Cumhur Uzun: "Türkiye’nin olası bir depreme karşı kayıtsız kalması istenmeyen sonuçların doğmasına neden olacaktır"
(ANKARA) - CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, "Bilim insanları tarafından büyük bir deprem, tsunami ve yanardağ patlaması açıklamaları peş peşe gelirken Türkiye’nin de olası bir depreme ve yaratacağı olumsuz sonuçlarına karşı kayıtsız kalması olası bir felakete yine hazırlıksız yakalanmamıza ve istenmeyen sonuçların doğmasına neden olacaktır" dedi.
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde Ege’de yaşanan depremler sonrasında Muğla’da ve çevre illerde bir hazırlık yapılıp yapılmadığını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sordu. Uzun, şunları kaydetti:
"Ülkemiz maalesef bir deprem ülkesi. Sadece son 50 yılda yaşadığımız deprem felaketlerinde yüzbinlerce yurttaşımızı kaybederken, sayısız dram ve acıya şahitlik ettik. 6 Şubat 2023 tarihinde, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiş, bu depremler, 11 ilde büyük bir yıkıma yol açarak, açıklanan resmi verilere göre 53 bin 537 can kaybına ve on binlerce yaralanmaya sebep oldu.
Deprem sonrasında ortaya çıkan tablo ne yazık ki bu illerimizin depreme hazırlıksız yakalandığının açık kanıtı olmuştur. Başta kamuya ait binalar olmak üzere, otoyollar, okullar, hastaneler, havaalanı ve köprülerin afetlerde ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğu acı bir gerçekle karşımıza çıkarırken, afet ve acil durum faaliyetlerinin ne kadar önemli olduğunu ise ortaya koymuştur. Maalesef yaşanan bu felakette depreme dair hazırlıkların zamanında yapılmadığı gerçeği de gün yüzüne çıkmıştır. Yaşadığımız son depremlerde başta okullar, hastaneler, otoyollar vb. olmak üzere risk altında bulunan yapıların belirlenmesinin ve afetlere dair gerekli acil önlemlerin alınmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Tüm bu yetersiz can kaybı riskini artırdığı ve deprem sonrası hayati öneme sahip olan acil müdahaleyi geciktirdiğini acı bir şekilde tecrübe ettik. Bu gerçekler ışığında özellikle risk altında olan bölgelerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği ve İçişleri Bakanlığı olmak üzere tüm kurumların önlemleri artırması ve planlama yapmaları büyük önem arz etmektedir.
Özellikle son günlerde Ege Denizi’nde yaşanan depremler sonrasında Yunan hükümetinin önlemleri artırdığını ve teyakkuz halinde olduğunu görüyoruz. Bilim insanları tarafından büyük bir deprem, tsunami ve yanardağ patlaması açıklamaları peş peşe gelirken Türkiye’nin de olası bir depreme ve yaratacağı olumsuz sonuçlarına karşı kayıtsız kalması olası bir felakete yine hazırlıksız yakalanmamıza ve istenmeyen sonuçların doğmasına neden olacaktır."
Ege denizinde yaşanan son hareketlilik sonrası Muğla’nın risk altında olduğunu kaydeden Uzun, şöyle devam etti:
''Bilim insanlarının yaptığı çalışmalara göre Muğla ilimizde halihazırda 4 aktif fay hattının bulunduğu ve bu faylardan özellikle Yatağan-Muğla fay zonunun 7.2 şiddetine kadar deprem üretme riskinin olduğu değerlendirilmektedir.
Birinci derecede deprem bölgeleri arasında yer alan ve Ege Denizindeki hareketliliğe ve olası bir faciaya en yakın yer olan Muğlamızda olası bir deprem, tsunami ve yanardağ patlamasının yıkıcı etkilerini azaltmak, can kayıplarının önüne geçmek ve afet sonrasında bölgeye acil müdahale ve hızlı yardım ulaştırmak amacıyla başta kamu kurumlarına ait (Okul, hastane, ibadethane, kara yolu, köprü, baraj, termik santraller ve havaalanları vb.) yapıların risk durumunun belirlenmesi ve bu riskleri ortadan kaldıracak önlemlerin alınması olmak üzere olası bir felaketin olumsuz sonuçlarını en aza indirecek acil çalışmalar yürütülmesi, ilgili tüm bakanlık ve kurumların acil eylem planı belirleyerek teyakkuz halinde olması büyük önem taşımaktadır.''