. Hepsinin farkındayız" dedi.
Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından İstanbul'daki 9 belediyeye yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan ikisi belediye başkan yardımcısı, 7'si belediye meclis üyesi biri sivil 10 kişi, sabah saatlerinde sağlık kontrolünden geçirilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk edildi. Savcılık işlemleri tamamlanan isimlerin tamamı tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.
Gelişmeleri CHP Ankara Milletvekili Ali Gökçek ile birlikte İstanbul Adliyesi'nde takip eden CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Dokuz belediyemizde başkan yardımcılarına ve belediye meclis üyelerine operasyon yapıldı. Gözaltında idiler ve bugün adliyeye sevk edildiler. Biraz önce savcılık ifadeleri tamamlandı ve sulh ceza hakimliğine tutuklama istemiyle sevk edildiler" dedi.
Tanrıkulu şunları söyledi:
"Henüz tutuklama sevk yazısının içeriğini göremedik. Ama aşağı yukarı tahmin ediyoruz savcılığın paylaştığı basın bildirisi aslında iddianamenin bir özeti gibiydi. Onu dikkatli okudum dört sayfa. Biraz önce de avukat arkadaşlarımızla hem emniyetteki verdikleri ifadeleri okuduk hem de susma hakkını kullanan üç meclis üyemizin savcılığa verdiği ifadelere ben de bizzat baktım. Şimdi burada bütün bunların hukukla, yargıyla, ceza yasasıyla, ceza usul yasasıyla, terörle mücadele yasasıyla izah etmek mümkün değil. Savcılık açıklamasında tarif edilen suçlar, bir siyasi partinin, birden fazla siyasi partinin siyasi faaliyetleri ve serbest seçim hakkıyla ilgili siyasi faaliyetleri, mahalli idareler yasasıyla ilgili serbest faaliyetler, tarif edilen suçlar bunlar. Hem basın açıklamasında hem de sorguda.
"Demokratik toplum düzeninde serbest seçim hakkı ve siyasi partilerin faaliyetleri anayasanın koruması altındadır"
Şimdi buradan sormak lazım demokratik toplum düzeninde serbest seçim hakkı ve siyasi partilerin faaliyetleri Anayasa’nın koruması altındadır. Ve demokratik toplum düzeninin olmazsa olmazıdır, vazgeçilmez unsurlarıdır siyasi partiler. Ve siyasi partiler seçime girerken de seçimi kazanmak için girerler. Ve değişik çevrelerle ittifak yaparlar. Bu seçimlerde de Cumhuriyet Halk Partisi toplumun değişik kesimleriyle ve siyasi partileriyle uzlaşma yapmıştır. Bunu gizli saklı yapmamıştır. Kamuoyuna açık olarak yapmıştır. Ve başka bir siyasi parti de burada yani İstanbul'da seçime girerse ilçelerde kazanmayacağı için yerel meclislerde temsil amacıyla da Cumhuriyet Halk Partisi'ne üye önermiştir. O üyeler seçime girme yeteneğine sahip üyeler. Ve seçim kurulu denetiminden geçmiştir on aydır faaliyet yapıyorlar. On aydır. O faaliyetlere ilişkin bakın belediyedeki faaliyetlere ilişkin tek bir soru sorulmamış. Tek bir iddia yok. İlişkilendirilen şu. Neden belediye meclis üyesi oldunuz. Nasıl aday oldunuz? Onun dışında terörle, şiddetle, ilişkilendirilen tek bir eylem, tek bir soru yok değerli arkadaşlar.
"Bu işlemlerin tümü anayasal düzene karşı suçtur"
Ve siyasi partiyle ilgili soruşturmayı ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yapar. Yerel savcılık yapamaz. Ama İstanbul'da işlerin başka türlü döndüğünü, buradaki yargı faaliyetlerinin adaleti gerçekleştirmek amacıyla değil bir siyasi partinin iktidarını yani Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarını hedeflemek için yapıldığını ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın muhtemel Cumhurbaşkanı'nı engellemek amacıyla bütün bu operasyonun yapıldığını biliyoruz. Hepsinin farkındayız. Dün de parlamentoda bunları ifade ettik. Dolayısıyla bu yapılanları bir kez daha ifade ediyorum. Burada yargıyla, yargı uygulamalarıyla, anayasayla ve yasalarla ilişkilendirmek mümkün değildir. Doğrudan doğruya serbest seçim hakkına bir müdahale vardır. Ve siyasi partilerin siyasi faaliyetlerine müdahale vardır. Anayasa tarafından korunan haklara müdahale vardır. Yine söylüyorum. Bu işlemlerin tümü anayasal düzene karşı suçtur. Bu suçu işleyenler bu işlemleri başlatanlardır. Dolayısıyla günü gelir bunun hesapları sorulur. Şimdilik bu kadar konuşacağız. Davayı da takip etmeye devam edeceğiz."